İlk iki terimi 1 ve 1, bundan sonraki her terimi, kendinden hemen öneki iki terimin toplamına eşit olan sayı dizisine Fibonacci sayı dizisi deriz. (Fibonacci bir İtalyan matematikçidir) Bu dizinin her bir terimine de bir “fibonacci sayısı” deriz. Fibonacci sayı dizisinin ardışık terimlerinden birkaçını aşağıya yazalım:
Fibonacci sayılarından birini kendinden önceki sayıya böldüğümüzde bulduğumuz oran, dizinin başlarında her denemede farklı sonuçlar verse de, ilerledikçe belirli bir sayıya çok yaklaşır. İşte bu sayı “altın oran” diye bilinen 1,618’ dir.
Örneğin dizinin 5. terimini 4. terimine bölelim…. 5/3=1,6667 Örneğin dizinin 6. terimini 5. terimine bölelim…. 8/5=1,6000 Örneğin dizinin 7. terimini 6. terimine bölelim…. 13/8=1,6250 Örneğin dizinin 8. terimini 7. terimine bölelim…. 21/13=1,6154 Örneğin dizinin 9. terimini 8. terimine bölelim…. 34/21=1,6191 Örneğin dizinin 10. terimini 9. terimine bölelim….55/34=1,6177 Örneğin dizinin 11. terimini 10. terimine bölelim…89/55=1,6182 Örneğin dizinin 12. terimini 11. terimine bölelim…144/89=1,6180 ……. ……. ……. (sonuçlar, 4 ondalık basamağa yuvarlanarak yazılmıştır)
Toparlayalım; “altın oran” diye anılan sayı, Fibonacci dizisinin bir teriminin, kendinden hemen önceki terime oranının sonsuzda aldığı limit değeridir.
Ayçiçeği bitkisinin bir çiçeğinin üzerinde bulunan sarmallar sayıldığında genel olarak bir Fibonacci sayısıyla karşılaşılması, “en yakışıklı dikdörtgen”in kenar uzunlukları oranının altın oran olarak bilinen sayı olması…
İnsanları heyecanlandıran bir sayı son dönemde 1,618…
Pusu’dan önceki birkaç bölümünü seyretme fırsatı bulabildim sadece. Bunun için kendime kızmıyorum, biraz güldüm, çokça sinirlendim. İstanbul’un işlek caddelerinde makineli silahlarla kötü adamları kovalayan, onları vatan için öldüren, ama şiir tadında konuşan, aynı zamanda filozof, aşık üstelik… Komik değil mi bu? Komik.
Ama öğrendiğimiz şeyler oldu toplumca bu diziden. “Çete” denince, duruyoruz bir dakika, düşünüyoruz… Öyle ya, iyisi var çetenin, kötüsü var. Önyargılarımızdan kurtulduk bu konuda. Çete ama nasıl? Soruyoruz artık.
Öyle her gün kafa yormaya gerek yok memleket meseleleri için. Gayet güzel açıklıyorlar en derin ilişkileri. Kurgu falan değil, dersmiş gibi dinliyoruz. Zekice.
Gençlerimizin bir çoğu için endişelenmeye gerek yok. Liselerde, sınıfların ön sıralarında doktorlar, mühendisler, öğretmenler….Arka sıralarda, polatlar, mematiler, abdülheyler. Sapına kadar milliyetçiler... Daha ne olsun.
İlk iki terimi 1 ve 1, bundan sonraki her terimi, kendinden hemen öneki iki terimin toplamına eşit olan sayı dizisine Fibonacci sayı dizisi deriz. (Fibonacci bir İtalyan matematikçidir) Bu dizinin her bir terimine de bir “fibonacci sayısı” deriz. Fibonacci sayı dizisinin ardışık terimlerinden birkaçını aşağıya yazalım:
1 – 1 – 2 – 3 – 5 – 8 – 13 – 21 – 34 – 55 – 89 – 144 – 233 – ….
Fibonacci sayılarından birini kendinden önceki sayıya böldüğümüzde bulduğumuz oran, dizinin başlarında her denemede farklı sonuçlar verse de, ilerledikçe belirli bir sayıya çok yaklaşır. İşte bu sayı “altın oran” diye bilinen 1,618’ dir.
Örneğin dizinin 5. terimini 4. terimine bölelim…. 5/3=1,6667
Örneğin dizinin 6. terimini 5. terimine bölelim…. 8/5=1,6000
Örneğin dizinin 7. terimini 6. terimine bölelim…. 13/8=1,6250
Örneğin dizinin 8. terimini 7. terimine bölelim…. 21/13=1,6154
Örneğin dizinin 9. terimini 8. terimine bölelim…. 34/21=1,6191
Örneğin dizinin 10. terimini 9. terimine bölelim….55/34=1,6177
Örneğin dizinin 11. terimini 10. terimine bölelim…89/55=1,6182
Örneğin dizinin 12. terimini 11. terimine bölelim…144/89=1,6180
…….
…….
…….
(sonuçlar, 4 ondalık basamağa yuvarlanarak yazılmıştır)
Toparlayalım; “altın oran” diye anılan sayı, Fibonacci dizisinin bir teriminin, kendinden hemen önceki terime oranının sonsuzda aldığı limit değeridir.
Ayçiçeği bitkisinin bir çiçeğinin üzerinde bulunan sarmallar sayıldığında genel olarak bir Fibonacci sayısıyla karşılaşılması, “en yakışıklı dikdörtgen”in kenar uzunlukları oranının altın oran olarak bilinen sayı olması…
İnsanları heyecanlandıran bir sayı son dönemde 1,618…
Tırtlar vadisi…
Pusu’dan önceki birkaç bölümünü seyretme fırsatı bulabildim sadece. Bunun için kendime kızmıyorum, biraz güldüm, çokça sinirlendim.
İstanbul’un işlek caddelerinde makineli silahlarla kötü adamları kovalayan, onları vatan için öldüren, ama şiir tadında konuşan, aynı zamanda filozof, aşık üstelik… Komik değil mi bu? Komik.
Ama öğrendiğimiz şeyler oldu toplumca bu diziden. “Çete” denince, duruyoruz bir dakika, düşünüyoruz… Öyle ya, iyisi var çetenin, kötüsü var. Önyargılarımızdan kurtulduk bu konuda. Çete ama nasıl? Soruyoruz artık.
Öyle her gün kafa yormaya gerek yok memleket meseleleri için. Gayet güzel açıklıyorlar en derin ilişkileri. Kurgu falan değil, dersmiş gibi dinliyoruz. Zekice.
Gençlerimizin bir çoğu için endişelenmeye gerek yok. Liselerde, sınıfların ön sıralarında doktorlar, mühendisler, öğretmenler….Arka sıralarda, polatlar, mematiler, abdülheyler. Sapına kadar milliyetçiler... Daha ne olsun.