Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Serzeniş27.09.2005 - 01:40

    lirik şikayetlenme,sevgi dolu biraz da

  • oza24.09.2005 - 00:18

    ...........
    Yaşamak ne büyük mucize
    Ama nasıl anlatırsın bunu yaşamasızın birine?
    ...........

  • oza24.09.2005 - 00:14

    .........

    Haraç mezatlık bir hurda değil dünya,
    Ben Andrey'im, sıradan biri değil
    Ve eğer bu süreç insanı yıkıyorsa
    Tüm ilerlemeler gerçekte gerilemedir

    Saçma bir oyuncakla satınalınmayız biz
    Bir mekanik bülbülle
    Yaşamda sevecenliğidir insanın aslolan
    Sevinç mi duyduğunuz, acı mı çektiğiniz gerçekte?
    ...........

  • oza24.09.2005 - 00:05

    Ne acı bu denli geç rastlamak sana
    Ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda

    Karşıtlar getiriliyor bir araya
    Bırak çekeyim kahrını ve acını kendime
    Çünkü acılı kutbuyum mıknatısın ben,
    Sense sevinçli.Dilerim sonuna dek kalırsın öyle

    Dilerim hiç bilmezsin ne denli hüzünlüyüm
    İnan kendimle üzmeyeceğim seni
    İnan dert olmayacak sana ölümüm
    İnan yük olmayacağım sana yaşamımla

    Selam Oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep
    Bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi
    Suçlayamam bırakıp gittiğin için beni
    Şükür ki girdin yaşamıma

    Selam Oza!

  • oza02.02.2005 - 15:36

    ...kilometreler ayıramaz insanı inan birleştirir telefon telleri gibi
    ama milimetrelerse ayıran bağışlanmaz bir yazgıdır bu beterin beteri...

  • bulutsuzluk özlemi23.01.2005 - 14:03

    Yaşamaya Mecbursun


    Bugün canın çok sıkkın,
    Hersey sana zor geliyor
    Olabilir.
    Bugün askın bitmiş,
    O seni terkedip gitmiş
    Olabilir.
    Sanki sen hiç bilmediğin
    Bir kaos içindesin,
    Kimbilir.
    Günlerin getirdiği,
    Senin yitirdiklerin.
    Sanki hiç umut yok.
    Çok yorgunsun.
    Ne olursa olsun,
    Yaşamaya mecbursun.
    Ne olursa olsun,
    Yaşamaya mecbursun.
    Bugün duyduğun haberler
    Sana utanç veriyor
    Olabilir.
    Bugün din ve ırk uğruna
    Cinayet işleniyor
    Olabilir.
    Mostar Köprüsü çökmüş,
    Neretva ne kadar üzgün
    Kimbilir.
    Günlerin getirdiği,
    Açlık ve gözyaşı.
    İnsan hep umut eder,
    Biliyorsun bunu.
    Ne olursa olsun,
    Yaşamaya mecbursun.
    Ne olursa olsun,
    Yaşamaya mecbursun.

  • çocuklar04.05.2003 - 01:27

    ÇOCUĞUMUZA

    Sürekli meşguldüm o kadar sene,
    Seninle doyasıya oynayamadım.
    Sen beni çağırdın gel oyna diye,
    Ben bir türlü zaman ayıramadım.

    Giydirdim, doyurdum, seni kolladım,
    Sadece bunları yeterli sandım,
    Bana oyuncağını getirdiğinde,
    Ben seni çoğu kez, başımdan savdım.

    Yatağa yatırır seni okşardım,
    Sen uyur uyumaz hemen çıkardım.
    Şimdi o günleri çok özlüyorum,
    Keşke bir dakika fazla kalsaydım.

    Hayat ne kadar kısa, yıllar ne çabuk.
    Ne zaman büyüdü bu küçük çocuk,
    Ona dokunmak için uzandığımda
    Ellerim boş kalır yüreğim buruk.

    Artık ne resimler, ne de oyunlar,
    Ne “İyi geceler”, ne sarılmalar,
    Hepsi çok geride, ulaşmak zor,
    Yaşanmadı sanki o güzel yıllar.

    Artık hiç işim yok, yapayalnızım.
    Günlerim çok uzun, üstelik bomboş
    Keşke isteklerini bir bir yapsaydım
    Küçük arzuların şimdi çok şirin, çok hoş.

    ALICE CHASE

  • nazım hikmet04.05.2003 - 01:21

    Saatte elli yapıyoruz...
    Dayan ömrümün törpüsü,
    dayan da dağlar anadan doğma görsün şoför Ahmet'i,
    dayan arslan...
    Hiç bir zaman
    böyle merhametli bir ümitle sevmedi
    hiç bir insan
    hiç bir aleti...

  • nazım hikmet04.05.2003 - 01:17

    ...

    Sen Süleymaniyelisin oğlum Ahmet,
    sana tek başına verilmiştir üç numrolu kamyonet.
    Hem, hani bir koyun varmış,
    kendi bacağından asılan bir koyun.
    Süleymaniyeli şöför Ahmet
    soyun...
    Soyundu.
    Ceket, külot, pantol, don, gömlek ve kalpak
    ve kırmızı kuşak,
    Ahmet'i postallarının üstünden çırılçıplak
    bırakarak
    dış lastiğin içine girdiler,
    şişirdiler.

    Bu şarkı nihaventtir.
    Deniz kıyısında bir şehir...
    Beyaz başörtüsü...

  • nazım hikmet03.05.2003 - 15:22

    Topraktan öğrenip
    kitapsız bilendir.
    Hoca Nasreddin gibi ağlayan
    Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
    Ferhad’dır
    Kerem’dir
    Ve Keleğlan’dır.
    Yol görünür onun garip serine,
    analar, babalar umudu keser,
    kahpe felek ona eder oyunu.
    Çarşambayı sel alır,
    bir yar sever
    el alır,
    kanadı kırılır
    çöllerde kalır,
    ölmeden mezara koyarlar onu.

    O “Yunusu biçaredir
    Baştan ayağa yaredir”
    ağu içer su yerine.
    Fakat bir kere bir dert anlayan düşmeye görsün önlerine
    ve bir kere vakt erişip
    “Gayrık yeter! ...”
    demesinler
    Bunu bir dediler mi,
    “İsrafil surunu urur,
    mahlukat yerinden durur”,
    toprağın nabzı başlar
    onun nabızlarında atmağa.
    Ne kendi nefsini korur,
    ne düşmanı kayırır,
    “Dağları yırtıp ayırır,
    kayaları kesip yol eyler abıhayat akıtmağa...”
    N.H.R.