ELTİ HATUN TUNCELİ (DERSİM) BİR EFSANELER ŞEHRİ.....
Tunceli ili Mazgirt ilçesi merkezinde bulunan Elti Hatun Türbesi 14. yüzyıl eseri bir kümbettir. İçinde ikisi büyük, bir tanesi de küçük olmak üzere birbirine yapışık üç tane mezar bulunur. Mazgirt ilçesi ve yöresi uzun süre Akkoyunlular'ın idaresinde kalmıştır. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yanında bulunan kız kardeşi Elti Hatun hastalanır. Artık öleceğini tahmin eden kadın, kardeşi Uzun Hasan'a: Ben yılandan çok korkarım. Şayet ölürsem benim tabutumu yere gömme. Bana bir kümbet yapıp tabutumu burada astır, diye vasiyette bulunur. Kardeşinin vefatından sonra isteğini yerinne getiren Uzun Hasan bugünkü Elti Hatun türbesini yaptırır ve içerisine uzunca bir zincir asarak kardeşinin tabutunu havada kalacak şekilde bu zincire asar. Rivayete göre ertesi gün kız kardeşinin mezarını ziyarete gelen Uzun Hasan türbenin kapısını açar açmaz kız kardeşinin tabutuna sarılı büyük bir yılan görür ve irkilerek geri kaçar. Tanrı Buyruğuna karşı gelinmez. Mukadderata boyun eğmek lazımdır, diyerek havada asılı duran tabutu zincirden indirir ve toprağa defnettirir. Zincir hala kümbetin tavanından aşağı ucunda dört halkası ile sarkık durmakta, mezar da zincirin tam altında kümbetin ortasında yer almaktadır. Sekizgen şeklinde yapılan Elti Hatun Türbesi'nin yanında bir de çeşme olduğu söylenmekte ise de izine raslanmamıştır. Türbeye ait bilgileri içeren kitabenin restoresi sırasında muhafaza altına alınacağı kaydıyla ilgililer tarafından götürüldüğü söylenmektedir. Türbenin içerisinde bulunan iki büyük bir de küçük mezarın bir tanesinin Elti Hatun'a bir tanesinin Uzun Hasan'ın annesine, bir tanesinin de Uzun Hasan'ın yeğenine it olduğu rivayet edilmektedir.
Gelin Pınarı veya diğer adıyla Gençlik Şelalesi Nazimiye ilçesinin kuzeyinde, Nazimiye ilçesine 13 km. uzaklıktaki Dereova bucağının yanında bulunmaktadır. 30-40 m. yükseklikteki kayalardan sarkıtlar ve dikitler yaparak ince ince akan sular, alışılmış bir şelale görünümünün dışında buraya bir efsane havası vermektedirler. Yazın bunaltıcı sıcağında şelalenin 50 m. yakınına varıldığında bir anda bir anda sanki binlerce vantilatörün çalışarak meydana getirdiği bir serinlik insanın bedenini sarar. Kayalardan aşağıya iplik iplik akan suların gerek sesi, gerek serinliği ve gerekse manzarası görülmeye değer bir tabiat harikasıdır. Buranında kendisine özgü efsanesi şöyledir: Bu yörede yaşayan ailelerden birinin genç oğlu ile genç kızı evlendirilir. Yeni gelin yöre adetlerine göre belli bir süre evde kaldıktan sonra, bir gün kaynanası kendisine: -Hadi gelinim. Şu bakracı al. Sağım yerine getirilen hayvanlarınızı sağ ve sütü al getir, der. Gelin bakracı alır. Köyün diğer genç kızları, gelinleri gibi oda sağım yerine gelir ve kendine ait bütün sütlü hayvanları sağar, bakracını sütle doldurur. Ancak en son sağdığı kara keçi birden ayağını vurur. Süt dolu bakracı devirir, süt akar, gider. Gelin birden şaşırır, çok üzülür. Ağlamaya başlar. 'Daha yeni gelinim.Bana elinden iş gelmez, beceriksiz gelin diyecekler. Benimle alay edecekler diye sızlanır ve bir yandan da kara keçiye beddualar yağdırır. O sırada gelinin geciktiğini gören kaynana, yüksekçe bir yere çıkarak acele gelmesi için gelinine seslenir. Gelin mahcup ve üzgün bir şekilde, önündeki boş bakracı, boş götürmektense yaradana sığınarak yanındaki pınardan su ile doldurur ve ağzına da bir bez kapatıp, o şekilde getirip sepetin altına koyar. Bir müddet sonra sütü kaynatıp mayalamak için,bulunduğu yerden almaya gelen kaynana, bezi kaldırdığında bakracın içindeki su süt olmuştur. Bir kenarda durarak olanları üzüntü ile seyreden gelin, kendisini mahcup etmediği için Tanrıya şükreder. O gün, bugündür bu pınardan akan sular koyunlar sağılmaya başlandığında, süt renginde akarlar. Koyunların sütü kesilince de tekrar tabii rengine dönerler.
Zamanın birinde bir pir varmış, onun da bir tek kızı. Kızı bir gün ölür. Dede birkaç gün üst üste kızını rüyasında görür. Kızı, “Baba” der “Benim mezarımı aç. Bende bir emanet var onu al.” Dede gördüğü rüyayı taliplerine anlatır. Bunun üzerine karar verilip mezar açılır. Kızın tabutunun içerisinde beşiğe benzer bir şeyin içerisinde bir çocuk şahadet parmağını emmektedir. Çocuğu oradan alırlar. Dede rüyasında tekrar görür kızını. Kız, rüyasında babasına, “Çocuğun adını ‘Munzur’ bırakın.” der.
Gel zaman git zaman Munzur, yedi yaşına gelir ve Tunceli’nin Ovacık İlçesine bağlı Koyungölü civarında yaşayan bir ağanın koyunlarını gütmek için yanında çobanlık yapmaya başlar.
Munzur’un ağası hac zamanı geldiği için hacca gitmiş. Ağasının hacda olduğu bir gün Munzur ağanın hanımının yanına gelir ve; -Hanımım, ağamın canı sıcak helva ister. Helvayı yaparsan ben kendisine götürürüm, der.
Ağanın hanımı önce şaşırır, sonra herhalde zavallı çobanın canı helva yemek istiyor, doğrudan söylemeye dili varmıyor, utanıyordur. Ağasını da bahane ediyor. Kendisine bir helva yapayım da yesin, der. Helvayı pişirir, bir bohçanın içine bağlar ve Munzur’a; -Al evladım götür, der.
O sırada ağa hacda namaz kılmaktadır. Namaz sırasında sağa selam verirken bir de bakar ki sağ yanında elinde bir bohça ile Munzur dikilmiş duruyor. Namazını bitirip Munzur’a; -Hoş geldin evladım, burada ne arıyorsun? Nedir o elindeki? der. Munzur’da; Ağam canın sıcak helva istemişti, onu sana getirdim, der.
Elindeki bohçayı ağasına uzatır. Ağası bohçayı açar ve bakar ki içinde sıcacık helva paketlenmiş duruyor. Ağa hayretler içinde Munzur’a bir şeyler söylemek için başını çevirdiğinde bir de bakar ki Munzur yanında yok.
Ağa hac görevini tamamlayıp köyüne döndüğünde komşuları herkes elinde bir hediye ile hacıyı karşılamaya giderler.Munzur’da götürecek başka bir hediyesi olmadığından bir çanağın içerisine koyunlarından bir miktar süt sağar ve bununla ağasını karşılamaya gider.
Ağa Munzur’u görünce yanındakilere; -Asıl hacı Munzur’dur. Öpülecek el varsa Munzur’un elidir. Önce ben öpeceğim der ve Munzur’a doğru koşar.
Munzur bu konuşmaları duyduğunda; -Aman ağam Allah aşkına. Böyle bir şey olmaz. Ben yıllarca senin ekmeğinle, aşınla büyüdüm. Sen nasıl benim elimi öpersin. Ben sana elimi öptürmem, der ve kaçmaya başlar.
Munzur önde ağa ve yanındakiler arkasında bir kovalamaca başlar.
Şimdiki Munzur ırmağının çıktığı ilk yere geldikleri zaman Munzur’un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz bir su fışkırır. Munzur kırk adım daha atar. Fışkıran bu sulardan bir ırmak meydana gelir. Munzur’un arkasından koşanlar bu ırmaktan öteye geçemezler. Munzur da bu dağlarda kaybolur gider.
Yöre halkının efsaneleştirdiği Munzur ile, Tanrının varlıklı ve sözü geçen kişiler yanında bir çobanın da keramet sahibi olabileceğini, çoban olsa bile Tanrının sevgisine mahzar olabilecek temiz yürekli, imanlı insan olabileceği belirtilmekte, Munzur’u bu inançla efsaneleştirmektedirler.
Hikayesinin anlatıldığı kendi ismini taşıyan halk şarkısı birçok çağdaş sanatçı ve grup tarafından yorumlanmıştır.
Dersim (Tunceli) yöresinde yaşadığı anlatılan Dersim aşiretlerinden Kureyşan aşiretine bağlı bir ermiştir.Asil adi Sah Haydar olmak üzere, Mahmud Hayrani'nin ogludur. Mahmud Hayrani ise Mevlana'nin bir müridi olarak taninmis bir kisiliktir. Haci Bektas-i Veli'yle akrabaligi oldugunu savunan bir kavimin 9. yada 11. atasidir. Soy seceresi bakimindan Hace Bektas ile ayni Imama cikar.
Mahmud Hayrani Zeve yakınlarında bulunan Zargovit tepesinde hayvanlari otlatmak için bir ev yapar. Burada hayvanlari ile mesgul olur. Kışın zemherinde keçilerinin gayet güzel beslendiklerini gören Seyyit Mahmud-i Hayrani 'Acaba sah Haydar bu kisin ortasinda bu hayvanlara ne yediriyor ki hayvanlar bu kadar güzel besleniyorlar. 'Diye merak eder ve sah Haydar ile hayvanlarin bulundugu yere gider. Bir de bakar ki sah Haydar elindeki çubugu hangi meşe agacina değdiriyorsa agaç hemen yeşeriyor.Taze süsleniyor,keçilerde bu filizlerden yiyerek besleniyor.
Seyyit Mahmud-i Hayrani durumu görünce sesini çikarmadan geri dönmek ister. Ancak o sirada bir keçi,bir kaç kez üst üste hapsirir. Şah Haydar da ne oldu Babam Dervis Mahmud'umu gördün ki bu kadar hapsirirsin, der ve arkasına baktığında babasının kendisine görünmeden gitmek istediğini görür.
Babasına bizzat ismi ile hitap ettiği için utanır mahcup olur.Mahcubiyetinden kaçıp halen Düzgün baba dağı olarak söylenen bir tepeye çıkar ve burada mekan tutar.(Rivayet olunur ki şah Haydar babasına ismen hitap ettiği için Mahcubiyetinden ötürü kaçtığı zaman ayağında kışın karda giyilen hedik veya lekan varmış.Bu hediklerle Zargovit'den Düzgün Baba tepesine kadar (takriben 5km) üç adım atmış bastığı her yerde hedikler taşa iz bırakmış ve bu izler hala durmaktadır.)
Bir iki gün eve gelmeyen Şah Haydar'ın annesi endişelenir. Durumunu öğrenmesi için babasına rica eder. O da yanındaki müritlerine gidin bakın bakalım bizim şah Haydar ne alemde? der.
Müritlerinden birkaç kişi bu 2500 m. yüksekliğindeki dağın tepesine çıkar Şah Haydar ile görüşürler. Durumun iyi olduğunu her hangi bir sorununun olmadığını öğrenirler ve tekrar Zeve'ye dönerler. Seyyid Mahmud-i Hayrani'ye durumu düzgündü merak edilecek herhangi bir şey yoktur.Selam ve hürmet eder ellerinizden öper derler. (Bu düzgündür sözü dilden dile dolaşır ve asıl adı Şah Haydar olan bu zat'a artık bir süre sonra Düzgün Baba olarak bir isim atfedilir. O günden bu güne Düzgün baba olarak söylenir.) Bugün de dahi halk şifa bulmak için Düzgün Baba'ya gider adaklar adar ve ziyaret eder
Nihat Behramoğlu (d. 18 Kasım 1946) , Türk gazeteci, şair ve yazardır.
Gazetecilik Yüksek Okulu'nu bitirdi. İlk şiiri 1967'de yayımlandı. 1975'te Ataol Behramoğlu ile birlikte Militan dergisini ve 1979'da Yılmaz Güney ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. 1972'de çıkardığı ilk şiir kitabı olan Hayatımız Üstüne Şiirler kitabı yasaklandı ve yazdıklarından ötürü 12 Mart Dönemi'nde iki yıl askeri cezaevinde tutuklu olarak yattı.
Cezaevinden çıktından sonra bir süre gazetecilikle uğraştı. Sivil mahkemelerde ve sıkıyönetim mahkemelerinde hakkında birçok dava açıldı. 12 Eylül Dönemi'nde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığından çıkarıldı. 1996 yılında Türkiye'ye döndü. Bugüne değin 12 şiir kitabı yayımlandı.Şiirlerinde 'doğa'nın yeri oldukça dikkat çekicidir. Sözcük dağarcığındaki zenginlik şiirini şiir yapar. 2000'de Entellektüel dergisinde çıkan 'Özlemin Kadar' adlı şiir incelenmeye değerdir.
Şiir Hayatımız Üstüne Şiirler (1972) Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar (1974) Dövüşe Dövüşe Yürünecek (1976) Hayatı Tutuşturan Acılar (1978) Irmak Boylarında Turaç Seslerinde (1980) Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinde (1982) Ay Işığı Yana Yana (1986) Yine de Gülümseyerek (seçmeler, 1987) Cenk Çeşitlemeleri (1988) Kundak (2000)
Roman Gurbet (1987) Lanetli Ömrün Kırlangıçları (1991) Kız Ali (1998)
Çocuk kitabı Kuyruğu Zilli Tilki (1979) Göğsü Kınalı Serçe (1980)
Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit (1977) Anı Darağacında Üç Fidan (1976)
Yalçın Küçük (İskenderun, 1938) Türk yazar, filozof, ekonomist, tarihçi, isim-bilimci, sosyolog ve devrimci.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni 1960 yılında bitirdi. 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı'nda görev aldı. 1966'da ODTÜ'de öğretim üyeliğine başladı. Yön, Emek, Ant dergilerinde yazdı. 1971'de doçentliğe yükseldi, 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra görevden alındı. 1973-76 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesinin ekonomi servisini yönetti. 1970'lerde, Türkiye İşçi Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı, 1975'ten itibaren yayınlanan ve partiye yakınlığıyla bilinen Yürüyüş Gazetesi'nin editörlüğünü yaptı, ancak 1978'de partiden ihraç edildi. 1979'da kendisiyle beraber TİP'ten ihraç edilenlerle birlikte Sosyalist İktidar Dergisi'ni çıkarmaya başladı. Aynı yıl Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde öğretim üyesi oldu. 12 Eylül Darbesi'nden sonra üniversiteden uzaklaştırıldı. 1983'te Yeni Bir Cumhuriyet İçin adlı yapıtından ötürü tutuklanarak, cezaevine girdi; daha sonra aklandı. 1987'de Gazi Üniversitesi'nde profesör oldu ve 1994'te emekli oldu. 80 darbesinden sonra aydınların cunta yönetimine karşı örgütlenmesinde büyük çaba göstermiştir. Aziz Nesin ile birlikte Aydınlar Dilekçesi Hareketi'ni örgütlemiştir. 1987-1992 yılları arasında Toplumsal Kurtuluş adlı sosyalist bir aylık dergi çıkarmıştır. Daha sonra bu dergi kapanarak yerine Hep İleri adlı bir dergi çıkmıştır. Özgür Üniversite adıyla bilinen Özgür Ekin Derneği'nin kurucusudur. 1993'te Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olmasını ve Matild Manukyan'ın vergi rekortmeni olmasını öne sürerek Fransa'ya gitti. Çeşitli sol dergiler çıkarttı. 1998'de Türkiye'ye döndü ve iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2000 yılında tahliye oldu. Sky Türk adlı televizyon kanalında Kalemler ve Kılıçlar programını yaparken, program Sky Türk İcra Kurulu tarafından sonlandırıldı
ŞAMİL BASAYEV ÖLÜMSÜZ BİR DEVRİMCİ KOMUTAN..........
Şamil Basayev, 1965'de Çeçenistan'ın Vedeno bölgesi'nin Vedeno köyünde doğdu. 1987 yılında Moskova'da mühendislik eğitimine başladı. Öğrencilik yıllarında devrimci kişiliği ile ön plana çıkmıştı. Moskova'da odasının duvarında Che Guevera'nın posterinin asılı olduğunu verdiği bir demeçte dile getirdi.
1991 Ağustosu'nda Moskova'daki hükümet darbesi sırasında Boris Yeltsin taraftarları arasında yer aldı. Adını ilk defa Çeçenistan'da yaşananları dünyaya duyurmak için bir Rus uçağını kaçırarak Ankara'ya indirdiğinde duyurdu.
1992 yılında Cahar Dudayev'in emri ile Abhazya'ya gönderilen Çeçen birliklerin komutanı iken, Abhazya'nın Gürcü işgalinden kurtulmasında birinci dereceden etkili olan Kafkas Halkları Konfederasyonu (KHK) birliklerinin komutanlığına getirildi. Abhazya'nın ardından Çeçenistan'a dönerek Dudayev'e karşı muhalefete geçen Rus yanlısı silahlı birliklerin dağıtılmasında etkili oldu. 1994 yılı aralık ayında Ruslar'ın Çeçenistan'ı işgal etmesiyle Çeçen komutanların en önemlilerinden biri haline geldi. 1995 yılı başında Rus savaş uçakları Şamil'in Vedeno'daki evini bombalayarak ailesinden 11 kişiyi şehid ettiler. Rus güçlerin sivillere karşı giriştikleri katliamların en üst seviyelere ulaştığı Haziran 1995'de, yaşananları dünya kamuoyuna duyurabilmek için 150 savaşçının Budennovsk kentine düzenlediği eylemi yönetti.
1996 yılı Nisan ayında Çeçen Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı'na getirildi. Ve Rus güçleri Çeçenistan'ı boşaltmaya mecbur eden Cahar-Kale(Grozni) operasyonunu komuta etti. 1998 de Cahar-Kale'de yapılan Çeçen-Dağıstan Halkları Kongresi'nde başkan seçildi. Kongrenin ikinci toplantısında alınan kararla 1 Ağustos 1999'da kurulan İslam Şûrâsı'nın başkanlığına getirildi.
1999'da Rusya'nın Çeçenistan'ı yeniden işgali üzerine Çeçenistan'a dönerek doğu cephesi komutanlığı görevini sürdürmeye başladı. İkinci savaş sırasında da başkent Grozni'yi savunan Basayev, kentten çekilirken yaralanmış, bir bacağının bir kısmı kopmuştu. Basayev, Devlet Başkanı Dokka Umarov'un emrinde Çeçenistan Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı görevini sürdürmekteyken 10 temmuz 2006 tarihinde, inguşetya’nın Ekazevo köyü’nde, bulunduğu askeri konvoydaki bir patlayıcının infilak etmesi sonucu hayatını kaybetti.
Wednesday, 26 December 2007 Halkın Yürüyüşü Gazetesi Editörü Govindan Kutty Derhal ve Koşulsuz şekilde Serbest Bırakılsın!
Açlık Orucunun 8. gününde olan Govindan Kutty’nin yaşamını koru!
26 Aralık 2007
(Hindistan) 19 Aralık günü Kerala polisi Govindan Kutty’nin bürosuna baskın düzenleyerek bütün arşivine ve hard disklerine el koydu. Cuty ardından düzemece iddialarla tutuklandı. Ağır sorgulardan geçen Kutty, tutuklandığı günden beri koşulsuz şekilde salıverilmesi için açlık orucu direnişindedir. Bugün ise direnişinin 8. gününde olup, yaşamı ciddi şekilde tehdit altındadır.
“Halkın Yürüyüşü” bağımsız bir devrimci yayındır. Hindistan, Nepal ya da diğer yerlerdeki Maoist hareketleri de kapsayacak şekilde bütün devrimci hareketleri destekler. Halkın Yürüyüşü, Hindistan hükümetinin yasalarına göre tamamen legal olarak yayımlanmakta, bu bağlamda hükümetçe verilmiş RNI ve posta numaralarını taşımaktadır. Aynı zamanda yaklaşık yedi yıldır hükümetin tüm şartlarını yerine getirmiştir.
Kutty’ye yönelik düzenlenen komplo ve isnat edilen düzmece iddialar yalnızca Kutty’nin şahsına yönelik değil, ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir saldırı niteliği taşımaktadır. Sözde dünyadaki en geniş demokrasi, o devasa ordu, para-militer güçler ve polis güçleri, ancak birkaç bin tiraja ulaşabilen bir gazeteden korkmuştur. Olanlar, hükümetin faşist yüzünü ve Keralam polisinin yüreksizliğini açığa çıkarmıştır.
Govindan Kutty acilen ve koşulsuzca serbest bırakılmalı ve Halkın Yürüyüşü’ndeki görevine geri dönmelidir. Hükümet, hapishane koşullarında Kutty’nin sağlığında söz konusu olabilecek her türlü hasardan ve açlık orucunun sonuçlarından bütünüyle sorumludur.
Ajayan
Devrimci Halk Cephesi Kerala Eyalet Komitesi Sekreteri
NKP(M) 'NİN EL KOYDUĞU TOPRAKLARA VE YCL'NİN SEÇİM BEYANI
NKP(M) 'nin El Koyduğu Topraklar ve YCL'nin Seçim Beyanı Saturday, 26 January 2008 Maoistler El Koydukları Toprak Ve Mülkleri Geri Vermiyor
Katmandu, 26 Ocak 08 - KR
Maoistler savaş sırasında büyük toprak sahiplerinden alarak el koydukları toprak ve mülkiyetleri halen elinde tutuyor. Genç Komünist Ligi ise seçimler için 4 milyon 176 bin faaliyetçisini görevlendireceğini açıkladı.
Nepal Kongre Partisi Genel Konsey Üyesi Padam Bahadur Niraula, Maoistlerin el koyduğu gayri mülkler konusunu gündeme getirerek Maoistlere suçlamalar yöneltti.
Niraula, Maoistlerin çatışma sırasında elde ettikleri toprak ve mülkün yüzde 25’ini elinde tuttuğunu ve bu sorunun batı Nepal’de büyük bir problem olduğunu ifade etti.
Maoistlerce mülkiyetine el konulan Rudra Bahadur KC, medyaya ve yöneticilere başvurdu. Eski rejimin Rajparishad Daimi Komisyonu üyesi olan Bahadur KC, bir yıl önce, seçimler aleyhinde ve monarşi lehinde siyasi çalışma yaptığı gerekçesiyle Maoistlerce bölgeden kovulmuştu.
Genç Komünist Ligi’nden Seçim Beyanı
Öte Yandan Genç Komünist Ligi (YCL) basına yaptığı açıklama ile her seçim bölgesinde 200 YCL üyesinin görev yapacağını duyurdu. YCL başkanı Ganesh Man Pun, ülke çapında 4 milyon 176 bin gencin seçimler için görevlendirileceğini duyurdu. Bu açıklama, Seçim Komisyonu’nun ülke genelinde 20,883 seçim noktası olacağını duyurmasından kısa bir süre sonra geldi. Man Pun, YCL’nin her seçim noktasına 200 üyesini yerleştirecek kapasitede olduğunu, bu sayıyı YCL bünyesinde faaliyet yürüten militan sayısını ve seçim noktası sayısını hesap ederek belirlediklerini belirtti.
ELTİ HATUN TUNCELİ (DERSİM) BİR EFSANELER ŞEHRİ.....
Tunceli ili Mazgirt ilçesi merkezinde bulunan Elti Hatun Türbesi 14. yüzyıl eseri bir kümbettir. İçinde ikisi büyük, bir tanesi de küçük olmak üzere birbirine yapışık üç tane mezar bulunur. Mazgirt ilçesi ve yöresi uzun süre Akkoyunlular'ın idaresinde kalmıştır. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yanında bulunan kız kardeşi Elti Hatun hastalanır. Artık öleceğini tahmin eden kadın, kardeşi Uzun Hasan'a: Ben yılandan çok korkarım. Şayet ölürsem benim tabutumu yere gömme. Bana bir kümbet yapıp tabutumu burada astır, diye vasiyette bulunur. Kardeşinin vefatından sonra isteğini yerinne getiren Uzun Hasan bugünkü Elti Hatun türbesini yaptırır ve içerisine uzunca bir zincir asarak kardeşinin tabutunu havada kalacak şekilde bu zincire asar.
Rivayete göre ertesi gün kız kardeşinin mezarını ziyarete gelen Uzun Hasan türbenin kapısını açar açmaz kız kardeşinin tabutuna sarılı büyük bir yılan görür ve irkilerek geri kaçar. Tanrı Buyruğuna karşı gelinmez. Mukadderata boyun eğmek lazımdır, diyerek havada asılı duran tabutu zincirden indirir ve toprağa defnettirir. Zincir hala kümbetin tavanından aşağı ucunda dört halkası ile sarkık durmakta, mezar da zincirin tam altında kümbetin ortasında yer almaktadır. Sekizgen şeklinde yapılan Elti Hatun Türbesi'nin yanında bir de çeşme olduğu söylenmekte ise de izine raslanmamıştır.
Türbeye ait bilgileri içeren kitabenin restoresi sırasında muhafaza altına alınacağı kaydıyla ilgililer tarafından götürüldüğü söylenmektedir.
Türbenin içerisinde bulunan iki büyük bir de küçük mezarın bir tanesinin Elti Hatun'a bir tanesinin Uzun Hasan'ın annesine, bir tanesinin de Uzun Hasan'ın yeğenine it olduğu rivayet edilmektedir.
PATİ[email protected]
GELİN PINARI EFSANESİ TUNCELİ (DERSİM) EFSANELER ŞEHRİ...
Gelin Pınarı veya diğer adıyla Gençlik Şelalesi Nazimiye ilçesinin kuzeyinde, Nazimiye ilçesine 13 km. uzaklıktaki Dereova bucağının yanında bulunmaktadır. 30-40 m. yükseklikteki kayalardan sarkıtlar ve dikitler yaparak ince ince akan sular, alışılmış bir şelale görünümünün dışında buraya bir efsane havası vermektedirler. Yazın bunaltıcı sıcağında şelalenin 50 m. yakınına varıldığında bir anda bir anda sanki binlerce vantilatörün çalışarak meydana getirdiği bir serinlik insanın bedenini sarar. Kayalardan aşağıya iplik iplik akan suların gerek sesi, gerek serinliği ve gerekse manzarası görülmeye değer bir tabiat harikasıdır. Buranında kendisine özgü efsanesi şöyledir:
Bu yörede yaşayan ailelerden birinin genç oğlu ile genç kızı evlendirilir. Yeni gelin yöre adetlerine göre belli bir süre evde kaldıktan sonra, bir gün kaynanası kendisine:
-Hadi gelinim. Şu bakracı al. Sağım yerine getirilen hayvanlarınızı sağ ve sütü al getir, der.
Gelin bakracı alır. Köyün diğer genç kızları, gelinleri gibi oda sağım yerine gelir ve kendine ait bütün sütlü hayvanları sağar, bakracını sütle doldurur. Ancak en son sağdığı kara keçi birden ayağını vurur. Süt dolu bakracı devirir, süt akar, gider. Gelin birden şaşırır, çok üzülür. Ağlamaya başlar. 'Daha yeni gelinim.Bana elinden iş gelmez, beceriksiz gelin diyecekler. Benimle alay edecekler diye sızlanır ve bir yandan da kara keçiye beddualar yağdırır. O sırada gelinin geciktiğini gören kaynana, yüksekçe bir yere çıkarak acele gelmesi için gelinine seslenir. Gelin mahcup ve üzgün bir şekilde, önündeki boş bakracı, boş götürmektense yaradana sığınarak yanındaki pınardan su ile doldurur ve ağzına da bir bez kapatıp, o şekilde getirip sepetin altına koyar. Bir müddet sonra sütü kaynatıp mayalamak için,bulunduğu yerden almaya gelen kaynana, bezi kaldırdığında bakracın içindeki su süt olmuştur. Bir kenarda durarak olanları üzüntü ile seyreden gelin, kendisini mahcup etmediği için Tanrıya şükreder. O gün, bugündür bu pınardan akan sular koyunlar sağılmaya başlandığında, süt renginde akarlar. Koyunların sütü kesilince de tekrar tabii rengine dönerler.
PATİ[email protected]
NEPAL'DE TARİHİ SEÇİM
Sunday, 13 April 2008
12 Nisan 2008, saat 20:00 itibariyle Nepal’deki Seçim Sonuçları (Sayımlar Devam Ediyor)
NC: Nepal Kongresi (Sosyal Demokratlar)
UML: Birleşik Marksist-Leninistler
NSP: Nepal Sadhvawana Partisi
MPRF: Madhesi Halkın Hakları Forumu
NWPP: Nepal İşçi Köylü Partisi
KATHMANDU- 1
NC adayı Prakash Man Singh 14,318 oyla kazandı
KATHMANDU - 2
Maoistlerin adayı Jhakku Prasad Subedi kazandı
KATHMANDU- 3
NC adayı Chakra Bahadur Thakuri kazandı
KATHMANDU- 4
NC adayı Suprabha Ghimire kazandı
KATHMANDU- 5
NC adayı Narahari Acharya kazandı
KATHMANDU- 6
Maoistlerin adayı Hitman Shakya kazandı
KATHMANDU- 7
Maoistlerin adayı Hisila Yami kazandı
KATHMANDU- 8
NC adayı Nabindra Raj Joshi kazandı
KATHMANDU- 9
Maoistler - 10489 oy
UML - 7694 oy
NC - 6393 oy
KATHMANDU -10
Maoistlerin adayı Prachanda kazandı
LALITPUR- 1
Maoistlerin adayı Barshaman Pun (Ananta) kazandı
LALITPUR-2
Maoistlerin adayı Raj Kaji Maharjan kazandı
LALITPUR- 3
Maoistlerin adayı Pampha Bhusal 18,930 oyla kazandı
BHAKTAPUR- 1
NWPP adayı Narayanman Bijukchhe kazandı
BHAKTAPUR- 2
NWPP adayı Sunil Prajapati kazandı
DHANKUTA-1
Maoistlerin adayı Hem Raj Bhandari kazandı
DHANKUTA- 2
Maoistlerin adayı Hari Raj Limbu kazandı
MUSTANG (tek bölge)
UML adayı Chandra Bahadur Gurung 2456 oyla kazandı
MANANG (tek bölge)
Maoistlerin adayı Dev Gurung 1652 oyla kazandı
RASUWA (tek bölge)
Maoistlerin adayı Prem Bahadur Tamang kazandı
JUMLA (tek bölge)
Maoistlerin adayı Naresh Bhandari kazandı
BAJURA (tek bölge)
UML - 9273 oy
Maoistler - 8618 oy
NC - 8283 oy
BARA- 1
NC - 489 oy
MPRF - 477 oy
Maoistler - 371 oy
BARA- 2
Maoistler - 751 oy
NC - 699 oy
MPRF - oy
BANKE-1
Maoistler - 771 oy
NC - 264 oy
UML - 239 oy
BANKE- 2
MPRF - 423 oy
Maoistler - 189 oy
Anandidevi önderliğinde NSP - 146 oy
BANKE-3
MPRF adayı Sarba-Dev Prasad Ojha kazandı
BANKE- 4
Maoistlerin adayı Purna Subedi - 772 oy
Mahato önderliğinde NSP - 468 oy
NC - 395 oy
BARDIYA- 1
Maoistlerin adayı Sarla Regmi kazandı
BARDIYA – 2
Maoistlerin adayı Bishnu Chaudhary kazandı
BARDIYA- 3
Maoistlerin adayı Chandra Bahadur Thapa (Sagar) kazandı
BARDIYA- 4
Maoists adayı Ramcharan Chaudhary kazandı
CHITWAN- 1
UML - 10,011 oy
Maoistler - 7615 oy
NC - 4851 oy
CHITWAN- 2
Maoistler - 16,735 oy
UML - 9714 oy
NC - 9119 oy
CHITWAN- 3
Maoistler - 7775 oy
NC - 5893 oy
UML - 3760 oy
CHITWAN- 4
Maoistler - 15,912 oy
NC - 14,317 oy
UML - 3580 oy
DANG-1
Maoistlerin adayı Indrajit Tharu kazandı
DANG- 2
Maoistlerin adayı Dama Kumari Sharma kazandı
DANG- 3
Maoistlerin adayı Krishna Bahadur Mahara kazandı
DANG- 4
Maoistlerin adayı Shivaraj Gautam kazandı
DANG- 5
Maoistler - 8726 oy
NC - 6787 oy
UML - 2424 oy
DADELDHURA- 1
NC - 3550 oy
Maoistler - 2213 oy
UML - 940 oy
DHADING- 2
UML - 4732 oy
Maoistler - 4296 oy
NC - 2970 oy
DHADING- 3
Maoistler - 9154 oy
UML - 5681 oy
NC - 2603 oy
DHANUSHA-1
Maoistler - 741 oy
UML - 613 oy
NC - 268 oy
DHANUSHA- 2
NC - 1307 oy
Maoistler - 1011 oy
UML - 742 oy
DHANUSHA-3
UML - 443 oy
NC - 329 oy
Maoistler - 200 oy
DHANUSHA- 4
MPRF - 1104 oy
UML - 324 oy
TMDP - 176 oy
DHANUSHA- 5
NC - 464 oy
TMDP - 445 oy
UML - 86 oy
DHANUSHA- 6
Maoistler - 2207 oy
UML - 1999 oy
NC - 1716 oy
DHANUSHA- 7
UML - 1938 oy
NC - 1438 oy
Maoistler - 1041 oy
DOTI- 1
UML - 2598 oy
NC - 2473 oy
Maoistler - 1942 oy
Doti- 2
NC - 147 oy
Janamorcha “A” - 141 oy
Maoistler - 106 oy
JANAKPUR- 7
UML - 276 oy
NC - 70 oy
Maoistler - 49 oy
JHAPA-1
Maoistler - 7095 oy
UML - 6620 oy
NC - 6164 oy
JHAPA-2
Maoistler - 7315 oy
NC adayı Krishna Prasad Sitaula- 5448 oy
UML adayı Pushpa Prasad Pokhrel- 3147 oy
JHAPA- 3
NC- 3110 oy
Maoistler - 2728 oy
UML - 1543 oy
JHAPA- 4
UML - 5307 oy
NC - 5235 oy
Maoistler - 4771 oy
JHAPA- 5
NC - 8001 oy
Maoistler - 7401 oy
UML - 7339 oy
JHAPA-6
UML - 10,357 oy
NC - 7145 oy
Maoistler - 7070 oy
JHAPA- 7
Maoistler - 11, 142 oy
UML - 10,523 oy
NC - 8495 oy
KAILALI- 1
Maoistler - 4757 oy
NC - 1938 oy
UML - 1724 oy
KAILALI- 2
Maoistler - 5757 oy
NC - 2313
UML - 2162
KAILALI- 3
Maoistler - 2462 oy
RPP - 978 oy
NC - 752 oy
KANCHANPUR-1
Maoistler - 4791 oy
NC - 4082 oy
UML - 2683 oy
KANCHANPUR- 2
Maoistler - 8994 oy
NC - 3968 oy
UML - 2667 oy
KANCHANPUR- 3
Maoistlerin adayı Tejendra Prasad Bhatta - 4019 oy
NC adayı Bir Bahadur Singh Thapa - 2586 oy
UML adayı Gobinda Prasad Kalengi - 1417 oy
KANCHANPUR- 4
NC - 5157 oy
Maoistler - 3939 oy
UML - 2073 oy
KASKI-1
Maoistler - 882 oy
UML - 880 oy
NC - 712 oy
KASKI- 2
Maoistler - 338 oy
UML - 307 oy
NC -242 oy
KASKI- 3
UML adayı Rabindra Adhikari kazandı
KASKI- 4
Maoistlerin adayı Durga Kumari BK kazandı
KAVRE- 3
Maoistler - 6653 oy
UML - 6291 oy
NC - 4366 oy
MAKWANPUR-1
Maoistler Dil Bahadur Ghishing kazandı
MAKWANPUR-2
Maoistler Prem Bahadur Gulami kazandı
MAKWANPUR-3
Maoistler Prahlad Lamichhane kazandı
MAKWANPUR-4
Maoistler Kumari Moktan -530
UML Rameshwar Rana Magar -211
Nepali Congress Nirmala Devi Uprety -100
MAHENDRANAGAR
NC - 573 oy
Maoistler - 190 oy
UML - 123 oy
MORANG- 1
NC - 3235 oy
UML - 2958 oy
MPRF - 2016 oy
MORANG- 2
Maoistler - 7525 oy
UML ¬¬¬- 4000 oy
NC - 3307
MORANG- 3
NC - 3692 oy
Maoistler - 2396 oy
UML - 1976 oy
MORANG- 4
Maoistler - 2655 oy
NC - 2544 oy
MPRF - 2451 oy
MORANG- 5
MPRF - 11,628 oy
NC - 3827 oy
Maoistler - 1189 oy
MORANG- 6
MPRF - 5048 oy
NC - 1974 oy
UML - 1745 oy
MORANG- 7
MPRF - 8374 oy
NC - 6333 oy
Maoistler - 2598 oy
MORANG- 8
UML - 6328 oy
Maoistler - 6057 oy
NC - 4219 oy
MORANG- 9
Maoistler - 4719 oy
UML - 3691 oy
NC - 2869 oy
MYAGDI (tek bölge)
Maoistler - 4131 oy
UML - 2188 oy
NC - 883 oy
NAWALPARASI- 4
Maoistler - 314 oy
UML - 236 oy
RPP - 139 oy
NAWALPARASI- 5
NC - 135 oy
Maoistler - 106 oy
UML - 35 oy
NAWALPARASI- 6
TMDP - 110 oy
NC - 107 oy
Maoistler - 60 oy
NUWAKOT- 3
Maoistler - 1051 oy
NC - 1003 oy
RJP - 765 oy
PALPA- 1
UML adayı Dal Bahadur Rana kazandı
PALPA- 2
Maoistlerin adayı Lila Kumari Somai kazandı.
PALPA- 3
UML Kul Prasad Nepal kazandı
PARSA- 1
NC ¬¬- 5744 oy
TMDP ¬¬- 3965 oy
UML ¬¬- 3236 oy
PARSA- 2
MPRF - 5744 oy
NC - 3965 oy
RPP - 3236 oy
PARSA- 3
NC - 1517 oy
TMDP - 704 oy
UML - 648 oy
PARSA- 4
NC - 3449 oy
UML - 2375 oy
TMDP - 1524 oy
RAUTAHAT- 1
MPRF - 1788 oy
Maoistler - 1734 oy
NC - 1681 oy
RAUTAHAT- 6
UML adayı Madhav Kumar Nepal - 712 oy
TMDP - 598 oy
Maoistler - 528 oy
ROLPA-1
Maoistler - 7439 oy
NC - 1091 oy
UML - 770 oy
ROLPA-2
Maoistler - 6744 oy
UML - 1563 oy
NC - 1399 oy
RUPANDEHI-1
UML adayı Baburam Chaudhary - 2297 oy
Maoistlerin adayı Ghanashyam Yadav - 1808 oy
NC adayı Abdul Rajaal - 1255 oy
RUPANDEHI-2
MPRF - 6738 oy
UML adayı Devi Prasad Chaudhary - 6371 oy
Maoistlerin adayı Binod Kumar Upadhaya - 5816 oy
RUPANDEHI- 3
NC adayı Bal Krishna Khand kazandı
RUPANDEHI- 4
UML adayı Bishnu Prasad Poudel kazandı
RUPANDEHI- 5
UML adayı Ramnath Dhakal kazandı
RUPANDEHI- 6
MPRF - 7396 oy
TMDP - 6233 oy
UML - 3377 oy
RUPANDEHI- 7
MPRF - 7396 oy
Mahato önderliğinde NSP - 3180 oy
TMDP- 3062 oy
SALYAN- 1
Maoistler - 4363 oy
UML - 1118 oy
NC - 897 oy
SALYAN- 2
Maoistler - 3690 oy
UML - 1271 oy
NC - 997 oy
SINDHUPALCHOWK- 1
UML - 961 oy
Maoistler - 827 oy
NC - 170 oy
SUNSARI- 1
Maoistler - 7308 oy
UML - 4118 oy
NC - 2210 oy
SUNSARI-2
Maoistler - 7191 oy
UML - 7023 oy
RPP - 5891 oy
SUNSARI- 3
MPRF - 3655 oy
NC - 3433 oy
Maoistler - 800 oy
SUNSARI-4
MPRF - 5447 oy
NC - 2278 oy
UML - 1515 oy
SUNSARI- 5
MPRF adayı Upendra Yadav - 11,052 oy
UML - 5181 oy
NC adayı Sujata Koirala- 4400 oy
SUNSARI- 6
UML - 4010 oy
Maoistler - 2573 oy
NC - 2101 oy
SUNSARI- 7
MPRF - 7131 oy
UML - 4187 oy
NC - 3147 oy
TANAHUN-1
Maoistler - 10,987 oy
NC - 6940 oy
UML - 4697 oy
TANAHUN-2
NC adayı Ram Chandra Poudel- 12,494 oy
Maoistler - 7822 oy
UML - 6244 oy
TANAHUN-3
UML - 13,469 oy
NC - oy
Maoistler - 9934 oy
[Kaynak: Ekantipur]
MUNZUR BABA EFSANESİ
Zamanın birinde bir pir varmış, onun da bir tek kızı. Kızı bir gün ölür. Dede birkaç gün üst üste kızını rüyasında görür. Kızı, “Baba” der “Benim mezarımı aç. Bende bir emanet var onu al.” Dede gördüğü rüyayı taliplerine anlatır. Bunun üzerine karar verilip mezar açılır. Kızın tabutunun içerisinde beşiğe benzer bir şeyin içerisinde bir çocuk şahadet parmağını emmektedir. Çocuğu oradan alırlar. Dede rüyasında tekrar görür kızını. Kız, rüyasında babasına, “Çocuğun adını ‘Munzur’ bırakın.” der.
Gel zaman git zaman Munzur, yedi yaşına gelir ve Tunceli’nin Ovacık İlçesine bağlı Koyungölü civarında yaşayan bir ağanın koyunlarını gütmek için yanında çobanlık yapmaya başlar.
Munzur’un ağası hac zamanı geldiği için hacca gitmiş. Ağasının hacda olduğu bir gün Munzur ağanın hanımının yanına gelir ve;
-Hanımım, ağamın canı sıcak helva ister. Helvayı yaparsan ben kendisine götürürüm, der.
Ağanın hanımı önce şaşırır, sonra herhalde zavallı çobanın canı helva yemek istiyor, doğrudan söylemeye dili varmıyor, utanıyordur. Ağasını da bahane ediyor. Kendisine bir helva yapayım da yesin, der. Helvayı pişirir, bir bohçanın içine bağlar ve Munzur’a;
-Al evladım götür, der.
O sırada ağa hacda namaz kılmaktadır. Namaz sırasında sağa selam verirken bir de bakar ki sağ yanında elinde bir bohça ile Munzur dikilmiş duruyor. Namazını bitirip Munzur’a;
-Hoş geldin evladım, burada ne arıyorsun? Nedir o elindeki? der. Munzur’da;
Ağam canın sıcak helva istemişti, onu sana getirdim, der.
Elindeki bohçayı ağasına uzatır. Ağası bohçayı açar ve bakar ki içinde sıcacık helva paketlenmiş duruyor. Ağa hayretler içinde Munzur’a bir şeyler söylemek için başını çevirdiğinde bir de bakar ki Munzur yanında yok.
Ağa hac görevini tamamlayıp köyüne döndüğünde komşuları herkes elinde bir hediye ile hacıyı karşılamaya giderler.Munzur’da götürecek başka bir hediyesi olmadığından bir çanağın içerisine koyunlarından bir miktar süt sağar ve bununla ağasını karşılamaya gider.
Ağa Munzur’u görünce yanındakilere;
-Asıl hacı Munzur’dur. Öpülecek el varsa Munzur’un elidir. Önce ben öpeceğim der ve Munzur’a doğru koşar.
Munzur bu konuşmaları duyduğunda;
-Aman ağam Allah aşkına. Böyle bir şey olmaz. Ben yıllarca senin ekmeğinle, aşınla büyüdüm. Sen nasıl benim elimi öpersin. Ben sana elimi öptürmem, der ve kaçmaya başlar.
Munzur önde ağa ve yanındakiler arkasında bir kovalamaca başlar.
Şimdiki Munzur ırmağının çıktığı ilk yere geldikleri zaman Munzur’un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz bir su fışkırır. Munzur kırk adım daha atar. Fışkıran bu sulardan bir ırmak meydana gelir. Munzur’un arkasından koşanlar bu ırmaktan öteye geçemezler. Munzur da bu dağlarda kaybolur gider.
Yöre halkının efsaneleştirdiği Munzur ile, Tanrının varlıklı ve sözü geçen kişiler yanında bir çobanın da keramet sahibi olabileceğini, çoban olsa bile Tanrının sevgisine mahzar olabilecek temiz yürekli, imanlı insan olabileceği belirtilmekte, Munzur’u bu inançla efsaneleştirmektedirler.
[email protected]
DUZGUN BAWO (DÜZGÜN BABA)
Hikayesinin anlatıldığı kendi ismini taşıyan halk şarkısı birçok çağdaş sanatçı ve grup tarafından yorumlanmıştır.
Dersim (Tunceli) yöresinde yaşadığı anlatılan Dersim aşiretlerinden Kureyşan aşiretine bağlı bir ermiştir.Asil adi Sah Haydar olmak üzere, Mahmud Hayrani'nin ogludur. Mahmud Hayrani ise Mevlana'nin bir müridi olarak taninmis bir kisiliktir. Haci Bektas-i Veli'yle akrabaligi oldugunu savunan bir kavimin 9. yada 11. atasidir. Soy seceresi bakimindan Hace Bektas ile ayni Imama cikar.
Mahmud Hayrani Zeve yakınlarında bulunan Zargovit tepesinde hayvanlari otlatmak için bir ev yapar. Burada hayvanlari ile mesgul olur. Kışın zemherinde keçilerinin gayet güzel beslendiklerini gören Seyyit Mahmud-i Hayrani 'Acaba sah Haydar bu kisin ortasinda bu hayvanlara ne yediriyor ki hayvanlar bu kadar güzel besleniyorlar. 'Diye merak eder ve sah Haydar ile hayvanlarin bulundugu yere gider. Bir de bakar ki sah Haydar elindeki çubugu hangi meşe agacina değdiriyorsa agaç hemen yeşeriyor.Taze süsleniyor,keçilerde bu filizlerden yiyerek besleniyor.
Seyyit Mahmud-i Hayrani durumu görünce sesini çikarmadan geri dönmek ister. Ancak o sirada bir keçi,bir kaç kez üst üste hapsirir. Şah Haydar da ne oldu Babam Dervis Mahmud'umu gördün ki bu kadar hapsirirsin, der ve arkasına baktığında babasının kendisine görünmeden gitmek istediğini görür.
Babasına bizzat ismi ile hitap ettiği için utanır mahcup olur.Mahcubiyetinden kaçıp halen Düzgün baba dağı olarak söylenen bir tepeye çıkar ve burada mekan tutar.(Rivayet olunur ki şah Haydar babasına ismen hitap ettiği için Mahcubiyetinden ötürü kaçtığı zaman ayağında kışın karda giyilen hedik veya lekan varmış.Bu hediklerle Zargovit'den Düzgün Baba tepesine kadar (takriben 5km) üç adım atmış bastığı her yerde hedikler taşa iz bırakmış ve bu izler hala durmaktadır.)
Bir iki gün eve gelmeyen Şah Haydar'ın annesi endişelenir. Durumunu öğrenmesi için babasına rica eder. O da yanındaki müritlerine gidin bakın bakalım bizim şah Haydar ne alemde? der.
Müritlerinden birkaç kişi bu 2500 m. yüksekliğindeki dağın tepesine çıkar Şah Haydar ile görüşürler. Durumun iyi olduğunu her hangi bir sorununun olmadığını öğrenirler ve tekrar Zeve'ye dönerler. Seyyid Mahmud-i Hayrani'ye durumu düzgündü merak edilecek herhangi bir şey yoktur.Selam ve hürmet eder ellerinizden öper derler. (Bu düzgündür sözü dilden dile dolaşır ve asıl adı Şah Haydar olan bu zat'a artık bir süre sonra Düzgün Baba olarak bir isim atfedilir. O günden bu güne Düzgün baba olarak söylenir.) Bugün de dahi halk şifa bulmak için Düzgün Baba'ya gider adaklar adar ve ziyaret eder
[email protected]
NİHAT BEHRAM (HALK SAVAŞI YAZARI VE ŞAİİRİDİR.)
Nihat Behramoğlu (d. 18 Kasım 1946) , Türk gazeteci, şair ve yazardır.
Gazetecilik Yüksek Okulu'nu bitirdi. İlk şiiri 1967'de yayımlandı. 1975'te Ataol Behramoğlu ile birlikte Militan dergisini ve 1979'da Yılmaz Güney ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. 1972'de çıkardığı ilk şiir kitabı olan Hayatımız Üstüne Şiirler kitabı yasaklandı ve yazdıklarından ötürü 12 Mart Dönemi'nde iki yıl askeri cezaevinde tutuklu olarak yattı.
Cezaevinden çıktından sonra bir süre gazetecilikle uğraştı. Sivil mahkemelerde ve sıkıyönetim mahkemelerinde hakkında birçok dava açıldı. 12 Eylül Dönemi'nde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığından çıkarıldı. 1996 yılında Türkiye'ye döndü. Bugüne değin 12 şiir kitabı yayımlandı.Şiirlerinde 'doğa'nın yeri oldukça dikkat çekicidir. Sözcük dağarcığındaki zenginlik şiirini şiir yapar. 2000'de Entellektüel dergisinde çıkan 'Özlemin Kadar' adlı şiir incelenmeye değerdir.
Şiir Hayatımız Üstüne Şiirler (1972)
Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar (1974)
Dövüşe Dövüşe Yürünecek (1976)
Hayatı Tutuşturan Acılar (1978)
Irmak Boylarında Turaç Seslerinde (1980)
Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinde (1982)
Ay Işığı Yana Yana (1986)
Yine de Gülümseyerek (seçmeler, 1987)
Cenk Çeşitlemeleri (1988)
Kundak (2000)
Roman Gurbet (1987)
Lanetli Ömrün Kırlangıçları (1991)
Kız Ali (1998)
Çocuk kitabı Kuyruğu Zilli Tilki (1979)
Göğsü Kınalı Serçe (1980)
Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit (1977)
Anı Darağacında Üç Fidan (1976)
PATİ[email protected]
YALÇIN KÜÇÜK
Yalçın Küçük (İskenderun, 1938) Türk yazar, filozof, ekonomist, tarihçi, isim-bilimci, sosyolog ve devrimci.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni 1960 yılında bitirdi. 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı'nda görev aldı. 1966'da ODTÜ'de öğretim üyeliğine başladı. Yön, Emek, Ant dergilerinde yazdı. 1971'de doçentliğe yükseldi, 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra görevden alındı. 1973-76 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesinin ekonomi servisini yönetti. 1970'lerde, Türkiye İşçi Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı, 1975'ten itibaren yayınlanan ve partiye yakınlığıyla bilinen Yürüyüş Gazetesi'nin editörlüğünü yaptı, ancak 1978'de partiden ihraç edildi. 1979'da kendisiyle beraber TİP'ten ihraç edilenlerle birlikte Sosyalist İktidar Dergisi'ni çıkarmaya başladı. Aynı yıl Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde öğretim üyesi oldu. 12 Eylül Darbesi'nden sonra üniversiteden uzaklaştırıldı. 1983'te Yeni Bir Cumhuriyet İçin adlı yapıtından ötürü tutuklanarak, cezaevine girdi; daha sonra aklandı. 1987'de Gazi Üniversitesi'nde profesör oldu ve 1994'te emekli oldu. 80 darbesinden sonra aydınların cunta yönetimine karşı örgütlenmesinde büyük çaba göstermiştir. Aziz Nesin ile birlikte Aydınlar Dilekçesi Hareketi'ni örgütlemiştir. 1987-1992 yılları arasında Toplumsal Kurtuluş adlı sosyalist bir aylık dergi çıkarmıştır. Daha sonra bu dergi kapanarak yerine Hep İleri adlı bir dergi çıkmıştır. Özgür Üniversite adıyla bilinen Özgür Ekin Derneği'nin kurucusudur. 1993'te Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olmasını ve Matild Manukyan'ın vergi rekortmeni olmasını öne sürerek Fransa'ya gitti. Çeşitli sol dergiler çıkarttı. 1998'de Türkiye'ye döndü ve iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2000 yılında tahliye oldu. Sky Türk adlı televizyon kanalında Kalemler ve Kılıçlar programını yaparken, program Sky Türk İcra Kurulu tarafından sonlandırıldı
ŞAMİL BASAYEV ÖLÜMSÜZ BİR DEVRİMCİ KOMUTAN..........
Şamil Basayev, 1965'de Çeçenistan'ın Vedeno bölgesi'nin Vedeno köyünde doğdu. 1987 yılında Moskova'da mühendislik eğitimine başladı. Öğrencilik yıllarında devrimci kişiliği ile ön plana çıkmıştı. Moskova'da odasının duvarında Che Guevera'nın posterinin asılı olduğunu verdiği bir demeçte dile getirdi.
1991 Ağustosu'nda Moskova'daki hükümet darbesi sırasında Boris Yeltsin taraftarları arasında yer aldı. Adını ilk defa Çeçenistan'da yaşananları dünyaya duyurmak için bir Rus uçağını kaçırarak Ankara'ya indirdiğinde duyurdu.
1992 yılında Cahar Dudayev'in emri ile Abhazya'ya gönderilen Çeçen birliklerin komutanı iken, Abhazya'nın Gürcü işgalinden kurtulmasında birinci dereceden etkili olan Kafkas Halkları Konfederasyonu (KHK) birliklerinin komutanlığına getirildi. Abhazya'nın ardından Çeçenistan'a dönerek Dudayev'e karşı muhalefete geçen Rus yanlısı silahlı birliklerin dağıtılmasında etkili oldu. 1994 yılı aralık ayında Ruslar'ın Çeçenistan'ı işgal etmesiyle Çeçen komutanların en önemlilerinden biri haline geldi. 1995 yılı başında Rus savaş uçakları Şamil'in Vedeno'daki evini bombalayarak ailesinden 11 kişiyi şehid ettiler. Rus güçlerin sivillere karşı giriştikleri katliamların en üst seviyelere ulaştığı Haziran 1995'de, yaşananları dünya kamuoyuna duyurabilmek için 150 savaşçının Budennovsk kentine düzenlediği eylemi yönetti.
1996 yılı Nisan ayında Çeçen Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı'na getirildi. Ve Rus güçleri Çeçenistan'ı boşaltmaya mecbur eden Cahar-Kale(Grozni) operasyonunu komuta etti. 1998 de Cahar-Kale'de yapılan Çeçen-Dağıstan Halkları Kongresi'nde başkan seçildi. Kongrenin ikinci toplantısında alınan kararla 1 Ağustos 1999'da kurulan İslam Şûrâsı'nın başkanlığına getirildi.
1999'da Rusya'nın Çeçenistan'ı yeniden işgali üzerine Çeçenistan'a dönerek doğu cephesi komutanlığı görevini sürdürmeye başladı. İkinci savaş sırasında da başkent Grozni'yi savunan Basayev, kentten çekilirken yaralanmış, bir bacağının bir kısmı kopmuştu. Basayev, Devlet Başkanı Dokka Umarov'un emrinde Çeçenistan Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı görevini sürdürmekteyken 10 temmuz 2006 tarihinde, inguşetya’nın Ekazevo köyü’nde, bulunduğu askeri konvoydaki bir patlayıcının infilak etmesi sonucu hayatını kaybetti.
PATİ[email protected]
HALKIN YÜRÜYÜŞÜ GAZETESİ EDİTÖRÜ ÖLÜM ORUCUNDA
Wednesday, 26 December 2007
Halkın Yürüyüşü Gazetesi Editörü Govindan Kutty Derhal ve Koşulsuz şekilde Serbest Bırakılsın!
Açlık Orucunun 8. gününde olan Govindan Kutty’nin yaşamını koru!
26 Aralık 2007
(Hindistan) 19 Aralık günü Kerala polisi Govindan Kutty’nin bürosuna baskın düzenleyerek bütün arşivine ve hard disklerine el koydu. Cuty ardından düzemece iddialarla tutuklandı. Ağır sorgulardan geçen Kutty, tutuklandığı günden beri koşulsuz şekilde salıverilmesi için açlık orucu direnişindedir. Bugün ise direnişinin 8. gününde olup, yaşamı ciddi şekilde tehdit altındadır.
“Halkın Yürüyüşü” bağımsız bir devrimci yayındır. Hindistan, Nepal ya da diğer yerlerdeki Maoist hareketleri de kapsayacak şekilde bütün devrimci hareketleri destekler. Halkın Yürüyüşü, Hindistan hükümetinin yasalarına göre tamamen legal olarak yayımlanmakta, bu bağlamda hükümetçe verilmiş RNI ve posta numaralarını taşımaktadır. Aynı zamanda yaklaşık yedi yıldır hükümetin tüm şartlarını yerine getirmiştir.
Kutty’ye yönelik düzenlenen komplo ve isnat edilen düzmece iddialar yalnızca Kutty’nin şahsına yönelik değil, ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir saldırı niteliği taşımaktadır. Sözde dünyadaki en geniş demokrasi, o devasa ordu, para-militer güçler ve polis güçleri, ancak birkaç bin tiraja ulaşabilen bir gazeteden korkmuştur. Olanlar, hükümetin faşist yüzünü ve Keralam polisinin yüreksizliğini açığa çıkarmıştır.
Govindan Kutty acilen ve koşulsuzca serbest bırakılmalı ve Halkın Yürüyüşü’ndeki görevine geri dönmelidir. Hükümet, hapishane koşullarında Kutty’nin sağlığında söz konusu olabilecek her türlü hasardan ve açlık orucunun sonuçlarından bütünüyle sorumludur.
Ajayan
Devrimci Halk Cephesi Kerala Eyalet Komitesi Sekreteri
[Kaynak: People’s March
Çev: Solun Doğusu]
WWW.SOLUNDOGUSU.NET
NKP(M) 'NİN EL KOYDUĞU TOPRAKLARA VE YCL'NİN SEÇİM BEYANI
NKP(M) 'nin El Koyduğu Topraklar ve YCL'nin Seçim Beyanı
Saturday, 26 January 2008
Maoistler El Koydukları Toprak Ve Mülkleri Geri Vermiyor
Katmandu, 26 Ocak 08 - KR
Maoistler savaş sırasında büyük toprak sahiplerinden alarak el koydukları toprak ve mülkiyetleri halen elinde tutuyor. Genç Komünist Ligi ise seçimler için 4 milyon 176 bin faaliyetçisini görevlendireceğini açıkladı.
Nepal Kongre Partisi Genel Konsey Üyesi Padam Bahadur Niraula, Maoistlerin el koyduğu gayri mülkler konusunu gündeme getirerek Maoistlere suçlamalar yöneltti.
Niraula, Maoistlerin çatışma sırasında elde ettikleri toprak ve mülkün yüzde 25’ini elinde tuttuğunu ve bu sorunun batı Nepal’de büyük bir problem olduğunu ifade etti.
Maoistlerce mülkiyetine el konulan Rudra Bahadur KC, medyaya ve yöneticilere başvurdu. Eski rejimin Rajparishad Daimi Komisyonu üyesi olan Bahadur KC, bir yıl önce, seçimler aleyhinde ve monarşi lehinde siyasi çalışma yaptığı gerekçesiyle Maoistlerce bölgeden kovulmuştu.
Genç Komünist Ligi’nden Seçim Beyanı
Öte Yandan Genç Komünist Ligi (YCL) basına yaptığı açıklama ile her seçim bölgesinde 200 YCL üyesinin görev yapacağını duyurdu. YCL başkanı Ganesh Man Pun, ülke çapında 4 milyon 176 bin gencin seçimler için görevlendirileceğini duyurdu. Bu açıklama, Seçim Komisyonu’nun ülke genelinde 20,883 seçim noktası olacağını duyurmasından kısa bir süre sonra geldi. Man Pun, YCL’nin her seçim noktasına 200 üyesini yerleştirecek kapasitede olduğunu, bu sayıyı YCL bünyesinde faaliyet yürüten militan sayısını ve seçim noktası sayısını hesap ederek belirlediklerini belirtti.
[Kaynak: Kantipur Report
Çeviri: Solun Doğusu
WWW.SOLUNDOGUSU.NET