yusuf abiyle ankarada bir barda tanışmıştık. daha bir sene olmadı, orda 3 saat kadar bir şiir dinletisi sunmuştu, seyirci yaklaşık 50 kişi civarındaydı. onun ankaraya geleceğini öğrendiğimde ilk işim o bardan bir bilet almak oldu. ve onun iki metre kadar uzağındaki bir masadan rezervasyonumu yaptım. böyle bir duyguyu ilk defa hissediyordum, çünkü ilk kez kendisine müthiş hayran olduğum ve evimden hiç eksiltmediğim birinin yanıbaşında olacaktım. bunun herhangi bir şarkıcıyla ilgisi yok. daha önce bi çok konsere gitmiştim ama inanın hiçbiri umurumda olmamıştı. ama yusuf abi benim için bambaşka biriydi. onun geçmişini yaşamını, şiirlerini, yorumlarını, bestelenmiş ahmet kaya eserlerini, ve çok muhteşem bir kalbi olduğunu biliyordum. sevincim bundan kaynaklanıyordu. ve o gün gelip çattığında alkışlar içinde bara girdi ve içeride ilk önce barın mini bir odasında yemeğini yedi. sonra sahneye alkışlarla geldiğinde etrafta müthiş bir atmosfer vardı. çünkü orda belki 50 kişi vardı ama hepsi de onun büyüklüğünü çok iyi bilen insanlardı. bir nalanı okurken, bir ayrılığın hediyesini okurken, gözyaşlarınızı tutabilmenizin mümkünü yok. bir adam bu kadar güzel yazıp bu kadar güzel yorumlar mı..yusuf abi molalarda seyirciyi dolaşırdı masalara otururdu ve herkesle konuşma fırsatı oldu. çok delikanlı bir adamdı, bunu her hareketinden belli ediyodu. elinde çiçeklerle barın bütün bayanlarına bizzat güller verdi. herkesle fotoğraf çektirdi. çok şükür benle çektirdiği bi çok fotosu da oldu. zaten konser boyunca ben buraya konser vermeye değil aynı masada sizine kafa dağıtmaya geldim derdi. anıalrını analttı. kah güldürdü kah ağlattı. ve o gün yusuf hayaloğluna hayran olmakla ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. benim üç tane adamım vardı bugüne kadar. ilk önce ahmet kayayı kaybettim, sonra cumhuriyetin yetiştirdiği her yünüyle en değerli aydını yani attila ilhan ustamı kaybettim, son olarak da yusuf ağabeyimi kaybettim. anlayacağınız kimsem kalmadı artık....
yusuf abiyle ankarada bir barda tanışmıştık. daha bir sene olmadı, orda 3 saat kadar bir şiir dinletisi sunmuştu, seyirci yaklaşık 50 kişi civarındaydı. onun ankaraya geleceğini öğrendiğimde ilk işim o bardan bir bilet almak oldu. ve onun iki metre kadar uzağındaki bir masadan rezervasyonumu yaptım. böyle bir duyguyu ilk defa hissediyordum, çünkü ilk kez kendisine müthiş hayran olduğum ve evimden hiç eksiltmediğim birinin yanıbaşında olacaktım. bunun herhangi bir şarkıcıyla ilgisi yok. daha önce bi çok konsere gitmiştim ama inanın hiçbiri umurumda olmamıştı. ama yusuf abi benim için bambaşka biriydi. onun geçmişini yaşamını, şiirlerini, yorumlarını, bestelenmiş ahmet kaya eserlerini, ve çok muhteşem bir kalbi olduğunu biliyordum. sevincim bundan kaynaklanıyordu. ve o gün gelip çattığında alkışlar içinde bara girdi ve içeride ilk önce barın mini bir odasında yemeğini yedi. sonra sahneye alkışlarla geldiğinde etrafta müthiş bir atmosfer vardı. çünkü orda belki 50 kişi vardı ama hepsi de onun büyüklüğünü çok iyi bilen insanlardı. bir nalanı okurken, bir ayrılığın hediyesini okurken, gözyaşlarınızı tutabilmenizin mümkünü yok. bir adam bu kadar güzel yazıp bu kadar güzel yorumlar mı..yusuf abi molalarda seyirciyi dolaşırdı masalara otururdu ve herkesle konuşma fırsatı oldu. çok delikanlı bir adamdı, bunu her hareketinden belli ediyodu. elinde çiçeklerle barın bütün bayanlarına bizzat güller verdi. herkesle fotoğraf çektirdi. çok şükür benle çektirdiği bi çok fotosu da oldu. zaten konser boyunca ben buraya konser vermeye değil aynı masada sizine kafa dağıtmaya geldim derdi. anıalrını analttı. kah güldürdü kah ağlattı. ve o gün yusuf hayaloğluna hayran olmakla ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım. benim üç tane adamım vardı bugüne kadar. ilk önce ahmet kayayı kaybettim, sonra cumhuriyetin yetiştirdiği her yünüyle en değerli aydını yani attila ilhan ustamı kaybettim, son olarak da yusuf ağabeyimi kaybettim. anlayacağınız kimsem kalmadı artık....