“Söz bir incidir ki onun denizi gönüldür ve gönül bütün anlamları kendisinde toplar. Nitekim denizden cevherleri dalgıçlar çıkarır ve onlara mücevherciler katında değer biçilir. Gönülden söz incileri çıkarma şerefine erenler de (dalgıçlar da) bu işin mütehassısıdırlar. O inciler bu mütehassıslar ağzında canlanır, nisbetlerine göre yayılır ve ün kazanırlar. İnciler değer bakımından çok farklı olurlar. Bir tümenden yüz tümene kadar (bir liradan binlerce liraya kadar) olanları vardır. Elden ele geçen ucuz incilerle, sultanların kulaklarına küpe olan incilerin değerleri bir mi?
“... Şöyle bilinir ki, Türk Fars’tan daha keskin zekalı, daha anlayışlı, daha saf, daha pek yaratılışlıdır. Fars ise ilimde ve gayret sarfıyla elde edilen bir anlayışta daha olgun ve derin görünüyor. Bu hal Türklerin doğru, dürüst, temiz niyetinden, Farsların da fen ve hikmetinden belli oluyor... Ve lakin, Türk ve Fars dilleri arasındaki kusursuzluk veya noksanlık bakımından çok büyük farklar vardır. Söz ve ibarede, kelimelerin anlam ve kavramında, Türk Fars’tan üstündür. Türkün öz dilinde öyle incelikler, güzellikler, sanatlar vardır ki inşallah yeri gelince gösterilecektir... ” (Muhakemetü'l-Lügateyn)
Diyen Ali Şir Nevai, Kaşgarlı Mahmut (Divan-ı Lügati't-Türk, ilk Türkçe sözlük) 'tan sonra Türk diline en büyük hizmeti sunan kişidir...15. yüzyılda Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde işlemeye çalışan,Türk diline değer kazandıran üstün bir bilgin ve devlet adamıdır.Bütün hayatını Türkçe’nin tanıtımına vakfetmiştir.
Aynı anda hem gerçek hem mecaz anlamı kastetmektir:
'Ey benim sarı tamburam Sen ne için inilersin İçim oyuk derdim büyük Onun için inilerim'...dizelerinde, içim oyuk:1- tamburun gerçekten içi oyuktur, boştur 2- kederinden içi oyulmuş...aynı anda iki anlamı da kullanıyor.
'Bu kadar letafet çünkü sende var Beyaz gerdanında bir de ben gerek' dizelerinde, ben: 1- kendim, şahsım 2- kahverengi veya siyah benek
Anlaşılmıştır umarım... en güçlü imgelerden olduğunu düşünüyorum...
En güzel yılları ömrün... ne büyük olabiliyorsunuz ne çocuk... bir çocuk kadar taze ama bir yetişkin kadar olgun... heyecanlı telaşlar... henüz idealist koşuşturmalar...ve artık yapmak isteyip de yapamadığınız ne çok şeyi yapabildiğinize şaşırıyorsunuz...
Algılar tam... irade yetkin... beden dinç... daha ne olsun...
Özel bir yaş... bir kez de sonsuz alemde yaşayacağınız...
Nuh tufanından sonra belki de insanlığın yeniden tabiatla doğuşunu çağrıştıran yiyecek aşure. Pek çok önemli ilahi olayın gerçekleştiği,ibadetlerin makbul ve velud olduğu gün aşure günü.Not:Aşureye gül suyu ve nar katılırsa harika olur.(test edilmiştir)
“Söz bir incidir ki onun denizi gönüldür ve gönül bütün anlamları kendisinde toplar. Nitekim denizden cevherleri dalgıçlar çıkarır ve onlara mücevherciler katında değer biçilir. Gönülden söz incileri çıkarma şerefine erenler de (dalgıçlar da) bu işin mütehassısıdırlar. O inciler bu mütehassıslar ağzında canlanır, nisbetlerine göre yayılır ve ün kazanırlar. İnciler değer bakımından çok farklı olurlar. Bir tümenden yüz tümene kadar (bir liradan binlerce liraya kadar) olanları vardır. Elden ele geçen ucuz incilerle, sultanların kulaklarına küpe olan incilerin değerleri bir mi?
“... Şöyle bilinir ki, Türk Fars’tan daha keskin zekalı, daha anlayışlı, daha saf, daha pek yaratılışlıdır. Fars ise ilimde ve gayret sarfıyla elde edilen bir anlayışta daha olgun ve derin görünüyor. Bu hal Türklerin doğru, dürüst, temiz niyetinden, Farsların da fen ve hikmetinden belli oluyor... Ve lakin, Türk ve Fars dilleri arasındaki kusursuzluk veya noksanlık bakımından çok büyük farklar vardır. Söz ve ibarede, kelimelerin anlam ve kavramında, Türk Fars’tan üstündür. Türkün öz dilinde öyle incelikler, güzellikler, sanatlar vardır ki inşallah yeri gelince gösterilecektir... ” (Muhakemetü'l-Lügateyn)
Diyen Ali Şir Nevai, Kaşgarlı Mahmut (Divan-ı Lügati't-Türk, ilk Türkçe sözlük) 'tan sonra Türk diline en büyük hizmeti sunan kişidir...15. yüzyılda Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde işlemeye çalışan,Türk diline değer kazandıran üstün bir bilgin ve devlet adamıdır.Bütün hayatını Türkçe’nin tanıtımına vakfetmiştir.
Ruhu şad olsun...
Aynı anda hem gerçek hem mecaz anlamı kastetmektir:
'Ey benim sarı tamburam
Sen ne için inilersin
İçim oyuk derdim büyük
Onun için inilerim'...dizelerinde, içim oyuk:1- tamburun gerçekten içi oyuktur, boştur 2- kederinden içi oyulmuş...aynı anda iki anlamı da kullanıyor.
'Bu kadar letafet çünkü sende var
Beyaz gerdanında bir de ben gerek' dizelerinde, ben: 1- kendim, şahsım 2- kahverengi veya siyah benek
Anlaşılmıştır umarım... en güçlü imgelerden olduğunu düşünüyorum...
Esen kalın...
En güzel yılları ömrün... ne büyük olabiliyorsunuz ne çocuk... bir çocuk kadar taze ama bir yetişkin kadar olgun... heyecanlı telaşlar... henüz idealist koşuşturmalar...ve artık yapmak isteyip de yapamadığınız ne çok şeyi yapabildiğinize şaşırıyorsunuz...
Algılar tam... irade yetkin... beden dinç... daha ne olsun...
Özel bir yaş... bir kez de sonsuz alemde yaşayacağınız...
Sağlıkla kalın...
Nuh tufanından sonra belki de insanlığın yeniden tabiatla doğuşunu çağrıştıran yiyecek aşure.
Pek çok önemli ilahi olayın gerçekleştiği,ibadetlerin makbul ve velud olduğu gün aşure günü.Not:Aşureye gül suyu ve nar katılırsa harika olur.(test edilmiştir)