Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • tamer korkmaz19.02.2008 - 19:17

    Bir zamanlar Zaman gazetesinde tanıdığım ve hep takip ettiğim usta yazar.Çok güzel yazıları vardır gündemi çok iyi yakalar.Ancak çok da tarafsız olmadığını düşünüyorum.Bir kaç yıl önce zaman gazetesinden ayrılıp Yeni Şafak gazetesinde yazmaya başlamıştı.

  • flört19.02.2008 - 19:03

    ÖSS ye hazırlanırken tesadüfen radyodan tanıdığım grup.Cemiyette pişiyoruz ve Bir tek sen gelmedin en bilinen şarkılarıdır. 'bir tek sen gelmedin yanıma neden? yoksa beni hiç mi sevmedin? ' her duyduğumda içimi acıtıyo....demek ki sevmemiş

  • pesimist19.02.2008 - 18:55

    ben...

  • zombie19.02.2008 - 12:49

    Benim için hiç eskimeyen ve her dinlediğimde tüylerimi diken diken bu şarkı; grubun İngiltere turnesi sırasında İRA tarafından Londra'da bir çöp kutusuna konulan bombanın patlaması sonucu ölen bir çocuk ve olaylara tepki için yazılmıştır.Şarkı'it's the same old theme since nineteen-sixteen' cümlesiyle de İRA ya atıfta bulunur.(ki İRA 1916 da kurulmuştur) 'in your head, in your head they are fighting,
    with their tanks and their bombs, and their bombs and their guns.' cümlelerini haddim olmayarak ülkelere demeokrasi dağıtanlar için yazıyorum

  • zombie19.02.2008 - 12:35

    en sevdiğim cranberries şarkısı
    another head hangs lowly,
    child is slowly taken.
    and the violence caused such silence,
    who are we mistaken?
    but you see, it's not me, it's not my family.
    in your head, in your head they are fighting,
    with their tanks and their bombs,
    and their bombs and their guns.
    in your head, in your head, they are crying...
    in your head, in your head,
    zombie, zombie, zombie,
    hey, hey, hey. what's in your head,
    in your head,
    zombie, zombie, zombie?
    hey, hey, hey, hey, oh, dou, dou, dou, dou, dou...
    another mother's breakin',
    heart is taking over.
    when the vi'lence causes silence,
    we must be mistaken.
    it's the same old theme since nineteen-sixteen.
    in your head, in your head they're still fighting,
    with their tanks and their bombs,
    and their bombs and their guns.
    in your head, in your head, they are dying...

    in your head, in your head,
    zombie, zombie, zombie,
    hey, hey, hey. what's in your head,
    in your head,
    zombie, zombie, zombie?
    hey, hey, hey, hey, oh, oh, oh,
    oh, oh, oh, oh, hey, oh, ya, ya-a...

  • renklerin içinde19.02.2008 - 12:31

    En sevdiğim kargo şarkısı. Sözleri çok güzel.Müziği ise bana çok değişik geliyor.Dinleken insana hüzün mü katıyor yoksa neşe mi tam kara veremiyorum.Ama nerde duysan duru dinlerim.ilkokul öğretmenine aşık olan bi çocuğu anlatan klibide çok güzel.Bi de fena olmaz renklerin içinde olmak.Sözleride yazayımda tam olsun
    ifadende kararsizsin
    isiklarin altinda
    seni tutan birseyler var
    korkularin yaninda

    renklerin icinde
    duslerin icinde
    dogmak sesizce
    renklerin icinde
    cennetin icinde
    olmek sessizce

    anlasilmaz bir yanin var
    oldurmeye hevesli
    kupkuru cicek gibisin
    biraz suya ozlemli

    renklerin icinde
    duslerin icinde
    dogmak sesizce
    renklerin icinde
    cennetin icinde
    olmek sessizce

  • Obsesif18.02.2008 - 22:00

    Obsesif kompulsif bozukluğu olan kişi. Takıntılı insanlardır. Aşırı titizdirler sürekli el ayak vb. yıkarlar. Sürekli bir şeyler sayarlar kaldırımdaki parkeler, çıkılan merdivenin basamakları. Her şeyi defalarca kontrol ederler bi türlü bir yere gidecekken evden çıkamazlar. İşe yarayan yaramayan her şeyi biriktirirler bir türlü atamazlar vb… Bu türlü takıntıların anal dönemde yaşanan olumsuzluklar olduğu söyler. (S. Freud ki o söylüyorsa kesinlikle doğrudur.) Bende ise genellikle sinirli ve mutsuz olduğum dönemlerde ortay çıkan şey. Özellikle kardeşim üniversiteye gittikten sonra ortaya çıktı. sürekli el yıkama (antibakteriyel sabunlarla) , diş fırçalama, yürürken kaldırım parkelerini sayma eğer daha da sinirliysem parkelerin çizgilerine basmamak için abuk sabuk yürümek basınca iyice sinirlenmek, merdivenin basamakları hayır bu kez saymayacağım diye kendine telkin vermek ama birkaç basamaktan sonra kendini yine sayar bulmak en sinir eden kısmı da kaç basamak olduğunun sayıldıktan sonra akılda kalmaması, anahtarı aldım mı diye sürekli kontrol etmek, akla takılan veya gelmeyen bir bilgiyi hatırlayıncaya kadar uyuyamamak, akla takılan bir şeyin cevabını bulmak için eş dost arama (Allahtan google çıktıda rahatladım) pc yi kapatmadan önce mutlaka 3 kez yenile yapmak…. Daha gider bu memnun muyum hayır bir yerde insana zarar veriyor.Örneğin sürekli diş fırçaladığım için diş etlerimde çekilme başlamıştı.. Birde sonu şizofreni ye kadar gidiyormuş Allah korusun..

  • jale18.02.2008 - 21:30

    Bir zamanlar çok severek izlediğim ekmek teknesinde ki Korkut'un 'mahsus mu yapıyon lan Jale' diyerek aklıma kazıdığı kız ismi. Ayrıca bir zamanlar TRT fm de program yapan ve Üzgünüm adlı çok güzel bir şarkısı olan güzel sesli bir sanatçı.Son olarakta isim-şehir gibi bir oyun vardı o oyunu oynarken j harfi gelince isime yazdığımız iki isimden biri diğerine Jülide.

  • sen benim kim olduğumu biliyor musun?18.02.2008 - 18:51

    Trafik polisince durdurulup ceza kesilen bir bayanın 'google sorduk hanfendi siz bir hiçsiniz' cavabını aldığı soru.

  • şizofren17.02.2008 - 20:09

    neredesin firuze filminde 'eğer siz tanrı ile konuşuyorsanız bu normaldir, ancak tanrı sizinle konuşuyorsa ya peygambersiniz ya da şizofrensiniz' şeklinde tanımlanan hastalık. Ancak toplumumuzda ne olduğu tam olarak bilinmeyen bir hastalık. Şizofreni delilik değildir, kişilik bölünmesi de değildir. Şizofreni bir beyin hastalığıdır. Nedeni tam olarak bilinemeyen her hastalık gibi bununda nedeni genetik olarak kabul edilir. Ancak çok yoğun stres veya üzüntüden sonrada ortaya çıkabilir. Şizofrenler maddesel ve sanrısal dönemdeki zaman-mekan- kişi değerlerini birbirine karıştırarak(bir anlamda zaman çakışması gibi bişey) var olmayan şeyleri oluyormuş gibi yaşanmamış olayları yaşanmış gibi kabul ederler. 15-25 arasında görülür genellikle.Tam olarak çürütüldüğü ya da kanıtlandığını bilmiyorum ama sanırım her insanın şizofren olduğu sadece bunu bastırabilen veya bastıramayan kişilerin olduğunu savunan bi hipotez var. Yani herkes her an şizofren olabilir. Katatonik şizofreni, desorganize tip şizofreni ve paranoyak şizofreni gibi türleri vardır ve her türü farklı semptomlar (halisünasyonlar, sanrılar, düşünme bozuklukları, katatoni(donakalım)) gösterir. Şizofrenler nadir de olsa kendilerine ya da insanlara zarar verdikleri için klinik gözlem altında bulunurlar.Çok nadir bir hastalık değil.100 kişide bir görülür. Psikolojinin kanseri denilebilir bu hastalık için çünkü tam olarak tedavisi yoktur. Sadece psikolojik olarak değil mutlaka psikiyatrik olarak da tedavi edilmelidir. Tek çare hastayı hasta olduğuna inandırmaktır. Yani her ortalıkta ben şizofrenim diye bağiran insanlara inanmayın gerçekleri bu durumu çok zor kabul eder. Bir çok filme (beautiful mind) ve kitaba (Veronika ölmek istiyor,sana gül bahçesi vaat etmedim) konu olduğu için bazı insanlar tarafından çok karizmatik bir hastalık olarak görülse de çok zor bir hastalıktır.Bayanlarda 25-35 yaşlarında sık görüldüğü için kendimi risk altında görmüyor değilim hani.Kısaca şizofren “ben in içinde bizi sizi onları yaşatabilen”dir.