... Ve Dahi böyle olmayacağına kanaatim var. Eksik olan şeyler tamamlanmıyor, Yarınlar hiçbir zaman yakın değil. Dünün benden aldıkları da hayatın cabası. ... Ve Dahi eksiğiz Usta! Suyunu özleyen balık kadar, Yağmura hasret toprak kadar, Cümlesin kaybetmiş bir nokta kadar.. Eksiğiz işte.. ... Ve Dahi dolmayacağız..
Yine acıya uyandık bu sabah Mutlu Pazar sabahlarından bir haber rüyalar Renkli çiçekler yok yine Karanfil kokusu gelmiyor sokaklardan, Deniz durulmuyor. Ah evet.. Eskiden bizde eksiktik, Şimdi oldukça fazlayız. Dolup taştık yalnızlıkla.. Ellerimiz, ceplerimiz kelimelerle dolu. Sustuğumuz kelimelerle.. Yalnızlıkla fazlalaştık biz… Artık ıslak sokaklarda yürümüyorum mesela, Sokak lambalarını da sevmiyorum. Gün ışımasın sabahları odama. Yağmur da yağmasın. Soluksuz kalsın kaldırımlar.. Evet yine acıya uyandık bu sabah, Ellerimizde kırılmış uçurtmalar.. Simsiyah bir gökyüzü.. Yine acıya uyandık bu sabah. Eksikliğimizden çok, Fazlalığımızla..
Ne diye öyle uzak duruyorsun gökyüzü. Dök gözyaşlarını üzerime. Sırılsıklam yağsın gönlüme gözlerin. Öylesine mavi, öylesine yeşil.. Bir dağ gibi dikil karşımda Defalarca haykır Söyle sevdiğini kuşlara Haydi be gökyüzü Islat sırılsıklam bizi..
Ne diye öyle uzak duruyorsun gökyüzü. Dök gözyaşlarını üzerime. Sırılsıklam yağsın gönlüme gözlerin. Öylesine mavi, öylesine yeşil.. Bir dağ gibi dikil karşımda Defalarca haykır Söyle sevdiğini kuşlara Haydi be gökyüzü Islat sırılsıklam bizi..
Bildiğin en iyi şarkıyı söyle bana, Bildiğin en iyi şiiri yaz.. Dolu dolu olsun mısraların, Dolu dolu.. Sonbaharı anımsa mesela, Dökülsün kırgınlıkların yaprak yaprak.. Bir umuttur gelsin bahar, Sevda aç gövdende,umut aç.. Deli gibi güneşi bekle mesela, En zifiri karanlık gecede.. Mehtabı an, güneşi her gördüğünde.. Parla yıldızlar gibi, Aşk kok, sevda kok.. Hiçbir fırtına yıkamasın sevgini. Sev mesela bir haziran akşamının ılık rüzgarında.. Yada bir kasım akşamının soğuk ayazında.. Sen sev de, Nasıl seversen öyle sev...
bana bir masal anlat baba içinde kuşlar çiçekler yerine sen ol baba.. bana öyle bir masal anlat ki baba daha bir varmış bir yokmuşun da hissedeyim varlığını bana bir masal anlat baba.. hangi zaman okusam seni hatırlatsın bana..
gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu, ağlardım beni sevmiyordun, bilirdim bir sevdiğin vardı, duyardım çöp gibi bir oğlan, ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım felaketim olurdu, ağlardım ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu ağaçlar kuş gibi gülerdi sessizce bir cigara yakardın parmaklarımın ucunu yakardın kirpiklerini eğerdin, bakardın üşürdüm, içim ürperirdi felaketim olurdu, ağlardım akşamlar bir roman gibi biterdi jezabel kan içinde yatardı limandan bir gemi giderdi sen kalkıp ona giderdin benzin mum gibi giderdin sabaha kadar kalırdın hayırsızın biriydi fikrimce güldü mü cenazeye benzerdi hele seni kollarına aldı mı felaketim olurdu, ağlardım
tamamen platonik olan bir aşkı anlatır. nerdeyse herkesin hayatında en azından bir kere başına böyle bir şey geldiği düşünülürse hemen hemen herkese hitap eden bir şiirdir.
Yılmaz Erdoğan - Etme...
Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize,
Sen zehri şeker,
Şekeri zehrediyorsun ETME! !
... Ve Dahi böyle olmayacağına kanaatim var.
Eksik olan şeyler tamamlanmıyor,
Yarınlar hiçbir zaman yakın değil.
Dünün benden aldıkları da hayatın cabası.
... Ve Dahi eksiğiz Usta!
Suyunu özleyen balık kadar,
Yağmura hasret toprak kadar,
Cümlesin kaybetmiş bir nokta kadar..
Eksiğiz işte..
... Ve Dahi dolmayacağız..
Fatih KISAPARMAK- Mor Salkımı Sokak
Bu Sabah
Yine acıya uyandık bu sabah
Mutlu Pazar sabahlarından bir haber rüyalar
Renkli çiçekler yok yine
Karanfil kokusu gelmiyor sokaklardan,
Deniz durulmuyor.
Ah evet..
Eskiden bizde eksiktik,
Şimdi oldukça fazlayız.
Dolup taştık yalnızlıkla..
Ellerimiz, ceplerimiz kelimelerle dolu.
Sustuğumuz kelimelerle..
Yalnızlıkla fazlalaştık biz…
Artık ıslak sokaklarda yürümüyorum mesela,
Sokak lambalarını da sevmiyorum.
Gün ışımasın sabahları odama.
Yağmur da yağmasın.
Soluksuz kalsın kaldırımlar..
Evet yine acıya uyandık bu sabah,
Ellerimizde kırılmış uçurtmalar..
Simsiyah bir gökyüzü..
Yine acıya uyandık bu sabah.
Eksikliğimizden çok,
Fazlalığımızla..
Nurdan Aziz
Ne Diye?
Ne diye öyle uzak duruyorsun gökyüzü.
Dök gözyaşlarını üzerime.
Sırılsıklam yağsın gönlüme gözlerin.
Öylesine mavi, öylesine yeşil..
Bir dağ gibi dikil karşımda
Defalarca haykır
Söyle sevdiğini kuşlara
Haydi be gökyüzü
Islat sırılsıklam bizi..
Nurdan Aziz 1
Ne Diye?
Ne diye öyle uzak duruyorsun gökyüzü.
Dök gözyaşlarını üzerime.
Sırılsıklam yağsın gönlüme gözlerin.
Öylesine mavi, öylesine yeşil..
Bir dağ gibi dikil karşımda
Defalarca haykır
Söyle sevdiğini kuşlara
Haydi be gökyüzü
Islat sırılsıklam bizi..
Nurdan Aziz 1
Sen sev de,
Bildiğin en iyi şarkıyı söyle bana,
Bildiğin en iyi şiiri yaz..
Dolu dolu olsun mısraların,
Dolu dolu..
Sonbaharı anımsa mesela,
Dökülsün kırgınlıkların yaprak yaprak..
Bir umuttur gelsin bahar,
Sevda aç gövdende,umut aç..
Deli gibi güneşi bekle mesela,
En zifiri karanlık gecede..
Mehtabı an, güneşi her gördüğünde..
Parla yıldızlar gibi,
Aşk kok, sevda kok..
Hiçbir fırtına yıkamasın sevgini.
Sev mesela bir haziran akşamının ılık rüzgarında..
Yada bir kasım akşamının soğuk ayazında..
Sen sev de,
Nasıl seversen öyle sev...
Nurdan Aziz 1
bana bir masal anlat baba
içinde kuşlar çiçekler yerine
sen ol baba..
bana öyle bir masal anlat ki baba
daha bir varmış bir yokmuşun da hissedeyim varlığını
bana bir masal anlat baba..
hangi zaman okusam seni hatırlatsın bana..
üçüncü şahsın şiiri
gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu, ağlardım
beni sevmiyordun, bilirdim
bir sevdiğin vardı, duyardım
çöp gibi bir oğlan, ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdüm, içim ürperirdi
felaketim olurdu, ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım
tamamen platonik olan bir aşkı anlatır. nerdeyse herkesin hayatında en azından bir kere başına böyle bir şey geldiği düşünülürse hemen hemen herkese hitap eden bir şiirdir.
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
beğenerek okuduğum önemli bir şair..