selamlar. haluk leventin neandertal türünün son örneği olduğunu söyleyenler var. yani homo sapiens neandertalis'in. biz ise homo sapiens sapiens oluyoruz. hatta www.sozluk.sourtimes.com da haluk leventin evrimin eksik halkası oluğunu iddia edenler bile var :) aslnda ben de buna benzer bişeyden bahsedecektim. şindi bu neandertaller biz hernekadar 'olmaz öyle şey' desek de yaşamıştır. çok kaln kaş çıkıntıları, büyük elmacık kemikleri, basık ama hacimce bizden büyük beyin boşlukları, öne fırlamış çeneleri, bizden daha derin dişkökleri, ve iri bedenleiyle de pek bize benziyor gibi görünmüyorlar. bizler (yani evrime ihtimal vermeyenler) bunlarn tam bir insan olduklarını, ve günümüzdeki iri yarı bir insandan farksız olduklarna inanırız. çünkü bulunan bu iskeletleri yalanlama imkanımız yok. 200den fazla iskelet, avrupa, anadolu, ortadoğu ve orta asyada bulunmuş. adamlar bunlar şeyinden çıkarmadı ya var işte bunlar ve yaşamşlar. ama günümüzdeki modern insanla 15000 yıl kadar beraber yaşamşlar. yani günümüzden 130.000 yıl öncesinden, 35.000 yıl öncesine kadar yaşamış ve sonra kaybolmuşlar. günümüz insanı yani modern insan ise 50.000 yıl önce ortaya çıkmş ve 15.000 yıl neandertallerle aynı bölgelerde yaşamışlar. birbirine yakın mağaralarda oturmuşlar. bizim modern insanlar, neandertallerden daha medeni idi tahminen. ve daha kalabalık gruplar halinde yaşıyorlardı. bu yüzden birlikte olunan 15.000 yıl boyunca neandertallerin yaşama ve av alanları sınırlandı. ve belki bizim modernler onları gördüğü yerde öldürerek köklerini kazıdı.
bunlar masal değil. adamlar bulunan fosillere ve yaplmş aletlere göre bu hikayeleri uydurmuşlar ama gerçekten çok da uzak olacağını sanmam. aslında insan nesli günümüzden 2.000.000 yl öncesine gidiyor. yani 2.000.000 yl önce yaşamış turkana çocuğu, 130.000 yıl önce yaşamış neandertallerden daha çok benziyorlar bize. peki biz evrime inanmayanlar olarak, yani bu oluşumun doğal seçilim ve mutasyonlar süreciyle ortaya çkamayacağına inananlar olarak, ne diyeceğiz? Hz. Adem 2,5 milyon yıl önce dünyaya inmiştir mi diyecez? doğrusunu Allah bilir ama bu bana mantıklı gelmiyo. eğer bizim kadar zeki canlılar 2,5 milyon yıldır yaşıyor olsalardı şimdiye kadar diğer galaksilere bile giderdik. Bizim peygamberimizle (S.A.V) Hz. İsa arasındaki zaman yaklaşık 600 yıl. Hz. İbrahimle tahminen 5000 yılı geçmez. Hz. Nuhla da heralde 10.000-20.000 yıllık bir mesafedeyizdir. Hadi 30.000 veya 40.000 olsun. ama daha fazla olamaz. o halde hz. Ademle Hz. Nuh arasında 2,5 milyon yıl m var? bu çok zor görünüyor.
Fikrimi söylüyorum. arkeologlar 2,5-3 milyon yllık bize benzeyen fosiller buluyorlar. bunlar Hz. Ademin neslinden geliyor olamazlar. onlar Adem öncesi insanlardı. veya insan mıydılar onu da bilemiyorum. evet iki ayak üzerinde yürüyorlardı, alet yapıyorlardı, belki konuşabiliyor, belki de konuşamıyorlardı. mesela şu homo erektuslar 2 milyon yıl önce görülmüş ve yüz küsür yıl önce yok olmuş. ama bence bunlar kutsal kitapların bahsettiği insan kavramına uymaz. onlar ateşi bulmuşlardı ve kullanyorlardı, ama yazıyı bulup kullanmaktan, veya müzik aletleri yapmaktan veya resim çizmekten uzaktılar. o halde bunlar bizim anladığımız anlamda insan değil. belki yükümlü de değillerdi. ama o çağın en gelişmiş canlılarydı ve dünyayı bize hazırlayan deneme yayınları gibiydiler. sonra cro magnon adamı zuhur etti o bize daha çok benziyor ama nedir bilemeyiz. ve derken atamız olan Adem (a.s) geldi. yani gönderildi. o evrimcilerin homo sapiens sapiens dedikleri türdü. o geldiğinde, eşi Havva anamızla birlikte tam olarak bize benzeyen, yani kalın kaş çıkıntıları olmayan, vücudundaki kıllar bizimkiler kadar olan, kafatası kubbeli olan, ellerini bizimki kadar iyi kullanan, ve günümüz insanının zekasına bir insandı. Konuşabiliyordu (bunu 'Allah Ademe bütün isimleri öğretti' ayetinden ve 'rahman. kuranı öğretti. insanı yarattı. ona konuşmayı öğretti...' ayetlerinden anlayabiliriz) ancak bütün dilleri bildiği gibi bir düşünce sonradan uydurulmuş olabilir. (yüksek ihtimal) ne yani Hz Adem fransızcayı niye bilsin? bu dil daha 1000 yıllık bir dil olmasına rağmen. o halde zulucayı, aztekçeyi, mayacayı, yakutçayı, hatta türkçenin her lehçesini de mi biliyordu? bunlara inanmak imanın şartlarından değil. onun için ben inanamıyorum. bence Hz Adem bir dil biliyordu ve çevresinde kendine lazım olacak eşyanın ismini bilmekle beraber yeni bir eşyaya isim koyabilme yeteneğiyle ve karışık gramer kurallarını çözümleme yeteneğiyle donatılmıştı. halbuki muhtemelen çağdaşı olan neandertaller böyle karmaşık gramer kurallarını anlayabilecek yeteneğe sahip değildiler. o bazı bilimleri haiz ve bilmediklerini keşfedebilecek yetenekteydi. büyük ihtimalle yazıyı kullanıyordu veya kullanabilecek yetenekteydi. en azından hiyeroglif türü bir yazı kullanmış olabilirler. konuştukları dil de günümüzdekilerin kökeni olan ve günümüzdekilerden farklı ve daha taban bir dil olsa gerek. şunu kesin olarak söyleyebilirim ki, 50.000 yıl önce gelmiş olan Adem ve nesli eğer öğretilse bilgisayar programı yapabilecek, uzaya araç gönderebilecek, matematiksel ispatları anlayıp yapabilecek zeka düzeyine yani bizimle hemen hemen aynı ortalamaya sahiptiler. (belki nesli biraz daha düşüktür ama belki) Ama neandertaller ancak kaba aletler yapabilecek ve felsefi düşünceden mahrum olsa gerektir (doğrusunu Allah bilir) Hz Ademin sakalının olmadığı söyleniyor. doğrudur. ilk defa Hz Şit'te çıkmıştır. o yaratılırken melekler heryerden toprak mı almışlardır ve önce bir heykel mi yapılmıştır, yoksa bu bir sembol müdür? süzülmüş kara balçık denen şey bir dna çorbası mıdır? yani Hz Adem dünyaya geldiğinde dünyada yaşayan insan benzeri yaratıkların genleri toplanıp ona en güzel şekil verilerek mi Hz Ademin yaratıldığı kastedilmiştir bilmiyorum. Ama şunu itiraf edeyim evrim ne kadar mantıksızsa bu heykel meselesi de o kadar mantıksız. herhalde melekler dünyanın heryerinden genetik kodlar topladılar ve bunlardan Adem yaratıldı. Asıl şunu söylemek istiyordum. Hz Şit döneminde olması lazım veya Hz İdris... Altıparmak peygamberler tarihinde anlatıyor. o zamanlarda medeni insanlardan farklı vahşi ve dağlarda yaşayan insanlardan bahsediliyor. Bu dağlıların erkekleri çok güçlü ama kadınları çirkindi. medenilerin de kadınları güzel, ama erkekleri onlar kadar güçlü değildi. bunlar arasında mücadele olmuş. Hz Şit veya o zamanki peygamber bunlarla evlenmeyi yasaklamış. bunlar umumiyetle kafirmişler (dağlılar) Nuh tufanına kadar varlıklarının sürdüğünden bahsediyor altıparmak peygamberler tarihi.
bu bahsettikleri dağlılar sizce de neandertaller değil mi? bunu www.google.com dan araştırın. yani neandertal yazıp.
dediğim şeyler mantığa çok uzak değil ve nitekim bize benzeyen fakat anladığımız türden insan olmayan geçmiş türleri açıklar. zaten fethullah Gülen'in amerikada bir ay adlı kitabına bakarsanız başlarda ilk 30 sayfada olması lazım; yaratılışla ilgili bir bahiste; 'sizin ademiniz gibi çok ademler var, sizin nuhunuz gibi çok nuhlar var' diye bir hadisten bahis açar ve bizden önce de Ademin nesli olmayan insan nesilleri yaşamış olabilir der. zira 2,5 milyon yıllık insanları başka türlü açıklamak mümkün değil. daha bunun gibi pekçok delil var. ama şurası kesin ki; Adem Allah tarafından ve topraktan yaratılmıştır. burada topraktan kastın ne olduğunu Allah bilir. kokuşmuş balçık, süzülmüş kara balçık, kiremit gibi pişmiş toprak... Kuranda bunlardan yaratıldığımızı söylüyor. bu kavramları anlayacak olanlar genetikçiler, biyolojiciler, bilim adamları veya düşünenlerdir.
diğer bulduğumuz fosiller de öyle veya böyle, ister başka bir türden, ister bir varyanstan dönüştürülerek yani evrilerek olsun isterse de yoktan olsun, ne olursa olsun Allah tarafından yaratıldı. bunlar birbirinden midir yoksa Allahtan mıdır sorusu kötü bir sorudur. şuna benzer: 'seni anan mı doğurdu yoksa Allah mı yarattı? ' önce Allahın yaratmasının bizim yüzeysel fikirlerimizden farklı olduğunu anlamak lazım. Allah dilediğini dilediği gibi yaratır. genellikle birşeyi birşeyden yaratır. ama nedense biz Onun yaratışını hep yoktan var etme olarak düşünürüz. oysa vardan var edilmişler de onun yaratıklarıdır.
daha bu konuda söyleyecek çok şeyim var ama burda keseyim. bu konuda fikri olan varsa yazsın özel görüşmek isteyen varsa [email protected] a yazsın.
mesela konuştuğumuz türkçe, azerbaycan türkçesi... ikisi birkaç yüzyıl önce ayrılmış ve evrilmiştir. Allah bu iki dili lap diye bugünkü şekilleriyle mi yarattı? mesela türkçedeki 'iyi' kelimesi. eskiden 'eyi' değil miydi? hatta göktürk döneminde 'edgü' değil miydi? 'ben' azericede 'men' değil midir? bunlar aynı köktendir. tatarcada 'min' dir. tatarcayla daha uzun süre önce ayrılıp izole oldu ve yüzyıllar sonunda oluşan evrimle farklılaştı bu diller. belki 3000 yıl önceki 'Hunca' Türkiyelilerin, azerilerin, özbeklerin, kırgızların, kazakların,... hatta yakutların çuvaşların ortak atasıydı. bu tek bir ata farklı coğrafyalarda evrim geçirerek bugünkü türk dilleri oluştu. sonra bütün hint-avrupa dilleri aynı kökendendir. gramer olarak benzerler. ortak temel kelimeler de çoktur. ingilizceyle almanca, fransızca, ispanyolca, şüphesiz latincenin ardıllarıdır. ondan türemişlerdir. Arapçada 'ente' sen demektir. ibranicede ise 'ent' bu diller de çok yakındır ve ortak kökten gelirler. temele inersek tüm diller aynı kökenden ve tek bir dilden türemiştir. Darwinin 'türlerin kökenini' bilmem ama bütün 'dillerin kökeni' ortaktır. kimse 1500 lü yıllarda Yavuz Sultan Selim; 'ya sen şimdiye dek bizi kimle bilürdün? ' demiştir. o zamanın osmanlıcasından sonra Allah yeni bir dil göndermedi. veya açıkça göndermedi. ağızdan ağıza osmanlıca değişerek şimdiki türkçe oluştu ve hala değişiyor.
demek istediğim şu ki; herşeyin değiştiği bir dünyada türlerin de kazık çakmış gibi milyonlarca yıl hiç değişmeden kalması Allahın yaratışına aykırı gibi. Ama bunun olması (haşa) Allahın yokluğunu ispatlamaz. hatta varlığını teyid eder. o böyle takdir etmiştir. doğrusunu Allah bilir (c.c)
bu kavramı öncelikle tartışacaksak amigo zihniyetiyle değil, bilimsel olarak tartışmalıyız. yani 'olmaz öyle şey, höt, Allahsız kafirler' gibi veya 'bu saçmalık, buna inanmak geri zakalılık, aptallık, öküzlük, maymunluk' gibi hakaretlerle bu teoriyi çürütemeyeceğiniz gibi, bu güzel kurgulanmış teorinin şüphe hasıl ettiği insanları da şüpheden kurtaramazsınız.
yemamede ağır yara aldı. daha önce savaş meydanlarında ölüm aramış ölüm peylemişti. ama şehadeti bulamamıştı. bugün de bulamazsan talihine ağla diyordu. ciddi savaştı ağır yara aldı. sağ kolu kopacak gibiydi. sadece az bir et parçası tutuyordu. ibni ömer anlatıyor: 'onu çadırın içine soktum. hiç kıpırdamadan yatıyordu. ölüyor diye bekliyordum. bu arada dışardan sahabi feryatları duyuluyor. nesibe oğullarını kurban vermiş sıra bende diyor. ammar ben ki resulullahın önünde savaştım, burda kaçar mıyım? diyor. ama islam ordusunda çatlamalar oldu. bir ara müslümanlar dağılır gibi oldu. o ara çadırın önünden biri geçti şöyle seslendi 'YAELAL ENSAAAAAAR. KERRETEN KEKERRETE HUNEEEEEYYN' yani 'ey ensaaaar huneyndeki gibi tekrar toplanın' o ara ölüyor diye beklediğim eba akil hortladı sanki. yerinden fırladı koşmaya başladı. arkasından koştum nereye dedim öleceksin. 'duymuyor musun? dedi bizi çağırıyorlar.' kılıcı sol eline aldı. bir ara kolunun kendisine iliştiğini farketti diziyle üstüne basıp kopardı. 'YAAAA ALLAAAAAAH! ' dedi. ama çok gidemedi bu koca şehit devrildi. doktor ikbalin şişesine kan gönderiyordu. islamın dağılmış şemnine fer gönderiyordu, ölmüş yüreklere, yaşarmayan gözlere derman gönderiyordu. sonra ibn ömer gitti 'ebşir ya eba akil' müjdeler olsun ey eba akil, Allahın düşmanı öldürüldü......
Bundan böyle doğan bebek, açan çiçekler, Turan adlı bir ülkede büyüyecekler, Müslümanım, Türküm diye övünecekler, Arif için bir murattı gördük ya Rabbi Şükür olsun bu günlere erdik ya Rabbi..
niye özel olarak bu insan içki içiyormuş gibi lanse edilmek isteniyor.30 yaşına kadar içki de içmiştir, başka şeyler de yapmış olabilir. ama sonra içki içtiğine inanamam, çünkü 30 yaş onun için dönüm noktasıdır. o, elbette kusursuz olamaz. ama o da tüm kusurlarıyla 'kusursuzu' bize anlatabilmeyi hayat gayesi yapmış halis niyetli bir insan...
kör olmak. birşey görememek. duyamamak. arabanın camından sarkıp 'seviyorum ulaaan' diye bağırmak. onu görünce bulutların üzerinde süzülmek.... daha da arttırılabilir aslında... ben şimdi yazamayacak kadar süzülüyorum o bulutların üzerinde. ve en acısı da ulaşıldığında gözlerin açılması ve bulutlardan yere inmek...
O arkadaşlarıyla büyük peygamber. bir Ebu Bekr(ra) hiçbir peygambere nasip olmamış. ve daha niceleri. Hamzalar, Mus'ablar, Aliler, Ömerler, Osmanlar, Talhalar, Zübeyrler, Sadlar, Zeydler, Ammarlar, Hanzalalar, Cüleybibler, Halidler, Eyyublar ve daha ismini yazamadığım er oğlu erler ve onlardan geri kalmayan yiğit kadınlar (radıyallahü anhüm ecmain) . onlar olmasa biz nereden bilirdik şimdi islamı? nasıl tanırdık Allahı? bilin ki yine olacak. bu çağda aynı tekamül yine olacak. ama cahiliye bu devirde o devirdekinden daha kavi. o halde kaldırılacak yük en azından aynı. o gün o yükü kaldıran kollara yine ihtiyaç var. yani yine Hamzalara, Mus'ablara, Ebu Bekrlere, Ebu Hureyrelere, Ömerlere, Sad bin Ebi Vakkaslara, Habbaşlara, Eneslere, Alilere, Osmanlara ihtiyacımız var. Nerdesiniz ey yiğitler? nerdesiniz Hamzalar? Mus'ablar, Bilaller? (rae) ortaokul çocuklarına peygamber anlatılacak nerdesiniz? liselerde kızlarınızın iffeti tehlikede nerdesiniz? okul açılacak nerdesiniz? sibiryaya, kazakistana, avusturyaya, amerikaya okullar evler açılıp efendimiz tanıtılacak nerdesiniz? siz burdaysanız seslenin. 'YA RASULALLAH! ', O 'BEN BURDAYIM' diyecek kadar yakın size. siz burdaysanız bilin ki peygamberiniz sizin içinizde.(sav) Onun hayatında aksiyonsuz, hizmetsiz bir gün bile yoktu. ne olur Allah aşkına şu feryada kulak ver artık...
Yiğidim, görün artık. Görün ki çok bunaldık, Canlarımız gırtlakta, Son kelime dudakta,
buraya girip de efendimizi hatırlamamak olmaz. o bize Allahı tanıttı. o olmasa biz nereden bilecektik doğruyu yanlışı. o sadece zeki bir insan olsaydı peki nereden bilecekti fıratın sularının çekileceğini, istanbulun fethedileceğini, ümmetin başına gelecekleri?
selamlar.
haluk leventin neandertal türünün son örneği olduğunu söyleyenler var. yani homo sapiens neandertalis'in. biz ise homo sapiens sapiens oluyoruz. hatta www.sozluk.sourtimes.com da haluk leventin evrimin eksik halkası oluğunu iddia edenler bile var :) aslnda ben de buna benzer bişeyden bahsedecektim. şindi bu neandertaller biz hernekadar 'olmaz öyle şey' desek de yaşamıştır. çok kaln kaş çıkıntıları, büyük elmacık kemikleri, basık ama hacimce bizden büyük beyin boşlukları, öne fırlamış çeneleri, bizden daha derin dişkökleri, ve iri bedenleiyle de pek bize benziyor gibi görünmüyorlar. bizler (yani evrime ihtimal vermeyenler) bunlarn tam bir insan olduklarını, ve günümüzdeki iri yarı bir insandan farksız olduklarna inanırız. çünkü bulunan bu iskeletleri yalanlama imkanımız yok. 200den fazla iskelet, avrupa, anadolu, ortadoğu ve orta asyada bulunmuş. adamlar bunlar şeyinden çıkarmadı ya var işte bunlar ve yaşamşlar. ama günümüzdeki modern insanla 15000 yıl kadar beraber yaşamşlar. yani günümüzden 130.000 yıl öncesinden, 35.000 yıl öncesine kadar yaşamış ve sonra kaybolmuşlar. günümüz insanı yani modern insan ise 50.000 yıl önce ortaya çıkmş ve 15.000 yıl neandertallerle aynı bölgelerde yaşamışlar. birbirine yakın mağaralarda oturmuşlar. bizim modern insanlar, neandertallerden daha medeni idi tahminen. ve daha kalabalık gruplar halinde yaşıyorlardı. bu yüzden birlikte olunan 15.000 yıl boyunca neandertallerin yaşama ve av alanları sınırlandı. ve belki bizim modernler onları gördüğü yerde öldürerek köklerini kazıdı.
bunlar masal değil. adamlar bulunan fosillere ve yaplmş aletlere göre bu hikayeleri uydurmuşlar ama gerçekten çok da uzak olacağını sanmam.
aslında insan nesli günümüzden 2.000.000 yl öncesine gidiyor. yani 2.000.000 yl önce yaşamış turkana çocuğu, 130.000 yıl önce yaşamış neandertallerden daha çok benziyorlar bize.
peki biz evrime inanmayanlar olarak, yani bu oluşumun doğal seçilim ve mutasyonlar süreciyle ortaya çkamayacağına inananlar olarak, ne diyeceğiz? Hz. Adem 2,5 milyon yıl önce dünyaya inmiştir mi diyecez? doğrusunu Allah bilir ama bu bana mantıklı gelmiyo. eğer bizim kadar zeki canlılar 2,5 milyon yıldır yaşıyor olsalardı şimdiye kadar diğer galaksilere bile giderdik. Bizim peygamberimizle (S.A.V) Hz. İsa arasındaki zaman yaklaşık 600 yıl. Hz. İbrahimle tahminen 5000 yılı geçmez. Hz. Nuhla da heralde 10.000-20.000 yıllık bir mesafedeyizdir. Hadi 30.000 veya 40.000 olsun. ama daha fazla olamaz. o halde hz. Ademle Hz. Nuh arasında 2,5 milyon yıl m var? bu çok zor görünüyor.
Fikrimi söylüyorum. arkeologlar 2,5-3 milyon yllık bize benzeyen fosiller buluyorlar. bunlar Hz. Ademin neslinden geliyor olamazlar. onlar Adem öncesi insanlardı. veya insan mıydılar onu da bilemiyorum. evet iki ayak üzerinde yürüyorlardı, alet yapıyorlardı, belki konuşabiliyor, belki de konuşamıyorlardı. mesela şu homo erektuslar 2 milyon yıl önce görülmüş ve yüz küsür yıl önce yok olmuş. ama bence bunlar kutsal kitapların bahsettiği insan kavramına uymaz. onlar ateşi bulmuşlardı ve kullanyorlardı, ama yazıyı bulup kullanmaktan, veya müzik aletleri yapmaktan veya resim çizmekten uzaktılar. o halde bunlar bizim anladığımız anlamda insan değil. belki yükümlü de değillerdi. ama o çağın en gelişmiş canlılarydı ve dünyayı bize hazırlayan deneme yayınları gibiydiler. sonra cro magnon adamı zuhur etti o bize daha çok benziyor ama nedir bilemeyiz.
ve derken atamız olan Adem (a.s) geldi. yani gönderildi. o evrimcilerin homo sapiens sapiens dedikleri türdü. o geldiğinde, eşi Havva anamızla birlikte tam olarak bize benzeyen, yani kalın kaş çıkıntıları olmayan, vücudundaki kıllar bizimkiler kadar olan, kafatası kubbeli olan, ellerini bizimki kadar iyi kullanan, ve günümüz insanının zekasına bir insandı. Konuşabiliyordu (bunu 'Allah Ademe bütün isimleri öğretti' ayetinden ve 'rahman. kuranı öğretti. insanı yarattı. ona konuşmayı öğretti...' ayetlerinden anlayabiliriz) ancak bütün dilleri bildiği gibi bir düşünce sonradan uydurulmuş olabilir. (yüksek ihtimal) ne yani Hz Adem fransızcayı niye bilsin? bu dil daha 1000 yıllık bir dil olmasına rağmen. o halde zulucayı, aztekçeyi, mayacayı, yakutçayı, hatta türkçenin her lehçesini de mi biliyordu? bunlara inanmak imanın şartlarından değil. onun için ben inanamıyorum. bence Hz Adem bir dil biliyordu ve çevresinde kendine lazım olacak eşyanın ismini bilmekle beraber yeni bir eşyaya isim koyabilme yeteneğiyle ve karışık gramer kurallarını çözümleme yeteneğiyle donatılmıştı. halbuki muhtemelen çağdaşı olan neandertaller böyle karmaşık gramer kurallarını anlayabilecek yeteneğe sahip değildiler. o bazı bilimleri haiz ve bilmediklerini keşfedebilecek yetenekteydi. büyük ihtimalle yazıyı kullanıyordu veya kullanabilecek yetenekteydi. en azından hiyeroglif türü bir yazı kullanmış olabilirler. konuştukları dil de günümüzdekilerin kökeni olan ve günümüzdekilerden farklı ve daha taban bir dil olsa gerek. şunu kesin olarak söyleyebilirim ki, 50.000 yıl önce gelmiş olan Adem ve nesli eğer öğretilse bilgisayar programı yapabilecek, uzaya araç gönderebilecek, matematiksel ispatları anlayıp yapabilecek zeka düzeyine yani bizimle hemen hemen aynı ortalamaya sahiptiler. (belki nesli biraz daha düşüktür ama belki) Ama neandertaller ancak kaba aletler yapabilecek ve felsefi düşünceden mahrum olsa gerektir (doğrusunu Allah bilir)
Hz Ademin sakalının olmadığı söyleniyor. doğrudur. ilk defa Hz Şit'te çıkmıştır.
o yaratılırken melekler heryerden toprak mı almışlardır ve önce bir heykel mi yapılmıştır, yoksa bu bir sembol müdür? süzülmüş kara balçık denen şey bir dna çorbası mıdır? yani Hz Adem dünyaya geldiğinde dünyada yaşayan insan benzeri yaratıkların genleri toplanıp ona en güzel şekil verilerek mi Hz Ademin yaratıldığı kastedilmiştir bilmiyorum. Ama şunu itiraf edeyim evrim ne kadar mantıksızsa bu heykel meselesi de o kadar mantıksız. herhalde melekler dünyanın heryerinden genetik kodlar topladılar ve bunlardan Adem yaratıldı.
Asıl şunu söylemek istiyordum. Hz Şit döneminde olması lazım veya Hz İdris... Altıparmak peygamberler tarihinde anlatıyor. o zamanlarda medeni insanlardan farklı vahşi ve dağlarda yaşayan insanlardan bahsediliyor. Bu dağlıların erkekleri çok güçlü ama kadınları çirkindi. medenilerin de kadınları güzel, ama erkekleri onlar kadar güçlü değildi. bunlar arasında mücadele olmuş. Hz Şit veya o zamanki peygamber bunlarla evlenmeyi yasaklamış. bunlar umumiyetle kafirmişler (dağlılar) Nuh tufanına kadar varlıklarının sürdüğünden bahsediyor altıparmak peygamberler tarihi.
bu bahsettikleri dağlılar sizce de neandertaller değil mi? bunu www.google.com dan araştırın. yani neandertal yazıp.
dediğim şeyler mantığa çok uzak değil ve nitekim bize benzeyen fakat anladığımız türden insan olmayan geçmiş türleri açıklar. zaten fethullah Gülen'in amerikada bir ay adlı kitabına bakarsanız başlarda ilk 30 sayfada olması lazım; yaratılışla ilgili bir bahiste; 'sizin ademiniz gibi çok ademler var, sizin nuhunuz gibi çok nuhlar var' diye bir hadisten bahis açar ve bizden önce de Ademin nesli olmayan insan nesilleri yaşamış olabilir der. zira 2,5 milyon yıllık insanları başka türlü açıklamak mümkün değil.
daha bunun gibi pekçok delil var. ama şurası kesin ki; Adem Allah tarafından ve topraktan yaratılmıştır. burada topraktan kastın ne olduğunu Allah bilir. kokuşmuş balçık, süzülmüş kara balçık, kiremit gibi pişmiş toprak... Kuranda bunlardan yaratıldığımızı söylüyor. bu kavramları anlayacak olanlar genetikçiler, biyolojiciler, bilim adamları veya düşünenlerdir.
diğer bulduğumuz fosiller de öyle veya böyle, ister başka bir türden, ister bir varyanstan dönüştürülerek yani evrilerek olsun isterse de yoktan olsun, ne olursa olsun Allah tarafından yaratıldı. bunlar birbirinden midir yoksa Allahtan mıdır sorusu kötü bir sorudur. şuna benzer: 'seni anan mı doğurdu yoksa Allah mı yarattı? ' önce Allahın yaratmasının bizim yüzeysel fikirlerimizden farklı olduğunu anlamak lazım. Allah dilediğini dilediği gibi yaratır. genellikle birşeyi birşeyden yaratır. ama nedense biz Onun yaratışını hep yoktan var etme olarak düşünürüz. oysa vardan var edilmişler de onun yaratıklarıdır.
daha bu konuda söyleyecek çok şeyim var ama burda keseyim. bu konuda fikri olan varsa yazsın özel görüşmek isteyen varsa [email protected] a yazsın.
mesela konuştuğumuz türkçe, azerbaycan türkçesi... ikisi birkaç yüzyıl önce ayrılmış ve evrilmiştir. Allah bu iki dili lap diye bugünkü şekilleriyle mi yarattı? mesela türkçedeki 'iyi' kelimesi. eskiden 'eyi' değil miydi? hatta göktürk döneminde 'edgü' değil miydi? 'ben' azericede 'men' değil midir? bunlar aynı köktendir. tatarcada 'min' dir. tatarcayla daha uzun süre önce ayrılıp izole oldu ve yüzyıllar sonunda oluşan evrimle farklılaştı bu diller. belki 3000 yıl önceki 'Hunca' Türkiyelilerin, azerilerin, özbeklerin, kırgızların, kazakların,... hatta yakutların çuvaşların ortak atasıydı. bu tek bir ata farklı coğrafyalarda evrim geçirerek bugünkü türk dilleri oluştu.
sonra bütün hint-avrupa dilleri aynı kökendendir. gramer olarak benzerler. ortak temel kelimeler de çoktur. ingilizceyle almanca, fransızca, ispanyolca, şüphesiz latincenin ardıllarıdır. ondan türemişlerdir. Arapçada 'ente' sen demektir. ibranicede ise 'ent' bu diller de çok yakındır ve ortak kökten gelirler. temele inersek tüm diller aynı kökenden ve tek bir dilden türemiştir. Darwinin 'türlerin kökenini' bilmem ama bütün 'dillerin kökeni' ortaktır. kimse 1500 lü yıllarda Yavuz Sultan Selim; 'ya sen şimdiye dek bizi kimle bilürdün? ' demiştir. o zamanın osmanlıcasından sonra Allah yeni bir dil göndermedi. veya açıkça göndermedi. ağızdan ağıza osmanlıca değişerek şimdiki türkçe oluştu ve hala değişiyor.
demek istediğim şu ki; herşeyin değiştiği bir dünyada türlerin de kazık çakmış gibi milyonlarca yıl hiç değişmeden kalması Allahın yaratışına aykırı gibi. Ama bunun olması (haşa) Allahın yokluğunu ispatlamaz. hatta varlığını teyid eder. o böyle takdir etmiştir.
doğrusunu Allah bilir (c.c)
bu kavramı öncelikle tartışacaksak amigo zihniyetiyle değil, bilimsel olarak tartışmalıyız. yani 'olmaz öyle şey, höt, Allahsız kafirler' gibi veya 'bu saçmalık, buna inanmak geri zakalılık, aptallık, öküzlük, maymunluk' gibi hakaretlerle bu teoriyi çürütemeyeceğiniz gibi, bu güzel kurgulanmış teorinin şüphe hasıl ettiği insanları da şüpheden kurtaramazsınız.
yemamede ağır yara aldı. daha önce savaş meydanlarında ölüm aramış ölüm peylemişti. ama şehadeti bulamamıştı. bugün de bulamazsan talihine ağla diyordu. ciddi savaştı ağır yara aldı. sağ kolu kopacak gibiydi. sadece az bir et parçası tutuyordu. ibni ömer anlatıyor: 'onu çadırın içine soktum. hiç kıpırdamadan yatıyordu. ölüyor diye bekliyordum. bu arada dışardan sahabi feryatları duyuluyor. nesibe oğullarını kurban vermiş sıra bende diyor. ammar ben ki resulullahın önünde savaştım, burda kaçar mıyım? diyor. ama islam ordusunda çatlamalar oldu. bir ara müslümanlar dağılır gibi oldu. o ara çadırın önünden biri geçti şöyle seslendi 'YAELAL ENSAAAAAAR. KERRETEN KEKERRETE HUNEEEEEYYN' yani 'ey ensaaaar huneyndeki gibi tekrar toplanın' o ara ölüyor diye beklediğim eba akil hortladı sanki. yerinden fırladı koşmaya başladı. arkasından koştum nereye dedim öleceksin. 'duymuyor musun? dedi bizi çağırıyorlar.' kılıcı sol eline aldı. bir ara kolunun kendisine iliştiğini farketti diziyle üstüne basıp kopardı. 'YAAAA ALLAAAAAAH! ' dedi. ama çok gidemedi bu koca şehit devrildi. doktor ikbalin şişesine kan gönderiyordu. islamın dağılmış şemnine fer gönderiyordu, ölmüş yüreklere, yaşarmayan gözlere derman gönderiyordu. sonra ibn ömer gitti 'ebşir ya eba akil' müjdeler olsun ey eba akil, Allahın düşmanı öldürüldü......
ebşir ya eba akil. Allahın düşmanı öldürüldü.
Bundan böyle doğan bebek, açan çiçekler,
Turan adlı bir ülkede büyüyecekler,
Müslümanım, Türküm diye övünecekler,
Arif için bir murattı gördük ya Rabbi
Şükür olsun bu günlere erdik ya Rabbi..
niye özel olarak bu insan içki içiyormuş gibi lanse edilmek isteniyor.30 yaşına kadar içki de içmiştir, başka şeyler de yapmış olabilir. ama sonra içki içtiğine inanamam, çünkü 30 yaş onun için dönüm noktasıdır. o, elbette kusursuz olamaz. ama o da tüm kusurlarıyla 'kusursuzu' bize anlatabilmeyi hayat gayesi yapmış halis niyetli bir insan...
kör olmak. birşey görememek. duyamamak. arabanın camından sarkıp 'seviyorum ulaaan' diye bağırmak. onu görünce bulutların üzerinde süzülmek.... daha da arttırılabilir aslında... ben şimdi yazamayacak kadar süzülüyorum o bulutların üzerinde. ve en acısı da ulaşıldığında gözlerin açılması ve bulutlardan yere inmek...
O arkadaşlarıyla büyük peygamber. bir Ebu Bekr(ra) hiçbir peygambere nasip olmamış. ve daha niceleri. Hamzalar, Mus'ablar, Aliler, Ömerler, Osmanlar, Talhalar, Zübeyrler, Sadlar, Zeydler, Ammarlar, Hanzalalar, Cüleybibler, Halidler, Eyyublar ve daha ismini yazamadığım er oğlu erler ve onlardan geri kalmayan yiğit kadınlar (radıyallahü anhüm ecmain) . onlar olmasa biz nereden bilirdik şimdi islamı? nasıl tanırdık Allahı?
bilin ki yine olacak. bu çağda aynı tekamül yine olacak. ama cahiliye bu devirde o devirdekinden daha kavi. o halde kaldırılacak yük en azından aynı. o gün o yükü kaldıran kollara yine ihtiyaç var. yani yine Hamzalara, Mus'ablara, Ebu Bekrlere, Ebu Hureyrelere, Ömerlere, Sad bin Ebi Vakkaslara, Habbaşlara, Eneslere, Alilere, Osmanlara ihtiyacımız var.
Nerdesiniz ey yiğitler? nerdesiniz Hamzalar? Mus'ablar, Bilaller? (rae)
ortaokul çocuklarına peygamber anlatılacak nerdesiniz? liselerde kızlarınızın iffeti tehlikede nerdesiniz? okul açılacak nerdesiniz? sibiryaya, kazakistana, avusturyaya, amerikaya okullar evler açılıp efendimiz tanıtılacak nerdesiniz?
siz burdaysanız seslenin. 'YA RASULALLAH! ', O 'BEN BURDAYIM' diyecek kadar yakın size. siz burdaysanız bilin ki peygamberiniz sizin içinizde.(sav) Onun hayatında aksiyonsuz, hizmetsiz bir gün bile yoktu. ne olur Allah aşkına şu feryada kulak ver artık...
Yiğidim, görün artık.
Görün ki çok bunaldık,
Canlarımız gırtlakta,
Son kelime dudakta,
Gülümse milletine,
Susadık himmetine,
buraya girip de efendimizi hatırlamamak olmaz. o bize Allahı tanıttı. o olmasa biz nereden bilecektik doğruyu yanlışı. o sadece zeki bir insan olsaydı peki nereden bilecekti fıratın sularının çekileceğini, istanbulun fethedileceğini, ümmetin başına gelecekleri?