Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Ali Aksoy
Ali Aksoy

SAHİP OLMA İSTEĞİ BEYAZLARDA BİR HASTALIK OLMUS. BU İNSANLAR, ZENGİNLERİN BOZABİLECEĞİ AMA FAKİRLERİN BOZAMAYACAĞI BİRÇOK KURAL KOYMUŞLAR. YÖNETİCİ OLAN ZENGİNLERİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN FAKİRLERLE GÜÇSÜZLERDEN VERGİLER ALIYORLAR. BİZİM ANNEMİZİN, TOPRAĞI

  • doğa26.09.2013 - 20:05

    reaksiyonel olan evrenin her hangi bir andaki fotoğrafıdır.doğa içinde barındırdığı her şey ile sürekli dönüşüm geçiren bir fenomendir. doğanın içindeki her şey reaksiyonel ortamda kendi konumunu belirlemek için bir başka reaksiyon oluşturur.
    insan da bu reaksiyonel parçacıklardandır. insan doğayı kirletemez.
    bu reaksiyonların hepsi doğal dır. ancak her doğalın doğru reaksiyon olduğu anlamını taşımaz.insan davranışı doğaldır.ancak yanlış olabilir
    tıpkı sel oluşturan su çok canlıya zarar verir. insanda ormanı keserken çok canlıya zarar verir
    hangisi doğal

  • düşünmek04.11.2012 - 19:08

    DÜŞÜNMEK İNSANLIĞIN GELECEĞİNİN BELİRLEYİCİSİ OLAN EN TEMEL EYLEMDİR.
    Düşünebilmek çok iyi bir olgudur. insanlar düşünürken referanslarını insani boyuta indirgemelidir. kendisi dışında düşünebilen insan olmadığını ve insanlara düşmanlık boyutuna çıkmamalıdır.
    insanların her biri kendi referans düzlemine göre düşünür ve sonuçta bir yargıya varırlar. kendi referansını seçerken genelde gördükleri eğitim, toplumsal kültürün getirdiği sonuçlar,kapitalizm gibi yaşadıkları ortamın ideolojisinin kazandırdıkları, yaşadıkları ülkelerdeki anayasaların üretiği sonuçlardan etkilendikleri için gibi daha sayılabilecek çok nedenden dolayı kendi referans düzeleminde bakarlar düşünürler
    fakat çoğunlukla düşündüklerinde kendi referans düzeyinden ayrılma hisi içlerine bir korku düşürür ve düşünmekten korkarlar. bu bilinç altlarında bir düşünme sınırlaması getirir.
    düşünen insanların inanan insandan çok olmasını dilerim

  • faşist29.11.2009 - 00:56

    dayatmacı otoriteye sahip olan bireyler,düzenler ve kurumlardır. Bir faşist kavramına sahip olmak için bir zor kulanan güce sahip oşmak gerekir,zor kulanabilen güce sahip olmayan veya gücü arkasında his etmeyen faşist olamaz. arkasında gücü olan kurum veya birey faşizmin kötü olduğunu bildiği için kendini faşist olarak nitelememek için menfatını koruya bileceği daha yumuşak isimlendirmeye girer örneğin milliyetçi gibi

  • kürt28.08.2009 - 22:52

    özür dilerim düşünebilen beyinlerden
    ancak bu coğrafyada insanlar düşünememek için kendine yaratılmış düşmana odaklanmışlardır.
    ülkemizde türkler kürtler araplar ermeniler yahudiler yaşamaktadır.bir birimizi inkar etme cehaletinden vaz geçmediğimiz sürece bir birmizi aşağılayıcı tavırdan vaz geçmedğimizsürece bizi kulanacak çok topluluk bulunacaktır. ben kapitalizmin kulandığını öğrendikten beridir toplumcu düşüncelerden nefret ede duruma düşsemde toplumlar insanlığın bir gerçeği olduğu için toplum bilmi sosyoloji kurulmuş olduğu gerçeğinden yola çıkarak topluluklara saygılıyım. ancak kimse kendi tarihi geçmişini bir kavime dayandıramaz ve hele anatik olamaz.
    bu ülkede devşirmeler ile asimilasyonun 3000 yıllık tarihi unutulmamalı bu bağlamda türkiye coğrafyasının yayımlanan gen haritasını araştırmanız tavsiye ederim.
    bu haritada orta asya geni türkiyenin yanlızca yüzde 3 ü olduğunu hatırlayın acak ben bunla türkiyede türk yok demek istemiyorum. ve ben insanların ırklarının tesbiti gibi saçma bir idiada bulunmakta istemiyorum.
    türkler kürtler araplar vs... kavimlerin geçmişleri insanlığa katkısı mutlaka olmuştur. önemli olan bizlerinde birbirmizle uğraşıp ırkçılık ve miliyetçilik yapmak yerine birbirimizi insani temelde eşitlik içinde saygı ile karşılayalım birbirimizle didişmek için geçirdiğimiz zamanı insanlığa birşey katacak değerler oluşturmak için harcalayalım , yazacak şeyler bitmez çok şey yazılır ancak sizi sıkmayayım.geçmişle övünmek ne kürde ne kürde birşey katmaz belki sana göre cahil gördüğüne bir şey kazandırmak istersin ama o da seni zaten düşman gördüğü için başka saçma bir şey üretip ona inanmak isteyecek ve seviye düşecek
    . bir birinize hakaret etmeyin belki hakaret ettiğin gerçek kavmindir.bu kadar yeter

    mutlu kalın

  • gerizekalı20.08.2009 - 17:04

    zekanın varlığını bir ölçeklilik olarak kabul etmeyen ben geri zekalı kavramını nasıl tanımlayacağım en çok benim için merak konusu
    zaka kendi birikimini kulana bilmek olduğunu kabul eden biriyim.Geri zeka kavramını ancak birikimini kulanamayan veya ara sıra kulana bilen olarak düşünürsem, 3. bir gurup çıkarki zekasını menfaati ve egosu uğruna kulananlara ne isim verileceği açmazı çıkıyor bunu açıklamak gerekir...
    buna ne anlam vereceksiniz oda lsa olsa zekasız mı olur
    iyide kulanablmeyeteneği duygu ve hislerebağlı olduğu için nasıl ölçülecek
    bir gazın basıncı sıcaklıkla çabuk değiştiği için hangi basınçta ölçüldüğü yazılır
    o zaman zeka testi yapılırken hangi ruh halinde yapıldğı yazılmalımı, ruh halinin tesbiti yapılmalımı

    nemutlu zekiyim diyene
    mutlu kalın

  • haddini bilmek17.08.2009 - 19:53

    haddini bilmek kavramını alamamaya çalışıyorum sanırım.
    had kapasite anlamına geliyorsa benim sınırlı bir haddimin olmaması gerektiğine inanıyorum. Çünkü insan hayalini kurduğu ve çok istediği her şeyi yapabileceğine inanıyorum.İnsanın hayali zaten sınırlıdır, olanaklar ve yaşam şekli senin hayal gücünün sınırını belirler,hayal ettiğin şeyler senin uçuk veya anarşist bir ideal in hedefi ise o hayal sana ait değil,o hayalin insanlığın hayali olduğunu bilmelisin.senin hayalelerin haddin dahilinde dir.
    neitzche nin üstün insan hayali neitzche nin değil insanın hayalidir.
    ama hangi şartlarda olursa olsun sevdiğini alabilmek hayali senin hayalindir.işte bu açıdan ben haddimin bir sınırı olduğu kanısında değilim.
    Benim haddimi aştımğımı düşünmeyin.Eğer haddim hayalimle sınırlı ise ben haddimi aştığım an ölüyüm.
    mutlu kalın

  • din08.08.2009 - 12:35

    İnsan kendi egoları ve korkuları ile yaşarken bütün psikolojik davranışlarına birer dayanak bulmaya çalışır. Toplumsallaşmadan öncede böyle bir dayanak arama savaşında olup olmadığını çok bilmek isterdim. Toplumsallaşmadan önce böyle bir kaygıya sahip olduğunu sanmıyorum, daha özgür ve daha bireysel olduğu kanaatindeyim,öyle olmalı. Toplumsallaşmadan önceki yaşamında insan özgürlük kısıtlayıcı bütün davranışlarda ilga etme hakkını kulanıyor olmalıydı. Tek hakim güç kendisi idi. Hümanist olmaması doğal yaşam form unu sonuna kadar yaşaması bireylerin diğer bireylerin hakkına saygı göstermemesi doğal yapısı geregi güçlü olan güçsüz olanı yok etmiştir. Bu durum kapitalizmin başlangıcı olarak kabul edilmeli.

    Toplumsal yaşamda egolar ve korkular hep hakim olmuştur. İlk ilahlar toplumsal hayatta iken insandır.nemrud,zeus,firavun, vs…
    Bakın olimposlu ölümsüz zeus için ne yazılmış.
    Rheia ve kronos un oğludur. Gaia ve uranos dedeleri bir torunu olacak ve ölümsüz kral olacağını müjdeliyorlar. Kronos ise doğan bütün çocuklarını yemeye başlamış. Ancak rheia zeusu doğurmak için bir mağaraya gider ve zeusu doğurur bir bez içinde bir taş ı kronos a verir. kronos bu taşı yer zeus kurtulur. Tabii zeus ölümsüz kral tanrı olur.

    Bu ilkel din anlayışını üç açıdan inceleyelim. Kurtarıcının geleceğinin müjdelenmesi. Tek tanrılı dinlerde ise peygamberlerin geleceği önceden müjdelenir. İsa,Muhammed, musa da önceden müjdelenmiştir. Tabi diğer peygamberlerde İbrahim gibi müjdelenmişlerdir. Çok tanrılı dinlerde ve tek tanrılı dinlerde kurtarıcı yok edilmek istenmiştir. Kahraman oldukları için türk filimlerindeki kurtarıcı kurtarmadan ölmez figürleri hepsi mevcuttur. Burada yok edilmek istenir cümlesi mazlum gösterilme erekli kulanılmıştır. Muhammed ise yetim olarak mazlumlaştırılmıştır. Mazlum olanların güçlenmesi hepsinde ortaktır. Güçlü,hümanist,ve adil kişilikler olarak ortaya çıkmaktadır kurtarıcılar. Güçlendikçe daha ilahlaşmışlardır. Genelde tek tanrılı dinlerde peygamberler öldükten sonra kulaktan kulağa yayılan 30 yumurta misali ilahlıkları ve kutsallıkları daha çok artmıştır. Sanırım bazen bu kutsalların arkadaşları daha çok uluhiyet kazanmışlardır. Özelikle okuma kültürünün olmadığı toplumlarda evliya olarak niteledikleri kişiler için öyle övgüler söylenirki kendi peygamberleri o kadar güçlü olmadığını gözlemlersiniz. İkinci olarak siz incelerseniz bütün kutsallar soylu bir aileden geliyorlardır. Yine güçlülük devrededir.güçlü bir ailenin çocuğunu toplumun kabullenmesi daha kolaymı ne. Zeus kralların çocuğu, isa Allahın oğlu, Muhammed haşimi ailesinin çocuğu, İbrahim nemrud kralının sarayında bulunan yetkili ve soylu bir ailenin çocuğu. Tabii soylu bir ailenin çocuğu zülme uğrarsa feodal toplumlarda tepki oluşur, insanlık mazlümün yanında olma psikolojisini hesaba katarsanız bu güne düşman yaratıp iktidar kavgalarınıda anlamış olursunuz.

    Fakat 3. bakış en önemlisi, kutsuyetin evrimleşmesini görmek gerekir. Çok tanrılı pagan dinlerinde insanlık kendine olan saygısını kayb etmemiştir. Tanrılar yine en üstün yaratık olan insandır. Nemrut ismi bile ölümsüz insan dan gelmektedir. Bu süreçte hala ilkel yaşam formunun izleri çarpıcı bir şekilde görülmektedir. En güçlü insandır. İnsan kendi tanrısını kendi içinden biri olarak kabul etmektedir. Yaratıcı sını kendi arasından birini kabul etmiş olurken insandan daha büyük bir zeka kabul etmemektedir. Şunuda belirtmek gerekir. Bu toplumlarda dünya henüz küçüktür. Dünya sadece lokal bölgedir, dünyası küçük olanların sorunlarıda küçüktür. İnsan tanrı onların gücünden faydalanarak onların bir çok sorununa çözüm olmuştur. En önemlisi bu bu pagan tanrılar ilkel çağdaki düzensiz yaşama bir düzen getirmiştir. Onlara bir verdiğinde çok şeyler almıştır. Çok düşünmeye gerek kalmadan şunu diye biliriz bu tanrılar insanlar tarafından zorunlu tanrı olarak kabul edilmişlerdir.
    Tarihi eserleri incelerseniz bu tanrılar için olmadık yerlerde olmadık büyüklüklerde müthiş eserler inşa edilmiş ve bu inşa sırasında bir çok insan canını vermiştir.bu tanrılar insanlara zülm ün çok büyük bölümünü yapmıştır.
    DEVAM EDECEK

  • fethullah gülen08.07.2009 - 18:56

    bu halkı kulanmayı bilen usta bir tiyatro sanatçısı
    tiyatro sanatçısının gerçek yaşamıyla sahnedeki rolu aynı özelikleri taşımaz
    bu adamın davranışları tiyatro açısından mükemmeldir.

  • tarafsızlık08.07.2009 - 14:22

    TARAFSIZLIK:
    Empati yapmanın zor tarafı objektif olmamak,tarafgirlik tir. Bu olumsuzluk en çok hukuk alanında adaletsizlik oluşturduğu için uluslar arası anlaşmalar ve evrensel hukuk yasaları objektif olabilmesi için çeşitli önlemler almıştır. Toplumsal yaşamın geleceği için evrensel hukuk kuralarının yerleşmesi hayat sal önem taşımaktadır. Neyazık ki bu kavram toplumda pekte dikkat te alınmamakta gerek yasal ortamda gerekse hukuki ortamda yetkililer evrensel düşünmek yerine mensup olduğu ideolojik felsefenin veya dini düşünce sisteminin taraftarı olarak düşünüp kendini bir futbol takımının sevdalısı olarak görüp yetki ve sorumluluğunu tarafgirlik olarak yerine getirmektedir.

    Burada zor olan objektif olabilmek, objektif olan bireyin bu ortamda insanca yaşam şartlarında yaşam bulamama durumu yaşanmaktadır.çünkü toplumsal barış ve toplumsal anlayış oluşabilmesi için empati şarttır. Ancak empati kurabilmek için empati yapacak için kişinin objektif olması gerekir. Bu objektifliğini yaşayabilmesi gerekir. Fikri temelde objektif olmanın da pek bir anlamı da yoktur. Bunu kendi yaşantısına ve toplumsal yaşantısına yansıtmadıktan sonra pek toplumsal yaşatı nın düzenine bir katkı sağlamadığı sürece pek bir anlamda taşımamaktadır. Bunu yapabilmek içinde bir şeylerden geçmek yani bir bedelde ödenmelidir.

    Objektif olmanın en önemli öğe si tarafsızlıktır. Bilgili olmaktan daha önemli olduğuna inanıyorum. Objektiflik ahlaki olmayan bir kavramdır. Objektiflik daha çok hümanist bir kavramdır. Herkes için olması gereken bir kavram olmamakla birlikte objektiflik herkes için olması gereken bir kavramdır. Şu şekilde düşünebiliriz herkes ahlaki kuraları koyamaz ancak herkes isterse objektif olabilir. Objektif olmak için toplumsal yapı içinde nasıl başarılabilir.

    Silahlı iki şahıs sın sinirli olduğu bir anda birbirine zarar verecek pozisyonda iken taraf olan 3.şahıs bunların barışması için bir girişimde bulunması çok zordur. Çünkü 3.kişi bir taraftır. En azından tarafı olduğu kişinin zarar görmemesini arzulayacak davranışlarda bulunur.3. kişi humanist duygularla bu iki kişiye bakarsa bu iki şahsın barışması için kendi canını ortaya koyabilecek kadar fedekar lık gösterebilir. Bu tarafsızlık 3. şahsın toplumsal yaşama katkı sağlar.

    Tarafsız olmayan insanın objektif de olamayacağına inanıyorum. tarafgirlik toplumdaki bireylerin düşünebilme yeteneklerinin önündeki en büyük engeldir.ülke yöneticileri ve hukuk adamları tarafsız olamamaktadırlar. İnsanlık değerleri ışığında olayları inceleme yerine kendi mensup olduğu siyasi düşüncenin değerleri ışığında inceleme düşünme ve karar verme eylemlerini ğerçekleştirmektedir. Ülkemizde bir devlet adamı hukuki bir sorunda ülkemizin siyasi yapısı ve düzeni ni koruma tarafgirliğini alanen yapmaktadırlar. Mağdurun yaşamsal değerlerini göz ardı edebiliyor. Göz ardı ettiği sürecede toplumda destek bulabilmektedir. Ancak destek veren kesim kendi aynı duruma düştğünde yaptığı hatanın farkına varmaktadır.

    Bu parağrafı yazarken bayağı zorlandım. Çünkü konu bana binbir manevra yaptırarak objektifliğimi korumayı zorladı. İşte toplumdaki tarafsızlığın ne kadar zor bir şey olduğunu anla dedim kendi kendime.

    Tarafsız olabilmek evrensel değer yarğılarını kabul ve uyğulamaktan geçer. Bilimsel yöntem ve evrensel insan haklarını çok iyi hazm etmek dışında tarafsız olunamayacağına inanıyorum. Bir toplumda evrensel hukuk kuraklarının üstün olmadığı insanların bilimsel yöntem ve teknikleri kulanma alışkanlıkları olmadığı sürece tarafsızlık ve objektiflikten dem vurulamayacağını sanıyorum.


    Özelikle hukukçu ve idareci kadroların toplumda düzenin değil halkın savunuculuğunu yapmadıkları sürece. İnsanların toplum da kendini hukukun ve idarenin güvencesinde his etmedikleri sürece toplumsal barışın rayına oturması söz konusu değildir. Toplumun kendini güvende his etmesi için açıkça her düşünce nin (her ne kadar saçma olursa olsun) kendini ifade etmesi gerekir. Devlet yönetici ve yasaları her düşünceye eşit mesafede kalması gerekir.

    İnsani değerler her şeyin üstündedir. Çünkü insani değerler doğanın her şeyine uygun yaşam öngörür.

  • milliyetçilik03.07.2009 - 15:00

    Miliyetçilik ve ırk çılık aynı tabana hitap eder bu taban güçsüz toplumlarda bulunmaz bu değişik bir platformda özgürlük savaşı olarak kendini gösterir toplumlar devletleştikçe bundan faydalanmak isteyenler güçlü ve hakim gücün nimetlerinden faydalanmak için ortaya çıkar.halbuki toplüm güçlü ise kendini koruma adı altında milliyetçilik yapma gereksiminin nedenini kimse araştırma gereksinimi duyulmamışmıdır yoksa bu kesimlerin otoriter ve şiddeti içereren baskısından korkulduğu içinmi araştırılmamıştır,bunu çözemedim.


    milliyetçi ve ırkçı akımın temsilcileri

    bulundukları ülkelerde düzenin sadık askerleri görülürler,bu bir açıdan doğru bir açıdan yanlıştır.doğru olan bu düşüncedekilere bir maddi menfaat temin edilirse onların yapamadığı bir iş olmaz.hem düşünsel bazda hemde sosyal bazda çok aşırı realistlikten uzak fikirler de üreterek düşünemeyen beyinlere hitap edebilmede olağan üstü bir başarı sağlarlar.Günlük yaşantımızda milliyetçilik zor kulanmayı düzen desteği ile yaptıkları için aşırı bir başarıyı tüm menfaat gurupları üzarindede oluşturabilirler.menfaat gurupları üzerinde ki zora dayalı etki mafya, esrar eroin alış verişi, beyaz kadın ticareti, yapan gurupların tamamı milliyetçi ve ırkçı guruplara ait olmasından anlaşılabilir.Sosyal alanda din-millet kavramını oluşturmalarından anlaşılmalı.Özelikle islam dini ırkçılığı red eder.Ama türk islam sentezi gibi realiteden uzak bir ırkçılık fikri oluşmuştur.sosyal çevrede kendi ırkçılığını milliyetçilik adını vermesi ile şiddete karşı olduklarını dahi idia edebilmekte sendikalara kurum idarecilerinin etkisini ve düzenin menfaat ilişkisini düzenleyici etkisinide kulanarak büyük oranda bir üye sağlaya biliyorlar.bu kesimin bu kadar başarılı olmasının nedeni
    DÜZENLERİN VERDİĞİ AÇIK VE GİZLİ DESTEKLERİ İLE KAPİTALİZMİN BENİMSEDİĞİ
    bir olgu olmasından kaynaklanıyor.Bu olayda en çok toplanan kişiler sanunulan ırka ait olmayan ve o ülkede ezilen toplumların bireyleridir.hakim ırk a ait olanlar ırkçılık yapmazlar oportünist değiller ise
    ezilmiş toplumlarda milliyetçilik lüksü yokken toplumda oportünist yaşam ortamı oluşursa miliyetçilik başlar
    düzenin destekçisi olarak herne kadar görülselerde onlara bir çıkar sağlanırsa hemen bütün uğruna yaptıklarını hiç saya bilme olanağına sahiptirler.Bu açıdan bu kesime sahip insanlar gerçekte hiç bir düzenin sadık askeri olamazlar.

    milliyetçilik rant ortamının yapısına göre ırkçı lık haline dönüşebilir.ve genelde ırkçılar ve milliyetçiler savundukları gibi göründükleri topluma ait olmayan insanlardır.Toplumda kendi çarklarına çekmek istedikleri insanlar toplumda sayğı görmemiş insanlar veya korkak pısırık kişilerdir.hakim toplumun miliyetçiliği olduğu için pısırık insanlar için bulunmaz bir ortamdır.adam yerine konma ortamıdır.bu kişiler zaman içinde cesur rolü oynar ve hata kabadayılaşırlar. bu milliyetçi guruplarda ve faşizmde otoriter dikdatör lük hüküm sürer ve ortamlarda magandalık rolüne soyunurlar
    ancak son zamanlarda dünyadaki iletişim ve insanların yaşam tarzı değişimi pirsing li ve rock dinleyen gençler sistemin ve düzenin beyin yıkama etkisi ile ırk çı olabiliyorlar bu tip entellektüellerin ırçı guruplarda olması sistemlerin kendini ırkçı ve miliyetçiliği desteklemesi ile olur
    bilimsel olarak avrupa tipi, batı tipi milliyetçilik ve doğu tipi miliyetçilik olmak üzere üçe ayrılır:

    batı tipi miliyetçilik

    bu milliyetçilik daha çok liberalizm tarafından desteklenen bir milliyetçilik olup kapitalizmin en özgürlükçü alt dalıdır.bu tip milliyetçilikte ırkçılık soyutlanmıştır.daha çok vatan sevgisi üzerine kurulmuş,birlikte yaşama isteğine dayanır.Bu en olumlu miliyetçiliktir.bu milliyetçilikte ülkeler ve toplumlar coğrafya adı ile adlandırılır.Amerika birleşik devletleri gibi.

    bu miliyetçilikte alt kimlikler olmasına rağmen ekonomikmen ve siyaseten etkin olan ırk diğer toplumları asimile etme gayreti içindedir.bunu kültüren ve siyaseten başarırken zorlanır,ancak yinede asimile ve özelikle ekonomik açıdan sınıf müdalesini en vahşi bir şekile teşvik eder,bunu düşünen beyinlerde oluşturur.
    bu tip miliyetçilikte ırkçılık soyutlanmak istenmesine rağmen ırkçılık boyutu seçile bildiği oranda hemen revaşa varır.aynen zencilerin farklı ırktan olması gizlenemediğinden zencilere ve kızılderililere yapılan zülm burda bile engelenememiştir.yeni ırk çılık boyutu abd de asyalılara karşıda yapılmaktadır.

    HİÇ BİR MİLİYETÇİLİK IRKÇILIKTAN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR.

    Doğu tipi milliyetçilik

    bir ırk ismine dayanır. diğer ırklara bu ırkın alt kimlikleri olduğu dikta edilirken coğrafya isimleri ırk ismi ile anılır.bu tip miliyetçilik tamamıyla asimile edilme esasına dayanır.diğer kültürlerin bir diğer kültürün alt kimliği olması onların geçmişini inkar saymasını istemek olduğunu bilerek yapılır,ve alt kimliklere siyaseten ve kültüren yaşama hakkı tanınmaz.ulus kavramı hakim ırk adı altında olması ile diğerlerini asimile etme çok normal bir davranış görülürken,buna karşı çıkanların hepsi vatan hainliği gibi topluma enjekte edilen bir zehir ile yarğılanırlar.

    devlet insan için olan bir olgu değildir. toplum devlet için var olan bir nesne olarak görülür.En büyük faşizm bu dur.Toplum aydınlanması diye kast edilen şey ise bunu kavrama üzerine kurulur.eğitim kurumları evrensellikten uzak ve hakim ırkın kültürünün benimsetilmesi için ders sayısı asimile etmek için en çok kültür ve tarih derslerine ayrılır.Bu toplumlarda hiç bir bilimsel gelişme izlenemez.bütün ilişkiler toplumsal şiddet ile işlenir.

    avrupa tipi miliyetçilik

    ulusal devletçilik adı altında bir kavmin ana unsur olması referansına dayanan gerici bir milliyetçilik tipi olup gelişmiş avrupa uyğarlığı sayesinde doğu tipi milliyetçiliğe göre daha özgürlükçü bir olgudur.bu miliyetçilikte baskıcı ve otoriter bir asimilasyon görülmez.asimilasyon iki şekilde ortaya çıkar. Üstün avrupa kültürünün etkisi ile doğu halklarının asimilasyonuile kapitalizmen güçlü halkların asimile için uğraşmasına gerek bırakmaz zaten kapitalizm bu işi kendiliğinden yapar.

    kapitalizmin oportünist etkisinden faydalanılan kültürlere konton yapısı çerçevesinde dahil olmak üzere tüp idari yapılandırmada yaşam hakkı verilir. kapitalist çıkarlara uygun olmayan kültürler yaşam hakkını pek bulamazlar
    bu tahlide bütün milliyetçilik türleri ilga edilmeli