Ağaçlar yitirmişler artık ağaçlıklarını gözümde. Dallara rüzgarda yelken açtıran yapraklar da tükenmekte. Yemişler tatlı, ama sevgi yoksulu. Bir susuzluğu bile gideremiyorlar. Ne olacak şimdi? Gözlerimin önünde kaçmakta orman, kulaklarımdaki kuşlar sessizliğe gömülmüş, kalmamış bana döşeklik edebilecek bir çayır. Bıkmışım artık zamandan, ve zamanın açlığı içimde. Ne olacak şimdi? Ateşler yanacak gece bastırdığında dağlarda. Yoksa davranıp yine koşmalı mı oralara? Yollar yitirmişler artık yolluklarını gözümde
BİRİNCİ VAZİFEN BULAŞIK, ÇAMAŞIR ve KOCANA SAHİP ÇIKMAKTIR.MEVCUDIYETININ YEGANE TEMELI BUDUR.KOCAN EN KIYMETLI HAZINENDIR. SENI BU HAZINEDEN MAHRUM ETMEK ISTEYECEK KAYNANAN,KAYNATAN VE GORUMCELERIN OLABILIR. BIRGUN EVLILIGINI KURTARMAK MECBURIYETINE DUSERSEN,VAZIFEYEATILMAK ICIN BULASIK VE CAMASIRI DUSUNMEYECEKSIN. BU DURUM ELEKTRIGIN VE Suyun KESILDIGI ANDA ORTAYA CIKABILIR.EVLILIGINE TECAVUZ ETMEK ISTEYEN KAYNANAN KAYNATAN VE GORUMCELERIN HAYATTA EMSALI GORULMEMIS, BIR GALIBIYETIN MUMESSILIOLABILIRLER. HAYATTA KILIBIK KOCAN ZOR BIR IHTIMALDE OLSA BASKAKARILARA GOZ DIKMIS, OLABILIR. AILENIZ FAKRU ZARURET ICINDE HARAP VE BITAP DUSMUS, OLABILIR.
EY ASIL TURK KADINI ISTE BU AHVAL VE SERAIT ICINDE DAHIVAZIFEN YUVANI KURTARMAKTIR. ANASININ KUZUSU OLAN KOCANI ADAM ETMEK SENINELINDEDIR. IHTIYAC DUYDUGUN MERDANE DOLABIN SOL UST KOSESINDE SAKLIDIR. HADI KOLAY GELSIN.
Bir Amerikalı bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki içiyorlarmış. Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatıp silahıyla bardağa ateş etmiş ve parçalamış: 'bizim ülkemizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz aynı bardakla iki kere içmeyiz' demiş... İngiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatıp ateş edip parçalamış ve 'bizim İngiliz sahillerinde o kadar çok bardak yapacak kum vardır ki biz aynı bardakla iki kere içki içmeyiz' demiş... Iraklı da soğukkanlılıkla içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve Amerikalı ile İngilizi çekip öldürmüş ve 'Bağdat 'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok varki biz aynı adamlarla iki kere içmeyiz '...
Hitler karşısındaki üç esire şöyle bir bakar ve 'sorularımı doğru cevaplayan özgür kalacak' der. 1. esir ingilizdir,sorar Hitler 'Titanic kaç yılında battı? ' -1912 der ingiliz ve serbest kalır. 2.esir fransızdır,sorar Hitler 'Titanic'te kaç kişi öldü? ' -1515 kişi der fransız ve o da serbest kalır. 3.esir yahudidir, ona döner Hitler ve 'say lan isimlerini'
Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.
Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu.
12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar.
Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...
Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savaş bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, İngilizler'in işine gelmiyordu. Çünkü, olası yeni bir savaşta, bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmişti.
Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu. Ancak İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez İngilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı...
Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahşet, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.
Tabii ki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işi de unutuldu gitti.
Ama onlar unutmuyorlar...
Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...
hayata karsı bır sıfır onde olmanın gozlere yansımış şekli
bilmem....Tamamen ruh halime bağlı :)
MEĞER
ben ne çok hata yapmışım meğer
gözüm kapalı bakmışım meğer
yıllar geçmiş ben saymışım meğer
dostum sanıp aldanmışım meğer
yıllarca sürer sanmışım meğer
boşa kalbimi açmışım meğer
vakit kaybıydı diyemem ama
sen hiç dostum olmamışsın meğer
olsun varsın pişman değilim
biraz üzüldüm hepsi bu
ağlamam artık gidenlere
ağlamam artık bitenlere
ağlamam artık üzenlere
ihanet edenlere
ben ne çok hata yapmışım meğer
seni yokken var saymışım meğer
yollar gitmiş ben kalmışım meğer
aşkım deyip hapsolmuşum meğer
bir ömür sürer sanmışım meğer
ben boşa kürek çekmişim meğer
vakit kaybıydı diyemem ama
senden çoktan vazgeçmişim meğer
Söz ve müzik: CANDAN ERÇETİN
Yabancılaşma / İngeborg Bachmann
Ağaçlar yitirmişler artık ağaçlıklarını gözümde.
Dallara rüzgarda yelken açtıran yapraklar da tükenmekte.
Yemişler tatlı, ama sevgi yoksulu.
Bir susuzluğu bile gideremiyorlar.
Ne olacak şimdi?
Gözlerimin önünde kaçmakta orman,
kulaklarımdaki kuşlar sessizliğe gömülmüş,
kalmamış bana döşeklik edebilecek bir çayır.
Bıkmışım artık zamandan,
ve zamanın açlığı içimde.
Ne olacak şimdi?
Ateşler yanacak gece bastırdığında dağlarda.
Yoksa davranıp yine koşmalı mı oralara?
Yollar yitirmişler artık yolluklarını gözümde
Ruh yorgun düşmüsse careyi kaçışta arar.
Ey Türk kadını..
BİRİNCİ VAZİFEN BULAŞIK, ÇAMAŞIR ve KOCANA SAHİP ÇIKMAKTIR.MEVCUDIYETININ YEGANE TEMELI BUDUR.KOCAN EN KIYMETLI HAZINENDIR. SENI BU HAZINEDEN MAHRUM ETMEK ISTEYECEK KAYNANAN,KAYNATAN VE GORUMCELERIN
OLABILIR. BIRGUN EVLILIGINI KURTARMAK MECBURIYETINE DUSERSEN,VAZIFEYEATILMAK ICIN BULASIK VE CAMASIRI DUSUNMEYECEKSIN. BU DURUM ELEKTRIGIN VE Suyun KESILDIGI ANDA ORTAYA CIKABILIR.EVLILIGINE TECAVUZ ETMEK ISTEYEN
KAYNANAN KAYNATAN VE GORUMCELERIN HAYATTA EMSALI GORULMEMIS, BIR GALIBIYETIN MUMESSILIOLABILIRLER. HAYATTA KILIBIK KOCAN ZOR BIR IHTIMALDE OLSA BASKAKARILARA GOZ DIKMIS, OLABILIR. AILENIZ FAKRU ZARURET ICINDE HARAP VE BITAP DUSMUS, OLABILIR.
EY ASIL TURK KADINI
ISTE BU AHVAL VE SERAIT ICINDE DAHIVAZIFEN YUVANI KURTARMAKTIR. ANASININ KUZUSU OLAN KOCANI
ADAM ETMEK SENINELINDEDIR. IHTIYAC DUYDUGUN MERDANE DOLABIN SOL UST KOSESINDE SAKLIDIR.
HADI KOLAY GELSIN.
Bir kadın oglunun aklı başında bir adam olması için 20 sene uğraşır,başka bir kadın gelir 20 dakikada aklını başından alır :))))
Bir Amerikalı bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki içiyorlarmış.
Amerikalı içkisini bitirince bardağı havaya fırlatıp silahıyla bardağa ateş etmiş ve parçalamış: 'bizim ülkemizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz aynı bardakla iki kere içmeyiz' demiş...
İngiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatıp ateş edip parçalamış ve 'bizim İngiliz sahillerinde o kadar çok bardak yapacak kum vardır ki biz aynı bardakla iki kere içki içmeyiz' demiş...
Iraklı da soğukkanlılıkla içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve Amerikalı ile İngilizi çekip öldürmüş ve 'Bağdat 'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok varki biz aynı adamlarla iki kere içmeyiz '...
Hitler karşısındaki üç esire şöyle bir bakar ve 'sorularımı doğru cevaplayan özgür kalacak' der.
1. esir ingilizdir,sorar Hitler 'Titanic kaç yılında battı? '
-1912 der ingiliz ve serbest kalır.
2.esir fransızdır,sorar Hitler 'Titanic'te kaç kişi öldü? '
-1515 kişi der fransız ve o da serbest kalır.
3.esir yahudidir, ona döner Hitler ve 'say lan isimlerini'
Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi.
Kampın tam adı, 'Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı' idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16. Tumen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı askerleri tutuluyordu.
12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence, eziyet, ağır hakaret ve aşağılamaya maruz kaldılar.
Bu insanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...
Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk düşmanı kesilmişlerdi. Savaş bitmişti. Ancak, kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri teslim etmek, İngilizler'in işine gelmiyordu. Çünkü, olası yeni bir savaşta, bu askerlerin yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmişti.
Çözüm toplu katliamdı... Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin çok üzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu. Ancak İngiliz askerleri dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı. Mehmetçikler, bele kadar gelen suya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez İngilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular. Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı...
Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu. Bu vahşet, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan İngiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.
Tabii ki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma işi de unutuldu gitti.
Ama onlar unutmuyorlar...
Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar. En üzücü olanı da malum birilerinin, bu karalama kampanyalarına çanak tutması...
ERMENİLER SOYKIRIM YAPILDI DİYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR, BİZİM TARİHİMİZDEN HABERİMİZ YOK! ! !