Ey hüznün ötesinden içime bakan melal Ey ömrümü bir bahtın ucunda yakan melal Ey damar damar öfke, pıhtı pıhtı kan melal Ey gönlünü bir damla suya bırakan melal Ey dünyama ırmaklar misali akan melal Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden
kelimeleri cümlesiz bırakarak başlar bu öze dönüş denilen şey....özde yaşamak sözde olmadığına ispat istemez..çünkü özün tanıttığı asıl olandır..ve sözler özünü tanımış bir insanda anlamını yitirir..açıklamaya gerek duyulmayan bir yaşam şekli..o zaman özü sözü bir olmaz mı insanın..olur tabiki..özününe dönenlerden olmak ümidiyle..
Dînî bir kavram olarak 'inzâr'; Cenâb-ı Allah´ın, peygamberleri aracılığıyla kullarını uyarması onları kötü akibetten sakındırmasıdır. 'İnzâr' görevini ifa etmeleri sebebiyle peygamberlere de 'nezîr-münzir' denir. Resulullah (s.a.s) ´in, risalet görevine (İslâm´a tebliğ) ilk defa 'inzâr'la başlamış olduğunu da Cenâb-ı Hakk´ın: 'Ey örtüye bürünen! Kalk inzâr et' (el-Müddessir, 74/12) buyruğundan öğreniyoruz. Bundan sonra Peygamber (s.a.s) ,'inzâr' görevine başlamış ve 'Sen ilk olarak en yakın hısımlarını inzâr et! ' (es-Şuarâ, 26/214) emri uyarınca önce yakın hısımlarını uyarmıştır.
...ne kalmıştı bu sancılı ruhtan geriye..hiç deyipte geçmemeliyim..oysa hiçliği tanıdığım anda başlıyordu tüm gerçeklerle savaşım..ve benki kalem karartısına sığmayan öykülerin kahramanı sözverdim kendime direneceğim..bir enkazdan kurtulan çocuk gibi yeniden açıldı hayat pencerem..dışarda ağır bi koku..kana boyalı caddeler..kendimi vurmuştum bana yakışır diye..şimdi pusuda gözlerim..mevsim bahar olsun ve ben yeniden dirileceğim..
Kelimeyle değil, cümleyle düşündüğümü fark ettim ben. Muhal farz bile olsa 'Her şeyi özetleyecek bir cümle' tutkum, mana biriminin cümle olmasından. karmaşık cümlelerle konuşmayı sevmem, öyle düşünmemden. Başka türlü anlatamıyorum, bu yüzden mazurum ben. .. Yazılıp da bırakılmış; bilinç kendine bile hırsız, kim bilir bazıları hatırlanmışta sonradan unutulmuş bunca cümleyi bir yerlerden bulup da çıkarmam. Burada böyle bir kapı açmam. Cümle Kapısı: Kalbin Kapısı Sonra, sebebi malum sırrı meçhul, yani bana muamma, tutup bu kapıyı kapatmam. Nazan bekiroğlu..
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak: Anlarsın ölüler niçin yaşarmış, Yağmurlardan sonra büyürmüş başak. ......
Zambaklar en ıssız yerlerde açar, Ve vardır her vahşi çiçekte gurur. Bir mumun ardında bekleyen rüzgar, Işıksız ruhumu sallar da durur, Zambaklar en ıssız yerlerde açar ......
Terkediyorum uykuda gülümseyen kuşları
Şehrayin siliniyor ufkumdan; gün dönüyor
Ey dünyama ırmaklar misali akan melal
Yakındır, gökyüzünde açması çiçeklerin
Kaktüslerin bahara erişmesi yakındır
Ayırma gözlerimden esrik bakışlarını
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden
Ey hüznün ötesinden içime bakan melal
Ey ömrümü bir bahtın ucunda yakan melal
Ey damar damar öfke, pıhtı pıhtı kan melal
Ey gönlünü bir damla suya bırakan melal
Ey dünyama ırmaklar misali akan melal
Esrik bakışlarını ayırma gözlerimden
kelimeleri cümlesiz bırakarak başlar bu öze dönüş denilen şey....özde yaşamak sözde olmadığına ispat istemez..çünkü özün tanıttığı asıl olandır..ve sözler özünü tanımış bir insanda anlamını yitirir..açıklamaya gerek duyulmayan bir yaşam şekli..o zaman özü sözü bir olmaz mı insanın..olur tabiki..özününe dönenlerden olmak ümidiyle..
Dînî bir kavram olarak 'inzâr'; Cenâb-ı Allah´ın, peygamberleri aracılığıyla kullarını uyarması onları kötü akibetten sakındırmasıdır. 'İnzâr' görevini ifa etmeleri sebebiyle peygamberlere de 'nezîr-münzir' denir.
Resulullah (s.a.s) ´in, risalet görevine (İslâm´a tebliğ) ilk defa 'inzâr'la başlamış olduğunu da Cenâb-ı Hakk´ın: 'Ey örtüye bürünen! Kalk inzâr et' (el-Müddessir, 74/12) buyruğundan öğreniyoruz. Bundan sonra Peygamber (s.a.s) ,'inzâr' görevine başlamış ve 'Sen ilk olarak en yakın hısımlarını inzâr et! ' (es-Şuarâ, 26/214) emri uyarınca önce yakın hısımlarını uyarmıştır.
..tüm allı morlu yanlarına rağmen en belirgin noktasıdır insanın..
...ne kalmıştı bu sancılı ruhtan geriye..hiç deyipte geçmemeliyim..oysa hiçliği tanıdığım anda başlıyordu tüm gerçeklerle savaşım..ve benki kalem karartısına sığmayan öykülerin kahramanı sözverdim kendime direneceğim..bir enkazdan kurtulan çocuk gibi yeniden açıldı hayat pencerem..dışarda ağır bi koku..kana boyalı caddeler..kendimi vurmuştum bana yakışır diye..şimdi pusuda gözlerim..mevsim bahar olsun ve ben yeniden dirileceğim..
Kelimeyle değil, cümleyle düşündüğümü fark ettim ben. Muhal farz bile olsa 'Her şeyi özetleyecek bir cümle' tutkum, mana biriminin cümle olmasından. karmaşık cümlelerle konuşmayı sevmem, öyle düşünmemden. Başka türlü anlatamıyorum, bu yüzden mazurum ben.
..
Yazılıp da bırakılmış; bilinç kendine bile hırsız, kim bilir bazıları hatırlanmışta sonradan unutulmuş bunca cümleyi bir yerlerden bulup da çıkarmam. Burada böyle bir kapı açmam.
Cümle Kapısı: Kalbin Kapısı
Sonra, sebebi malum sırrı meçhul, yani bana muamma, tutup bu kapıyı kapatmam.
Nazan bekiroğlu..
avuç arasında saklı kalan ve henüz vakti dolmamış dualar vardır..
Bütün sözlerden fasihim..
Bir Senin şemalini vasfetmekten aciz..
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak:
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
......
Zambaklar en ıssız yerlerde açar,
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur,
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
......