Bir oyuncak bebek vardı, Kırıldı Çok derinlerde bir yerde saklı kaldı Çocukluğum yandığı o günlerde. Bir çocuğun masum bakışları ile bakarken, Bakışlarım değişti Artık masumiyetten daha başka şeyler vardı Gözlerde Bir oyuncak bebeğin ardından akarken yaşlar Artık başka şeyler için dökülür oldu Bebeğin her kırık parçasını toplarken ellerim Kendi yitirdiklerini toplamayı unutuverdi birden Yolar aşıyordu ayaklarım Ve yıllar devriliyordu her yirmi dört saatte Kırılan bebeğin acısını bir dondurmayla silerken yüreğimden Artık benim kırıklarımı ve kırdıklarını Silemez oldun SEN
Mesafelerin hiç bitmediği, sonun hiç gelmediği, bilmediğim ve hiç tanımadığım bir bedende nefes alan, düşüncelerimin merkezinde ve çekiciliğinde, hayal ettikçe yakınlaşan, baktıkça uzaklaşan içimdeki bir yer.
Tuz kadar sevmek hikayesini bilenler anlar birini onun (tuz) gibi sevmek içine işlemek
BABA
Bir oyuncak bebek vardı,
Kırıldı
Çok derinlerde bir yerde saklı kaldı
Çocukluğum yandığı o günlerde.
Bir çocuğun masum bakışları ile bakarken,
Bakışlarım değişti
Artık masumiyetten daha başka şeyler vardı
Gözlerde
Bir oyuncak bebeğin ardından akarken yaşlar
Artık başka şeyler için dökülür oldu
Bebeğin her kırık parçasını toplarken ellerim
Kendi yitirdiklerini toplamayı unutuverdi birden
Yolar aşıyordu ayaklarım
Ve yıllar devriliyordu her yirmi dört saatte
Kırılan bebeğin acısını bir dondurmayla silerken yüreğimden
Artık benim kırıklarımı ve kırdıklarını
Silemez oldun SEN
Mesafelerin hiç bitmediği, sonun hiç gelmediği, bilmediğim ve hiç tanımadığım bir bedende nefes alan, düşüncelerimin merkezinde ve çekiciliğinde, hayal ettikçe yakınlaşan, baktıkça uzaklaşan içimdeki bir yer.