Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Beste Negâr
Beste Negâr

ANLADIM, TARİH DE YAZILMAZ BİR AŞKIN SAYFALARINA DÜŞMÜYORSA GÜN...

  • hegemonya04.08.2009 - 18:27

    Bir sosyal sınıfın başka bir sosyal sınıf üzerindeki hakimiyetini, onun kendi dünya görüşünü, ideolojisini kısmen zorla, ancak büyük ölçüde ikna yoluyla empoze etmek biçiminde yaygınlaştırmasına denir…

    Bu tanım Gramsci’ye aittir… O kim mi? o şey, İtalyan yakışıklı bir komünist, zaten bu akıllı adamlara da bu gerçekliği en yalın biçimiyle dile getirmek düşer…

  • faşizm04.08.2009 - 18:21

    Mussolini, Lordine Nuvo gazetesinin başyazarı ve editörü Antonio Gramsci için aynen böyle demişti: “ O görmezlikten gelinmeyecek kadar bir beyin gücüne sahip ve Sardunyalı iflah olmaz özgür bir beyindir, bu beyin en az 20 yıl iş görmez raporu almalı…” Alın size faşizmin felsefesi… Bence harika bir örnekleme oldu... İgilisi için Antonio Gramsci ismi yol gösterici olabilir…

  • susmak04.08.2009 - 18:11

    Çok konuşanın, çok yiyenin, çok sömürenin bu susma eylemi aracılığıyla karşıtlarını devre dışı bıraktığı tipik bir politik baskı sayılabilir; susmanın karşıtı da “susma, sustukça sıra sana gelecek” tir ki, bu, bir ara bir örgütün sloganı haline gelmişti… tabi sonrasında “delikanlı Taşanlar sıra sana gelecek.” tehdidi de susma eyleminin devrimci karşıtı olan haykırma eyleminin yobazlık haliydi… Bir şey anlamadığınızı tahmin ediyorum ama ben yine derin bir felsefe yazdım sanırım…

  • Halid Ziya Uşaklıgil04.08.2009 - 18:09

    Yirminci Yüzyılın Türk Romanı yasak bir aşk hikayesiyle, Halit Ziya Uşaklıgil’in büyük eseri Aşk-ı Memnu’yla başlar…

    Türk roman yazarlığının başlangıcında duran isimdir Uşaklıgil…


    Halit Ziya 1900’de yayınladığı Aşk-ı Memnu ve öncesinde yazdığı Mai ve Siyah ile Ferdi ve Şürekasın’da kırık hayatların, kırık kalpli kahramanların izini sürer… Kahramanlarının hemen hepsinin öldüğü Kırık Hayatlar’la roman serüvenini noktalar… Belki yazı dilinin sadeleşmesindendir romancılığı bırakması... Çünkü Uşaklıgil oldukça ağdalı bir osmanlıcayla yazmaktadır…

    Yazarlık serüvenini öykü ve günlüklerle sürdüren Halid Ziya Uşaklıgil, 1945 yılında öldüğünde ölümsüz romanlar ve çok sayıda kısa öykü bırakır geride…

  • galatasaray02.08.2009 - 13:21

    Sevgili Nusret Orhan Bey’in yokluğu nasıl da belli… terim ağlıyor adetâ…) .. misâl, Galatasaray dün önemli bir galibiyet almış, birkaç şey yazılmaz mı bunun üzerine.. yazıklar olsun size :)

    Sevgili Galatasaray’lı nedir yazarları; göz kırptım size buradan, mesaj alındı mı?

    ;)

    sayın mod; ne var bu yazıda, kaçıncı engeli koyuyorsunuz bu yazıya... anladım fenerbahçeli bir moderatörümüz var ama bu size galatasaraylıların yazılarına engel koyma hakkını vermiyor, öyle değil mi; az centilmen ve adaletli bir mod olun ;) yazımı yayımla söz affedeceğim seni... iki satır arasında sana küstüğümü belirttim, gördün mü? .))))

  • nasılsın31.07.2009 - 00:49

    akşam oldu hüzünlendim ben yine….

    hüzün, hep karanlıkları fırsat bilirken, gecelerin sessizliğinde kendini hissettirmeye başladığında mehtabın aydınlığı kifayetsiz kalacaktır… ruh, sükûtu yaşar kendi serencamında bu dem…

    gel mehtabım, gel sevgilim sen yine..

    âh…

  • yazarlık31.07.2009 - 00:48

    anlatımın kelimelerden çıkıp cümlelere geçen, oradan pasajlara, oradan metinlere uzanan yolculuğu…

    yazarlık biraz da terziliktir... çelişkisi de buradadır belki… bir durumu açığa çıkarmak için giydirmek gerek; sözcükleri, kesim yerlerini iyi hesaplayarak, iğneyi ve makası en olması gereken yerde kullanarak…

  • görmeyen gözler31.07.2009 - 00:45

    Nesrin Sipahi - Ömrümce hep adım adım...

  • feridun düzağaç31.07.2009 - 00:38

    Sen de beni, 'benim kadar' özledin mi,

    'Aynalardan kaçarken özlenmeyi beklemek'...

    Ne kadar acı, ne kadar komik..

    Ve bana ait değil mi?

    Gülme!

    İncinirim...

  • feridun düzağaç31.07.2009 - 00:37

    Özler mi rüzgâr saçlarımı okşamayı?

    Söyleyin geri getirsin yağmur, gözyaşlarımı! ...