Kültür Sanat Edebiyat Şiir

İnsan ruhunu yıkayan mavi bir su gibi müzik yapan dahidir benim için...Fazıl Say gibi...Onlar farklı doğmuşlardır, yetenek dışında da bir garip ruh anteni içeren sanatçılardır. Can Atilla'nın Mevlana'dan Çağrı albümüyle depresyon ilacı almadan medeniyetin bizi örselediği bu yaşama devam edebilecek enerjiyi alabilirsiniz...
resmi sitesi www.canatilla.com olmasına rağmen www.canatilla.net'den de müzik ve etkinliklerine ulaşabilirsiniz...
Adı ve soyadının tüm özelliklerini Türk ruhundaki ve Istanbul aşkındaki notalarla müziğe dökebilen ENDER insanlardandır.
Altın Çağ albümünün sitedeki tanıtım ses kaydını bir dinleyin, Hollywood film müziklerinden binlerce kat mükemmel bir şarkı dinleyeceksiniz..
İyiki var.O bir Altın Çağ adamı...

'O mare Tu' adlı şarkısını dinleyince evrendeki tüm aşkların anlamı sızıyor insanın kalbine. Oysa şarkının tek kelimesini bile anlamıyorsunuz...Gerçek sanatçılardan biri. Futbol oynarken 12 yaşında gözlerini kaybetmiş. Resmi sitesinde çocukluk resimleri de var. Çok tatlı, koca gözlü bir çocukmuş...'Con te partiro' şarkısını da bence domingo'dan filan çok daha iyi yorumluyor. Sahnede gözlerini kımıldatarak ve gülümseyerek şarkı söyler hep... Bence yunan mitolojisinden bir tanrı gibi duruyor. Temiz ve hassas bir ruhu var. Şımarık da değil.

Emre Kalcı'nın şimdi de 'Alçı' adlı kitabını bir nefeste okudum, sindirerek baştan tekrar okuyorum...Özdemir Asaf'tan aldığım o enteresan benzetmeler ve kelimelerle saraylar kurup yıkma tadını bu yazarla bir daha keşfettim. Son on yılda okuduğum en İYİ kitaplardan birini okudum. Gerçekten şiirle ve edebiyatın acı masalsı yanıyla ilgilenen herkesin MUTLAKA okuması gereken bir yazar. Kullandığı her satıra hakkını veren biri...
'Anneee,bu ağacı yaksam ateş böcekleri susar mı' cümlesinde ağlıyordum..Muhteşem finalleri var. Ve 'sadakatle ihanet' edenler kurgusu da ciddi bir feslefe ardından çıkan tokat gibi yorumlarından biri..Sadece biri..Eğer şiir yazıyorsanız, 'ben şiir yazıyorum' demeden önce Emre Kalcı'yı lütfen bir okuyun. Muhtemelen susacaksınız...Uzun süre.

Meritrokrasi, o kadar da avamlaştırılarak bakılacak bir idare şekli değildir. Aklı neye eğitimliye ve ne kadar gelişmişse o konuda idarede yetkili kılınması demektir...Yani ilkokul mezunu adama ihale verip yol yaptırmamak gibi...
Yahut, sosyoloji bilmeyen hatta siyasal bilimlerle alakası olmayan, kendi ismini bile yazmaktan aciz insanların idari yönetimlerde insanları kırıp geçirmemesi gibi.
Kadınların yöresel ihtiyaçlarını bilmeden ataerkil yapıdaki geleneksel çağ değişimlerini anlamadan, Kadın Ve Aileden Sorumlu (!) Bakan olmamak gibi...
amaan...

Ihlamurlar altına, sevdiğimle cuma geceleri çekirdekleri ve çayları divana yakın bir sehpaya alıp, mutfaktan gelen kaynayan demlik sesi eşliğinde, 'kız mı haklı oğlan mı' diye hem tartışıp hem tatlı bir sevda direncinin kazanmasını isteyerek seyrettiğimiz, SEYRETMEYİ BAHANE EDİP biribirimizin yanında oturmanın ve SEVDİĞİNİ kaybetmeden son günlerin tadını çıkarmaya çalıştığımız ACI bir film posası....