aslında, çok da masum bir mânâsı yoktur.. ilgisiz, genel kural ve alışılmış geleneklere uymayan, gönlüne göre yaşayan ‘aldırışsız’ kimse demektir… hâni, şarkıda geçer: 'ben kalender meşrebim, güzel çirkin aramam'… kişinin umursamaz bir huya sahip olduğunu bu şarkıdaki ifâdeden daha iyi anlaşılıyor sanırım ;)
dozunu aşmadığımız takdirde, biraz kalender olmakta zarar yoktur herhâlde öyle değil mi ;)
efendim, hayır başka bir mânâ taşıdığından dolayı eklemedim... gezinirken olmadığını farkettim; bulunması gereken bir terim ve genelde yazmam sağlık terimlerine önemli bir hatırlatma yapmayacaksam...
o hâlde bahsedelim biraz ve özellikle genç katarakt hastaları varsa, önemli bir detayın hatırlatılması, en azından doktoru ile konuşurken yönlendirici olur diye düşünüyorum mercek seçimi için...
efendim katarakt, uzak ve yakını net görmemizi sağlayan göz merceğimizin matlaşıp, yaşlanması olayıdır.. tıpkı saçların beyazlaması olayı gibidir… doğumsal, diyabet ve de kazalara bağlı kataraktları saymazsak, %90 yaşlılıktan kaynaklanmaktadır… elbette, çeşitli sebeplere bağlı olarak nadiren de olsa gençlerde de rastlanıyor…
efendim tek çâre ameliyattır.. günümüzde fakoemülsifikasyon (fako) tekniği ile oldukça başarılı katarakt ameliyatları gerçekleştirilmektedir… ameliyat öncesi ihtiyacınız olan lens (mercek) gücünüz belirlenir ve matlaşan göz merceğinizin yerine uygun göz içi lensi takılır… ayrıca, göz içi damlaları ile narkozsuz ve iğnesiz yapılmaktadır katarakt ameliyatları…
genelde yaşlı katarakt hastalarında uzak yakın merceği kullanılır ve sorun olmaz… ancak genç hastalarda uzak yakın merceği, özellikle araba kullanan hastalarca geceleri ‘yansıma’ şikâyetleri yapmıştır… ameliyatta kullanılacak olan göz içi merceğinin uzak-yakın olması kararı hasta ve doktor arasında konuşularak veriliyor ve genç bir katarakt hastasıysanız bu durumu doktorunuz ile konuşmanızı tavsiye ederim... genç hastalarda uzak problemi varsa sadece uzak merceğinin kullanılması ve yakın içinde yakın gözlüğü kullanarak hayatına devam etmesinin daha evlâ olacağını düşünmekteyim.... aksi takdirde gece görüşünde ve özellikle araç kullanırken yansıma sorunu oldukça önemli bir sorun teşkil ediyor… tekraren söyleyeyim, fikrimi belirtmemin sebebi, eğer genç bir katarakt hastasıysanız, en azından bu detayı doktorunuz ile karşılıklı konuşarak mercek seçimi aşamasında en doğrusuna karar verilmesidir...
Nusret Orhan bey amca, fî-yakalı'yı şikayet etmeye geldim size :)
aslında, açtığınız forum tartışma konusu tam da bunun için uygundu ama ben buraya gelip söylemeyi daha uygun buldum; yazamadım oraya... forum başlığı çok uygun bu şikayet için, 'Toplumda, çevrenizde insanların sizi sinir eden davranışları hangileridir? İnsanların hangi davranışlarına sinir olursunuz? ' diye bir tartışma konusu... lâkin, bizzat şahsınıza şikâyet etmek en doğrusu galiba... çok sinir oluyorum kendisine Nusret Orhan bey amca, çok mızıkçı :)
'acılar yaşıyorum kavuşmak bedeliyle bekliyor biliyorum az ötemde sessizce adımlarım yaklaştı görüyorum orda işte kayboluverdi yine sokaklar arasında '...
...
melodi ve söz uyumunun duru birlikteliği… yorumcunun sesinin dinginliği… sesini yükseltmeden öfke ve kırgınlığını yansıtmaması… düzlüğün monotonluğuna hiç düşmeden, arabesk yakınmadan uzak… kadere isyan etmeyen, hazin bir kabullenişi anlatan başka bir şarkı var mı ki …
mükâfat...
'Allah ecrini verir' derler ya.. Yâni, yapmak istediğin şey için çabala, Allah onun karşılığını, 'ecrini' verir demektir..
aslında, çok da masum bir mânâsı yoktur.. ilgisiz, genel kural ve alışılmış geleneklere uymayan, gönlüne göre yaşayan ‘aldırışsız’ kimse demektir… hâni, şarkıda geçer: 'ben kalender meşrebim, güzel çirkin aramam'… kişinin umursamaz bir huya sahip olduğunu bu şarkıdaki ifâdeden daha iyi anlaşılıyor sanırım ;)
dozunu aşmadığımız takdirde, biraz kalender olmakta zarar yoktur herhâlde öyle değil mi ;)
pek tâbii…
selda bağcan - adaletin bu mu dünya
güvenemem servetime malıma
ümidim yok bugün ile yarına
toprak beni de basacak bağrına
adaletin bu mu dünya
ne yar verdin ne mal dünya
kötülerinsin sen dünya
iyileri öldüren dünya
ne insanlar gelip geçti kapından
memnun gelip giden var mı yolundan
kimi fakir kim ayrılmış yarinden
adaletin bu mu dünya
ne yar verdin ne mal dünya
kötülerinsin sen dünya
iyileri öldüren dünya
kimi mecnun gibi dağda dolaşır
kimisi de ölüm yok gibi çalışır
kimi meteliksiz kimi milyona karışır
adaletin bu mu dünya
ne yar verdin ne mal dünya
kötülerinsin sen dünya
iyileri öldüren dünya
kendisine ve beraberinde hayatlarını kaybeden insanlara Allah'tan rahmet diliyorum...
'kar', bir yüzü saf, bir yüzü ölümse; o kadar masum değil...
üşüyorum...
Ofli Hoca'ya selâmlar, saygılar :)
efendim, hayır başka bir mânâ taşıdığından dolayı eklemedim... gezinirken olmadığını farkettim; bulunması gereken bir terim ve genelde yazmam sağlık terimlerine önemli bir hatırlatma yapmayacaksam...
o hâlde bahsedelim biraz ve özellikle genç katarakt hastaları varsa, önemli bir detayın hatırlatılması, en azından doktoru ile konuşurken yönlendirici olur diye düşünüyorum mercek seçimi için...
efendim katarakt, uzak ve yakını net görmemizi sağlayan göz merceğimizin matlaşıp, yaşlanması olayıdır.. tıpkı saçların beyazlaması olayı gibidir… doğumsal, diyabet ve de kazalara bağlı kataraktları saymazsak, %90 yaşlılıktan kaynaklanmaktadır… elbette, çeşitli sebeplere bağlı olarak nadiren de olsa gençlerde de rastlanıyor…
efendim tek çâre ameliyattır.. günümüzde fakoemülsifikasyon (fako) tekniği ile oldukça başarılı katarakt ameliyatları gerçekleştirilmektedir… ameliyat öncesi ihtiyacınız olan lens (mercek) gücünüz belirlenir ve matlaşan göz merceğinizin yerine uygun göz içi lensi takılır… ayrıca, göz içi damlaları ile narkozsuz ve iğnesiz yapılmaktadır katarakt ameliyatları…
genelde yaşlı katarakt hastalarında uzak yakın merceği kullanılır ve sorun olmaz… ancak genç hastalarda uzak yakın merceği, özellikle araba kullanan hastalarca geceleri ‘yansıma’ şikâyetleri yapmıştır… ameliyatta kullanılacak olan göz içi merceğinin uzak-yakın olması kararı hasta ve doktor arasında konuşularak veriliyor ve genç bir katarakt hastasıysanız bu durumu doktorunuz ile konuşmanızı tavsiye ederim... genç hastalarda uzak problemi varsa sadece uzak merceğinin kullanılması ve yakın içinde yakın gözlüğü kullanarak hayatına devam etmesinin daha evlâ olacağını düşünmekteyim.... aksi takdirde gece görüşünde ve özellikle araç kullanırken yansıma sorunu oldukça önemli bir sorun teşkil ediyor… tekraren söyleyeyim, fikrimi belirtmemin sebebi, eğer genç bir katarakt hastasıysanız, en azından bu detayı doktorunuz ile karşılıklı konuşarak mercek seçimi aşamasında en doğrusuna karar verilmesidir...
Nusret Orhan bey amca, fî-yakalı'yı şikayet etmeye geldim size :)
aslında, açtığınız forum tartışma konusu tam da bunun için uygundu ama ben buraya gelip söylemeyi daha uygun buldum; yazamadım oraya... forum başlığı çok uygun bu şikayet için, 'Toplumda, çevrenizde insanların sizi sinir eden davranışları hangileridir? İnsanların hangi davranışlarına sinir olursunuz? ' diye bir tartışma konusu... lâkin, bizzat şahsınıza şikâyet etmek en doğrusu galiba... çok sinir oluyorum kendisine Nusret Orhan bey amca, çok mızıkçı :)
ben küstüm artık konuşmam...
korkutma, terör [=] dehşet
zülf-i yā r diyelim mi...
yâr'in saçı...
Âb-ı hayât-ı la'lüne ser-çeşme-i cân teşnedür
Sun cur'a-i câm-ı lebün kim âb-ı hayvân teşnedür
'Dudağının hayat verici suyuna can pınarı susamıştır. Dudağının kadehinden bir yudum sun, ona Âb-ı hayât bile susamıştır.'...
'acılar yaşıyorum kavuşmak bedeliyle
bekliyor biliyorum az ötemde sessizce
adımlarım yaklaştı görüyorum orda işte
kayboluverdi yine sokaklar arasında '...
...
melodi ve söz uyumunun duru birlikteliği…
yorumcunun sesinin dinginliği…
sesini yükseltmeden öfke ve kırgınlığını yansıtmaması…
düzlüğün monotonluğuna hiç düşmeden, arabesk yakınmadan uzak…
kadere isyan etmeyen, hazin bir kabullenişi anlatan başka bir şarkı var mı ki …
bir doğan canku şarkısı, 'sonuza dek'...
dinlenilmesini öneririm...