Hani sen düşünürdün “Cenazeme kaç kişi gelir? ”diye, Beni gömmeye, Hani derler ya, son vazifeye
Öğlenlerin akşama benzediği, Sendromlu pazarlardan biri Yağmur çiseliyor, hava kasvetli, Ben, tabiat, asfalt… Her şey gri.
Altımda elleri, gidiyoruz. Bazı gecelerime benziyor bu gidiş ki bağırdığım, sesimi duyuramadığım, zorlayıp kendimi uyanamadığım.
Kiminde hüzünden, kiminde saygıdan, Kimine gerçeği hatırlattığından Tek ses yok! Bir basılan toprağın çıtırtısı, Şırıltısı damlaların, bir de tok sesler topuktan
Geldik durduk bir çukurun önüne Dualar, mırıltılar yuvarlanıyor dillerde Nazikçe yatırıldım bir kenara Fazla sürmedi bu merasim İki ucumda dört el… Naftalinlenmiş halılar gibiyim yaza doğru kaldırılan
Islak toprağa saplanan bir kürek sesi “Kırç! ” İlkten kıyamadı galiba yüzüme atmaya.
Üstüm ağırlaşıyor, Ben hiç olmadığım kadar sakin, kabullenmiş Gökyüzü yok! Bir hakkım olsun isterdim, Yalnız siyaha serzeniş.
Herkes gitti. Akşam oluyor bu demde Bir tek ben kaldım ebedi hanemde.
Son Şiir
Hani sen düşünürdün
“Cenazeme kaç kişi gelir? ”diye,
Beni gömmeye,
Hani derler ya, son vazifeye
Öğlenlerin akşama benzediği,
Sendromlu pazarlardan biri
Yağmur çiseliyor, hava kasvetli,
Ben, tabiat, asfalt…
Her şey gri.
Altımda elleri, gidiyoruz.
Bazı gecelerime benziyor bu gidiş
ki bağırdığım, sesimi duyuramadığım,
zorlayıp kendimi uyanamadığım.
Kiminde hüzünden, kiminde saygıdan,
Kimine gerçeği hatırlattığından
Tek ses yok!
Bir basılan toprağın çıtırtısı,
Şırıltısı damlaların, bir de tok sesler topuktan
Geldik durduk bir çukurun önüne
Dualar, mırıltılar yuvarlanıyor dillerde
Nazikçe yatırıldım bir kenara
Fazla sürmedi bu merasim
İki ucumda dört el…
Naftalinlenmiş halılar gibiyim
yaza doğru kaldırılan
Islak toprağa saplanan bir kürek sesi
“Kırç! ”
İlkten kıyamadı galiba
yüzüme atmaya.
Üstüm ağırlaşıyor,
Ben hiç olmadığım kadar sakin, kabullenmiş
Gökyüzü yok!
Bir hakkım olsun isterdim,
Yalnız siyaha serzeniş.
Herkes gitti.
Akşam oluyor bu demde
Bir tek ben kaldım ebedi hanemde.
F.M.F
28.04.2008
Pazar 03:09