Muhlis Akarsu, (d. 1948 Kangal, Sivas - ö. 2 Temmuz 1993 Sivas) Saz sanatçısı. 2 Temmuz 1993 günü buyuk bir grup saldırganın çıkardığı olaylar sonucunda Sivas Madımak Oteli'nin yakılması sonucunda katledilerek hayata veda etmiştir.
Kangal İlçesinin Minarekaya köyünde doğdu. İlkokulu Minarekaya'da okudu. Bu dönemde Bektaşi Cem cemaatlerinde, yörenin seyitlerinin ve ozanlarının etkisinde kalarak saz çalıp söylemeye başladı. Malatya'da ortaokulda okurken, ekonomik yetersizlikler nedeniyle ikinci sınıftan ayrıldı. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazdı, deyiş ve nefes kurdu. Bağlamasıyla birlikte zakirlik yaptı.
1970 yılında İstanbul'a yerleşti. 1970'li yıllarda söz ve müziği kendine ait olan ilk 45'lik plağı çıkardı. Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Veysel doğrularından yola çıkarak kendine insan sevgisini şiar edindi. Tüm yaptıklarında bu ana temayı temel aldı. 1972 yılında, Seyyit Halil Çiftlik'in kızı Muhibe Leyla Çiftlik ile evlendi. Bu evliliğinden Pınar, Çınar ve Damla adlarında üç kızı oldu.
Sanatında, 1970'lerden itibaren dönemin etkili aşığı Mahzuni Şerif'in izleri belirdi. Uzunca bir süre Mahzuni'nin deyişlerini çaldı ve okudu. Bu arada Alevi-Bektaşi aşık geleneğinden de kopmadı. Pir Sultan, Kul Himmet gibi ozanların birçok deyişini geleneksel kalıplardan çıkmadan seslendirdi.
1980'li yılların başlarında Alevî Dedeleri'nin çaldığı kısa kollu bağlamayı gündeme getiren ve halk müziğinin niteliğini yükselten Muhabbet Gurubu'nun (Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top, Musa Eroğlu) oluşum fikri Akarsu'dan çıktı. Muhlis Akarsu, her yıl yapılan Hacı Bektaşi, Abdal Musa, Veli Baba, Pir Sultan gibi Alevî toplumunun kültürel etkinliklerine katılırdı.
1980'li yıllarda türkülerinden dolayı üç yıl cezaevinde yattı. O güne kadar usta malı deyişlerle kendini gösteren Muhlis Akarsu, 1980'lerin başından itibaren deyişlerindeki anlatımı güçlü, bağlamasına hakim ve sesini deyiş tavrında kullanabilen bir sanatçı görünümündedir.
Fikri kendisinden çıkan 'Muhabbet' serisinin (4.hariç) her yapıtında yer aldı. Eserleri çeşitli türlerde şarkı söyleyen sanatçılar tarafından okundu.
Portekiz asıllı Kanadalı şarkıcı Nelly Furtado’nun 2006’da piyasaya sürdüğü 8 milyon satan “Loose albümündeki “Wait For You adlı parçasının müziğinin, Muhlis Akarsu’nun 'Kalan Müzik'den çıkardığı “Ya Dost Ya Dost adlı albümünde yer alan, sözleri Pir Sultan Abdal’a ait olan “Allah Allah Desem Gelsem adlı türküden 'alındığı' anlaşıldı. Albümün kartonetinde “Wait For You adlı parçanın müziği ile ilgili bilgide Muhlis Akarsu’nun ve Pir Sultan Abdal’ın isimlerinden herhangi birinin yer almadığı görüldü.
2 Temmuz 1993 günü Sivas Katliamı'nda bir grup saldırgan tarafından Madımak otelinin ateşe verilerek yakılması sonucunda öldürülmüştür. Yaşamı boyunca 100'den fazla kırkbeşlik plak, 4 uzunçalar, 20 kaset ve yüzlerce deyiş bırakır.
Muhlis Akarsu'nun yapıtlarının hemen hemen tümünün lirik bir ifadeyle yapıldığı ve söylendiği hemen fark edilir. Repertuarının büyük bir bölümünde aşk ve sevda deyişlerine yer verdiği görülür. Akarsu'nun yar üzerine söylediği, feleğe çattığı, gurbete içerlediği, ayrılığa üzüldüğü yüzlerce deyişi vardır. Deyişlerinde toplumsal konulara da kayıtsız kalmaz. Ancak bu, sevgi üzerine söylediği deyişler kadar çok öne çıkmaz. Birkaç deyişinde cahilliğe, köleliğe, yoksulluğa başkaldırdığı görülür. Alevi-Bektaşi edebiyatının ve müziğinin deyiş türüyle ünlenen aşığı Muhlis Akarsu'nun Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan etkisindeki tavrını her zaman hissetmek mümkündür.
sivas'TA DOĞMUŞ sivas'TA YANMIŞ BİR GÜVERCİN KANATLARI YOLUNMUŞ
(sivas'A GEÇİT YOK AÇLAR DOYMAZ ESNEMEKLE YOL BİTMEZ BEKLEMEKLE) ! ! ! ! ....
Muhibe Akarsu - 35 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı Gülender Akça - 25 yaşında Metin Altıok - 52 yaşında, şair, yazar Ahmet Alan - 22 yaşında Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci Sehergül Ateş - 30 yaşında Behçet Aysan - 44 yaşında, şair Erdal Ayrancı - 35 yaşında Asım Bezirci - 66 yaşında araştırmacı, yazar Belkıs Çakır- 18 yaşında Serpil Canik - 19 yaşında Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör Nesimi Çimen - 67 yaşında, şair, sanatçı, üç telli curanın son ustası Carina Cuanna - 23 yaşında, Hollandalı gazeteci Serkan Doğan - 19 yaşında Hasret Gültekin - 23 yaşında şair, sanatçı, şelpe tekniğinin önderi Murat Güneş,Murat Gündüz - 22 yaşında Gülsüm Karababa -22 yaşında Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist Koray Kaya - 12 yaşında Menekşe Kaya - 17 yaşında Handan Metin - 20 yaşında Sait Metin - 23 yaşında Huriye Özkan - 22 yaşında Yeşim Özkan - 20 yaşında Ahmet Öztürk - 21 yaşında Ahmet Özyurt - 21 yaşında Nurcan Şahin - 18 yaşında Özlem Şahin - 17 yaşında Asuman Sivri - 16 yaşında Yasemin Sivri - 19 yaşında Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı İnci Türk - 22 yaşında Kenan Yılmaz - 21 yaşında
*Mücadelemiz, Madımak oteli katliamlara karşı duruşun anıtı, Sivas Şehitlerinin anılarını da yaşatacak bir müze oluncaya kadar sürecektir.
Son günlerde, 2 Temmuz 1993 tarihinde, kamuoyunun gözleri önünde ve devlet denetiminde, 4.Pir Sultan Abdal Etkinliklerini yapmak üzere Sivas’a gitmiş olan aydın, yazar, sanatçı, şair, semahçılarımız içinde olduğu 35 canımızın katledildiği, Sivas Madımak Oteli’nde bulunan et lokantasının, çiçekçiye dönüştürüleceği yazılı ve görsel medyada yer almaktadır.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olarak yıllardır, Sivas’ta katledilen canlarımızın aileleri, Alevi – Bektaşi kuruluşları ve Demokratik kamuoyu ile birlikte, otuz beş canımızın katledildiği Madımak Otelinin tümüyle kamulaştırılarak, katledilen otuz beş canımızın anılarının yaşatılacağı bir müzeye dönüştürülmesinin mücadelesini veriyoruz. Bu mücadelemiz Madımak Otel’inin müze olmasına dek sürecektir.
Turizm ve Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, her ne kadar Madımak Otelinde et lokantasının bulunmasından iğrendiğini söylemesi sonrası, Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Sayın Cemil Çiçek’in Sivas Valisini araması sonrası, et lokantasına ruhsat süresi dolduğunda ruhsatının yenilenmeyerek et lokantasının bulunduğu bölümün çiçekçiye çevrileceği söylenmiş ise de bu yeterli değildir. Kaldı ki otelin müzeye dönüştürülmesi hem Kültür ve Turizm Bakanlığının ve hem de Hükümetin yetkisindedir. Ancak, bu yetkiyi kullanmaları, katliamlara karşı duruşta ve Sivas şehitlerimizin anısını yaşatmakta samimi olmaları geçmektedir. Ancak bizler biliyoruz ki Aleviliği yok sayan, hatta yeri geldiğinde katliamı destekleyen anlayışlar bu yetkilerini kullanmazlar.
Her ne kadar bazı malum çevreler bu gerçeği görmezden gelerek, kendi çıkarlarına zarar gelmesin diye sözde birlik mesajları vermeye çalışsalar da bu yaranın öyle kolay iyileşemeyeceğini de bilmeleri gerekir. İçimizdeki bu ateşin üzerine kül atmakla sorun çözülmez. Özetle kimse kendini bu şekilde temize çıkaramaz, aklayamaz. Bu çarpık, gerici anlayışlarla bir sonuç alınamaz.
Madımak Otelindeki, et lokantasının kapatılması şüphe yok ki, önemli bir adımdır. On yılı aşkın süredir, verilmekte olan “Madımak Müze olsun” mücadelesinin geldiği önemli bir aşamadır. Ancak Madımak Otelinin müzeye dönüştürülmeden, et lokantasının çiçekçiye dönüştürülerek, Madımak Katliamının geçiştirileceğini sananlar veya bekleyenler, büyük bir yanılgı içindedirler. Bizim mücadelemiz, Madımak Oteli, katliamlara karşı duruşun ve Sivas Şehitlerimizin anısını yaşatacak müze oluncaya kadar sürecektir.
Bütün bu nedenlerle yapılması gereken yaşatılan bu vahşete seyirci kalan, hatta açıklamalarıyla, davranışlarıyla bir anlamda destek olan başta dönemin tüm yetkilileri ile devletin Alevi toplumuna bir özür borcu vardır ve Aleviler bu özrü beklemektedirler.
Madımak Oteli’nin bir kısmının çiçekçiye çevrilmesi, Madımak katliamının üzerinin kapatılması olup, Madımak Oteli bir bütün olarak, 2 Temmuz’da katledilen canlarımızın anılarının yaşatılacağı müzeye dönüştürülmesi gerekmektedir. Gerçek barış ancak bu şekilde sağlanır, yaralar ancak bu şekilde sarılır.
Mücadelemiz Madımak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesine dek sürecektir.
boyun eğmem asla sana yaksan bile bedenimi ben doğarım küllerimden gücün varsa durdur beni!
SİVAS 'O' GÜN GÖRÜLMEMİŞ BİR EMSALİKLE DAHA FAZLA HAZIRLIKLIYDI MEYDAN AĞIZINA KADAR DOLMUŞ BİNLERCE AÇ KURT SİVAS MEYDANINDAKİ (PİR SULTAN ABDAL HEYKELİNİ YER LERDE SÜRÜNDÜRDÜ) VE SONRA 'O' KORKUNÇ SON AĞZI SALYALI ELİ SOPALI SAKALI BİTLİLER! ! ....
Sıcak kavuruyor alev alev Sivas aklımda ve o nefret 2 temmuz 93 anlamıyorum hâlâ Bu kadar kolay mı kıymak cana? Kimin için aktı bunca kan? Kimin için attı o kalpler
Bakma gözlerim kin dolu Duyma sözlerim sitem dolu
Ah yandı anadolu'nun bağrı, Öte denizden bir kahkaha sardı her yanı Kimin içindi bunca göz yaşı Kimi yüceltti kan dökmenin telaşı
Yok yook yok artık Kardeş eli uzatana kan verene bakacak yüzümüz yok artık
38 Gülü Dalindan Yoldu Kizilirmak Boylarinda Bir şehir
Güvercinler Gide, Baykuşlar öte
Ne Kilin Azala, Ne çilen Bite
Hafikten Bu Yana Banazdan öte
Kizilirmak Boylarinda Bir şehir
BÜTÜN SİVAS O MEŞHUR MADIMAK OTELİNİN ALTINDAKİ İS KENDERCİ LOKANTASINDA YAKTIKLARI İNSANLARIN ETİNİ YEMEYE DOYAMADI HALA BİR TÜRLÜ (SİVAS UNUTULMAZ UNUTURULAMAZ)
Nesimi Çimen (d. 1931 - ö. 2 Temmuz 1993) , Alevi Bektaşi halk ozanı.
1931 yılında Adana'nın Saimbeyli ilçesinde doğdu. Daha sonra tüm ailesiyle birlikte Kayseri'nin Sarız ilçesine yerleşti ve bir köy ağasının yanında maraba olarak çalışmaya başladı. Ağanın kızı Dilber'e aşık olunca, birlikte Kayseri'den kaçıp Elbistan'ın Sevdili Köyü'ne yerleştiler.[1] Anadolu Aleviliği'nin yoğun yaşandığı bu bölgede uzun süre kaldıktan sonra İstanbul'a taşındı. İşçi olarak Almanya'ya gitmek için çabaladı, fakat nefes darlığı olduğu için başaramadı ve ailesiyle beraber Osmaniye'nin Kadirli ilçesine göç etti. Bu dönemde yazar Yaşar Kemal ile tanıştı ve onun da yardımıyla bir fabrikada işe başladı.[1] Greve çıkan işçilerin başına geçince işten altıldı ve ailesinin geçimini sağlamak için ozanlığa başladı. 1967 yılında Tunceli'de sergilenen bir Pir Sultan Abdal oyununda oynayan ve deyişler söyleyen Nesimi, salonda olay çıkınca gözaltına alındı ve bıyığının yarısı tek tek yolunmuş bir vaziyette serbest bırakıldı.[1] Ailesiyle birlikte Zeytinburnu'nda bir gecekonduya yerleşti. Evinde konaklayanlar arasında Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz, İlhan Selçuk, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Harun Karadeniz, Yılmaz Güney, Mahzuni Şerif, İhsani, Emekçi ve Ali Özgentürk gibi isimler vardı.[1]
Küçük yaşta türkü derlemeleri yapan Nesimi, topladığı folklor değerlerini radyo arşivlerine kazandırdı. Hatayi, Pir Sultan Abdal ve diğer usta ozanların nefeslerini söyleyerek kendisini tanıttı. Nefeslerini, türkülerini bağlama ile değil, göğsünde taşıdığı cura eşliğinde söyledi ve cura çalmada ün kazandı. Kendi yazdığı deyişlerini de okuyup söylemiştir.
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, Madımak Oteli'nin yakıldığı ve 37 kişinin öldürüldüğü katliamda hayatını kaybetti. Cenazesi İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
MUHLİS AKARSU
Muhlis Akarsu, (d. 1948 Kangal, Sivas - ö. 2 Temmuz 1993 Sivas) Saz sanatçısı. 2 Temmuz 1993 günü buyuk bir grup saldırganın çıkardığı olaylar sonucunda Sivas Madımak Oteli'nin yakılması sonucunda katledilerek hayata veda etmiştir.
Kangal İlçesinin Minarekaya köyünde doğdu. İlkokulu Minarekaya'da okudu. Bu dönemde Bektaşi Cem cemaatlerinde, yörenin seyitlerinin ve ozanlarının etkisinde kalarak saz çalıp söylemeye başladı. Malatya'da ortaokulda okurken, ekonomik yetersizlikler nedeniyle ikinci sınıftan ayrıldı. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazdı, deyiş ve nefes kurdu. Bağlamasıyla birlikte zakirlik yaptı.
1970 yılında İstanbul'a yerleşti. 1970'li yıllarda söz ve müziği kendine ait olan ilk 45'lik plağı çıkardı. Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Veysel doğrularından yola çıkarak kendine insan sevgisini şiar edindi. Tüm yaptıklarında bu ana temayı temel aldı. 1972 yılında, Seyyit Halil Çiftlik'in kızı Muhibe Leyla Çiftlik ile evlendi. Bu evliliğinden Pınar, Çınar ve Damla adlarında üç kızı oldu.
Sanatında, 1970'lerden itibaren dönemin etkili aşığı Mahzuni Şerif'in izleri belirdi. Uzunca bir süre Mahzuni'nin deyişlerini çaldı ve okudu. Bu arada Alevi-Bektaşi aşık geleneğinden de kopmadı. Pir Sultan, Kul Himmet gibi ozanların birçok deyişini geleneksel kalıplardan çıkmadan seslendirdi.
1980'li yılların başlarında Alevî Dedeleri'nin çaldığı kısa kollu bağlamayı gündeme getiren ve halk müziğinin niteliğini yükselten Muhabbet Gurubu'nun (Arif Sağ, Muhlis Akarsu, Yavuz Top, Musa Eroğlu) oluşum fikri Akarsu'dan çıktı. Muhlis Akarsu, her yıl yapılan Hacı Bektaşi, Abdal Musa, Veli Baba, Pir Sultan gibi Alevî toplumunun kültürel etkinliklerine katılırdı.
1980'li yıllarda türkülerinden dolayı üç yıl cezaevinde yattı. O güne kadar usta malı deyişlerle kendini gösteren Muhlis Akarsu, 1980'lerin başından itibaren deyişlerindeki anlatımı güçlü, bağlamasına hakim ve sesini deyiş tavrında kullanabilen bir sanatçı görünümündedir.
Fikri kendisinden çıkan 'Muhabbet' serisinin (4.hariç) her yapıtında yer aldı. Eserleri çeşitli türlerde şarkı söyleyen sanatçılar tarafından okundu.
Portekiz asıllı Kanadalı şarkıcı Nelly Furtado’nun 2006’da piyasaya sürdüğü 8 milyon satan “Loose albümündeki “Wait For You adlı parçasının müziğinin, Muhlis Akarsu’nun 'Kalan Müzik'den çıkardığı “Ya Dost Ya Dost adlı albümünde yer alan, sözleri Pir Sultan Abdal’a ait olan “Allah Allah Desem Gelsem adlı türküden 'alındığı' anlaşıldı. Albümün kartonetinde “Wait For You adlı parçanın müziği ile ilgili bilgide Muhlis Akarsu’nun ve Pir Sultan Abdal’ın isimlerinden herhangi birinin yer almadığı görüldü.
2 Temmuz 1993 günü Sivas Katliamı'nda bir grup saldırgan tarafından Madımak otelinin ateşe verilerek yakılması sonucunda öldürülmüştür. Yaşamı boyunca 100'den fazla kırkbeşlik plak, 4 uzunçalar, 20 kaset ve yüzlerce deyiş bırakır.
Muhlis Akarsu'nun yapıtlarının hemen hemen tümünün lirik bir ifadeyle yapıldığı ve söylendiği hemen fark edilir. Repertuarının büyük bir bölümünde aşk ve sevda deyişlerine yer verdiği görülür. Akarsu'nun yar üzerine söylediği, feleğe çattığı, gurbete içerlediği, ayrılığa üzüldüğü yüzlerce deyişi vardır. Deyişlerinde toplumsal konulara da kayıtsız kalmaz. Ancak bu, sevgi üzerine söylediği deyişler kadar çok öne çıkmaz. Birkaç deyişinde cahilliğe, köleliğe, yoksulluğa başkaldırdığı görülür. Alevi-Bektaşi edebiyatının ve müziğinin deyiş türüyle ünlenen aşığı Muhlis Akarsu'nun Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan etkisindeki tavrını her zaman hissetmek mümkündür.
sivas'TA DOĞMUŞ sivas'TA YANMIŞ BİR GÜVERCİN KANATLARI YOLUNMUŞ
(sivas'A GEÇİT YOK AÇLAR DOYMAZ ESNEMEKLE YOL BİTMEZ BEKLEMEKLE) ! ! ! ! ....
NESİMİ ÇİMEN: sivas'a SEVGİ ÇİÇEKLERİ VE TOMURCUKLARI GETİRMİŞTİ YANINDA YILLARCA FABRİKALARDA EMEKÇİ KARDEŞLERİ İLE HAKKINI KAZANMAK İÇİN MÜCADELE VERDİ sivasa'ta KATLEDİLDİĞİNDE BÜYÜK 'CURA' USTASI HALA KİRADA OTURUYORDU OYSA NELER İSTERDİ İNSANI İÇİN BİR TÜRLÜ YURTAŞ OLAMAMIŞ ANADOLU İNSANINA VATANDAŞ NESİMİ ÖLÜMSÜZDÜR
DÜNYANIN ÜZERİNDE KURULU DİREK
emek zay olmadan sizlar mi yurek
bu duzeni kim kurmus bizler de bilek
soyle canim soyle dinlesin canlar
adem eker yeryuzune ekini
ekin saklar yeraltinda kokunu
ayikla gor karasini akini
soyle canim soyle, dinlesin canlar
ocaga koymuslar kose tasini
hak kollasin gerceklerin isini
bir gun agridirlar senin basini
soyle canim soyle dinlesin canlar
pir sultan abdal’im farz eylesinler
yola gelmeyenden edilmez minnet
cumlenin muradi dunyada cennet
soyle canim soyle dinlesin canlar
sivas'A GEÇİT YOK
DÖNEN DÖNSÜN YOLUNDAN BEN DÖNMEZEM! ! .....
Koyun Beni Hak Aşkına Yanayım
Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan
Yolumdan Dönüp Mahrum Mu Kalayım
Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan
Benim Pirim Gayet Ulu Kişidir
Yediler Ulusu, Kırklar Esidir
On İki İmamın Server Başıdır
Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan
Kadılar Müftüler Fetva Yazarsa
İşte Kemend, İste Boynum Asarsa
İşte Hançer, İste Kellem Keserse
Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan
Ulu Mahşer Günü Olur Divan Kurulur
Suçlu, Suçsuz Gelir Anda Derilir
Piri Olmayanlar Anda Bilinir
Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan
Pir Sultan'ım Arsa Çıkar Ünümüz
O Da Bizim Ulumuzdur Pirimiz
Hakka Teslim Olsun Garip Canımız
Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan
BİLİYORUZKİ HIZIR PAŞADA (SİVAS'TAN) ÇIKTI
ONLAR PİRSULTA'NIN ŞEHİTLERİDİR! ! ......
Muhibe Akarsu - 35 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi
Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı
Gülender Akça - 25 yaşında
Metin Altıok - 52 yaşında, şair, yazar
Ahmet Alan - 22 yaşında
Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci
Sehergül Ateş - 30 yaşında
Behçet Aysan - 44 yaşında, şair
Erdal Ayrancı - 35 yaşında
Asım Bezirci - 66 yaşında araştırmacı, yazar
Belkıs Çakır- 18 yaşında
Serpil Canik - 19 yaşında
Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör
Nesimi Çimen - 67 yaşında, şair, sanatçı, üç telli curanın son ustası
Carina Cuanna - 23 yaşında, Hollandalı gazeteci
Serkan Doğan - 19 yaşında
Hasret Gültekin - 23 yaşında şair, sanatçı, şelpe tekniğinin önderi
Murat Güneş,Murat Gündüz - 22 yaşında
Gülsüm Karababa -22 yaşında
Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair
Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist
Koray Kaya - 12 yaşında
Menekşe Kaya - 17 yaşında
Handan Metin - 20 yaşında
Sait Metin - 23 yaşında
Huriye Özkan - 22 yaşında
Yeşim Özkan - 20 yaşında
Ahmet Öztürk - 21 yaşında
Ahmet Özyurt - 21 yaşında
Nurcan Şahin - 18 yaşında
Özlem Şahin - 17 yaşında
Asuman Sivri - 16 yaşında
Yasemin Sivri - 19 yaşında
Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı
İnci Türk - 22 yaşında
Kenan Yılmaz - 21 yaşında
SİVAS KATLİAMI UNUTURULAMAZ! ! ! ......................
MADIMAK, KATLİAMLARA KARŞI DURUŞUN ANITI,
SİVAS ŞEHİTLERİNİN ANISINI YAŞATACAK BİR MÜZE OLMALIDIR! ..
BASINA VE KAMUOYUNA
* Madımak Katliamının üzeri, kebap dükkanı çiçekçiye çevrilerek kapatılamaz.
*Mücadelemiz, Madımak oteli katliamlara karşı duruşun anıtı, Sivas Şehitlerinin anılarını da yaşatacak bir müze oluncaya kadar sürecektir.
Son günlerde, 2 Temmuz 1993 tarihinde, kamuoyunun gözleri önünde ve devlet denetiminde, 4.Pir Sultan Abdal Etkinliklerini yapmak üzere Sivas’a gitmiş olan aydın, yazar, sanatçı, şair, semahçılarımız içinde olduğu 35 canımızın katledildiği, Sivas Madımak Oteli’nde bulunan et lokantasının, çiçekçiye dönüştürüleceği yazılı ve görsel medyada yer almaktadır.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olarak yıllardır, Sivas’ta katledilen canlarımızın aileleri, Alevi – Bektaşi kuruluşları ve Demokratik kamuoyu ile birlikte, otuz beş canımızın katledildiği Madımak Otelinin tümüyle kamulaştırılarak, katledilen otuz beş canımızın anılarının yaşatılacağı bir müzeye dönüştürülmesinin mücadelesini veriyoruz. Bu mücadelemiz Madımak Otel’inin müze olmasına dek sürecektir.
Turizm ve Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, her ne kadar Madımak Otelinde et lokantasının bulunmasından iğrendiğini söylemesi sonrası, Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Sayın Cemil Çiçek’in Sivas Valisini araması sonrası, et lokantasına ruhsat süresi dolduğunda ruhsatının yenilenmeyerek et lokantasının bulunduğu bölümün çiçekçiye çevrileceği söylenmiş ise de bu yeterli değildir. Kaldı ki otelin müzeye dönüştürülmesi hem Kültür ve Turizm Bakanlığının ve hem de Hükümetin yetkisindedir. Ancak, bu yetkiyi kullanmaları, katliamlara karşı duruşta ve Sivas şehitlerimizin anısını yaşatmakta samimi olmaları geçmektedir. Ancak bizler biliyoruz ki Aleviliği yok sayan, hatta yeri geldiğinde katliamı destekleyen anlayışlar bu yetkilerini kullanmazlar.
Her ne kadar bazı malum çevreler bu gerçeği görmezden gelerek, kendi çıkarlarına zarar gelmesin diye sözde birlik mesajları vermeye çalışsalar da bu yaranın öyle kolay iyileşemeyeceğini de bilmeleri gerekir. İçimizdeki bu ateşin üzerine kül atmakla sorun çözülmez. Özetle kimse kendini bu şekilde temize çıkaramaz, aklayamaz. Bu çarpık, gerici anlayışlarla bir sonuç alınamaz.
Madımak Otelindeki, et lokantasının kapatılması şüphe yok ki, önemli bir adımdır. On yılı aşkın süredir, verilmekte olan “Madımak Müze olsun” mücadelesinin geldiği önemli bir aşamadır. Ancak Madımak Otelinin müzeye dönüştürülmeden, et lokantasının çiçekçiye dönüştürülerek, Madımak Katliamının geçiştirileceğini sananlar veya bekleyenler, büyük bir yanılgı içindedirler. Bizim mücadelemiz, Madımak Oteli, katliamlara karşı duruşun ve Sivas Şehitlerimizin anısını yaşatacak müze oluncaya kadar sürecektir.
Bütün bu nedenlerle yapılması gereken yaşatılan bu vahşete seyirci kalan, hatta açıklamalarıyla, davranışlarıyla bir anlamda destek olan başta dönemin tüm yetkilileri ile devletin Alevi toplumuna bir özür borcu vardır ve Aleviler bu özrü beklemektedirler.
Madımak Oteli’nin bir kısmının çiçekçiye çevrilmesi, Madımak katliamının üzerinin kapatılması olup, Madımak Oteli bir bütün olarak, 2 Temmuz’da katledilen canlarımızın anılarının yaşatılacağı müzeye dönüştürülmesi gerekmektedir. Gerçek barış ancak bu şekilde sağlanır, yaralar ancak bu şekilde sarılır.
Mücadelemiz Madımak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesine dek sürecektir.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.
12.12.2007
Av. Kazım Genç
PSAKD Genel Başkanı
WWW.PSAKD.ORG
GÜNEŞİN OZANLARI
sen güneşin ozanlarını
durdurabilir misin sandın?
rüzgarın şarkısını
susturabilir misin sandın?
korkmuyorum şiddetinden
ateş tutan ellerinden
ürkmüyorum nefretinden
ve karanlık nefesinden
boyun eğmem asla sana
yaksan bile bedenimi
ben doğarım küllerimden
gücün varsa durdur beni!
kayaların ruhundamın ben,
yüzyılların öyküsü bende
otuzyedi güneşim var
ışıldar durur yüreğimde
tutamassın zincirlerinle
yıldızların ışığını
susturamassın nefretinle
güneşin ozanlarını
boyun eğmem asla sana
yaksan bile bedenimi
ben doğarım küllerimden
gücün varsa durdur beni!
SİVAS 'O' GÜN GÖRÜLMEMİŞ BİR EMSALİKLE DAHA FAZLA HAZIRLIKLIYDI MEYDAN AĞIZINA KADAR DOLMUŞ BİNLERCE AÇ KURT SİVAS MEYDANINDAKİ (PİR SULTAN ABDAL HEYKELİNİ YER LERDE SÜRÜNDÜRDÜ) VE SONRA 'O' KORKUNÇ SON AĞZI SALYALI ELİ SOPALI SAKALI BİTLİLER! ! ....
ÇIĞLIK
Sıcak kavuruyor alev alev
Sivas aklımda ve o nefret
2 temmuz 93 anlamıyorum hâlâ
Bu kadar kolay mı kıymak cana?
Kimin için aktı bunca kan?
Kimin için attı o kalpler
Bakma gözlerim kin dolu
Duyma sözlerim sitem dolu
Ah yandı anadolu'nun bağrı,
Öte denizden bir kahkaha sardı her yanı
Kimin içindi bunca göz yaşı
Kimi yüceltti kan dökmenin telaşı
Yok yook yok artık
Kardeş eli uzatana kan verene bakacak yüzümüz yok artık
Radical Noise
BİR ŞEHİR SİVAS
Adini Söylesem Dilim Takilir
Sanki Yüreğime Bir şey çakilir
Orda Semah Dönen Nara Yakilir
Kizilirmak Boylarinda Bir şehir
Güvercinler Gide, Baykuşlar öte
Ne Kilin Azala, Ne çilen Bite
Hafikten Bu Yana Banazdan öte
Kizilirmak Boylarinda Bir şehir
Can Alici Kuşlar Oraya Doldu
Güneş Utancindan Sararip Soldu
38 Gülü Dalindan Yoldu
Kizilirmak Boylarinda Bir şehir
Güvercinler Gide, Baykuşlar öte
Ne Kilin Azala, Ne çilen Bite
Hafikten Bu Yana Banazdan öte
Kizilirmak Boylarinda Bir şehir
BÜTÜN SİVAS O MEŞHUR MADIMAK OTELİNİN ALTINDAKİ İS KENDERCİ LOKANTASINDA YAKTIKLARI İNSANLARIN ETİNİ YEMEYE DOYAMADI HALA BİR TÜRLÜ (SİVAS UNUTULMAZ UNUTURULAMAZ)
Nesimi Çimen (d. 1931 - ö. 2 Temmuz 1993) , Alevi Bektaşi halk ozanı.
1931 yılında Adana'nın Saimbeyli ilçesinde doğdu. Daha sonra tüm ailesiyle birlikte Kayseri'nin Sarız ilçesine yerleşti ve bir köy ağasının yanında maraba olarak çalışmaya başladı. Ağanın kızı Dilber'e aşık olunca, birlikte Kayseri'den kaçıp Elbistan'ın Sevdili Köyü'ne yerleştiler.[1] Anadolu Aleviliği'nin yoğun yaşandığı bu bölgede uzun süre kaldıktan sonra İstanbul'a taşındı. İşçi olarak Almanya'ya gitmek için çabaladı, fakat nefes darlığı olduğu için başaramadı ve ailesiyle beraber Osmaniye'nin Kadirli ilçesine göç etti. Bu dönemde yazar Yaşar Kemal ile tanıştı ve onun da yardımıyla bir fabrikada işe başladı.[1] Greve çıkan işçilerin başına geçince işten altıldı ve ailesinin geçimini sağlamak için ozanlığa başladı. 1967 yılında Tunceli'de sergilenen bir Pir Sultan Abdal oyununda oynayan ve deyişler söyleyen Nesimi, salonda olay çıkınca gözaltına alındı ve bıyığının yarısı tek tek yolunmuş bir vaziyette serbest bırakıldı.[1] Ailesiyle birlikte Zeytinburnu'nda bir gecekonduya yerleşti. Evinde konaklayanlar arasında Yaşar Kemal, Atıf Yılmaz, İlhan Selçuk, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Harun Karadeniz, Yılmaz Güney, Mahzuni Şerif, İhsani, Emekçi ve Ali Özgentürk gibi isimler vardı.[1]
Küçük yaşta türkü derlemeleri yapan Nesimi, topladığı folklor değerlerini radyo arşivlerine kazandırdı. Hatayi, Pir Sultan Abdal ve diğer usta ozanların nefeslerini söyleyerek kendisini tanıttı. Nefeslerini, türkülerini bağlama ile değil, göğsünde taşıdığı cura eşliğinde söyledi ve cura çalmada ün kazandı. Kendi yazdığı deyişlerini de okuyup söylemiştir.
2 Temmuz 1993 günü Sivas'ta, Madımak Oteli'nin yakıldığı ve 37 kişinin öldürüldüğü katliamda hayatını kaybetti. Cenazesi İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
2 TEMMUZ SİVASI ÇOK KAVURACAK! ! ....
TÜRKÜLER YANMAZ
güneşin akyüzüne bir duman çöktü
bir türkü çığlıkla ateşe düştü
kuytu bir köşede bir çiçek küstü
büktü yaprağını boynunu büktü
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
bilmezmisin ki türküler yanmaz
günü gelir sanma hesap sorulmaz
dayanır kapına pir sultan ölmez
şu sivas'ın elinde sazım çalınmaz
güllerim yandı yüreğim dayanmaz
ŞU SİVAS DENEN ELE BİR BAKIN PİRİNİ ASMIŞ BABA İLYAS YOK SONRASINA GÜLE YEL DEĞDİRDİLER BAKAMADILAR YAKTILAR! ! ...