Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • kazım koyuncu03.08.2008 - 21:56

    Onu tek kelimeyle anlatmanın mümkünati yok onun için: öncelikle DEVRİMCİ, muazzam, olağanüstü, harika, eşsiz, yakışıklı, işini herşeyden çok seven, insanları da bir o kadar çok seven, hayat aşığı... bir insandı!
    Onu herkes tam tanımaya başlamışken ölmesi de ayrıca bizleri oldukça üzen bir konu oldu.
    Kazım'a DEVRİMCİ kardeşinden...

  • komünizm02.08.2008 - 17:07

    komünizm ve kömünistler hakkında yorum yapan herkese tavsiyem; komünist manifestoyu okumalarıdır. Bilip bilmeden herşeyi tek bir ideolojiye bağlamayın!

  • burjuva02.08.2008 - 16:34

    Sermayenin egemen olduğu düzende, üretim araçlarını ellerinde bulunduranlarla çıkarları bunlarla özdeş olanların oluşturduğu toplumsal sınıf; kentsoylu (Türk Dil Kurumu Sözlüğü) .
    Burjuvazi, kapitalist toplumun egemen sınıfıdır. Bu toplum düzeninde, baskı altında tutulup sömürülen diğer temel sınıf, işçi sınıfıdır. İşçinin işgücünden başka satacak hiçbir şeyi olmamasına karşın burjuvazi, üretim araçlarının, üretim aletlerinin, fabrikaların, toprak zenginliklerinin sahibidir. Burjuvazinin gelişimini, ücretli emekten kaynaklı sömürü sağlar. Bu nedenle toplumsal bir sınıf olan işçi sınıfının çıkarları ile diğer toplumsal sınıf burjuvazinin sınıfsal çıkarları birbiriyle çelişen uzlaşmazlığı içerir. Marksist-Leninist ideolojiye göre bu çelişkiler, burjuvazinin sınıfsal işlevine proletarya tarafından son verilerek proletaryanın kendi iktidarını kurmasına değin sürdürülecek olan sınıf mücadelesinin niteliğini belirler.
    Marksizm, toplumsal uzlaşmazlıkları, karşıt sınıfların sınıfsal ilişkilerdeki sınıfsal çıkarlarının belirlediğini ortaya koyarken uzlaşmazlıkların aynı zamanda karşıt sınıfların bir diğerine karşıt çıkarlarıyla sıkı sıkıya bağlantısını belirler. Karşılıklı etki, çelişkinin içinde gelişme sağlar ve çelişkinin çözümünü zorunlu kılacak çatışmaların doğmasına yol açar. Feodal üretim biçimi içerisinde feodal beylerle burjuvazi arasındaki çelişkinin yol açtığı çatışmadan yükselen sınıf olan burjuvazi galip olarak çıkmış ve egemenliğini kurmuştur. Burjuvazi ile proletarya arasındaki, bir başka söylemle emek-sermaye çelişkisinin sonunda gelişen çatışmalardan da galip çıkacak sınıf, yükselen sınıf olarak mutlaka proletarya olacaktır. Böylece üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti sona erdirecek ve sosyalist üretim biçimine geçilecek ve sömürüye son verilecektir..
    Burjuva, Fransızca bourg, kasaba sözcüğünden türetilmiş. Burjuva, Avrupa’da feodalizmin ileri aşamasında ortaya çıkıyor. Bu aşamada, kentlerde tüccarlarla birlikte, yerleşik ve zanaatla geçimini sağlayan grupların oluşumu hızlanıyor. Bu dönem, hemen tüm kentlerde, feodal beylerin ve kilisenin ekonomik ve hukuksal egemenliğinden kurtulmanın başlangıcı sayılıyor. Bu dönemde burjuvazi, feodal bey ve köylülüğün dışında bir orta sınıftır; ticaret, başlıca sermaye birikimi aracıdır.





    ”Feodal beylerin ve kilisenin ekonomik ve hukuksal egemenliğinden kurtulmak için verilen mücadele, zaman zaman kanlı ayaklanmalara da dönüştü. Sonuçta, başta kent arazilerinin tamamı feodal toprak sahiplerinin egemenlik alanı dışına çıkarken aynı zamanda kentler yeni sınıfın belirlediği kurallarla yönetilmeye başladı. “Kentli olmak, özgür olmaktır.” deyişi bu döneme aittir.
    Artık, feodal toplum düzeni çözülmeye başlamıştır. Feodal toplum içinde gözlenen, bir yeni toplumsal düzenin yeşerdiğidir. Yeni toplumsal düzen, kapitalizm adıyla anılacaktır. 17. yüzyıldan itibaren burjuvazi ile soylular arasındaki fark hukuki, statü farkı olmaktan çıkmaya başlamıştır. Temel ayrılığın içinde ekonomik, ideolojik ve kültürel öğelerden oluşan bütünlük söz konusudur. Tasarruf, kar güdüsü ve bireysel kazancın yükseltilmesinin hedeflenmesi, burjuva dünyasında temel erdemler olarak belirlendi.
    Feodal toplumun bir döneminde “varlıklı kentli” olarak tanımlanan burjuvazi, giderek toplumsal sınıf kavramları içinde yer almaya başladı. Feodalizmin çözülmesi, var olan bütün birikimlerin ticari, sınai ve mali sermayeye dönüşmesini sağladı. Bununla birlikte sermaye sahiplerinin toprak kiralaması, köylülüğün iç farklılaşması gibi etkenler feodal beylerde de dönüşümleri gerçekleştirdi.Böylece tarım burjuvazisi gelişerek oluştu.
    Emek-sermaye ilişkisinin tam olarak işlemeye başlaması, sanayi devrimi sonrasına denk düşüyor. Bu dönemden itibaren burjuvazi, kapitalist üretim biçiminin egemen sınıfı olarak toplumdaki yerini aldı.
    Egemen sınıf, süreçte burjuva demokrat devrimleri yoluyla, düzen işleyişinin üst yapılarını da çıkarlarına uygun olarak oluşturdu. Feodal beyler karşısında, eşitliği kendi sınıfı için isterken özgürlük talebi, köylülüğü topraktan kopararak mülksüzleştirmek ve bu yolla emek gücünün serbestleşmesini sağlamak içindi. İktidara giden yolda hem köylülüğü hem de işçileri yanına almayı başardı. Burjuva demokratik devrimler aracılığıyla iktidarın ele geçirilip pekiştirilmesinin ardından ilericiliğinin simgeleri olan eşitlik ve özgürlük kavramları rafa kaldırıldı. Çünkü egemen sınıfın eşiti olmayacağı gibi, üretim araçlarından yoksun bulunanların özgürlüğe de ihtiyacı yoktu. Böylece yükselen sınıf olmaktan çıkan burjuvazi, ilerici olma niteliğini de yitirmiş oldu. Artık yükselen sınıf proletaryadır ve ilericilik onun niteliğidir.
    Kapitalizmin belirli aşamasında burjuva sınıfı içinde tarım, ticaret, sanayi ve mali alanlar ayrışımları dışında başka oluşumlar da gerçekleşmiştir. Bunların en önemlisi, üretim işlevinin tamamen dışında kalan kesimdir. Bunlar, finans kapitalistleridir ve üretim süreci dışında üretimin ve sömürünün yönetimini sağlamaktadır. Bu işleyişin içerisinde uzman yöneticiler, müdürler, büyük burjuvazi adına işleri yürütürler. İşleyiş içinde finans oligarşisi ile devletle bütünleşmiş tekelci kapitalizmin işbirliği sürdürülür.


    Dahası kapitalist toplumun hiyerarşik yapısında yer alan bu ana sınıf ve tabakaları şöyle şekillendirebiliriz:


    Üst tabaka: Burjuvazi, burjuvalaşmış mülk sahipleri ve büyük toprak sahipleri.


    Orta tabaka: Şehir ve kır küçük burjuvazisi, aydınlar ve memurların büyük bir kesimi statü olarak orta tabakaya mensup olsalar da yaşam koşulları itibarıyla bugün artik alt tabakadan sayılmalıdırlar.


    Alt tabaka: şehir ve kır proletaryası, yoksul köylülük yada yarı-proleteraler


    Bu katmanlari genişlemesine ve derinlemesine tasnifleme vasıtasıyla da gösterebiliriz. Buna gelmeden önce burjuvazinin temel özellikleri hakkinda kısa bilgi verelim.


    Burjuvazinin kendi içinde farklılaşmasında ve onun belli sosyal tabakalarının oluşmasında bağlayıcı olan iki özellik vardir:


    a- Sermayenin hacmi,


    b- Kullanılan yabanci işgücünün sayısı ve hacmi.


    Bu iki özellige dayanarak burjuvazinin çeşitli katmanlarını tespit etmek mümkündür. Ne var ki; bu iki özellik ülkeden ülkeye farkli boyutları içerebilir. Örneğin Türkiye gibi bir ülkede büyük burjuvazi olarak nitelendirilenler, Fransa'da ya da Almanya'da orta burjuvazi olarak görulebilirler. Bunun için, hangi işletmelerin ve dolayisiyla sahiplerinin, örneğin orta veya buyük burjuvaziden sayılacağı sorunu, somut durumun somut tahliline ve böylellikle sözkonusu ülkede kapitalizmim gelişme seviyesine ve bu gelişme seviyesinde işletmelin yerine –örneğin üretimdeki paylarına- bakılarak açığa kavuşrulabilir.Marks, Engels ve Lenin burjuvazinin yukarda belirtilen sosyal tabakalrına ayrışımının; belli başlı iki kıstasından hareket ederek üç ana gruba ayrımışlardır;


    a- Büyük burjuvazi


    b- Orta burjuvazi,


    c- Küçük burjuvazi


    Burjuvazi de, ekononomideki faaliyetinin cinsine bağlı olarak sehir ve kır burjuvazisi olarak ayrışır. Burjuvaziyi, bu genişlemesine tasnifinin yanısıra derinlemesine tasnif edebiliriz. Bu tasnife göre burjuvazi; Mali,sanayi inşaat, ulaşım, transport, tiicaret; hizmetler(otel,lokanta vb. alanlarda) burjuvazi olarak ayrıştırılır.


    Aynı şekilde kır burjuvaziside kendi arasında sosyal katmanlarına ayrışır.


    Kırsal alanda/tarimda kapitalist işletmeciliğin iki formu vardır. Bunlardan birisi köy tipi işletmecilik, ikincisi de çiftlik tipi kapitalist işletmeciliktir.


    Köy tipi işletmecilik: Bu fodalizmden kapitalizme geçen bütün ülkelerde gelişme göstermiştir. Kirsal halk:: birimleri temelinde kümeleşme]: köy tipi tarım işletmeciliği. Kendi içinde farklılıklar gösterir. Bu farklılık kır sosyal katmanlarını ifade eder.


    a- Zengin köylülük/kır burjuvazisi


    b-Büyük tarım işletmeleri-büyük toprak sahipleri toprak


    Zengin köylülüğün özelliği şöyledir:


    Zengin köylüler normal olarak birden birden fazal işçi çalıştıran ve 'köylü' ile sadece


    düşük kültür seviyesi, yaşam tarzi ve işletmesinde bizzat fiziki çalışmasıyla bağı olan tarımdaki


    kapitalist işletmecileridir. Ve politik olarak gerici ve tutucu bir konumda yer alırlar.


    Büyük tarım işletmeleri ve bu işletmelerin sahibi kapitalistler; zengin köylüler gibi


    çalışmazlar. Sahibi oldukları toprak ve diğer araçlarıyla ücretli işçi çalıştırırlar.


    Çiftlik tipi işletmecilik: Bu tip işletmecilik kapitalist temelde işletmeciliktir.


    Çiftlik sahibi her zaman ve sadece kendi mülkiyetindeki toprakda üretim yapmaz. Bu tipten burjuvazi. Toprak kiralayarak tarım yaptigi gibi, gelirini sanayide olduğu gibi tarımda da gene belirleyici özelliklerin dışında küçük, orta ve büyük tarım işletmesi ayrımı somut durumun somut tahliline bağlıdır. Örneğin, gelişmiş kapitalist bir ülkede küçük tarım kapitalisti, kapitalizmin nispeten geri gelişmiş olduğu bir ülkede pekala orta kapitalist olarak değerlendirilebilir. Her halükarda, ister köy tipinden. isterse de çiftlik tipinden olsun tarımsal/kırsal burjuvazi/kapitalist küçük-orta ve büyük olarak tasnife ayrılır.


    Somut durumun belirlediği bu kıstas farklılığını bir yana bırakırsak,burjuva sınıfın kendi içinde katmanları şöyle özetlenebilir:


    Burjuva/kapitalist sınıf;


    Üst tabaka: Tekelci burjuvazi,mali burjuvazi, devlet tekelleri. Büyük ticari şirketler, bankalar.


    Büyük mülk sahipleri, büyük tarım kapitalistleir,büyük toptancılar,


    Orta tabaka: Orta burjuvazi,orta işleletmeler, zengin köylülük.


    Alt tabaka: orta köylülük, bir kaç işçi çalıştıran işletmeler, zengin köylülüğün alt kesimi


    Burjuvazinin sayısal olarak nüfus içindeki payı her cüzi bir miktara tekabül eder.


    Bu cuzilik faal nüfusla oranlansa da aynidir. Örneğin burjuvazinin faal nüfus icindeki Payı ABD'de %2.3; Alman-İngiltere'de %2; Fransa'da 4.8; İtalyada 2 ve Japonya'da da 1.9'du.Türkiye soomutunda tam bir ayrım yapmak zor olsada veriler Türkiye'de toplam işveren sayııs ve bunun toplam faal nufun içindeki yeri 1.3.-


    Elbette bazı verilere bakarak Türkiye'de kapitalizmin Fransa ve Almanya'daki gibi gelişmiş olduğu sonucuna varamayız. Ülkemizde kapitalizmin bir özelliğide kendi çapında da olsa işbirlikçi tekellleşmenin büyük boyutlarda olması ve bunun yanısıra yaygın bir özel mülkiyet ilişkisinin varlığıdır.


    Şüphesiz bazı veriler yukaridaki veriler Türkiye'de işveren konumunda o olanların sayısal olarak ne nedenli önemsiz olduğunu göstermektedir. Bu verilere bir takım yüksek kademe yöneticileri,şefleir, üst bürokratlarıda katarsak, büyük burjuvazinin çalışan nufus içindeki yaklaşık ağırlığının 2.4 olduğu görüyoruz.Yani yüzde 2.4 kesim yüzde 97’nin ürettikleri ve yarattıklarını sömürmekte ve devletin gücüne dayarak egemenliğini sürdürmektedir.

  • faşizm02.08.2008 - 14:23

    Faşizm;

    1) tek bir ideoloji benimser,
    2) aydınlanma karşıtıdır,
    3) milliyetçidir,
    4) ırkçıdır,
    5) gerektiğinde ölümü(idam, infaz vb.) olağan karşılar,
    6) gericidir.
    7) proleter(işçi) düşmanıdır.
    8) haliyle burjuva uşağıdır.

    işte yüzeysel olarak faşizm bunları savunur.

    Faşist;

    Dolayısıyla bu ideolojiyi savunan kimselere de 'FAŞİST' denilir.