Bazen çocukluğuma karşı çok kuvvetli bir özlem duyuyorum.. Nostalji falan değil çok daha başka birşey, sanki çocukluğumdaki ben farklı biriyim ve o çocuğu özlüyorum..
O coçuk geçmişte kalmış öylece duruyor gibi geliyor bazen, sanki o da beni özlüyor ve beni bekliyor...
Bilmem size de olur mu hiç böyle?
Erenköy o kadar güzeldi ki çocukluğumda (gerçi hala güzel) büyülü bir havası vardı, Erenköy'e mahsus çiçekler vardı gibi gelir bana... rengarenk... şu aralar yok onlar göremiyorum hiç...
Gramafon çiçekleri vardı mesela..pek kalmadı.. İsmini bilmediğim renkli uzun çiçekler vardı...Hanımeli hala var..enfes kokar..enfes.. Bazen keşke bütün dünya hanımeli koksa derim... Bahçelerde manolya ağaçları vardı...
Hele bir keresinde çocukluğuma yani geçmişte kalan o masum çocuğa mektup bile yazdım... cevap hala gelmedi...
Adamın biri yaşlanmış..uzun uzun aynaya akmış ve iç geçirmiş: Hey gidi hey, nerede bizim zamanımızdaki aynalar! !
Bilmem ki...aynalara mı birşeyler oldu yoksa bize mi?
Terimle falan alakası yok bu kelimenin sadece bir derdimi ifade etmek istedim...
Bugün dışarıda gezerken civciv satışının başladığını gördüm ve yine cinnet geçirdim...
Niye sokakta civciv satılır? Civciv alanlar vardır tabiki ama ben kimsenin evinde tavuk yada horoz görmüyorum....
Evet evet..çocuklarımız öldürsün diye civciv alıyoruz...hemde rengarenk civcivler.....
Saçma gelebilir size ama bana dert oldu bugün... civciv satılmasın yaa... o kadar şirinler ki çocuklar güzelliklerine aldanıp istiyorlar ama ölecek..işte bunu çocuk bilmez...anne mi? baba mı? onlar hiç bilmez... tahmin ediyorum ki sorsak şöyle bir cevap verirler:
'Biz almasak yumurta olarak kalacaklar ve yiyeceğiz..daha mı iyi? '....
Neyse lafı uzatmayım ama şu civciv işini lütfen düşünüp etrafınıza anlatın.....
Hımmm...
Terimi tarif etmek yeterli sanirim...
Temsil etmeye gerek yok arkadaşlar....
Bazen çocukluğuma karşı çok kuvvetli bir özlem duyuyorum..
Nostalji falan değil çok daha başka birşey, sanki çocukluğumdaki ben farklı biriyim ve o çocuğu özlüyorum..
O coçuk geçmişte kalmış öylece duruyor gibi geliyor bazen, sanki o da beni özlüyor ve beni bekliyor...
Bilmem size de olur mu hiç böyle?
Erenköy o kadar güzeldi ki çocukluğumda (gerçi hala güzel)
büyülü bir havası vardı, Erenköy'e mahsus çiçekler vardı gibi gelir bana... rengarenk... şu aralar yok onlar göremiyorum hiç...
Gramafon çiçekleri vardı mesela..pek kalmadı.. İsmini bilmediğim renkli uzun çiçekler vardı...Hanımeli hala var..enfes kokar..enfes.. Bazen keşke bütün dünya hanımeli koksa derim... Bahçelerde manolya ağaçları vardı...
Hele bir keresinde çocukluğuma yani geçmişte kalan o masum çocuğa mektup bile yazdım... cevap hala gelmedi...
Adamın biri yaşlanmış..uzun uzun aynaya akmış ve iç geçirmiş: Hey gidi hey, nerede bizim zamanımızdaki aynalar! !
Bilmem ki...aynalara mı birşeyler oldu yoksa bize mi?
Böyle işte...özlüyorum....
Muhabbetle
Bir Şâha kul oldum ki, cihan O'na gedâdır...
Avni
(Fatih Sultan Mehmed)
Bu konuda saçmalayıp duruyorum...kusura bakmayn...
:-)
Dün aklıma geldi, yine yazayım bari...
Aşk ateş gibidir...
O ateşi kontrol edemezseniz sizi yakar... ya kül eder yada sadece yaralar....yanık yarası geçer ama izi kalır....
Baki'nin Son Şiiri
Alayiş-i dünyadan el çekmeye niyyet var
Yakında adem dirler bir şehre azimet var
Uçdi bu fezalardan mürg-i dil-i nalanım
Aram idemez oldum efkar-i seyahat var
Nuş eylese bir aşik ta haşre dek ayılmaz
Bezm-i felekin bilmem camında ne halet var
Bu halet ile ey dil sağ olmada alemde
Derd-ü gamı dilberle ölmekde letafet var
Ser terkine ka'ildir dünyaya gönül virmez
Terk ehlinin ey Baki başında sa'adet var.
.
Baki
Alayiş= gösteriş
Adem=yokluk
Mürg=kuş
Dil=gönül
Nalan=inleyen
Aram=rahat, huzur
Efkar=fikirler
Nuş eylemek=içmek
Bezm=meclis(aşıklar meclisi)
Cam=kadeh (aşk badesi)
Halet=hal, durum
Letafet=güzellik, hoşluk
Ser=baş
Kail=kabul etmek
Mevlana'dan... yarı Türkçe yarı Farsça ilginç bir şiir..
Ahenk çok hoş.. dil yumuşak... Farsça yerleri anlamasam da ritmi yakalayınca enfes oluyor...
En az iki kere okumak lazım ...
Dani ki men be'alem yalguz seni sever men
Çün der berem neyayi ender gamet öler men
Men yar-ı ba-vefaem ber men cefa kılur sen
Ger tu mera nehahi men hod seni tiler men
Ruyi çü mah dari men şad*dil ez anem
Zan-i şeker lebanet bir öpkinen tiler men
Tu hemçü şir-i mesti dahı kanum içer sen
Men çün sekan-ı kuyet dünbal-i tu gezer men
Her dem behışm guyi 'Bargıl menüm katumdan'
Men ruy-i saht-kerde nezdik-i tu durur men
Ruzi nişest hahem yalguz senin katunda
Hem sen çagır içer sen hem men kopuz çalar men
Mah-i çü Şems-i Tebriz gaybet numud güftend
Ez digeri nepürsid men söylerem arar men...
Günümüz Türkçesiyle;
Bilirsin ki ben, alemde, yalnız seni severim; yanıma gelmeyecek olursan senin gamından ölürüm...
Ben vefalı (bir) dostum (sen ise) bana cefa edersin.Sen beni istemesen de ben (yine) seni isterim.
Ay gibi (ışıklı) bir yüzün var.Gönlüm bu yüzden sevinçlidir.O şeker dudaklarından bir öpücük dilerim.
Sen sarhoş bir arslan gibi benim kanımı içersin.Ben senin köyünün köpekleri gibi ardın sıra gezerim.
Her zaman bir hışımla 'benim yanımdan git'dersin.Ben yüzümü kızartır, yine senin yanında dururum.
Bir gün senin yanında yalnız kalmak istiyorum; (o gün) sen şarap içersin ben de kopuz çalarım.
Şems-i Tebriz gibi bir ay gizlendi dediler; başkasından sormayın.Ben söyler, ben ararım...
Mevlana Celaladdin-i Rumi
Annem..
Mutluluğumu mutluluğuna tercih edebilecek tek insan...
O kadar seviyorum ki mutluluğumu bile O'nun için unutabilirim.....
Bilmiyorum canım anneciğim...bilmiyorum...
Seninle beraber mutlu olmak gerçek saadettir sanırım....
Sen mutlu ol ki ben mutlu olayım..ben mutlu olunca sen zaten mutlu oluyorsun....
Herhalde böyle birşey.......
Aşk sadakat demektir...
Gözlerinin içine başka hayal girmemesi demektir.....
Terimle falan alakası yok bu kelimenin sadece bir derdimi ifade etmek istedim...
Bugün dışarıda gezerken civciv satışının başladığını gördüm ve yine cinnet geçirdim...
Niye sokakta civciv satılır? Civciv alanlar vardır tabiki ama ben kimsenin evinde tavuk yada horoz görmüyorum....
Evet evet..çocuklarımız öldürsün diye civciv alıyoruz...hemde rengarenk civcivler.....
Saçma gelebilir size ama bana dert oldu bugün... civciv satılmasın yaa... o kadar şirinler ki çocuklar güzelliklerine
aldanıp istiyorlar ama ölecek..işte bunu çocuk bilmez...anne mi? baba mı? onlar hiç bilmez... tahmin ediyorum ki sorsak şöyle bir cevap verirler:
'Biz almasak yumurta olarak kalacaklar ve yiyeceğiz..daha mı iyi? '....
Neyse lafı uzatmayım ama şu civciv işini lütfen düşünüp etrafınıza anlatın.....
Kavgayı bir ağacın yapraklarına yazmak isterim, Sonbahar gelsin ve kurusun diye.
Nefreti karların üzerine yazmak isterim, Güneş açınca karlar erisin diye.
Dostluk ve sevgiyi tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterim, Onlarla birlikte büyüsün ve Tüm dünyayı sarsın diye...
Cemil Meriç'in değil..yazmak geldi içimden...biri mesaj atmışta......