Deniz: Dünya'da bu kadar derin anlamlar olsa bile çok azdır... Deniz gibi derin, sonsuz, özgür olabilen şeylerin çok az olduğu gibi... İşte bu yüzden hayranım denize, daha da fazlası aşığım... Dünyayı güzelleştiren bir süs, balıkların yaşadığı ve o yaşattığı balıkları yememize yardımcı olduğu için değil, elbette bunlar da vardır, denize olan sevgimin nedenleri arasında ama, bir deniz çok daha farklı güzelliklere, üstünlüklere sahiptir... Bu yüzden en çok gemiyle yolculuk yapmak güzel gelir... Deniz' i gerçek anlamıyla o zaman hissedersin çünkü... Deniz, bana uçsuz bucaksız özgürlüğü, enginliği, sonsuzluğu anımsatıyor... Onun gökyüzüyle birleşmesi, yeryüzü ve gökyüzünün ne kadar da küçük bir mesafe olabileceğini gösteriyor... Onun maviliği, her maviden güzel... Ve insanın içine, o kendi özgürlüğünden cömertçe veriyor... Onun büyüklüğü karşısında, sadece içim daralabiliyor o kadar, çünkü içim ona göre küçücük bir kafes... Ama biliyorum, Nazım Hikmet'in dediği gibi: Deniz olmalı... Onun gibi özgür, büyük... Ve ayrıca, evet, Deniz Gezmiş ;)
İlk önce büyürsün, sonra çocuk olmak istersen olursun... Çocuk olmak budur... Ama bu canım çocuk olmak istedi, hadi biraz çocuk olayım tarzından bir istek değildir elbette, o an gelir ve olursun... Bir tiyatro oyununa gitmişsindir, görmüşsün sahnedeki tiyatrocunun çocukluğunu, onun çocukluğu senin iliklerine kadar geçmiştir, sarmıştır bütün benliğini,oyun bittikten sonra, sen de çocuk olursun onun gibi... Ya da yanında bir çocuk vardır, ve çocuk olursun onunla... Bazen de çok değişik an ve zamanlarda... Karşındaki insan, bir şey hissettiğinde sen de hissedersin, buna sempati denir ama, bu çoğu zaman çocuk olmaktır... Çünkü ancak çocukların ruhu bu kadar derindir...
Neden? .. Yinede seni seviyorum antoloji...
Güzel filmdi ;)
İzlemek isteyip de, hala izleyemediğim film...
Hayatı bilim olan, bilimle yaşayayan adamlar, nasıl dayanıyorlar bilmiyorum... Kötü değil tabii bu, ülkemizin ihtiyacı var onlara...
Sanatla uzaktan yakından hiç bir ilgisi olmayan kitaplara, Best Seller deniliyor... Ama okumak kötü mü? ... Tabii ki hayır :))
Necati Zekeriya'nın Şiir Kitabı
LORKA SOYUTLAMASI'ndan 3 Örnek
9.
Lorka sevdiği zaman kokusu başkadır otların
Lorka sevdiği zaman
siz de sevin
Lorka ağladığı zaman sesi başkadır kemanın
Lorka acıdığı zaman
siz de acıyın
Lorka acıdığı zaman yüzü başkadır acının
Lorka ağladığı zaman
siz de ağlayın
Lorka öldüğü zaman, ağrısı başkadır insanın
Lorka öldüğü zaman
siz ölmeyin
10.
Lorka senin yansıdım
çaldım ayı gökyüzünden
boynuna takdım
Lorka seni yansıdım
çaldım seni gömütünden
dünyaya saldım
şimdi tüm boyutlardasın
ölmeyeceksin bir daha
11.
Var mı seni gibi herkesin yeri
parklarında yeşilin,mavisinde gökyüzünün
Var mı seni gib herkesin yeri
yüreğinde kızların, düşlerinde insanların
Var mı senin gibi herkesin yeri
devrimlerinde ülkelerin, ölümlerinde yiğitlerin
En gerçeği şiirlerde var...
Deniz: Dünya'da bu kadar derin anlamlar olsa bile çok azdır...
Deniz gibi derin, sonsuz, özgür olabilen şeylerin çok az olduğu gibi...
İşte bu yüzden hayranım denize, daha da fazlası aşığım... Dünyayı güzelleştiren bir süs, balıkların yaşadığı ve o yaşattığı balıkları yememize yardımcı olduğu için değil, elbette bunlar da vardır, denize olan sevgimin nedenleri arasında ama, bir deniz çok daha farklı güzelliklere, üstünlüklere sahiptir...
Bu yüzden en çok gemiyle yolculuk yapmak güzel gelir... Deniz' i gerçek anlamıyla o zaman hissedersin çünkü...
Deniz, bana uçsuz bucaksız özgürlüğü, enginliği, sonsuzluğu anımsatıyor...
Onun gökyüzüyle birleşmesi, yeryüzü ve gökyüzünün ne kadar da küçük bir mesafe olabileceğini gösteriyor...
Onun maviliği, her maviden güzel... Ve insanın içine, o kendi özgürlüğünden cömertçe veriyor...
Onun büyüklüğü karşısında, sadece içim daralabiliyor o kadar, çünkü içim ona göre küçücük bir kafes...
Ama biliyorum, Nazım Hikmet'in dediği gibi: Deniz olmalı...
Onun gibi özgür, büyük...
Ve ayrıca, evet, Deniz Gezmiş ;)
Sonunda gerçek bir gazete bulabildim! ! ! Seni seviyorum zaman... Okunmaya değer bir gazete varmış demek ki...
İlk önce büyürsün, sonra çocuk olmak istersen olursun... Çocuk olmak budur...
Ama bu canım çocuk olmak istedi, hadi biraz çocuk olayım tarzından bir istek değildir elbette, o an gelir ve olursun...
Bir tiyatro oyununa gitmişsindir, görmüşsün sahnedeki tiyatrocunun çocukluğunu, onun çocukluğu senin iliklerine kadar geçmiştir, sarmıştır bütün benliğini,oyun bittikten sonra, sen de çocuk olursun onun gibi...
Ya da yanında bir çocuk vardır, ve çocuk olursun onunla... Bazen de çok değişik an ve zamanlarda... Karşındaki insan, bir şey hissettiğinde sen de hissedersin, buna sempati denir ama, bu çoğu zaman çocuk olmaktır...
Çünkü ancak çocukların ruhu bu kadar derindir...