Bugün sana yabancıyım yüreğim.. Düşünmeden dökmek istiyorum içimdekileri..
Belki biraz kırıl istiyorum bana.. Biraz üzül… Biraz anla…
Vazgeç istiyorum, Hayallerden… Kimbilir! Belki de benden…
Saçmalamak istiyorum alabildiğine… Bağırmak, durup dururken.. Gülmek, nedensizce.. Tersine yaşamak istiyorum hayatı… Anla işte! Saçma ne varsa yapmak istiyorum kendimce…
Ve sende saçmala istiyorum acımasızca…
Belki de… Gelişi güzel ağlamak istiyorum sana… Her bir damla da bensizliğe alış istiyorum … Alış ki kolay olsun gitmek.. Can yakmadan… Yaralamadan...
Yalan! Hiçbir gidiş, acısız gitmez… Giderse 'o ' gidiş olmaz…
Ama sen git... Ve öyle bir git ki, Her adımda, senden değil kendimden vazgeçtiğimi hissettir acıyla …
Yüreğim Sözün özü; Vazgeç, saçmala ve git istiyorum izinsizce…!
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa Ben koca bir hayat sığdırdım… Beni sevmemene isyan edip kaçmak, Sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak, ruhumun en büyük yanılgısıydı… Hayat bana acımasız yüzünü Sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi… Ve şimdi asıl olmam gereken yerde, Hayata başladığım yerde, Kalbindeyim…
Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte: Senin olmadığı n yerde ne olduğunu bilmiyorum
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, Hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüreğim sana armağan... Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı... Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını.... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşden kaçar olmuş..
Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş...
Karanlığa çare yoktur,nasıl olsa yolunu bulur.Ve yürekleri sağır eden bir sesizlik tükenmişlikten arta kalan tek varlığın olur.Söylenmemiş tüm sözcükleri ancak ağlarsın içinde.Ve bilmezsin geride kalan mı yalnızdır,yoksa gidenmidir aslında.......
Aşk-ı virane.........Rafet El Roman
Her nefret bir aşktır aslında
Bugün sana yabancıyım yüreğim..
Düşünmeden dökmek istiyorum içimdekileri..
Belki biraz kırıl istiyorum bana..
Biraz üzül…
Biraz anla…
Vazgeç istiyorum,
Hayallerden…
Kimbilir!
Belki de benden…
Saçmalamak istiyorum alabildiğine…
Bağırmak, durup dururken..
Gülmek, nedensizce..
Tersine yaşamak istiyorum hayatı…
Anla işte!
Saçma ne varsa yapmak istiyorum kendimce…
Ve sende saçmala istiyorum acımasızca…
Belki de…
Gelişi güzel ağlamak istiyorum sana…
Her bir damla da bensizliğe alış istiyorum …
Alış ki kolay olsun gitmek..
Can yakmadan…
Yaralamadan...
Yalan!
Hiçbir gidiş, acısız gitmez…
Giderse 'o ' gidiş olmaz…
Ama sen git...
Ve öyle bir git ki,
Her adımda, senden değil kendimden vazgeçtiğimi hissettir acıyla …
Yüreğim
Sözün özü;
Vazgeç, saçmala ve git istiyorum izinsizce…!
Ben gidemiyorum...
Sen git işte
Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa
Ben koca bir hayat sığdırdım…
Beni sevmemene isyan edip kaçmak,
Sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak,
ruhumun en büyük yanılgısıydı…
Hayat bana acımasız yüzünü
Sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi…
Ve şimdi asıl olmam gereken yerde,
Hayata başladığım yerde,
Kalbindeyim…
Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte:
Senin olmadığı n yerde ne olduğunu bilmiyorum
Vazgeçtim...
Gözlerinden,
Vazgeçtim...
Sözlerinden
Bir ah de yeter.
Sessizce, kimsesizce,
Gönderdim dudaklarımı
Öpme al yeter.
Hiç tanımaz tenim ellerini,
Bilmez yüreğim bilmez yüreğini
Ah bu koku, bu ten, bu dokunuş
Ah bu delilik sarsar bedenimi
Yok olma zamanı şimdi
Özlem örtse de üstüme çığlığını
Tellerin arasına sıkışsa da mavi
Sakladığım umut bohçasıyla
Bu gece kalbinde uyudum...
Hüzün sevişmek istese de gözyaşımla
Avuçlarıma konsa da sessizlik
Beslediğim çocuk yanımla
Bu gece kalbinde uyudum...
Karanlık dokunsa da yanağıma
Uçurumlardan davet gelse de yüreğime
Düşlediğim bahar ezgilerimle
Bu gece kalbinde uyudum...
Kanadımın biri düşse de yanıbaşıma
Rüzgarın koynuna girse de gün
Gizlediğim en güzel rengimle
Bu gece kalbinde uyudum.......
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında
sevdalanmış onun deli dalgalarına.
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,
yüreğindeki duruluğa
Demiş ki suya:
Gel sevdalım ol,
Hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa
al demiş;
Yüreğim sana armağan...
Sarılmış ateşle su birbirlerine
sıkıca, kopmamacasına...
Zamanla su, buhar olmaya,
ateş, kül olmaya başlamış.
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de
yüreğindeki kederi de
alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...
Aramış suyu diyarlar boyu,
günler boyu, geceler boyu
Bir gün gelmiş, suya varmış yolu
Bakmış o duru gözlerine suyun,
biraz kırgın, biraz hırçın.
Ve o an anlamış;
aşkın bazen gitmek olduğunu.
Ama gitmenin yitirmek olmadığını....
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.
İşte o zamandan beridir ki:
Ateş sudan,
su ateşden kaçar olmuş..
Ateşin yüreğini sadece su,
Suyun yüreğini
Sadece ateş alır olmuş...
sen benimlesin.....
yaşaması en hoş olan hayat olurdu sadece duygu ve anlam katılmış gibi yüreğine........
Aşevinin müdavimlerinden biri de, 'Neden fakirin ekmeğine ortak oluyorsun' sorusuna, 'Ne yapalım apartmanı mı yiyelim'))
Karanlığa çare yoktur,nasıl olsa yolunu bulur.Ve yürekleri sağır eden bir sesizlik tükenmişlikten arta kalan tek varlığın olur.Söylenmemiş tüm sözcükleri ancak ağlarsın içinde.Ve bilmezsin geride kalan mı yalnızdır,yoksa gidenmidir aslında.......
ARAZ.....KAHRAMAN TAZEOĞLU