Terim manasız! Neden? Çünkü bana göre kader denen hakikat hem zoru hem de kolayı içermekte. O yüzden böyle bir de önüne 'zor' gibi bir sıfat eklemek gereksiz.
seni öldürdüğüm için özür dilerim. bakın yukarıdaki cümlede özür ün hiç bir yaptırımı yoktur. İşte özür dilemek özel durumda da genel durumda da hiç bir yaptırıma sahip değildir. Özür dilemek bir erdem de değildir. O yüzden özür dilemiyorum
Böyle bir mezar taşı yok; öldüğümde de yazarlar mi bilmiyorum. Eğer antolojiye uğrayıp, nedire girip mezar taşı yazıları terimine tıklarlarsa ve benim bu nikte yazdığımı bilirlerse yazarlar mezar taşıma :)))
öldüm öldüm dirildim ama maalesef bu sefer olmadı arkada kalan arkadaşlara başarılar diler önümüzdeki senelerde onları da yanıma beklerim ama pek acele etmesinler ben onlarla en kısa zamanda irtibata geçeceğim
Evvvveetttt! Bak ne güzel bir terim. Şimdi Eflatun'un devleti gibi biz de devlet gibi bir hatun tanımlayalım :))) Evvet pazara çıktık farz edelim. Bir erkeğin idael eşi nasıl olmalıdır? 1- Eli ayağı düzgün olmalıdır :)) ahhaaaaa...yani her erkek çiçekleri sever; ama her erkekgüzel çiçekleri daha çok sever 2- Erkeğini anlamalıdır 3- Erkeği onu anlamasa da müsamaha göstermelidir 4- Erkeğinin her dediğini yapmalıdır 5- Az konuşup öz konuşmalıdır 6- Yemek yapmalıdır 7-erkeğinin ayaklarını yıkamaldırı 8- Kültürlü olmalıdır 9- Zeki olmalıdır; ama erkeğinden zeki değil; olsa bile bunu belli etmememlidir 10-Erkeğinin istediği kadar çocuk doğurmalıdır 11- Erkeğinden önce yaşlanmamalıdır 12- Merhametli olmalıdır 13- Aklı başında bir kadın gibi hareket etmelidir 14- Naz yapmamalıdır 15- Erkeğinden çok şey istememelidir 16- Prof olmalıdır :))) ... Allah'im Allah'im bunlar ne! :)))) Dedik ya... tavsiye: Asla böyle bir kadına sahip olmaya kalkmayın :))))))))))
Ben oldugum durumu hic de iyi gormuyorum, ben bu halde olmamaliydim diyorum; ama elden ne gelir.Aslinda, yani gercekte, hani sizin ve Tolstoy un samimi dedigi(yazar samimi olmali ki okuyucuyu gercekten kendine baglasin) dediklerinden biri olayim ben :))) Samimi olmak gercekte bazen hicbir ise yaramiyor; genliikle samimiyeti kacmak icin kullaniyorum ben; ha iste soyledim, tamam bitti gitti; ama degil. Gidisat, hayat; dogru farkli bir yere atladim, ama bosverin, ruzgarin dalgalari bir ordan bir buaraya oynattigi gibi ben de oynatayim. Bugun vapurda sehri seyrettim.Bazi binalar hic de hos gelmedi bana; ama eskiden oldugu gibi igrenc bir duygu dolmadi icime.Daha onceleri olsaydi, kotu bir yer, ruhumu bogan bir manzara gordugum zaman icime kin dolardi, ordan ve oarda yasayanlardan hem nefret ederdim; hem de onlara acirdim.Ama simdi oyle degil.Baska bir ulkeye gidip de deniz kenarinda gunesin ufukta batisini gordugumde baska ulkelerde de gunesin dogup battigini ogrendim.Baska ulkelerde mezarliklari gorunce orda da insanlarin oldugune kanaat getirdim.Bunlar beni nereye goturdu? Eskiden nefret ettigim bir yerde kalamam sanirdim; ama sonra aklima aslinda benim yasadigim yerin de nefret ettigim yerlerden bir farki olmadigini gordum; o zaman neydi beni orayan baglayan? Hatiralarim, ailem, arkadaslarim, aliskanligim? .. Bu sorulara kesin bir cevap veremem; ama kesin bir cevap verebilecegim baska bir nokta var: Her yerin Allah in oldugu. Insan birnbir cesittir, kotusunden, iyisine kadar.Bize dusen insani sevmek; ama bunun icin bir seye inanmak lazim.Peyami Safa nin deyisimiyle inanmak ne kadar boyun egmek olsa da; inanmali ve Allah inancinin ve O nun her eyi kapsayicligi onunde boyun bukmeli.Sadede gelecek olursak, insan ruhu kurudan, verimliye cesit cesit.Eger biz insani sirf Allah yarattigi icin seversek, yani Allah tan oturu seversek iste o zaman her kulu kapsayabiliriz; ama benim gibi sevmediginizden uzak durursaniz, bazi yerleri gormeden tanimadan gecip gidersiniz.Iste o sevmedigim yerler de kurak insan ruhlari gibi, ben nonlari tanimak dahi istemiyordum bir zamana kadar; ta ki Allah in her yerde olduguna ve her yerin O nun olduguna inanisima kadar.Her yer O nun, o halde nicin ben bir yere karsi kotu duygular besleyeyim; cunku yalniz degilim ben; ben yalniz degilim; O hep her yerde. Dogrudur zaman treni cok hizli gidiyor ve gonul buna yetismek de zorlaniyor.Oldu diyorsunuz; ama hiv de umdugunuz gibi degil.Hayat altin tepsiden yemek yiyecegim diyenlere altin tepsiden vermiyor; belki yemek bile vermiyor.Neye niyet, neye kismet. Uzulmemek lazim, nicin bu haldeyim diyerek; cunku her noktadan sonra baska bir cumle baslar; noktalar sadece verilen molalardir ve bu molalari bize O verir.belki kurumuz dudaklar icin biraz sevgi, biraz sevkat; yabancilik cekmemek... Biliyorum her ey birbirine girdi, aslinda ben Ortakoy den gordugum deniz manzarasi uzerinden bir seyler yazacaktim; ama basmbaska bir seyler ortaya cikti. Gozlerimi cevirdim, ufugu aradim alabildigine ruzgar esiyordu, bir benim yuzume bir digerlerinin ama ben ondan yuz cevirmedim gozyaslarim istemeyrek de olsa akti ne aidan ne mutluluktan, bu ruzgarin gozlerimle oynadigi bir oyundu sonra kuslari seyrettim alcaktan ucanlari yuksekten ucanlari ayni insanlar gibi sonra da onlarin yarismalarina tanik oldum kiyiya vardigimda kara ayaklarimin altinda sallandi o bile biliyordu insanin yukunu artik geldiginde zaman denizlerde ruzgar kalmayip kuslar ucmadiginda insan yukunu biraktiginda karalar susacak ... hafif isikli denizde her sey bir biri icinde bir cocuk dusmus kopruden neden ve nasil bilinmez ama olmus, sebepler bilinmese de daha gencecik vucut su da toprak olmus ne aci vapurlar gecer benim koprumun altindan padisah saraylari deniz kenarinda eski gunleri yad eder tarih kokar benim denizim tarik kokar benim insanim eski istanbul denizin icinden seslenir: biz burdayiz diye ama sadece akisler belirir denizde bizim akislerimiz, yeni istanbullularin eskiler bize ayna olur gok kararmis hava cekilmis dehlizine gunez baska diyarlarda cicek acmis yagmur seyiriyor gokten, bu aksam da huzun var yuzunde denizin yuttuklarin agliyor bize agliyor kendine agliyor eskiye agliyor
...
'Zamana anlatamiyor buyuyup serpilmek icin ona ne kadar cok ihtiyaci oldugunu. Yagmurlar gibi saatlerce, gunlerce, aylarca yagmazsa uzerine kupkuru, catlak dudaklar gibi kanlar icinde kaldigini...'
'Oyle ruhlarla tanistim ki, olmamasi gereken yere suruklenip gitmis oyle yalniz ruhlar gordum ki, artik yalnizca ellerinden tutup, yanlarina egilip, fisildamak istiyorum; gel su kayanin uzerinde, bu cicek acmis agacin altinda biraz oturalim... sogudun saclarini sularda yikayisini uzun uzun cok uzun gunler boyu seyredelim... sakinlik gerek gonlune, zaman gerek, dudaklarinda kanayan yaralari onarmak icin sevgi gerek... '
'Ne zaman birisinin elinden tutmaya kalksam, bakiyorum trenin kalkma saati gelmis... platforma kostururken buluyorum kendimi... yerinden kipirdamak istemeyen gonlumu oradan oraya tasiyorum surekli...'
Terim manasız! Neden? Çünkü bana göre kader denen hakikat hem zoru hem de kolayı içermekte. O yüzden böyle bir de önüne 'zor' gibi bir sıfat eklemek gereksiz.
seni öldürdüğüm için özür dilerim.
bakın yukarıdaki cümlede özür ün hiç bir yaptırımı yoktur. İşte özür dilemek özel durumda da genel durumda da hiç bir yaptırıma sahip değildir. Özür dilemek bir erdem de değildir. O yüzden özür dilemiyorum
Böyle bir mezar taşı yok; öldüğümde de yazarlar mi bilmiyorum. Eğer antolojiye uğrayıp, nedire girip mezar taşı yazıları terimine tıklarlarsa ve benim bu nikte yazdığımı bilirlerse yazarlar mezar taşıma :)))
öldüm öldüm dirildim
ama maalesef bu sefer olmadı
arkada kalan arkadaşlara başarılar diler
önümüzdeki senelerde onları da yanıma beklerim
ama pek acele etmesinler
ben onlarla en kısa zamanda irtibata geçeceğim
ben açarım; benim böyle defterlerim var; ne yazmışım diye bakarım. Genellikle de yazdiklarimi begenmem
Evvvveetttt! Bak ne güzel bir terim. Şimdi Eflatun'un devleti gibi biz de devlet gibi bir hatun tanımlayalım :))) Evvet pazara çıktık farz edelim. Bir erkeğin idael eşi nasıl olmalıdır?
1- Eli ayağı düzgün olmalıdır :)) ahhaaaaa...yani her erkek çiçekleri sever; ama her erkekgüzel çiçekleri daha çok sever
2- Erkeğini anlamalıdır
3- Erkeği onu anlamasa da müsamaha göstermelidir
4- Erkeğinin her dediğini yapmalıdır
5- Az konuşup öz konuşmalıdır
6- Yemek yapmalıdır
7-erkeğinin ayaklarını yıkamaldırı
8- Kültürlü olmalıdır
9- Zeki olmalıdır; ama erkeğinden zeki değil; olsa bile bunu belli etmememlidir
10-Erkeğinin istediği kadar çocuk doğurmalıdır
11- Erkeğinden önce yaşlanmamalıdır
12- Merhametli olmalıdır
13- Aklı başında bir kadın gibi hareket etmelidir
14- Naz yapmamalıdır
15- Erkeğinden çok şey istememelidir
16- Prof olmalıdır :)))
...
Allah'im Allah'im bunlar ne! :))))
Dedik ya...
tavsiye: Asla böyle bir kadına sahip olmaya kalkmayın :))))))))))
var tabii!
uykunda ölmedin: hâlâ yaşayacaksın
-ohoooo hooooo...yapmadığım şey kalmadı! sen neden bana çekmedin ulan!
- ne bilim dayı?
- bir şeyi de bil!
başka zaman yapalım: erteleme
(28.12.2004 21:03) Mai Salon
Bize zaman ve gonul gerek
Ben oldugum durumu hic de iyi gormuyorum, ben bu halde olmamaliydim diyorum; ama elden ne gelir.Aslinda, yani gercekte, hani sizin ve Tolstoy un samimi dedigi(yazar samimi olmali ki okuyucuyu gercekten kendine baglasin) dediklerinden biri olayim ben :))) Samimi olmak gercekte bazen hicbir ise yaramiyor; genliikle samimiyeti kacmak icin kullaniyorum ben; ha iste soyledim, tamam bitti gitti; ama degil.
Gidisat, hayat; dogru farkli bir yere atladim, ama bosverin, ruzgarin dalgalari bir ordan bir buaraya oynattigi gibi ben de oynatayim.
Bugun vapurda sehri seyrettim.Bazi binalar hic de hos gelmedi bana; ama eskiden oldugu gibi igrenc bir duygu dolmadi icime.Daha onceleri olsaydi, kotu bir yer, ruhumu bogan bir manzara gordugum zaman icime kin dolardi, ordan ve oarda yasayanlardan hem nefret ederdim; hem de onlara acirdim.Ama simdi oyle degil.Baska bir ulkeye gidip de deniz kenarinda gunesin ufukta batisini gordugumde baska ulkelerde de gunesin dogup battigini ogrendim.Baska ulkelerde mezarliklari gorunce orda da insanlarin oldugune kanaat getirdim.Bunlar beni nereye goturdu?
Eskiden nefret ettigim bir yerde kalamam sanirdim; ama sonra aklima aslinda benim yasadigim yerin de nefret ettigim yerlerden bir farki olmadigini gordum; o zaman neydi beni orayan baglayan?
Hatiralarim, ailem, arkadaslarim, aliskanligim? ..
Bu sorulara kesin bir cevap veremem; ama kesin bir cevap verebilecegim baska bir nokta var: Her yerin Allah in oldugu.
Insan birnbir cesittir, kotusunden, iyisine kadar.Bize dusen insani sevmek; ama bunun icin bir seye inanmak lazim.Peyami Safa nin deyisimiyle inanmak ne kadar boyun egmek olsa da; inanmali ve Allah inancinin ve O nun her eyi kapsayicligi onunde boyun bukmeli.Sadede gelecek olursak, insan ruhu kurudan, verimliye cesit cesit.Eger biz insani sirf Allah yarattigi icin seversek, yani Allah tan oturu seversek iste o zaman her kulu kapsayabiliriz; ama benim gibi sevmediginizden uzak durursaniz, bazi yerleri gormeden tanimadan gecip gidersiniz.Iste o sevmedigim yerler de kurak insan ruhlari gibi, ben nonlari tanimak dahi istemiyordum bir zamana kadar; ta ki Allah in her yerde olduguna ve her yerin O nun olduguna inanisima kadar.Her yer O nun, o halde nicin ben bir yere karsi kotu duygular besleyeyim; cunku yalniz degilim ben; ben yalniz degilim; O hep her yerde.
Dogrudur zaman treni cok hizli gidiyor ve gonul buna yetismek de zorlaniyor.Oldu diyorsunuz; ama hiv de umdugunuz gibi degil.Hayat altin tepsiden yemek yiyecegim diyenlere altin tepsiden vermiyor; belki yemek bile vermiyor.Neye niyet, neye kismet.
Uzulmemek lazim, nicin bu haldeyim diyerek; cunku her noktadan sonra baska bir cumle baslar; noktalar sadece verilen molalardir ve bu molalari bize O verir.belki kurumuz dudaklar icin biraz sevgi, biraz sevkat; yabancilik cekmemek...
Biliyorum her ey birbirine girdi, aslinda ben Ortakoy den gordugum deniz manzarasi uzerinden bir seyler yazacaktim; ama basmbaska bir seyler ortaya cikti.
Gozlerimi cevirdim,
ufugu aradim
alabildigine ruzgar esiyordu, bir benim yuzume bir digerlerinin
ama ben ondan yuz cevirmedim
gozyaslarim istemeyrek de olsa akti
ne aidan ne mutluluktan,
bu ruzgarin gozlerimle oynadigi bir oyundu
sonra kuslari seyrettim
alcaktan ucanlari
yuksekten ucanlari
ayni insanlar gibi
sonra da onlarin yarismalarina tanik oldum
kiyiya vardigimda kara ayaklarimin altinda sallandi
o bile biliyordu insanin yukunu
artik geldiginde zaman
denizlerde ruzgar kalmayip
kuslar ucmadiginda
insan yukunu biraktiginda
karalar susacak
...
hafif isikli denizde
her sey bir biri icinde
bir cocuk dusmus kopruden
neden ve nasil bilinmez
ama olmus, sebepler bilinmese de
daha gencecik vucut
su da toprak olmus
ne aci
vapurlar gecer benim koprumun altindan
padisah saraylari deniz kenarinda eski gunleri yad eder
tarih kokar benim denizim
tarik kokar benim insanim
eski istanbul denizin icinden seslenir: biz burdayiz diye
ama sadece akisler belirir denizde
bizim akislerimiz, yeni istanbullularin
eskiler bize ayna olur
gok kararmis
hava cekilmis dehlizine
gunez baska diyarlarda cicek acmis
yagmur seyiriyor gokten,
bu aksam da huzun var yuzunde denizin
yuttuklarin agliyor
bize agliyor
kendine agliyor
eskiye agliyor
...
'Zamana anlatamiyor buyuyup serpilmek icin ona ne kadar cok ihtiyaci oldugunu.
Yagmurlar gibi saatlerce, gunlerce, aylarca yagmazsa uzerine kupkuru, catlak dudaklar gibi kanlar icinde kaldigini...'
'Oyle ruhlarla tanistim ki, olmamasi gereken yere suruklenip gitmis oyle yalniz ruhlar gordum ki, artik yalnizca ellerinden tutup, yanlarina egilip, fisildamak istiyorum; gel su kayanin uzerinde, bu cicek acmis agacin altinda biraz oturalim... sogudun saclarini sularda yikayisini uzun uzun cok uzun gunler boyu seyredelim... sakinlik gerek gonlune, zaman gerek, dudaklarinda kanayan yaralari onarmak icin sevgi gerek... '
'Ne zaman birisinin elinden tutmaya kalksam, bakiyorum trenin kalkma saati gelmis... platforma kostururken buluyorum kendimi... yerinden kipirdamak istemeyen gonlumu oradan oraya tasiyorum surekli...'
Eylük ayında tekrar yayın hayatına dönüyor.
www.akiloyunlari.com