şarkının ingilizce wersiyonu oldukça wasat ama fransızcası... gözlerini kapa we sadece dinle. ağlamak serbest. bu şarkıyı hangi kelime, hangi cümle anlatır diye düşündüm de... ya ben bunu ifade edebilecek kadar türkçe bilmiyorum ya da yok karşılığı bunun...
bu şarkıyı dinledikçe fransızcayı gözümde kutsallaştırıyorum we içimde oluşan tapınma duygusuna engel olamıyorum we bazen de ağlıyorum. dalıp farklı boyutlarda gezintiye çıkmak gibi, düşsel bir şey. bu şarkıyı hala ilk dinlediğim zamanki gibi bıkmadan dinleyebiliyorum, şarkı hala üzerimdeki o büyüleyici etkisini koruyor...
can't take my eyes off you, shut up, englishman in newyork, la isla bonita, serenade, smoke on the water, losing my religion, feel, enjoy the silence, it's raining man, billie jean, something got me started...
kanun, darbuka, keman, klarnet...
hoş grup. elimin altında orijinal albümü de mewcut. ara ara dinlerim, hem de sewerek dinlerim. bu şarkılarla bu derece oynamak zaten ciddi bir cesaret işi çünkü bu şarkılarda cover olayını öyle her bünye kolay kolay kabul etmez, bunu kabul ettirmek zor bir iş. dolapdere nin de bu olayı aşmış olduğunu düşünüyorum. grup bu şarkılara farklı bir hawa wermiş olabilir ama belli bir dinleme sürecinden sonra da sıkmıyor değil. şarkıların orijinalliğini özlüyorsun sanki. hatta we hatta işi nankörlük boyutuna taşıyarak 'ne yapmışlar güzelim şarkıyı' bile diyebiliyorsun...
önce bu şarkıları orijinallerinden dinlemek gerek, sonrasında da aralara hem orijinal hem de dolapdere wersiyonunu serpiştirmek gerek...
ne güzel olurdu geminin içinde insan olmasaydı...
fransızca da 'güzel' anlamına gelen bir kelime...
şarkının ingilizce wersiyonu oldukça wasat ama fransızcası... gözlerini kapa we sadece dinle. ağlamak serbest. bu şarkıyı hangi kelime, hangi cümle anlatır diye düşündüm de... ya ben bunu ifade edebilecek kadar türkçe bilmiyorum ya da yok karşılığı bunun...
bu şarkıyı dinledikçe fransızcayı gözümde kutsallaştırıyorum we içimde oluşan tapınma duygusuna engel olamıyorum we bazen de ağlıyorum. dalıp farklı boyutlarda gezintiye çıkmak gibi, düşsel bir şey. bu şarkıyı hala ilk dinlediğim zamanki gibi bıkmadan dinleyebiliyorum, şarkı hala üzerimdeki o büyüleyici etkisini koruyor...
bu yaz bayan olmanın awantajlarını kullanmak...
sürekli etek we elbise giymekten pantolon giymeyi unutmak...
yalnızlık benim eski sewgilim
yalnızlık benim en wefalı yarim
ben onu kimler için terkettim
o beni bırakmıyor
yunan mitolojisinde suyundan içildiğinde geçmişe dair her şeyi unutturduğuna we kişiyi ölümsüzleştirdiğine inanılan hades de yer alan bir nehir...
dolapdere big gang...
can't take my eyes off you, shut up, englishman in newyork, la isla bonita, serenade, smoke on the water, losing my religion, feel, enjoy the silence, it's raining man, billie jean, something got me started...
kanun, darbuka, keman, klarnet...
hoş grup. elimin altında orijinal albümü de mewcut. ara ara dinlerim, hem de sewerek dinlerim. bu şarkılarla bu derece oynamak zaten ciddi bir cesaret işi çünkü bu şarkılarda cover olayını öyle her bünye kolay kolay kabul etmez, bunu kabul ettirmek zor bir iş. dolapdere nin de bu olayı aşmış olduğunu düşünüyorum. grup bu şarkılara farklı bir hawa wermiş olabilir ama belli bir dinleme sürecinden sonra da sıkmıyor değil. şarkıların orijinalliğini özlüyorsun sanki. hatta we hatta işi nankörlük boyutuna taşıyarak 'ne yapmışlar güzelim şarkıyı' bile diyebiliyorsun...
önce bu şarkıları orijinallerinden dinlemek gerek, sonrasında da aralara hem orijinal hem de dolapdere wersiyonunu serpiştirmek gerek...
bugün tesadüfen telewizyonda klibini gördüm de...
oynamak öyle herkese yakışmaz...
çocuk şaka maka çok iyi döktürüyor...
çok da sempatik olmuş...
inkaya...
bursa da okey oynamak için eğer mudanya ya gidilemiyorsa...
bir sonraki tercih 'papirüs' olur...
sevda türküsü...
senden uzak yaşamayı neyleyim...