Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Reyyan Mavi
Reyyan Mavi

'HER İNSAN ÖLECEK YAŞTADIR'

  • ateist14.08.2008 - 22:20

    a-teist olumsuz bile olSA tanrı ile ilgilenen kişilerdir...yani olumsuz bile olsa bütün ömürleri boyunca yok yok diye ilgilenir dururlar...bu a'ya nefret karışmıştır...(onların deyimiyle) 'olmayan bi varlığa' karşı hiç bu kadar nefret duymadım ... ...

  • ses14.08.2008 - 21:51

    Bir ses bir filizdir.......
    .....sessizlik çölünde bir filizdir
    veya bir izdir samanyolunca
    beyaz bestenin, kızıl bestenin,yeşil bestenin yolcularına.......

  • anne13.08.2008 - 19:03

    Her şeyden evvel 'anne'dir....daha sonra bi şekilde sağlıkçı,pediyatrist,hijyenist,pedagog,aşçı,diyetisyen,ev bütçesinin ekonomisti,
    terzi,çiçekçi,dekoratördür.'ev mühendisi' demek mümkündür...

  • eşitlik13.08.2008 - 18:39

    Eşitlik bir nevi ayniyeti ifade ediyor.Eşitlik denilince ilk olarak akla 'kadın erkek eşitliği' kavramı geliyor..da bu ne kadar doğru? ilkokuldan hatırlıyorum denklik vardı bir de eşitlik..ikisi farklı şeylerdi..ne zaman kadın erkek eşitliği dense aklıma bu semboller gelir nedense..Aslında insan olarak,aynı ve eşit değerde bir şahıs olarak,ahlaki ve insani mükellefiyetlerin yüklenicisi olarak bir eşitlik söz konusudur.Ama Avrupa'da genel olarak anlaşılan aile ve görevlerin aynileştirilmesi ise bu bir eşitlik tarifi olmuyor.Ayrıca üstün ve aşağı olma meselesi sadece aynı tür eşya için söz konusu olabilir.Kadınlar ne daha uzun ne daha kısadırlar,onlar basit bir ifadeyle erkeklerden farklıdırlar.Kadın ve erkek her biri kendi fonksiyonunda 'vazgeçilmezdir' ve asıl onların farklılığı aralarındaki ilişkilerde onlara farklı farklı değer vermektedir.('kadın erkek adaleti' anlama daha uygun)

  • hakikat13.08.2008 - 18:14

    Mutlak gerçekliği ifade eder.Her zaman için 'tek bir hakikat' vardır..Hakikatın ya da ona ait bir parçanın içinde olmamak onu reddetmeyi gerektirmez..hakikatta bize görelik yoktur..seçenekler ve tercihler vardır..bu çokluk kişiyi bazen şaşırtabilir oysa bu çeşitliliğe verilen bi cevaptır.

  • harem13.08.2008 - 15:17

    ....1980'li yıllar.İstanbul'daki Başbakanlık Arşivi'nde hummalı bir çalışmaya dalmış olan araştırmacılar,kapıdan giren kişinin Başbakan Turgut Özal olduğunu görünce şaşkınlık içinde birbirlerine bakarlar.Sevimli Başbakan herkese hallerini hatırlarını sorar.Bu arada Başbakanımız Amerikalı bir bayan araştırmacının masasına doğru yaklaşır ve hangi konuda çalıştığını öğrenmek ister.Amerikalı kadın araştırmacı(Leslie P.Peirce) ,Osmanlı'da harem hayatını incelediğini söyleyince Başbakanımızın yüzüne bir tebessüm yayılır.Bir Amerikalının hareme bakışını az çok tahmin eden Özal, 'Şu padişahların cariyelerle gününü gün ettiği,zevk u sefa yeri değil mi? Yine neler buldunuz diye takılır kendisine.Bunun üzerine kadın birden ciddileşir ve herkesin içinde soğuk duş etkisi yapan şu cevabı verir:

    'Üç kıtayı asırlarca başarıyla yönetmiş bir devletin başının kendi evi demek olan haremde böylesi bir ciddiyetsizlik içinde yaşayabileceğine nasıl ihtimal veriyosunuz? Eğer onlar kendi evlerinde bu kadar gayri ciddi olsalardı,dünyaya nizam verebilirler miydi? Bence harem son derece etkili ve ciddi bir kurumdur.'
    (alıntı)

  • Tebessüm08.08.2008 - 20:20

    Seni
    yaşadığımız mekânlara bıraktığın
    izlerden topluyorum.
    Dünde yaşadığımız sevincin içine,
    Kaskatı
    'Bugünü' bırakıyorum..
    Üftade'den ışıklar düşüyor önümüze.
    Adımlarımız başlıyor:
    Eylül'ün on yedisine...
    yürüyoruz...
    Gözlerimizin içine
    Bir kelebek konuyor:
    tebessüm...(s.)

  • sufi08.08.2008 - 10:37

    Sûfiler,Cenab-ı Hakk'ın kucağındaki bebeklerdir...

  • söz08.08.2008 - 10:36

    Ağzımızı açtığımızda gönlümüzü de açıyorsak; o zaman 'söylemiş' oluruz.Ağzımızı açtığımızda gönlümüzü de açmamışsak; o zaman sadece 'seslenmiş' oluruz.Ağzımızı da gönlümüzü de sımsıkı kapatmışsak:o zaman bir çöl kadar 'ıssızlaşmış' oluruz.Ağzımızı kapatıp sadece gönlümüzü açmışsak; o zaman sözün gerçeğine 'ulaşmış' oluruz.

    (g.özcan)

  • yakîn08.08.2008 - 10:35

    Ben su,sen ateş...
    Ateş seni yakıyor,beni su boğuyor.
    Bırakıldığımız yerde,ben ateş sen su diyorsun.
    Godot'u bekler gibi bekliyoruz,ateşi ve suyu...
    Ateşin ve suyun komşuluğunu,birbirlerine
    omuz verişlerini,kalp verişlerini...
    Kader sözünü söylüyor:
    Ayrılık...
    'Düş sokağı'nda ise şarkımız söyleniyor:
    Sevdan bir ateş...

    ...
    Varlığın varlığında saklı.
    Seni itişimde,beni itişinde kocaman bir 'yok'
    yuva kuruyor ikimizin yokluğu...

    ...
    Düşüm o ki...
    Kalplerimiz eğilsin Dost'un huzurunda,bel kırsınlar.Dillerini,o esastan dillerini çözsün ve konuşsunlar.Bizim için 'var'ı dilesinler ve 'yakîn'i istesinler.
    Fermanımız yazılsın yine yücelerde.
    Kalem, 'yakîn' de 'yakın'laşmamızı yazsın..

    [n.dağlı]