Ismi: Abdurrahman b. Muhammed b. Ebu Bekr Muhammed b. Hasan’dir.
Ibn Haldun, h. 732 yilinda nesli sahabilerden Vâil b. Hacer’e uzanan Arap bir ailede Tunus’da dogdu. Asli Yemen kabilelerinden Hadramut’a kadar uzanir. Dedelerinden ilk olarak Halid b. Osman Endülüs’teki Karmuna’ya hicret etti. Endülüs halkinin âdeti olarak Halid olan ismine u ve n harfleri eklenerek ismi Haldun’a dönüstü.
Babasi fakih idi ve kendini fikih ile edebiyata adamisti.
Ibn Haldun, Tunus’ta Kur’an-i Kerim ezberleyerek ve tecvit ögrenerek yetisti. Ayni zamanda babasindan Arapça ilimleri, Islam hukuku ve Arapça dersleri aldi. Babasi, Ibn Haldun’un dönemindeki en iyi âlimlerden ders almasina özen gösterdi.
Ibn Haldun hayatinin ilk dönemlerinde uzun bir süre hükümette memur olarak çalisti.
Seyahatleri:
Ibn Haldun Tunus’u birakip Cezayir’deki Biskra’ya giderek yerlesti. Biskra’dan da yine Cezayir’deki Konstantin’e geçti. Daha sonra ailesini Konstantin’de birakarak Fas’a geçti.
Ibn Haldun, o dönemde bati Islam dünyasinin baskenti olan Fas’a yerlesip orada kaldi.
Ibn Haldun, Fas’ta kaldigi müddetçe kendini tefkir ve kiraate vererek Magrib ve Endülüs halkindan ilim adamlari ile karsilasti. Okuma alanini ve ilmi isteklerini gerçeklestirmek için Fas’taki kütüphanelere gidiyordu. Bu dönemde el-Ibar isimli kitabinin giris bölümünü yazdi.
Ibn Haldun, Endülüs’e gitti ve daha sonra Cezayir’e döndü. Kasabe camiinde hatip oldugu bir dönemde saray nazirligi görevine getirildi. Siyasi görevinin yani sira camii de ders vermeye devam etti.
Yedi yil sonra ailesi ile birlikte Tilmisan’a sonra da Fas’a gitti. Fas’ta ilim ögrenmeye ve ögretmeye devam etti. Sonra ailesini Fas’ta birakip tekrar Endülüs’e döndü. Granada’da bir müddet kaldiktan sonra Magrib’e geldi.
Ibn Haldun, Tilimsan’da bir kez daha ailesi ile bir araya geldi. Bir müddet kitap telifi ve okumak için burada kaldiktan sonra Cezayir’deki Seleme Ogullari kalesine gitti ve burada dört yil kaldi. Bu dönemde el-Ibar isimli kitabini düzenledi ve daha sonra kontrolden geçirip milletler tarihini ilave etti. Sonra tekrar Tunus’a döndü.
Kahire’ye Yerlesmesi:
Ibn Haldun, h.784 yilinda hac ibadetini yerine getirmek istedi ve kirk gün deniz yolculugu yaptiktan sonra Iskenderiye’ye ulasti. Bu dönemde Sultan Berkuk yönetimi üstleneli henüz on gün olmustu. Bu sene hacca gitme imkani olmadi ve Kahire’ye geldi.
Kahire’de, ilim talebeleri kendisinden ders almak istediler ve Ezher Camiinde ders vermeye baslayan Ibn Haldun’un mertebesi yükseldi ve Sultan Berkuk tarafindan ödüllendirildi. Kahire’de kalmaya karar verdikten sonra ailesini de getirmek istedi. Fakat geri dönmesini saglamak için Tunus Sultani bunu kabul etmedi. Sultan Berkuk devreye girerek Tunus Sultanina mektup yazdi.
Ibn Haldun, Amr b. As Camii yakinindaki Kamhiye medresesinde ögretmenlik sonra da Misir Kraliyet kadiligi görevine getirildi. Bu dönemde ailesi Tunus’tan gemi ile Kahire’ye gelirken gemi kasirgaya tutulup batti ve ailesinin hepsi bogularak öldü. Büyük bir üzüntüye ugrayan Ibn Haldun’un gittikçe üzüntüsü artti ve görevden ayrilmaya karar verdi. Ilim, ders verme, okuma ve kitap telif etmeden baska kendini teselli edecek bir sey bulamadi.
Ibn Haldun, Misir’da 24 sene kaldi. Bu dönemde hac, Beyt-i Makdis’i ziyaret ve Timurlenk ile görüsmek için Sam’a gitmesinden baska Misir’dan hiç ayrilmadi.
Basarilari:
Ibn Haldun, az sayida eser birakmistir. el-Ibar, Divan-i Mübteda, el-Haber fi Eyyamu’l-Arab, el-Acem ve el-Berber eserlerinin en meshurlaridir.
Sosyoloji, mimari ve tarih ilimlerinin gerçek kurucusu olmasi en büyük basarilarindandir.
Vefati:
Hicri 808 yilinin ramazan ayinda Misir’da vefat etti ve burada defnedildi.
Dün gece yine yolda bir tane gördüm...
Genç,delikanlı yaşında... Plastik falan toplayacak şurdan burdan...
Nefsin yokmu senin be delikanlı?
Neyse yanına yaklaştım... Tebrik ettim... Şaşırdı...Mutlu oldu..
Ama ben daha çok şaşırdım...
Böyle insanlar yaşıyor toplumda hala...
Dimdik ve namusuyla...
Eskici deyip geçmeyin...
Tebrik edin onları...
Kelime kalmadı bende duygularımı ifade edecek...
Sokakta etrafınıza bakın yeter....
En büyük çile çilesizliktir.....
Ve kelime hakikati mağlup etti......
Ölümün rengi....
Acaba rengi nedir ölümün?
Ölümün rengi beyaz...
Ölümün rengi siyah...
Ölümün rengi kızıl...
Ölümün rengi sarı...
Ölümün rengi yeşil...
Ölümün rengi mor mu? ..
Bilmem hepsine uyuyor....gibi.....
Dogumu ve Yetismesi:
Ismi: Abdurrahman b. Muhammed b. Ebu Bekr Muhammed b. Hasan’dir.
Ibn Haldun, h. 732 yilinda nesli sahabilerden Vâil b. Hacer’e uzanan Arap bir ailede Tunus’da dogdu. Asli Yemen kabilelerinden Hadramut’a kadar uzanir. Dedelerinden ilk olarak Halid b. Osman Endülüs’teki Karmuna’ya hicret etti. Endülüs halkinin âdeti olarak Halid olan ismine u ve n harfleri eklenerek ismi Haldun’a dönüstü.
Babasi fakih idi ve kendini fikih ile edebiyata adamisti.
Ibn Haldun, Tunus’ta Kur’an-i Kerim ezberleyerek ve tecvit ögrenerek yetisti. Ayni zamanda babasindan Arapça ilimleri, Islam hukuku ve Arapça dersleri aldi. Babasi, Ibn Haldun’un dönemindeki en iyi âlimlerden ders almasina özen gösterdi.
Ibn Haldun hayatinin ilk dönemlerinde uzun bir süre hükümette memur olarak çalisti.
Seyahatleri:
Ibn Haldun Tunus’u birakip Cezayir’deki Biskra’ya giderek yerlesti. Biskra’dan da yine Cezayir’deki Konstantin’e geçti. Daha sonra ailesini Konstantin’de birakarak Fas’a geçti.
Ibn Haldun, o dönemde bati Islam dünyasinin baskenti olan Fas’a yerlesip orada kaldi.
Ibn Haldun, Fas’ta kaldigi müddetçe kendini tefkir ve kiraate vererek Magrib ve Endülüs halkindan ilim adamlari ile karsilasti. Okuma alanini ve ilmi isteklerini gerçeklestirmek için Fas’taki kütüphanelere gidiyordu. Bu dönemde el-Ibar isimli kitabinin giris bölümünü yazdi.
Ibn Haldun, Endülüs’e gitti ve daha sonra Cezayir’e döndü. Kasabe camiinde hatip oldugu bir dönemde saray nazirligi görevine getirildi. Siyasi görevinin yani sira camii de ders vermeye devam etti.
Yedi yil sonra ailesi ile birlikte Tilmisan’a sonra da Fas’a gitti. Fas’ta ilim ögrenmeye ve ögretmeye devam etti. Sonra ailesini Fas’ta birakip tekrar Endülüs’e döndü. Granada’da bir müddet kaldiktan sonra Magrib’e geldi.
Ibn Haldun, Tilimsan’da bir kez daha ailesi ile bir araya geldi. Bir müddet kitap telifi ve okumak için burada kaldiktan sonra Cezayir’deki Seleme Ogullari kalesine gitti ve burada dört yil kaldi. Bu dönemde el-Ibar isimli kitabini düzenledi ve daha sonra kontrolden geçirip milletler tarihini ilave etti. Sonra tekrar Tunus’a döndü.
Kahire’ye Yerlesmesi:
Ibn Haldun, h.784 yilinda hac ibadetini yerine getirmek istedi ve kirk gün deniz yolculugu yaptiktan sonra Iskenderiye’ye ulasti. Bu dönemde Sultan Berkuk yönetimi üstleneli henüz on gün olmustu. Bu sene hacca gitme imkani olmadi ve Kahire’ye geldi.
Kahire’de, ilim talebeleri kendisinden ders almak istediler ve Ezher Camiinde ders vermeye baslayan Ibn Haldun’un mertebesi yükseldi ve Sultan Berkuk tarafindan ödüllendirildi. Kahire’de kalmaya karar verdikten sonra ailesini de getirmek istedi. Fakat geri dönmesini saglamak için Tunus Sultani bunu kabul etmedi. Sultan Berkuk devreye girerek Tunus Sultanina mektup yazdi.
Ibn Haldun, Amr b. As Camii yakinindaki Kamhiye medresesinde ögretmenlik sonra da Misir Kraliyet kadiligi görevine getirildi. Bu dönemde ailesi Tunus’tan gemi ile Kahire’ye gelirken gemi kasirgaya tutulup batti ve ailesinin hepsi bogularak öldü. Büyük bir üzüntüye ugrayan Ibn Haldun’un gittikçe üzüntüsü artti ve görevden ayrilmaya karar verdi. Ilim, ders verme, okuma ve kitap telif etmeden baska kendini teselli edecek bir sey bulamadi.
Ibn Haldun, Misir’da 24 sene kaldi. Bu dönemde hac, Beyt-i Makdis’i ziyaret ve Timurlenk ile görüsmek için Sam’a gitmesinden baska Misir’dan hiç ayrilmadi.
Basarilari:
Ibn Haldun, az sayida eser birakmistir. el-Ibar, Divan-i Mübteda, el-Haber fi Eyyamu’l-Arab, el-Acem ve el-Berber eserlerinin en meshurlaridir.
Sosyoloji, mimari ve tarih ilimlerinin gerçek kurucusu olmasi en büyük basarilarindandir.
Vefati:
Hicri 808 yilinin ramazan ayinda Misir’da vefat etti ve burada defnedildi.
Eskici demek...
Hmmm...
Helal lokma...
Vakar...
Topluma gerçek fayda...
Az laf çok iş...
Aksiyon...
Hizmet...
Biraz acıma..
Biraz imrenmek...
Bolca takdir...
Demek benim için...
Abarttığımı düşünüyorsunuz.....
Olsun...
Onlar benim yeni kahramanlarım....
Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
Olmaz tabii.......
Hiç büyük bir kelime çook büyük...
Hiç de değil mi?
Peki peki... öyle olsun....
Yanlış anlaşılma durumunda hem yanlış anlayan hem de kendini tam anlatamayan kabahatli olabilir...
Bazı insanlara ne kadar uğraşsanız doğruyu anlatamazsınız...
Alıcı bozuksa verici ne kadar güçlü de olsa fayda vermez..
Mevlana'nın dediği gibi muhattabınızın anlayacağı kapasitesi kadardır..
Hani anlatırlar adamın biri 6 ay Leyla ve Mecnun hikayesini anlatmış.
Bitirdiğinde birisi el kaldırmış ve sormuş:
-Herşey hoş,çok güzel ama anlamadığım tek konu var...Leyla kim Mecnun kim?
:-))
Ayrıca yanlış anlaşılmamaktan emir anlamına da gelebilir... Bulmacadakiler gibi....
Düşünüyorsa yazık.... :-))
İsim olarak 'Evleniyorum' yeterlidir.... Ben kelimesi orada fazla...
Estetik olarak 'Evleniyoruz' daha uygun..
Programı duyguğum kadarıyla ise 'Evlendiriyoruz' denilmesi daha münasip olabilirdi...
Halka eğlence lazm....Tabiii.. Gelişmiş ülkeyiz ya....
Haa bu arada bu tür programlra katılanlar özel seçilmiş kişilerdir...Yani tiyatro gibi birşey....
Ahh güzel Türkiyem.....