Kültür Sanat Edebiyat Şiir

düşünmeden edemiyorum.
geçenlerde eyüpe gitmiştim.
bir çok kişi kabir ziyaretine gelmişti.
Allah'tan burada mum yakmalarına izin vermiyorlar diye geçirdim aklımdan.
sonra anıtkabir'de yapılan toplanma geldi aklıma.
orada toplanan zevatın türbelere mum diken, çaput bağlayanları kınadıklarını ve geri kalmışlıkla suçladıklarını biliyoruz diye düşündüm. ölülerden medet ummak akılcılığa uymazdı. evet bunu kabul etmeyen yoktur. o halde neden bu zevat merhum Atatürk'ün kabrine, istirahatgâhına gidip şikayette bulunuyorlar:S
türbelere gidip talepte bulunanları gericilikle suçlayanlar neden başka bir merhuma bir şeyleri şikayet etmeyi vazife biliyorlar:S

son şeyh'ül islamdır.
hakkında akademik olmayan metinler okumak, incelemek isteyen varsa ertuğrul beyin hazırlmaış olduğu ali ulvî kurucunun hatıratının ikinci cildini okuyabilirler.

doktorculuk oynarken kullanılan tıbbî terimlerden.
aslında genlerin, hormonların, kasların, kemiklerin ve organların ve sairenin isimlerini bilinmediklerinden, çocukların, anlamını tam olarak bilmediği kelimeleri bir araya getirip oluşturduğu bir tür yeni tıp ıstılahatından bir örnek.

-seni silahla vuydulay. seni acil demokyasi ameliyatına alıyoyuz.
diğer çocuk vurulmuş olmayı ve çok riskli ve tehlikeli olan acil demokrasi ameliyatını kabul etmekten başka çaresi olmadığını görüyor ve kabul ediyor.

siyasîler ne kadar da çocuksu.
gerçi r' harflerinin telaffuzlarını beceriyorlar ama demokrasinin bir ameliyat olduğunu çocuksu bir düşle veya kabulle benimsiyorlar.
evet demokrasi bir ameliyattır. yanlış anlaşılmasın. ameliyyat. yani eylemler. bir dizi eylem gerekir. sorunları yıllarca bekletmek ve kangren etmekle ameliyyat olmaz. statik ve statükocu bir anlayış demokrasinin gereği olarak düşünülemez, benimsenemez.

acil demokrasi gerekiyor galiba.
sıkılan damarların genişletilmesi, hastanın etrafını meraklılardan temizleyip solunumun rahatlatılması en büyük ihtiyaç larak görünüyor.

azınlıkların demokrasisi mi olurmuş.
azınlık azınlıktır. azınlık kalacaktır.
demokrasi de demokrasidir. demokrasi kalacaktır.
türküye de türkiyedir. türkiye kalacaktır.
bir de hep aynı kalmış bir kaide vardır.
bazıları eşittir.
ama bazıları daha eşittir.
sağ olasın corc orwıl.
sen olmasan türkiyeye 'hayvan çiftliği diyemeyecektik'

kıyamet?
nasreddin hocanın akıl defterlerimize not düşülebilecek, kendisinin söylediğini bilmeseydik çocukluğumuzda bize atasözü diye öğretecekleri sözlerdendir yazacağım.
kıyamet ikidir.
küçük kıyamet büyük kıyamet
1.hanım ölünce küçük kıyamet
2.hoca kendi ölünce büyük kıyamet

atom bombasından hasıl olan, güneşin tüm yararlı ve zararlı ışınlarını da engelleyebilen, kutup soğuklarını mangal havasına çevirebilen şemsiye yahût şampanya şişesi mantarı armageddon dilekçesinin altına altılmş bir paraf neden olmasın?

iki memur düşünün.
karşılıklı masalarda çalışıyorlar.
biri daktilo ile bir yazı yazıyor.
digeri ona soruyor.
- ne yazıyorsun
(dikkat edin hiç bir tepki yok.güleç bir yüzle)
-senin tayin yazını

aslında resmî bir duygusuzluk denilebilir.
hiç konuştuklarını görmedim ama anıtkabirde bekleyen nöbetçi askerlerin ketum olduklarını düşünmüşümdür hep.

teknikler tanımsever, newton fiziğinin yerçekiminde ayakları maddeye basan körlerdir. tanımlarında 'dır,dir' den başkası bulunmamakla beraber, bu ek fiiller ile anlamı ve hakikati rapt ü zapt altına almaya ve bir nizam oluşturmaya buna da ilmî disiplin demeye heveslidirler.

mistikler.
garip ve aşık temayülü gösterip kitaplardan aşkı öğrenmeye ve kendi semptomlarını bunlarla müvafık kılmaya uğraşan, kendilerini aşık sanıp, kitaplarda anlatılanlar gibi davranmaya çalışan, modern dünya düşmanı, eskiyi özleyen kimselerdir. aslında kitapların anlattıkları dışında pek aşkla alakalı pek bir fikirleri yoktur. bu aslında o kitapların yazarlarına göredir. çünkü onlar hissederek ve yaşayarak yazmışlar. bizim mistikler ise yazılanları mütaala ve mukayese ile aşk hudutlarına yaklaşmaya çalışmaktadırlar.

mistikler ve teknikler.
belki iki gurup da birbirine özeniyor.
teknikler zihnî dinginliği.
mistikler kalbi zindeliği özlüyorlar.