Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ferhat Kaçar
Ferhat Kaçar

GERÇEK ÖZGÜRLÜK İNSANLARIN ULAŞACAĞI EN SON ŞEYDİR

  • Steven Spielberg09.03.2009 - 13:46

    ÖZGÜRLÜĞÜN RENGİN YÖNETMENİ: STEVEN SPİELBERG
    ferhat kaçar
    ANKARA/2009

    Zülmün adresi yoktur, zülüm her yerde zülümdür. Önemli olan bunu kabul etmek farkında olmak, bununla savaşma, bunları saklamadan söyleyebilmektir.. Aksi durumda özgür olmak, bunu zıtı tavır gütmek, zulümle hareket etmektir. Toplumlar yaşattıkları zulmün çoğu zaman haklı oldukları idea ederler zulmün farkında değillerdir. İnsanlıktan yoksun insanoğlu yaptıkları kendi dünyasında olaylara baktıkları için haksız olduklarının farkında olmayabilirler. İnsan üst insan, kendisi üstün görme, ayrıcalık görme çoğu zaman beraberinde zülüm getirmiştir.aslında ne önem var esmer olmak,zenci olmak, beyaz olmak İngiliz olmak,Kürt olmak, Fransız olmak önemli olan önce insan olabilmektir. Yoksa kendisinin üstün ırk görmek, diğerlerini aşağılamak beraberinde zulmü getirmiştir. çok mu önemli diye sormak gelir her zaman içimde. Ya ırkçılık söylemleri ve bunun tarihte örnekleri sayılamayacak görülemeyecek kadar çoktur. İnsan kendini aşacak bir takım erdemleri olması gerekir yoksa bir takım bencil duygularla hareket eder. Buda filozof T. Hobbes haklı çıkarır. Onun için filozof doğal ortamda insan: “ insan insanın kurdudur” demiştir. Doğal ve zorunlu yaşamda insan yaşantı, sınıf, statüleri,zevkleri,renkleri, dilleri ve de en önemlisi bencil doğaları insanı insana düşman etmiştir. Bazen renginden bazen ırkından, bazen de dilinden dolayı insan insanı yakmış,yıkmış,zehirlemiş,üstüne atom bombası atmıştır. Bu insan eylemleri iyiliklerinden çok kötü yanları kalır aklımda. Tarihte insanoğlu zulme uğramış, aşağılanmış, çarmığa gerilmiş. testereyle kesilmiş, bundan en kötüsü de kadınlar nasibi almıştır, hep eksik varlık olarak görülmüş. Erkeklerin zevkleri ve istekleri yerine getiren varlık olarak görülmüştür.Bu da erkeklerin egoist doğasının yanında hakim olma güdüsü sadist duyguların sonucudur. İnsan olmak bence en zor şeydir. İnsanca yaşamak ise en zor olanıdır.
    Şimdide bana bu duyguları yaşatan izlerken kendimden geçtiğim yönetmeni paylaşmak isterim sizinle: Özgürlüklerin, özgür olmanın rengi yoktur. Her birey hür ve özgür olarak dünyaya gelir. Bu misyonu bu ayrımı yapan insanoğlunun kendisidir. Aslında buda insanın eksik olmanın sonucudur. Yoksa insan belki onulmazdı. Kendisi tarih kökenine baktığımızda aslında aslen yahudidir. Ancak Yahudi soykırımın yanında diğer milletlerin zulmünü de işlemiştir. Amistad filminde hür zencilerin köle olarak satıldığı İngiltere’yi işlemiştir filmlerinde Steven spielberg’in bir çok filmini izledim.bu filmleri bir çırpıda burada anlatmak imkansızdır. Onun için birkaç noktaya değinmek şimdilik yeterli olacaktır. Ancak filmlerinden Amistad ve Mor yıllar haksızlığa uğrayan, aşağılanan zencilerin dramını gördükçe kendimi hep düşündüm. Tarihte hor görülmek, dışlanmak, kabul görülmemek çok zor bir olaydır. İnsandan dolayı insanın kendisi olmasından nefret etmek, kendin olmak korkusu yaşamak, bununla mücadele edememek daha korkunç olanıdır. Amistad ve Mor yıllar filmi başka olmanın, ötekileştirilenin, kabul görülmeyenin, aşağılanın, ırkçı ve aile mefhumlarının işlendiği filmlerdir. Mutlaka izlemek lazım

    Spielberg bildiğini yapıyor... Spielberg’e göre insan dönemini, o dönemde yaşadıkça tanımlar. Belirgin bir doğru ya da yanlış yoktur. Zaman da kendisini, biz zamanda yol aldıkça tanımlar. Kendi ifadesine göre artık neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin kararlarını kendisi almayı, iyi ya da kötü zamanlama ahkamı kesen kişilere kulak vermemeyi öğrenmiş. Haklı olabilir. Batan bir gemide inanılmaz bir aşk yaşayan iki genç üzerine kurulu kostüme bir dramının bütün gişe rekorlarını kıran bir film olacağı kimin aklına gelirdi? Demek ki en doğrusu, kendi doğru bildiğini yapmak. Şöyle ya da böyle, Steven Spielberg de zaten yıllardır bunu yapıyor.
    Spielber’ın filmlerinde konuları farklı zamanlarda farklı konular işlemiştir. Bilimkurguya olan düşkünlüğünün babasından geldiğini söyleyen yönetmen, filmlerinde aile bağları üzerinde de sıklıkla durmuş, naif, merak ve inanç duygusu gelişmiş bir duruş geliştirmiştir. Özellikle çocuk ve ebeveyn ilişkileri ekseninde gelişen konular üzerine gitmiştir. Anne babası ayrı çocuklar, ilgisiz babalar, aile sorunları yanında II. dünya savaşı başta olmak üzere, savaş, terörizm, ırkçılık gibi global konularla da yakından ilgilenmiştir.
    İnsanı ilgilendiren özgürlük sınıf ayrımı ustalıkla başarılı bir şekilde işleyen yönetmeni filmleri izleye değerdir.

    Amerikalı yönetmen ve prodüktör. Filmleri büyük gişe başarıları kazanmış, tüm zamanların en çok hâsılat yapan yapımlarına imza atmıştır. Premiere dergisince film endüstrisindeki en güçlü ve en etkili figürdür. Ayrıca Life dergisi yönetmeni, kendi jenerasyonundaki en etkili kişi olarak liste başı yapmıştır. 70’lerden 90’lara üç önemli döneme damgasını vuran ve uluslararası arenada hit olup en çok gişe başarısı kazanmış Jaws, Eternal Sunshine of the Spotless Mind ve Jurassic Park filmlerini yönetmiş, sinema endüstrisinin köşe başlarından birini tutan DreamWorks Pictures’ı kurmuştur. Filmlerinde birbirinden farklı temalar kullanmış, macera ve bilimkurgunun en başarılı örneklerine imza atmış, son yıllarda dramatik öğeler üzerine yoğunlaşmış, aile, savaş, ilişkiler ve terörizm konularında filmler çekmiştir. Filmlerinde II. Dünya Savaşı önemli yer tutmaktadır. Spielberg filmleri sayısız kez oskarla ödüllendirilmiştir. Orijinal film müzikleri için John Williams’ı seçen yönetmen, en çok Tom Hanks, Harrison Ford ve Richard Dreyfuss gibi oyuncularla çalışmıştır.
    Sinemanın ‘dâhi çocuğu’ diye anılan Steven Spielberg, ‘Shindler’in Listesi’nden bu yana, kendisi açısından özel önem taşıyan konuları filme çekmek için yönetmen koltuğuna oturacağını söyler.Yönetmenin projelerinden biri de Filistinli ve İsrailli çocuklara 250 video kamerayla oynatıcı dağıtmak. Onların her gün ne yiyip içtikleri, nelerle ilgilenip hangi oyunları oynadıkları gibi günlük yaşamlarıyla ilgili detayları kameraya çekmelerini ve sonra birbirlerine vermelerini istiyor. Spielberg, bu yolla İsrailli ve Filistinli çocukların aralarındaki farkın ne kadar az olduğunu göreceklerine inanıyor.

    HAYATI VE KARİYERİ (Bu Kısım İnterneten Derlenmiştir)
    18 Aralık 1946’da 4 çocuklu bir ailenin en büyüğü olarak Cincinnati, Ohio’da dünyaya geldi. Spielberg’ün soyadı kökleri 17. yüzyıla uzanan Macar Yahudisi akrabalarının Avusturya’da yaşadığı Spielberg kentinden gelmektedir. Bilgisayar mühendisi olan babası Arnold Spielberg oğludur.
    Küçük yaşlarda sinemaya duyduğu büyük ilgiyle hayaller kuran Spielberg, daha sonraları American Film Institute’ye verdiği bir röportajda, ilk kurgusunun oyuncak trenlerini çarpıştırması olduğunu söyleyecekti. Spielberg ilk ödülünü 13 yaşındayken adını Escape to Nowhere koyduğu 40 dakikalık savaş türündeki filmiyle kazandı. 1963 yılında Phoenix, Arizona Dream’daki (Arizona Rüyası) Arcadia High School’a devam ederken Spielberg ilk uzun metrajlı bağımsız filmini yazıp yönetti. 140 dakikalık bir bilimkurgu filmi olan ve daha sonra Close Encounters’ı çekerken ona ilham verecek Firelight’ı 400 dolarlık bir bütçeyle çekip, 100 dolar kazandı. Firelight, Spielberg’in ilk büyük tanıtım başarısı oldu, zira Phoenix gazeteleri 16 yaşındaki bu çocuğun büyük gelecek vaat ediğini yazıyordu.
    Spielberg California’ya taşındıktan sonra 3 kez UCLA’nın University of Southern California’s School of Cinema-Television bölümüne sinema eğitimi almak için müracaat etmesine rağmen, kabul edilmemişti. Spielberg, hem UCLA’ya kabul edilmeyişi hem de Vietnam savaşında askere alınması riskine karşı ailesinin isteği yüzünden Long Beach’taki California State University’ye kaydoldu. Henüz mezun olmadan sinema tutkusuyla kendini Universal Studios’un kurgu bölümünde haftanın üç günü para almadan çalışan bir stajyer olarak buldu ve film kariyeri bu şekilde başladı.
    1968’de, Universal Studios’ta çalışırken ilk kısa filmi olan Amblin’i çekti. Universal TV başkan yardımcısının 24 dakikalık filmi görmesinden sonra, 21 yaşındaki Spielberg kendisiyle uzun vadeli kontrat imzalanan en genç yönetmen olacaktı. Daha sonraları ona profesyonel anlamda yönetmenlik yolunu açan bu kısa filmin anısına ilk prodüksiyon şirketinin adını da Amblin’ koyacaktı.
    Spielberg’in Universal Studios’taki ilk işi Joan Crawford’un başrolde oynadığı TV dizisi Night Gallery’ydi. 1977’de hayata gözlerini yumana kadar Spielberg’le yakın dost olan Crawford, kendisiyle röportaj yapmak için Night Gallery’nin setine gelen Detroit Free Press’ten Shirley Eder’e Spielberg için şunları söyledi: “Git onunla röportaj yap, çünkü o tüm zamanların en büyük yönetmeni olacak! ”
    Spielberg, yola 1974 tarihli The Sugarland Express’le devam ettikten sonra, ona kariyerinin ilk yıllarında büyük bir başarı getirecek olan Jaws(köpekbalığı) filmi için 1975’te kamera arkasına geçti. Kurgu, film müziği ve ses dallarında 3 oskarı kucaklayan filmin gişe hasılatı 100 milyon dolar oldu. Box-office rekoru kıran film için basın “Jawsmania” tanımlamasını yaptı. En iyi film adayı olarak da gösterilen Jaws’tan sonra Spielberg, ünlü aktör ve sonraları alter-egosu olduğunu belirteceği Richard Dreyfuss’la ortak oldu.
    Jaws 2’yi çekmesi yönünde yapılan teklifleri reddeden Spielberg, 1977’de çocukluğundan beri çekmeyi düşündüğü UFO’larla ilgili olan Close Encounters of the Third Kind için kamera arkasındaydı. Film en iyi sinematografi dalında Vilmos Zsigmond’a oskar kazandırdı.
    1979’da Pearl Harbor’la ilgili ironik değerlendirmeler yaptığı, Dan Aykroyd, John Belushi ve John Candy’nin başrollerini paylaştıkları “1941” filmini çekti.
    1941, gişede istediği başarıyı yakalayamayınca Spielberg, George Lucas ve ekibiyle bir macera filmi için kolları sıvadı: Raiders of the Lost Ark. Film en iyi sanat yönetimi dalında oskar aldı, Spielberg’e ikinci en iyi film oskar adaylığı getirdi ve 1981 yılının en çok gişe hasılatı kazanan yapımı oldu. Ayrıca Spielberg’in daha sonraki projelerinde de birlikte çalışacağı Harrison Ford’la tanışması için harika bir fırsattı.
    1984’de Spielberg, star-wars filmlerini çeken George Lucas’ın hikayesini yazdığı ve başrolde Harrison Ford’u oynatacağı yeni filmi Indiana Jones and the Temple of Doom’u çekti. Film en iyi efekt dalında oskar ödülünün sahibi oldu.
    1985 yılında aktris Amy Irving’le evlendi ve çiftin 13 Haziran 1985’te erkek çocukları Max Samuel Spielberg dünyaya geldi.
    1989’da Irving’ten boşandı ve aktrise 100 milyon dolar tazminat ödedi.
    Empire of the Sun ve The Color Purple filmlerinden sonra serinin ikincisi Indiana Jones and the Last Crusade için 1989’da kamera arkasındaydı. Bu kez kadroda ünlü oyuncu Sean Connery de vardı.
    1989 yılı Spielberg’ün 2 film çektiği ilk yıl oldu. Zira aynı yıl Always’i de izleyiciyle buluşturan Spielberg, gişede istediği sonucu alamadı. Ancak Always, Audrey Hepburn’ün oynadığı son film olarak sinema tarihindeki yerini aldı.Always’in yarattığı hayal kırıklığından sonra Peter Pan’ın hikayesi The Hook’u beyaz perdeye uyarlayan Spielberg, gişede beklediği başarıyı elde edemedi.
    1993’te, yeniden bir macera filmi çekmek için kolları sıvayan yönetmen bu kez Michael Crichton’ın romanından beyaz perdeye uyarlayacağı Jurassic Park için iş başındaydı. Film en iyi ses, görüntü efektleri ve en iyi ses dallarında olmak üzere toplam üç oskarın sahibi oldu ve E.T.’den sonra tüm zamanların en çok ticari başarı kazanan filmiydi. Ayrıca, filmin prodüksiyonu sinema endüstrisinde ilk kez kullanılan DTS(Digital Theatre System) ile yapılmıştı.
    Spielberg ayrıca 1993′ te Oskar Schindler’in gerçek özyaşam öyküsünü beyaz perdeye taşıdığı ve ona en iyi yönetmen, en iyi film de olmak üzere toplam 7 dalda oskar kazandıracak Schindler’s List’i çekti. 1100 kişiyi kendi hayatını kaybetmeyi göze alarak Nazi kampından kurtaran Oskar Schindler’in hayatı, birçok eleştirmen tarafından yönetmenin en önemli ve olgun filmi olarak tanımlansa da, Spielberg filmin en önemli filmi olduğunu kabul etmekte, ancak ET’yi en büyük filmi olarak birinci sıraya koymaktadır. American Film Institute tüm zamanların en iyi 10 filmi listesinde Schindler’s List’e yer vermiştir.
    Akbinde yönetmen Amistad’ı çekti. Spielberg, 1998’de ona ikinci kez en iyi yönetmen oskarı kazandıracak 2. dünya savaşındaki kişisel bir hikâyeyi anlattığı Saving Private Ryan(Erayını Kurtarmak) için yönetmen koltuğundaydı.
    2001 yılında yakın arkadaşı Stanley Kubrick’in yıllardır çekmeyi planladığı final projesi A.I. Artificial Intelligence: AI’i çekti. Efsane yönetmen Billy Wilder, filmin çok önemli olduğunu ancak hakkının teslim edilmediğini belirtti.
    Philip K. Dick’in romanından beyaz perdeye aktarılan ve Roger Ebert’in 2002’nin en iyi filmi olarak nitelendirdiği Minority Report(Azınlık raporu) , gişede 300 milyon dolar hasılat yaptı.
    Aynı yıl Salt Lake City’de yapılan Kış Olimpiyatları’nın açılış töreninde, geleneksel olimpiyat bayrağını taşıma görevi Spielberg’e verildi. Yönetmen ayrıca 1965’te kaydolduğu ve sinema kariyeri yüzünden bıraktığı California State University’deki eğitimini de 2002’de tamamladı. Mezuniyetinin senelerce uzamasını montaj süreci 33 yıl boyunca süren bir filme benzeten yönetmen, elektronik sanatlar ve sinema dalında lisansını aldı. Okuldaki profesörlere mesleki deneyim olarak Saving Private Ryan, Schindler’s List ve Jurassic Park filmlerini sundu.
    Spielberg daha sonra Catch Me If You Can(2002) , The Terminal (2004) War of the Worlds (2005) Munich (2005) filmlerinin yönetmenliğini yaptı. Munich 5, War of the Worlds 3, Catch Me If You Can 2 dalda oskara aday oldu. Spielberg, vizyona giriş tarihi 2008 olarak açıklanan, Fourth Installment of the Indiana Jones Adventures ve 2009’da izleyiciyle buluşacak Amerika’nın 16. Başkanı Abraham Lincoln’ün hayatını anlattığı Lincoln ve Interstellar isimli yeni filmleriyle ilgili çalışmalarını sürdürmektedir.
    FİLMLERİ
    Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı (2008)
    Dünyalar Savaşı (2005)
    Münih (2005)
    Terminal (2004)
    Sıkıysa Yakala (2004)
    Azınlık Raporu (2002)
    Yapay Zeka (2001)
    Er Ryan'ı Kurtarmak (1998)
    Amistad (1997)
    The Lost World: Jurassic Park (1997)
    Schindler'in Listesi (1993)
    Jurassic Park (1993)
    Kanca (1991)
    Daima (1989)
    Indiana Jones: Son Macera (1989)
    Güneş İmparatorluğu (1987)
    The Color Purple (mor yıllar) (1985)
    Indiana Jones and the Temple of Doom (1984)
    E.T. The Extra-Terrestrial (1982)
    Raiders of the Lost Ark (1981) ]] (1985)
    Üçüncü Türden Yakınlaşmalar (1977)
    Jaws (köpekbalığı) (1975)
    The Sugarland Express (1974)
    Duel (1971)
    Amblin' (1968)
    Firelight (1964) mutlaka izlenmesi gerekir zulme uğrayan herkesin

    Ankara/2009

  • Steven Spielberg08.03.2009 - 21:44

    Steven Spielberg
    Amerikanlı yönetmen olup. aslan yahudidir. sinemanın dahi çocuklarındandır. sinemayı hem görsel hemde içerik olarak yenilik getiren yönetmendir. filmlerinde ırkçılık savaş, aşk, kadınlar ve erkekler arasındaki farkları işlemektedir. aslında spielberg bir nevi özgürlüğün rengini işleyen yönetmendir. filmlerinde siyahların genel durumu hakkında bir takım değinmelerden bulunarak ingiliz ve Amerikan toplumun siyahlara karşı eylemsel ve tavırsal bulunmalarınız yansıtmaktadır. bunun en iyi örnekleri Amistad ile Mor yıllar filmidir. ırkçılık ve renginden dolayı haksızlığa uğrayanların izlemesi gereken filmlerdir.