Aşk kalbin gıdası Aklın zehiri Gözlerin ise yanıltığıdır Gözle seven gölgeye dönüşür Akılla seven kalbini inkar eder Gönlüyle barındıran ise kanatlandırır Aşk
sevgiyi bilmeyen çiçeği derleyemez.. sevgiyi dileyen her suçu bağışlamak zorundadır. sevginin varlığı derin bir kuyunun sularına benzer. sevgi ve ölüm herşeyi değiştirir.
ölüm son değil, aksine sonsuzluğun başlangıcıdır. ölüm yeniden doğuşumuzdur. ama bu küçücük ve dar dünyaya benzer bir yerde değil, sınırsız ve ölümsüz bir dünyada..”Dünyada yaşadığım ve gördüğüm her şey bir denizin dalgası gibidir, dalga sahile vurdumu ölüm demektir.”. Bu dünyada uyuyan ruhunu uyandırmak, beden için bir ölümdür. bu dünya için ruh insan bedeninde hapsedilmiş bir kuş gibidir ve özgürlüğünü bekler durur.ölüm o kuşu salıvermektir.bir dünya değiliz, iki dünyadan ibaretiz. Bazen bir damla, bazen de deniz oluruz ve o denizlerde medcezir oluruz. Bazen kül bazen de köz. Üç okyanusta tufan, dokuz gezegende yörüngeyiz. Kıyamet kopup bütün gezegenler parçalansa, yıldızlar semadan birer birer dökülse bile, biz başka bir dünyada daha da yüksekteyiz. Biz her güzellik için bir ayna, aynaya da parlak bir yüzüz. Ve yıldızımız bütün yıldızlardan çok öte, gördüğün bütün yıldızların ruhudur, varlığıdır. O kadar yüksek bir varlık olduğumuz halde, bedenlerimiz bu dünyada toprak altına girecektir. yani ölecektir. 'sevgi ve ben' adlı kitaptan bir alıntı...
aşksız geçen bir hayat, beden için ağır bir yükten başka bir şey değildir. aşkı inkar etmekse kendini inkar etmekten farksızdır. ama aşk sadece kendini bilen insanların vasfıdır. aşkı bilmeyen sadece yüzeyini bilir. ve aşktır insanı tanrılaştıran duygu. çünkü beden ölümlü, aşk ise ölümsüzdür.
Aşk kalbin gıdası
Aklın zehiri
Gözlerin ise yanıltığıdır
Gözle seven gölgeye dönüşür
Akılla seven kalbini inkar eder
Gönlüyle barındıran ise kanatlandırır Aşk
ölüm; insanın aslında doğumuna olan feryadıdır.
ölüm; her gece gördüğümüz bir rüyanın aynasıdır.
sevgiyi bilmeyen çiçeği derleyemez..
sevgiyi dileyen her suçu bağışlamak zorundadır.
sevginin varlığı derin bir kuyunun sularına benzer.
sevgi ve ölüm herşeyi değiştirir.
'sevgi' bir sözcük değil...
ölüm son değil, aksine sonsuzluğun başlangıcıdır. ölüm yeniden doğuşumuzdur. ama bu küçücük ve dar dünyaya benzer bir yerde değil, sınırsız ve ölümsüz bir dünyada..”Dünyada yaşadığım ve gördüğüm her şey bir denizin dalgası gibidir, dalga sahile vurdumu ölüm demektir.”. Bu dünyada uyuyan ruhunu uyandırmak, beden için bir ölümdür. bu dünya için ruh insan bedeninde hapsedilmiş bir kuş gibidir ve özgürlüğünü bekler durur.ölüm o kuşu salıvermektir.bir dünya değiliz, iki dünyadan ibaretiz. Bazen bir damla, bazen de deniz oluruz ve o denizlerde medcezir oluruz. Bazen kül bazen de köz. Üç okyanusta tufan, dokuz gezegende yörüngeyiz. Kıyamet kopup bütün gezegenler parçalansa, yıldızlar semadan birer birer dökülse bile, biz başka bir dünyada daha da yüksekteyiz. Biz her güzellik için bir ayna, aynaya da parlak bir yüzüz. Ve yıldızımız bütün yıldızlardan çok öte, gördüğün bütün yıldızların ruhudur, varlığıdır. O kadar yüksek bir varlık olduğumuz halde, bedenlerimiz bu dünyada toprak altına girecektir. yani ölecektir. 'sevgi ve ben' adlı kitaptan bir alıntı...
aşksız geçen bir hayat, beden için ağır bir yükten başka bir şey değildir. aşkı inkar etmekse kendini inkar etmekten farksızdır. ama aşk sadece kendini bilen insanların vasfıdır. aşkı bilmeyen sadece yüzeyini bilir. ve aşktır insanı tanrılaştıran duygu. çünkü beden ölümlü, aşk ise ölümsüzdür.