Özü, sözü doğru olanlar. Sâdıklar. İyiler. 'Bârr' kelimesinin çoğuludur. Kelimenin aslı 'berr' olup kara anlamındadır. 'Birr'* sözcüğü buradan alınmış olup çok iyilik etmek anlamındadır (Rağıb el-İsfahânı, el-Müfredât fî Ğarîbi'l-Kur'ân, Beyrut (t.y) , 40) . Buna göre 'bârr', çok iyilik eden; 'ebrâr' da çok iyilik edenler, anlamındadır.
'Ebrâr', bütün iyi hasletleri kendilerinde toplayan, sağlam bir itikada sahip olan, doğru sözlü, ibâdetlerinde samimi kimseler hakkında kullanılır. Onlar bu iyiliklerine karşılık olarak cennet'te bol nimetler içerisinde olacaklardır. Ebrâr; doğru sözlü, faziletli, Allah'ın iyi kullarının tamamını içine alan bir kelimedir. Bunlar, ahde vefa gösterirler; yeminlerinde dururlar; amelî ve itikadı noktalardan kusur işlememeğe gayret ederler; isteyerek ve karşılık beklemeden ihtiyaç sahiplerine kendi ihtiyaçlarından fazlasını bağışlarlar; fakiri ve yoksulu gözetirler; esire hürriyetini bağışlarlar; Allah'u Teâlâ'nın kendilerine verdiği nimetlere devamlı şükrederler ve her durumda Allah'a bağlı ve itaat * halindedirler. Onların 'Amel defterleri' * meleklerin gözetimi altında ve 'İlliyyîn' * denen şerefli bir mevkidedir. Kendileri de şerefli bir taht üzerinde diledikleri yere bakarlar. Onlar cennettedirler. Bolluk ve cennet nimetleri içinde rûhen ve cismen nurlanmışlardır. Bu nur, yüzlerinden ve etraflarından taşar. Bunu onlara bakan herkes görür. Mutaffifin Sûresi 24, 25, 26nci âyetlerinde şöyle buyurulur:
'Onları yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın', 'Sonunda misk kokusu kalan, mühürlenmiş saf bir içecekten içerler', 'İyi şeylere imrenenler, buna imrensinler'.
Özü, sözü doğru olanlar. Sâdıklar. İyiler. 'Bârr' kelimesinin çoğuludur. Kelimenin aslı 'berr' olup kara anlamındadır. 'Birr'* sözcüğü buradan alınmış olup çok iyilik etmek anlamındadır (Rağıb el-İsfahânı, el-Müfredât fî Ğarîbi'l-Kur'ân, Beyrut (t.y) , 40) . Buna göre 'bârr', çok iyilik eden; 'ebrâr' da çok iyilik edenler, anlamındadır.
'Ebrâr', bütün iyi hasletleri kendilerinde toplayan, sağlam bir itikada sahip olan, doğru sözlü, ibâdetlerinde samimi kimseler hakkında kullanılır. Onlar bu iyiliklerine karşılık olarak cennet'te bol nimetler içerisinde olacaklardır.
Ebrâr; doğru sözlü, faziletli, Allah'ın iyi kullarının tamamını içine alan bir kelimedir. Bunlar, ahde vefa gösterirler; yeminlerinde dururlar; amelî ve itikadı noktalardan kusur işlememeğe gayret ederler; isteyerek ve karşılık beklemeden ihtiyaç sahiplerine kendi ihtiyaçlarından fazlasını bağışlarlar; fakiri ve yoksulu gözetirler; esire hürriyetini bağışlarlar; Allah'u Teâlâ'nın kendilerine verdiği nimetlere devamlı şükrederler ve her durumda Allah'a bağlı ve itaat * halindedirler. Onların 'Amel defterleri' * meleklerin gözetimi altında ve 'İlliyyîn' * denen şerefli bir mevkidedir. Kendileri de şerefli bir taht üzerinde diledikleri yere bakarlar. Onlar cennettedirler. Bolluk ve cennet nimetleri içinde rûhen ve cismen nurlanmışlardır. Bu nur, yüzlerinden ve etraflarından taşar. Bunu onlara bakan herkes görür. Mutaffifin Sûresi 24, 25, 26nci âyetlerinde şöyle buyurulur:
'Onları yüzlerindeki nimet pırıltısından tanırsın', 'Sonunda misk kokusu kalan, mühürlenmiş saf bir içecekten içerler', 'İyi şeylere imrenenler, buna imrensinler'.