Adıyaman’ın Besni ilçesinde doğdu. İlk ve orta okulu Gaziantep’te liseyi İskenderun’da bitirdi. 1989 yılında Çukurova Üniversitesinde lisans 1993 yılında Yüksek Lisansını tamamladı. Yüksek Lisans eğitimi sırasında sosyal konularla ilgilenmeye başladı. İlk adımını üniversite öğrencilerinin tüketim harcamalarının yapısı ve sorunları ile ilgili olarak yüksek lisans tezi hazırlayarak attı.
1993 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak göreve başladı. 1995 yılında Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Üretim Yönetimi ve Pazarlama Ana Bilim Dalı’nda Doktora eğitimine başladı. Milletvekilleri ve seçmenlerin politik pazarlama uygulamalarına bakış açıları konusunda doktora tezi ile 1998 yılında doktor unvanını aldı. Başta pazarlama olmak üzere ekonomi ve iletişim ile ilgili derslere girmekte. Pazarlama politik pazarlama ve ekonomi ile ilgili çeşitli dergilerde yayınlanmış yaklaşık 40 yayını mevcuttur.
1941 yılında TOKAT iline bağlı Reşadiye ilçesinin Kızılcaören kasabası’nda dünyaya gelmiştir. Annesi Saniye Hanım, babası Haydar Bey’dir. Yazarın doğduğu köy 1450 rakımlı, çam, meşe ve gürgen ormanlarıyla tam bir yayla görünümündedir. Kışları birkaç adam boyu kar yağan köyde, bahar ve yaz ayları oldukça kısa sürmektedir. Kıraç topraklara sahip olan köyde, engin arazilerdeki cömertlik özelliklerine rastalanmadığı için, bu yörenin insanı kısmetini hep gurbette aramak zorunda kalmıştır. İşte bu yüzden gurbet, yazarın doğduğu köydeki insanların adeta alın yazısı, kaderi gibidird. Yazarın ailesi de bu durumdan nasibini almıştır. Yazar, daha 11 yaşandayken, Ankara'da çalışan babasının yanına yollanmıştır. Annesi ve altı kardeşi köyde kalmıştır. Babası tek başına yaşarken, yazar, amçasının yanında kalmıştır.
Ahmed Günbay Yıldız, Ankara’da Kalaba İlkokulu’nun beşinçi sınıfına kaydolmuştur. Köyden şehire gelen yazarın arkadaşlarıyla kaynaşması bir hayli zor olmuştur. Hatta öğretmeni, köy ağzıyla konuştuğu için onu dışlamış, sınıftan çıkarmıştır. Okulun başöğretmeninin desteğiyle güçlükleri aşan yazar, yılmadan kendisini yenilemeye çalışmıştır.
Hasret ve yeni dünyanın yabancı çehresi, onun duygu dokularını daha da derinleştirmiş ve onu şiirle tanıştırmıştır. Anne ve gurbet üzerine şiirler yazmıştır. Yazdığı bu içli şiirler, onu ebediyatın sırlı dünyasına doğru çzekip almıştır.
Yazar, Kalaba İlkkolu’nu bitirdikten sonra, sırasıyla Hüseyin Güllüoğlu Ortaokulu ve Yenimahalle Lisesi’nde okumuştur. Hayatı büyük bir mücadeleyle geçen yazar, boş vakitlerinde kese kağıdı yapıp satarak, ailesinin geçimine yardımcı olmuştur. Yazarın edebiyat vadisinde kalemiyle ilk kazancı, Menderes’in uçağının düşmesi üzerine yazdıı destansı şiirin basılıp binlerce satmasıyla olmuştur.
Lise yıllarında şiir, roman ve makele denemeleri bir tutku olarak sürerken altı tana de film senaryosu yazmıştır. Yazar, artık edebiyatın her sahasıyla iç içedir.
Yazar, 1959 yılında memeriyet hayatına Bayındırlık Bakanlığı’nda başlar, daire müdürlüğüne kadar yükselir. 1963 yılında askerlik görevine çağrılır. Ebedî çalışmalarının temelini askerdeyken Kütahya’da atar. “Çiçekler Susayınca” ve “Yanık Buğdaylar”ı bu yıllarda kaleme alır. 1968 yılında tanıştığı Hekimoğlu İsmail, yayın hayatında ona bir ümit kapısı olur. 1970 yılında “Çiçekler Susayınca” Yeni Asya Gazetesi’nde tefrika edilir. 1972 yılında “Yanık Buğdaylar” Millî Gazete’de tefrika edilir ve böylece adını duyaran yazarın günümüze kadar arka arkaya 29 eseri neşredilir. Yazarın baskıları onbinleri bulan roman ilgiyle okunmuş ve sevilmiştir. Yazarlığa şiirlerle başlayan yazar, şiire romana olan ilgisi yüzünden uzun yıllar ara vermiş.
Üç yüzün üzerinde; başında kavak yelleri esen yılların oluşturduğu şiirlerin hepsini Hekimoğlu İsmail Bey’in teşkisiyle yırtmışsa da 1998’li yıllarda şiir yeniden dünyasına girmiş. 1999 yılında Bahçemde Hazan isimli bir şiir kitabıyla ilk şiirleri yayımlanmış. Üç şiir kitabı yayınlandıktan sonra edebiyatın bu sahasında da dikkati üzerine çekmeyi başarmıştır EN son eseri Hayata dair notlar bir fikri eser olan yazar, Türdav’ın kuruları arasıda yer almıştır. Aynı şekilde Türkiye Yazarlar Birliği’nin kurucusu olup, yönetim kurulu üyeliğinde de bulunmuş. 1982 yılında Hekimoğlu İsmail’le kurdukları Türdav’den birlikte ayrılıp Timaş AŞ’yi kurmuşlardır.
Yazarın eserlerindeki gele amacı şöyle özetlenebilir: Gerek köylerimiz, gerekse şehirlerimizde, asrımızın en önemli ve artık kabuk bağlamaya yüz tutmuş yarası; maneviyatsızlık ve ahlaki çöküntünün endişesi… Madde bağımlılığını eserlerinde işleyerek, okuyuculara ilerledikleri hayat yolunda işaret taşları koymak, aynı zamanda da kalemin gücü nisbetinde ibret ve örneği birlikte göstermek; doğruyu, hakkı, hakikatı, hayatımızını içindeki kesitlerle ortaya koymak, anlamını taşıyan eserleriyle yazı hayatındaki yerini belirlemiştir.
Tüm Eserleri;
ROMANLARI:
Çiçekler Susayınca Yanik Bugdaylar Bosluk Sitem Figan Azat Kuslari Aynada Batan Günes Dallar Meyveye Durdu Bir Dünya Yikildi Sokaga Acilan Kapi Üc Deniz Ötesi Gurbeti Ben Yasadim Sular Durulursa Ekinler Yeserdikce Mavi Gözyasi Benim Ciceklerim Ateste Acar Gönül Yarasi Aska Uyanmak Ülkemin Acmayan Cicekleri Sevdalar Sözde Kaldi
1901'de Kudüs’te doğdu, 1967’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. 1929'da İstanbul Darülfünun'u (üniversitesi) Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü bitirdi. Bir süre Sivas ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Müdürlüğü, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 1939'da Seyhan (Adana) , 1943'te Urfa milletvekili seçildi. 1947'de Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü'ne atandı. 1949'da Paris'e kültür ateşeliği öğrenci müfettişliği göreviyle gönderildi. 1950’de UNESCO Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Yurda döndükten sonra Galatasaray Lisesi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve Belediye Konservatuvarı'nda dersler verdi. Bu görevi ölümüne kadar sürdürdü. Hece ölçüsüyle yazdığı ilk şiirleri 1921-1925 arasında 'Dergah' ve 'Milli Mecmua' gibi dergilerde yayınlandı. Varlık, Oluş, Yücel, Türk Düşüncesi, Türk Dili ve bir ara kendisinin yönettiği 'Ülkü' dergisindeki şiirleriyle tanındı. Hece ölçüsünde yeni olanaklar aradığı şiirinde zaman zaman lirik bir dille kişisel duygularını aktardı. Zaman zaman da ülke sorunlarına el attı. Sonradan başladığı oyun yazarlığında da yine ulusal duyguları işledi. Ünlü halk ozanımız Aşık Veysel'in keşfedilip Türkiye'ye tanıtılmasında önemli rolü vardır.
1844'te İstanbul'da doğdu. 28 Aralık 1912'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. İstanbul Mısır Çarşısı esnafından Hacı Sülayman Ağa'nın oğlu. Babasını küçük yaşta kaybetti. 1854'te Vidin'de bulunan ağabeyi Hafız Ali Ağa'nın yanına gönderildi. Eğitimine burada başladı. 1857'de ailesi ile birlikte İstanbul'a döndü. Mısır Çarşısı'nda bir aktarın yanına çırak verildi. Ağabeyinin yanında çalıştığı Mithad Paşa'nın yanına girdi. Mithad Paşa 1861'da Niş Valiliği'ne atanınca ağabeyi ile birlikte Niş'e gitti. Rüşdiyeyi orada bitirdi. Rusçuk'da Tuna Vilayeti Kalemi'ne memur olarak girdi. Çalışkanlığı ile Mithad Paşa'nın gözüne girdi. Paşa ona kendi adını verdi. Bu arada özel dersler alarak Fransızca'sını ilerletti. 1866'da çevirmen olarak gittiği Sofya'da evlendi. Tuna Gazetesi'nin başyazarı oldu. 1869'da Mithad Paşa ile birlikte Bağdat'a gitti. Vilayet matbaası ve resmi vilayet gazetesi Zevra'nın müdürlüğünü yaptı. İlk kitabı olan Hece-i Evvel adlı ders kitabını burada yazdı. 1871'da ağabeyi ölünce İstanbul'a döndü. Tahtakale'deki evinin altına küçük bir matbaa kurarak kendi kitaplarını basmaya başladı. Bir yandan da Basiret gazetesine yazılar yazdı. 1872'da Namık Kemal ile tanıştı. Devir ve Bedir isimli iki gazete çıkardı. Bu gazeteler kapatılınca Dağarcık ve Kırkambar dergilerini yayınladı. Bu dergilerde çıkan yazılar nedeniyle Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik gibi yazarlarla birlikte Rodos'a sürgüne gönderildi. 3 yıl kaldığı Rodos'ta Medrese-i Süleymaniye isimli bir okul açıp ders verdi. 5. Murat'ın affıyla 1876'da İstanbul'a döndü. 1876'da İttihat Gazetesi'ni yayınlamaya başladı. Muhalif tutumunu yumuşatarak 2. Abdülhamit'e yakınlaştı. Devletin resmi gazetesi Takvim-i Vakayi ve devletin basımevi olan Matbaa-i Amire'nin müdürlüğüne atandı. Mithad Paşa davasında paşanın aleyhine tanıklık yaptı. 1878'de Osmanlı Sarayı'nın desteğiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesini kurdu. 1888'de İsveç'te toplanan Müsteşrikler Kongresi'ne katıldı. 1895'te Meclis-i Umur-ı Sıhhiye ikinci reisi oldu. Aynı yıl Sabah gazetesinde yayınlanan 'Dekadanlar' başlıklı yazısıyla Servet-i Fünun'u eleştirdi. Sanat ve edebiyat çevrelerinin tepkisini çekti. Yazarlığı bırakmak zorunda kaldı. Ölümüne kadar Darülfünun'da dünya tarihi ve dinler tarihi dersleri verdi, hayır kurumlarında çalıştı.
Ahmet Mithat Efendi Eserleri: ROMAN-ÖYKÜ: Kıssadan Hisse (öykü, 1869) Esaret (1870) Hasan Mellah (1873) Hüseyin Fellah (1873) Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul'da Neler Olmuş (1873) Yeryüzünde Bir Melek (1875) Felatun Bey'le Rakım Efendi (1875) Karı Koca Masalı (1875) Paris'de Bir Türk (1876) Süleyman Musuli (1877) Karnaval (1881) Vah (1882) Dürdane Hanım (1882) Acaib-i Alem (fenni roman, 1882) Cellad (1884) Letaif-i Rivayat (25 kitaplık öykü dizisi, 1887) Haydut Montari (1888) Demir Bey yahut İnkişaf-ı Esrar (1888) Gürcü Kızı yahit İntikam (1889) Diplomalı Kız (1890) Müşahedat (romanın romanı, 1891) Hayal ve Hakikat (1892) Taaffüf (Fatma Aliye ile, 1895) Gönüllü (1896) Amerika Doktorları (fenni roman, 1898) Jön Türk (1910)
OYUNLAR: Eyvah (oyun, 1871) Açık Baş (oyun, 1874) Ahz-ı Sar yahut Avrupa'nın Eski Medeniyeti (1874) Zuhur-ı Osmaniyan (1877) Çengi (1877) Çerkeş Özdenler (1884) Fürs-i Kadim'de Bir Facia yahut Siyavuş (oyun, 1884)
1908 yılında İstanbulâ? ? da doğdu. Ankaraâ? ? da Hukuk Fakültesiâ? ? ndeki öğrenimine ara vermiş ve İstanbulâ? ? da Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüâ? ? nü bitirmiştir. Çocuk Esirgeme Kurumu yayın müdürü ve başkanlığı; Anadolu Ajansı, Türkiye İş Bankası yönetim kurulu üyeliği; Devlet Tiyatrosu Edebi Kurul Başkanlığı gibi üst düzey bürokratik görevler yaptı.
yavaş yavaş
Adıyaman’ın Besni ilçesinde doğdu. İlk ve orta okulu Gaziantep’te liseyi İskenderun’da bitirdi. 1989 yılında Çukurova Üniversitesinde lisans 1993 yılında Yüksek Lisansını tamamladı. Yüksek Lisans eğitimi sırasında sosyal konularla ilgilenmeye başladı. İlk adımını üniversite öğrencilerinin tüketim harcamalarının yapısı ve sorunları ile ilgili olarak yüksek lisans tezi hazırlayarak attı.
1993 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak göreve başladı. 1995 yılında Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Üretim Yönetimi ve Pazarlama Ana Bilim Dalı’nda Doktora eğitimine başladı. Milletvekilleri ve seçmenlerin politik pazarlama uygulamalarına bakış açıları konusunda doktora tezi ile 1998 yılında doktor unvanını aldı. Başta pazarlama olmak üzere ekonomi ve iletişim ile ilgili derslere girmekte. Pazarlama politik pazarlama ve ekonomi ile ilgili çeşitli dergilerde yayınlanmış yaklaşık 40 yayını mevcuttur.
arif erdem
tasavvuf
1941 yılında TOKAT iline bağlı Reşadiye ilçesinin Kızılcaören kasabası’nda dünyaya gelmiştir. Annesi Saniye Hanım, babası Haydar Bey’dir. Yazarın doğduğu köy 1450 rakımlı, çam, meşe ve gürgen ormanlarıyla tam bir yayla görünümündedir. Kışları birkaç adam boyu kar yağan köyde, bahar ve yaz ayları oldukça kısa sürmektedir. Kıraç topraklara sahip olan köyde, engin arazilerdeki cömertlik özelliklerine rastalanmadığı için, bu yörenin insanı kısmetini hep gurbette aramak zorunda kalmıştır.
İşte bu yüzden gurbet, yazarın doğduğu köydeki insanların adeta alın yazısı, kaderi gibidird. Yazarın ailesi de bu durumdan nasibini almıştır. Yazar, daha 11 yaşandayken, Ankara'da çalışan babasının yanına yollanmıştır. Annesi ve altı kardeşi köyde kalmıştır. Babası tek başına yaşarken, yazar, amçasının yanında kalmıştır.
Ahmed Günbay Yıldız, Ankara’da Kalaba İlkokulu’nun beşinçi sınıfına kaydolmuştur. Köyden şehire gelen yazarın arkadaşlarıyla kaynaşması bir hayli zor olmuştur. Hatta öğretmeni, köy ağzıyla konuştuğu için onu dışlamış, sınıftan çıkarmıştır. Okulun başöğretmeninin desteğiyle güçlükleri aşan yazar, yılmadan kendisini yenilemeye çalışmıştır.
Hasret ve yeni dünyanın yabancı çehresi, onun duygu dokularını daha da derinleştirmiş ve onu şiirle tanıştırmıştır. Anne ve gurbet üzerine şiirler yazmıştır. Yazdığı bu içli şiirler, onu ebediyatın sırlı dünyasına doğru çzekip almıştır.
Yazar, Kalaba İlkkolu’nu bitirdikten sonra, sırasıyla Hüseyin Güllüoğlu Ortaokulu ve Yenimahalle Lisesi’nde okumuştur. Hayatı büyük bir mücadeleyle geçen yazar, boş vakitlerinde kese kağıdı yapıp satarak, ailesinin geçimine yardımcı olmuştur. Yazarın edebiyat vadisinde kalemiyle ilk kazancı, Menderes’in uçağının düşmesi üzerine yazdıı destansı şiirin basılıp binlerce satmasıyla olmuştur.
Lise yıllarında şiir, roman ve makele denemeleri bir tutku olarak sürerken altı tana de film senaryosu yazmıştır. Yazar, artık edebiyatın her sahasıyla iç içedir.
Yazar, 1959 yılında memeriyet hayatına Bayındırlık Bakanlığı’nda başlar, daire müdürlüğüne kadar yükselir. 1963 yılında askerlik görevine çağrılır. Ebedî çalışmalarının temelini askerdeyken Kütahya’da atar. “Çiçekler Susayınca” ve “Yanık Buğdaylar”ı bu yıllarda kaleme alır. 1968 yılında tanıştığı Hekimoğlu İsmail, yayın hayatında ona bir ümit kapısı olur. 1970 yılında “Çiçekler Susayınca” Yeni Asya Gazetesi’nde tefrika edilir. 1972 yılında “Yanık Buğdaylar” Millî Gazete’de tefrika edilir ve böylece adını duyaran yazarın günümüze kadar arka arkaya 29 eseri neşredilir. Yazarın baskıları onbinleri bulan roman ilgiyle okunmuş ve sevilmiştir. Yazarlığa şiirlerle başlayan yazar, şiire romana olan ilgisi yüzünden uzun yıllar ara vermiş.
Üç yüzün üzerinde; başında kavak yelleri esen yılların oluşturduğu şiirlerin hepsini Hekimoğlu İsmail Bey’in teşkisiyle yırtmışsa da 1998’li yıllarda şiir yeniden dünyasına girmiş. 1999 yılında Bahçemde Hazan isimli bir şiir kitabıyla ilk şiirleri yayımlanmış. Üç şiir kitabı yayınlandıktan sonra edebiyatın bu sahasında da dikkati üzerine çekmeyi başarmıştır EN son eseri Hayata dair notlar bir fikri eser olan yazar, Türdav’ın kuruları arasıda yer almıştır. Aynı şekilde Türkiye Yazarlar Birliği’nin kurucusu olup, yönetim kurulu üyeliğinde de bulunmuş. 1982 yılında Hekimoğlu İsmail’le kurdukları Türdav’den birlikte ayrılıp Timaş AŞ’yi kurmuşlardır.
Yazarın eserlerindeki gele amacı şöyle özetlenebilir: Gerek köylerimiz, gerekse şehirlerimizde, asrımızın en önemli ve artık kabuk bağlamaya yüz tutmuş yarası; maneviyatsızlık ve ahlaki çöküntünün endişesi… Madde bağımlılığını eserlerinde işleyerek, okuyuculara ilerledikleri hayat yolunda işaret taşları koymak, aynı zamanda da kalemin gücü nisbetinde ibret ve örneği birlikte göstermek; doğruyu, hakkı, hakikatı, hayatımızını içindeki kesitlerle ortaya koymak, anlamını taşıyan eserleriyle yazı hayatındaki yerini belirlemiştir.
Tüm Eserleri;
ROMANLARI:
Çiçekler Susayınca
Yanik Bugdaylar
Bosluk
Sitem
Figan
Azat Kuslari
Aynada Batan Günes
Dallar Meyveye Durdu
Bir Dünya Yikildi
Sokaga Acilan Kapi
Üc Deniz Ötesi
Gurbeti Ben Yasadim
Sular Durulursa
Ekinler Yeserdikce
Mavi Gözyasi
Benim Ciceklerim Ateste Acar
Gönül Yarasi
Aska Uyanmak
Ülkemin Acmayan Cicekleri
Sevdalar Sözde Kaldi
ŞİİR KİTAPLARI:
Bahcemde Hazan
Al Yüregim Senin olsun
güllü
yalnızlıkların vede yalnızların adamı
1901'de Kudüs’te doğdu, 1967’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. 1929'da İstanbul Darülfünun'u (üniversitesi) Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünü bitirdi. Bir süre Sivas ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı. Sivas Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Müdürlüğü, Talim ve Terbiye Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. 1939'da Seyhan (Adana) , 1943'te Urfa milletvekili seçildi. 1947'de Ankara Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü'ne atandı. 1949'da Paris'e kültür ateşeliği öğrenci müfettişliği göreviyle gönderildi. 1950’de UNESCO Merkez Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Yurda döndükten sonra Galatasaray Lisesi, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve Belediye Konservatuvarı'nda dersler verdi. Bu görevi ölümüne kadar sürdürdü. Hece ölçüsüyle yazdığı ilk şiirleri 1921-1925 arasında 'Dergah' ve 'Milli Mecmua' gibi dergilerde yayınlandı. Varlık, Oluş, Yücel, Türk Düşüncesi, Türk Dili ve bir ara kendisinin yönettiği 'Ülkü' dergisindeki şiirleriyle tanındı. Hece ölçüsünde yeni olanaklar aradığı şiirinde zaman zaman lirik bir dille kişisel duygularını aktardı. Zaman zaman da ülke sorunlarına el attı. Sonradan başladığı oyun yazarlığında da yine ulusal duyguları işledi. Ünlü halk ozanımız Aşık Veysel'in keşfedilip Türkiye'ye tanıtılmasında önemli rolü vardır.
1844'te İstanbul'da doğdu. 28 Aralık 1912'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. İstanbul Mısır Çarşısı esnafından Hacı Sülayman Ağa'nın oğlu. Babasını küçük yaşta kaybetti. 1854'te Vidin'de bulunan ağabeyi Hafız Ali Ağa'nın yanına gönderildi. Eğitimine burada başladı. 1857'de ailesi ile birlikte İstanbul'a döndü. Mısır Çarşısı'nda bir aktarın yanına çırak verildi. Ağabeyinin yanında çalıştığı Mithad Paşa'nın yanına girdi. Mithad Paşa 1861'da Niş Valiliği'ne atanınca ağabeyi ile birlikte Niş'e gitti. Rüşdiyeyi orada bitirdi. Rusçuk'da Tuna Vilayeti Kalemi'ne memur olarak girdi. Çalışkanlığı ile Mithad Paşa'nın gözüne girdi. Paşa ona kendi adını verdi. Bu arada özel dersler alarak Fransızca'sını ilerletti. 1866'da çevirmen olarak gittiği Sofya'da evlendi. Tuna Gazetesi'nin başyazarı oldu. 1869'da Mithad Paşa ile birlikte Bağdat'a gitti. Vilayet matbaası ve resmi vilayet gazetesi Zevra'nın müdürlüğünü yaptı. İlk kitabı olan Hece-i Evvel adlı ders kitabını burada yazdı. 1871'da ağabeyi ölünce İstanbul'a döndü. Tahtakale'deki evinin altına küçük bir matbaa kurarak kendi kitaplarını basmaya başladı. Bir yandan da Basiret gazetesine yazılar yazdı. 1872'da Namık Kemal ile tanıştı. Devir ve Bedir isimli iki gazete çıkardı. Bu gazeteler kapatılınca Dağarcık ve Kırkambar dergilerini yayınladı. Bu dergilerde çıkan yazılar nedeniyle Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik gibi yazarlarla birlikte Rodos'a sürgüne gönderildi. 3 yıl kaldığı Rodos'ta Medrese-i Süleymaniye isimli bir okul açıp ders verdi. 5. Murat'ın affıyla 1876'da İstanbul'a döndü. 1876'da İttihat Gazetesi'ni yayınlamaya başladı. Muhalif tutumunu yumuşatarak 2. Abdülhamit'e yakınlaştı. Devletin resmi gazetesi Takvim-i Vakayi ve devletin basımevi olan Matbaa-i Amire'nin müdürlüğüne atandı. Mithad Paşa davasında paşanın aleyhine tanıklık yaptı. 1878'de Osmanlı Sarayı'nın desteğiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesini kurdu. 1888'de İsveç'te toplanan Müsteşrikler Kongresi'ne katıldı. 1895'te Meclis-i Umur-ı Sıhhiye ikinci reisi oldu. Aynı yıl Sabah gazetesinde yayınlanan 'Dekadanlar' başlıklı yazısıyla Servet-i Fünun'u eleştirdi. Sanat ve edebiyat çevrelerinin tepkisini çekti. Yazarlığı bırakmak zorunda kaldı. Ölümüne kadar Darülfünun'da dünya tarihi ve dinler tarihi dersleri verdi, hayır kurumlarında çalıştı.
Ahmet Mithat Efendi Eserleri:
ROMAN-ÖYKÜ:
Kıssadan Hisse (öykü, 1869)
Esaret (1870)
Hasan Mellah (1873)
Hüseyin Fellah (1873)
Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul'da Neler Olmuş (1873)
Yeryüzünde Bir Melek (1875)
Felatun Bey'le Rakım Efendi (1875)
Karı Koca Masalı (1875)
Paris'de Bir Türk (1876)
Süleyman Musuli (1877)
Karnaval (1881)
Vah (1882)
Dürdane Hanım (1882)
Acaib-i Alem (fenni roman, 1882)
Cellad (1884)
Letaif-i Rivayat (25 kitaplık öykü dizisi, 1887)
Haydut Montari (1888)
Demir Bey yahut İnkişaf-ı Esrar (1888)
Gürcü Kızı yahit İntikam (1889)
Diplomalı Kız (1890)
Müşahedat (romanın romanı, 1891)
Hayal ve Hakikat (1892)
Taaffüf (Fatma Aliye ile, 1895)
Gönüllü (1896)
Amerika Doktorları (fenni roman, 1898)
Jön Türk (1910)
OYUNLAR:
Eyvah (oyun, 1871)
Açık Baş (oyun, 1874)
Ahz-ı Sar yahut Avrupa'nın Eski Medeniyeti (1874)
Zuhur-ı Osmaniyan (1877)
Çengi (1877)
Çerkeş Özdenler (1884)
Fürs-i Kadim'de Bir Facia yahut Siyavuş (oyun, 1884)
1908 yılında İstanbulâ? ? da doğdu. Ankaraâ? ? da Hukuk Fakültesiâ? ? ndeki öğrenimine ara vermiş ve İstanbulâ? ? da Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüâ? ? nü bitirmiştir. Çocuk Esirgeme Kurumu yayın müdürü ve başkanlığı; Anadolu Ajansı, Türkiye İş Bankası yönetim kurulu üyeliği; Devlet Tiyatrosu Edebi Kurul Başkanlığı gibi üst düzey bürokratik görevler yaptı.