gelcem ama sen gitmiyorsun ki! sen git ciddi gelcem inan ki ya! neden gelmim; ama sen orda olursan nasıl gelirim hem elalem neder? Ne! olmaz, kesinlikle olmaz. bak ne diyorum beni dinle: sen git ben gelcem..ya başka yolu yok bu işin. sen gitmeden ben gelemem. ben gelirsem senin gitmen gerek
(tuvalet önünde adam sevgilisini beklemektedir ve kadın adamı içeriye çağırmaktadır; makyajı olmuş mu die; ama adam kadın gitmezse içeriye girmek istmemektedir; illa kadının gitmesi gerekmektedir; yoksa elalem neder :))))
canım benim canım benim seni ben pek çok pek çok severim sen bir ana sen bir baba artık oldun kutsal dana okut öğret ve nihayet yurda yararlı bir insaniyet okut öğret ve nihayet yurda yararlı bir insan et!
Pİnokyo'ya Felsefi Bir Yaklaşım :)) Tahtadır kendileri; ama öz olarak bir ağaçtır. Sevgi bu evrendeki gizli güçtür. Sevgiye gark olan her şey değişir, güzelleşir, büyür vs. Ağaçlar da sevgiye muhtaçtır; çiçekler de ve diğer canlılar da olduğu gibi. Bir ağaç sizin onu sevdiğinizi...(buraya fiil getiremedim) değişir. Pinokya da da olan budur. Gepetto çok sever biricik tahta gıçlı oğlunu. Ve bu sevgi özünde sevgi olan Pinokya yı canlandırır, değiştirir. Burun uzama hadisesi de bu noktada devreye girer. Aslında bu noktada değil. Nasıl ki özünde ağaç olan pinokya atası ağaç gibi hareket edecektir. Çünkü bu asli kabiliyetini korumuştur. İşte Pinokya ya can veren anlatıcı da uzama hadisesini çocuklara ders olmsı niteliğinde 'yalncılıkla' birleştirmiştir ve ilerde manken olmak isteyen çocuk asla yalan söylemyecektir :))
Romancılar ikiye ayrılır: Büyükler ve küçükler; büyükleri büyük yapan romanlarında yazdıkları kelimlere işledikleri anllamlardır; halbuki küçük romancılar sayfalarca kelime yazarlar; ama yapabildikleri sadece yazmaktır
gelcem ama sen gitmiyorsun ki!
sen git ciddi gelcem
inan ki ya!
neden gelmim; ama sen orda olursan nasıl gelirim
hem elalem neder?
Ne!
olmaz, kesinlikle olmaz. bak ne diyorum beni dinle:
sen git ben gelcem..ya başka yolu yok bu işin.
sen gitmeden ben gelemem.
ben gelirsem senin gitmen gerek
(tuvalet önünde adam sevgilisini beklemektedir ve kadın adamı içeriye çağırmaktadır; makyajı olmuş mu die; ama adam kadın gitmezse içeriye girmek istmemektedir; illa kadının gitmesi gerekmektedir; yoksa elalem neder :))))
Çelik ve onun köpeği Çoma(r) k
Çomark alman köpeği :)
canım benim canım benim
seni ben pek çok pek çok severim
sen bir ana
sen bir baba
artık oldun kutsal dana
okut öğret ve nihayet
yurda yararlı bir insaniyet
okut öğret ve nihayet
yurda yararlı bir insan
et!
Ö-ldü L-eyla Ü-zgünüm M-ecnun
Pİnokyo'ya Felsefi Bir Yaklaşım :))
Tahtadır kendileri; ama öz olarak bir ağaçtır. Sevgi bu evrendeki gizli güçtür. Sevgiye gark olan her şey değişir, güzelleşir, büyür vs. Ağaçlar da sevgiye muhtaçtır; çiçekler de ve diğer canlılar da olduğu gibi. Bir ağaç sizin onu sevdiğinizi...(buraya fiil getiremedim) değişir.
Pinokya da da olan budur. Gepetto çok sever biricik tahta gıçlı oğlunu. Ve bu sevgi özünde sevgi olan Pinokya yı canlandırır, değiştirir.
Burun uzama hadisesi de bu noktada devreye girer. Aslında bu noktada değil. Nasıl ki özünde ağaç olan pinokya atası ağaç gibi hareket edecektir. Çünkü bu asli kabiliyetini korumuştur. İşte Pinokya ya can veren anlatıcı da uzama hadisesini çocuklara ders olmsı niteliğinde 'yalncılıkla' birleştirmiştir ve ilerde manken olmak isteyen çocuk asla yalan söylemyecektir :))
bir hatun bulalım
o hatunu sevelim
çiçek verelim
çiçekle kandırıp
teklif edelim
yüzüğü takalım
nikah yapalım
sonra da hamile yapalım(bırakalım biraz ağır olur diye bole soledim)
bebelerimiz olsun
nur topu gibi doğsun
adlarını da
annesi koysun
babası sağ olsun :))))
aya bak yıldıza bak
koşup gelen baldıza bak
baka baka bir hal oldum
komşulara madara oldum
ulan baldız ben seni
akşama kadar arar oldum
kafiyeli olsun işte diye :)
Romancılar ikiye ayrılır: Büyükler ve küçükler; büyükleri büyük yapan romanlarında yazdıkları kelimlere işledikleri anllamlardır; halbuki küçük romancılar sayfalarca kelime yazarlar; ama yapabildikleri sadece yazmaktır
Uzaklaştıkça büyüyen şeylerden korkmayın; çünkü onlar bir hayaldir; yakınlaştıkça büyüyen şey; işte asıl korkmanız gereken o dur
İnsanı anlamanın yollarından biri onu çalkalamaktır