Biraz tarih okumanı öneririm.. kısaca izah edeyim de anla öz olarak Yozgattan başlar celali isyanları...Celali isyanları, 16. ve 17. yüzyıllarda, Osmanlı yönetimindeki Anadolu'da Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan ve IV. Mehmed dönemine kadar devam eden zaman zarfında devlete karşı, ekonomik, sosyal, askeri ve siyasi nedenlerle ayaklananlara verilen addır.
“Celâl’e mensup” anlamına gelen Celâlî tabiri, 16. yüzyıl başlarında (1519) isyan eden Bozoklu Şeyh Celâl’le ilgilidir. Celâlî isyanları başlangıçta, Osmanlı idaresinden memnun olmayan zümrelerin ve Şii eğilimli Türkmen gruplarının Safeviler’in de tahrikiyle devlete baş kaldırmaları şeklinde ortaya çıkmış, 16. yüzyılın sonlarından itibaren büyük bir mesele halini alarak değişik bir mahiyet kazanmıştır. Osmanlı devlet anlayışı, bu isyanları “hurûc ale’s-sultân” olarak değerlendirmiş ve kaynaklarda bu ifade sık sık kullanılmıştır.
Bu ayaklanmaların adı, bu kapsamdaki ayaklanmaların ilkinin önderi olan Şeyh Celâl’den gelir. Bozoklu (Yozgat) olan Şeyh Celâl önderliğinde; topraksız köylüler, ağır vergilerden ezilenler, toprakları elinden alınmış eski sipahiler, sekbanlar, yerel idarecilerin baskı ve adaletsiz yönetiminden şikayetçi olan kitleler 1519 yılında Osmanlı yönetimine başkaldırdı. Tokat yöresinde başlayan ayaklanma aynı yıl içerisinde kanlı bir biçimde bastırıldı....Boş boş kart kürt gibi bir hayali celali isyanını kürtlere mal etmek bilgisizliktir ve gerçekten kürtler kendilerine tarih yaratmak için başkalarının tarihini çalmakta çok ustadırlar, kürklerin tarihte ne yazılı ne anıtsal, ne kalıtsal bir tarihine şimdiye kadar rastlanmamıştır.....
HAMZALI KÖYÜ TARİHİ *Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla aşağıda izah etmeye çalıştık. Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanağın uzantısı olan, karasu deresi) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü halkının toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları, Hamzalı köyü halkından Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır. Bunlar 1800 lü yıllarına aittir ve bu aileye verilmiş arazi tapularıdır. Bu durumu şöyle izah etmem gerekirse: Resmi kayıtlara göre dedelerimizden Molla Musa: 1820 yılında doğmuş, 1894 yılında ölmüştür, Molla Musa oğlu, Molla Osman 1845 yılında doğmuş ve 1901 yılında ölmüştür, Molla Osman oğlu, Molla Mustafa; 1875 yılında doğmuş ve 1940 yılında ölmüştür. Molla Mustafa oğlu Fazlı Yılmaz da 1922 yılında doğup 1985 yılında ölmüştür. İşte bu tarihler arasında verilmiş bulunan 2 nci Abdülhamit tuğralı ve Devlet-i Aliye-i Osmaniye Tuğralı Tapu senetlerinden: 1307, 1317, 1324, 1327 hicrî (Arabî) tarihli (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerinden) birkaç adedi yazımıza eklidir ve bu tapular Molla Musa’nın ölümünden sonra, oğlu Molla Osman üzerine kaydedilmiştir. Bu tapu senetlerinden önceki arazi kayıtları da (ip) kayıtlıdır. ve kayıtlar 1800 lü yıllar öncesine inmektedir. Söz konusu bu Sened-i Hümayun ve Sened-i Hakan-i’ lerde Köy adı; Hamzalı, Nahiyesi; Kızıl Koca (şimdiki Yassıağıl Köyü) , Mevkii olarak; Viran Çeşme (şimdiki adıyla Ören Çeşme) gibi ve miktarı olarak da, (zira, arşın, atik, cedid, evlek) gibi bilgiler içermektedir İşte bu belgelerde göstermektedir ki; Hamzalı köyünün bir tarihi mevcuttur ve en azından bu tespitler, doğum tarihleri, veraset ilamı, tapu gibi olgu ve belgelerle 190 yıllık bir tarihi gün yüzüne çıkmış demektir ve aşağıda izah edilen tarihi araştırmalarla da uyumludur. Ayrıca Köyümüzdeki büyüklerimizden duyduğumuz sözlü söylentiler de aşağıdaki yazılanları desteklemektedir.Hamzalı Köyü halkı Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih aşağıda izah edilmiştir….. Tarihi araştırmalarda, Hamzalı Köyü Tarihinin Oluşumu şöyle izah edilmektedir: İki büyük Türk Hakan'ı Timurlenk ve Yıldırım Beyazıt Han arasındaki çatışma Tatarların rahatını bozdu. Ankara Savaşı'nın galibi Timur Han, Çin'e büyük bir sefer düşünüyordu. Oysa Orta Asya Türk Nüfusu, Çin nüfusu karşısında hep azınlıktaydı. Bu yüzden Kösedağ savaşından sonra Anadolu'ya yerleşen, Kara Tatarlardı zorla Orta Asya'ya göçürmeye karar verdi. İşte bu vesileyle, Yozgat ve yöresindeki Kara Tatarlar da, Ata yurtla¬rına götürülmek üzere, bölgeden zorla koparıldılar. Orta Anadolu, birden bire boşalıvermişti. Bu boşluk, Sivas ve Kayseri'de yaylayan Dulkadirli Türkmenlerine yaradı. Oğuz Eli'nin Bozok koluna mensup Türkmenler, Yozgat ve yöresini kısa zamanda işgal ve iskan ettiler. XV. ve XVII. Yüzyıllarda Bozok adı, bölgeyi değil, orada yaşayan halkı ifade ediyordu. Ancak daha sonra 'Bozok' ismi, bir bölge adı anlamını taşımaya başladı. XV. Yüzyılda Yozgat ve Komşu Yörelere Yerleşen ve Bozok Adıyla Anılan Oymaklar ve Yerleştikleri Bölgeler. -Kızıl Kocalılar Oymağı: Yozgat, Şefaatli, Yerköy, Musabeyli, Sekili, Sorgun-Alişar ve civarları.. -Ağçalu Oymağı: Karanlık Dere ve civan. - Selmanlu Oymağı: Bugünkü Salmanlı Köyü ve civan. - Çiçeklü Oymağı: Boğazlıyan ve Taf civarı. - Zakirlü Oymağı:Yozgat'ın doğusunda bulunan, Sorgun ve civarı. - Kavurgalı Oymağı: Karvurgalı Köyü ve civan. - Demircülü Oymağı: Sanmbeğ Köyü ve civarı. - Şam Bayadı Oymağı: Şarkışla ve civan. - Söklen Oymağı: Yukarı Kanak'ın tamamı. - Hisar Beğlii Oymağı: Hisar Beğlü, Hisarbey, Hasbek, Kozan, Başkışla, İnkışla, Eynelli ve civan. - Kara Tatarlar: İlisu ve Sankaya civan. - Karalu Oymağı: Çayıralan ve civan. XVI. Yüzyılda Bozok Bölgesi: XVI. yüzyıl başından itibaren bir sancak olarak bilinen Bozok, Sivas eyaletine bağlıydı. Sancağın idaresinden sancakbeyi sorumluydu. Ayrıca Kadı, Çeribaşı, Alaybeyi, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı da, idarede görevliydiler. Bu yüzyılda, bugünkü Şefaatli topraklan üzerinde, Boz-ok kazasının, Kara Dere ve Aşağı Kanak nahiyeleri vardı. Bu nahiyelerde, hangi köy ve ekinlikler vardı? Bu köy ve ekinliklerin isimlerinden hangileri bugüne kadar gelebilmiştir? Şefaatli ve yöresinde, XII. Yüzyılda yerleşmiş köyleri, ilk isimleri ile görmek bakımından, ' Cumhuriyetin 50. Yıldönümünü Anma ' adlı kitaptan, Prof. Dr. Faruk Sümer 'in, Bozok Tarihine Dair Araştırmalar makalesinin, ilgili bölümleri aynen aşağıya alınmıştır.. Kara Dere:Kara Dere nahiyesinin yerini kesin olarak tespit edemedik. Bu nahiyenin şimdi Şefaatli'nin güneyindeki Kara Su denilen vadi olduğunu düşünüyoruz. Şefaatli ile Yerköy'ü arasındaki vadinin de Kara Dere'ye dahil bulunması muhtemeldir. Bu yöre umumiyetle, Ağçalu oymağının yurdu idi. Kara Dere'deki kayda değer köyleri zikrediyoruz: 'Hamzalu, Nusretlü, Boyalu Viran, Anklu, Tabanlu (diğer adı: Tutluca) ,Yer Köyü (966:1574-1575 yılında 45 vergi nüfusu var) , Cafer Hacı Kışlası, Yukarı Curcurlu, Aşağı Curcurlu, Fîruz Beğli, Pökrenklü, Kozca Kışla, Beğ Kışla, Kavacık Kışla, Çırak Kışlası, (diğer adı: Çökeldi Pınarı) , Kaya Pınanrı ile Taştemüz Oğlu Ağılı, Köşkerlü, Köçeklü, Ağca Taş, Göl Kışla, Kuruca Kışla, Yukaru Göçkünlü, Kara Bayır (diğer adı: Pervanalık) , Kara Kaya, Kuyucuk (Koç Dağı civarında) , Çay Kışla, Günü Kışla, Kadı (diğer adı: Dört Kışla) , Beğ Kışla (diğer adı: Mukaddemlü) , Kara Kaya (Asil Beğlü) , Köycügez, Nazar Beğlü, Tur Alilu, Göl Kışla, Tana Kıran, Zemheri Kışlası. XVII. Yüzyıl ortalarında 1 has, 19 zeamet ve 731 tımarı bulanan Bozok'-tan, sefer zamanı, sancakbeyinin askerleri ve tımarlı sipahilerle birlikte, 1.100 kişilik bir kuvvet cepheye giderdi. Sancağın kazalan Sorgun, Akdağ, Hüseyinova (Alaca) , Budaközü, Kızılkocalu, Gedük (Şarkışla yöresi) , Çubuk (Gemerek civarı) , Emlak (Akdağmadeni ile Akçakışla arası) , Boğazlıyan, Süleymanlı-i Sagir ve Han-ı Cedit'den (Yıldızeli) , ibaretti. b. Aşağı Kanak: Kanak, bilindiği üzere, Has Bek'in güney doğusundan çıkarak bir çok özleri (dere) aldıktan sonra Şefaatli istasyonu civarında Karasu ile birleşir. 1526 Tarihinde Söklen oğlu Musa ve Atmaca emrindeki Söklenlü, Tatar (Moğol) , Hisar Beğlü ve diğer oymaklar ile Osmanlı kuvvetleri Kanak suyu kıyısında (muhtemelen) Yukarı Kanak'da, suyun ad aldığı yerde) karşılaşmışlardı. Aşağı Kanak'a gelince, burası bugünkü San Kaya kasabasının batısındaki Kadılı köyünden başlayıp, Kanak suyunu takiben, Şefaatlı'ya kadar uzanan topraklan ihtiva ediyordu. Şimdiki Höke, Kara Kaya, Halaçlu, Seydiyar, Hüyük Kışla, Yenice Özü, Çamurlu, Bayad Viran, Kadılı köylerinin Aşağı Kanak'a ait olduğu anlaşılıyor. Burada şimdi mevkîni tasbit edemediğimiz şu köyler de bulunuyordu. 'Ak Burun, Domalan (diğer adı: Yeni Bayad) , Evliya kışlası, Dokuz İn, De¬recik Kışla, Üyük, Gökçe Mağara, Ekiz Ağıl, Bacaklu, Fakihlu, San Halillu, Âşıklu, Yalnız İn, Köprü Ağzı, Ahi Dündar, Küllüce, Çunkar Oğlu Kışlası, (Moğol Ca 'ungar kolunun başında bulunan ailenin yurdu) , Ömerlü, İbrahim Fakihlu, Poyrazlu, Pedek (her halde şimdiki Didik, Çungarlar'a ait köy¬lerden) , Yenice Özü, Köse Üveys Kışlası, Tuzlacık, Kerpiccek (bugünkü Kerpicek) ,Ali Fakihlu, Mahmud Fakihlu'. Bu köylerden bir çoğu Haşer adlı bir oymağın yurdu idi. 4.Yozgat İli: XVI. Yüzyıl da, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın tartışmasız en büyük devleti idi. İşte bu devirde Yozgat, Bozok Sancağı'nın Baltı nahiyesine bağlı, küçük bir köydü. Bugünkü Yozgat'ın kuruluş ve gelişmesi, Osmanlı Devletinin gelişme devirlerinden çok sonra olur. Yozgat, Osmanlı Döneminde kurulmuş olan ilk ve tek ildir. O zamanki Yozgat Köyü'nde Alpavud adında bir beyin nökerleri oturuyordu. Vergiye tâbi erkek nüfus 29 idi. XVI. Yüzyılda Bozok sancağında hakim nüfusu konar göçerler oluşturuyordu. Küçük köylerle birkaç nahiyenin dışında şehir bulunmadığı bilinmektedir. Bu yüzyılda, şehirleşmeye en müsait görünen iki yerleşim yeri, Muşallim Kalesi (Akdağmadeni Çalışkanlar Köyü) ile, Emirce Sultan (Osmanpaşa Tekkesi) zaviyesidir. Fakat, Çapanoğulları ile birlikte Mamalu aşireti, Bozok'a gelip bugünkü Yozgat'a yerleştiler. Böylece, Muşallim Kalesi ve Emirce Sultan Zaviyesi, şehirleşme şanslarını kaybettiler. Şefaatli'nin Tarihi Gelişimi:Tekrar XVI. yüzyıla dönecek olursak, bu yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde idari çerçeve, sancağın iki kazaya bağlı toplam, 13 Nahiye ve 630 civarında köy, bir o kadar da yaylak, kışlak ve mezradan oluştuğunu görüyoruz. Bu nahiyeler arasında, Baltı, Karadere, Kanak-Zîr (Aşağı Kanak) , Sorkun, Delüce Özü, Süleymanı, Kanak-ı Bâlâ (Yukarı Kanak) ,Aliki, Akdağ, Boğazlıyan, Emlâk, Gedük ve Çubuk'tur. Bu nahiyelerden bir kısmı, daha sonraki yüzyıllarda ad değişikliğine uğramış ya da tamamen ortadan kaybolmuş, yerine yeni adlarla başka nahiyeler ihdas olunmuştur. Bugünkü Şefaatli bölgesinin ise bağlı köylerden günümüze kadar, adlarıyla intikal edebilmiş olanlardan çıkartabileceğimiz kadarıyla, XVI. yüzyılın sonlarına doğru daha çok, Aşağı Kanak ve Karadere Nahiyelerinin bazı köylerini ihtiva ettiğini anlıyoruz. Şöyle ki; Aşağı Kanak nahiye bölgesi, bugünkü Sankaya ilçesinini güneyinde yer alan, Kadılı Köyü'nden, batı ve güney-batı istikametinde çeşitli kollarla ilerleyen Kanak Suyu'nun, civanndaki köylerden oluşmakta ve bu nahiyenin sınırları bugün¬kü Şefaatli'nin doğusuna kadar uzanmaktaydı. Karadere nahiyesi ise bugünkü Yerköy ve Şefaatli arasında yer alan Karanıdere vadisinin iki yaka¬sında yeralan köyler ile, Şefaatli'nin güneyinden gelen Karasu civarında mevcut köylerden müteşekkildir. Kısacası bugünkü Şefaatli'ye bağlı köyler, 1575 yılı tahrir defterlerine göre, dönemin Aşağı Kanak ve Karadere adın¬daki iki nahiyesi bünyesinde yer almaktaydılar. Bölgenin XVI. yüzyılın sonlarına doğru arzettiği görünüm, bir kısmı eski¬den beri yerleşik, bir kısmı yeni yeni yerleşik hayata geçmekte olan konar-göçerler, bir kısmı da konar-göçer hayat tarzlarını sürdüren kabile ve cema¬atlerden oluşmaktaydı. Bölgedeki köy sayısını kesin olarak tesbit etmek mümkün olmamakla beraber, yine de bir sayı vermek gerekirse, Karadere nahiyesine bağlı köylerin toplam sayısı elli, Aşağı Kanak nahiyesinin de, bir kısmının Şefaatli bölgesinde yer aldığına göre, bu sayının da yine elli civa¬rında olması gerekir. Bölgemizdeki Büyük Kargaşa Dönemi: Ancak, hemen belirtmek gerekir ki 1575'deki yoğun iskan vaziyeti pek uzun sürmemiştir. Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü ekonomik sıkıntı, tarımdaki üretim azalması, Avrupa kaynaklı altın ve paranın ekonomiye vurduğu darbe ve genelde bütün Akdeniz ülkelerinde görülen yüksek denebilecek bir nüfus artış hızı gibi, XVI. yüzyıla damgasını vuran gelişmeler sonucu, Anadolu'da geniş kitlelerin içerisine sürüklendiği kargaşa dönemi başlar. 1590'lı yıllardan itibaren bütün Anadolu'da ve bu arada da Bozok Bölgesi'nde bir dizi ayak¬lanmalar, eşkiyalık hareketleri, sipahilerin karşı hareketleri ile, köyler üzerindeki baskıların artması şeklinde gelişen ve kısaca Celâli isyanları denen bu büyük çaplı kargaşa ortamında, mevcut zirai, ekonomik, demok-rafık yapı altüst olur. Bozok bölgesine henüz yerleşmiş ve toprağa yeni ısınan konargöçer kabile ve cemaatler, yerlerini terkederler. Köyler boşalır, insanlar daha güvenli bölgelere kaçarlar. Mustafa Akdağ, bu döneme 'Büyük Kaçgunluk Dönemi' (1603-1607) adını verir. Böylece köyler terke¬dilmiş, nahiyelerin varlığı ortadan kalkmıştır. Toprağa yerleşmeye başlamış olan geniş kabile ve cemaatler, yeniden konar-göçer hayatlarına dönmüşler, ekonomik ve idari düzen tamamen felç olmuş, çok sayıda insan eşkıyalık, açlık ve göç yüzünden hayatını kaybetmiştir. Bütün bu kargaşa döneminin, Şefaatli bölgesi için ayrı bir önemi vardır. Bu kargaşa döneminden önce var olan, Aşağı Kanak ve Karadere nahiyeleri, kargaşa dönemi sonrası yapılan 1642 sayım kayıtlarında tamamen ortadan kalkmıştır. Çok zayıf da olsa, Bozok Sancağı dışında başka bir sancağa bağ¬lanmak, ya da sayım yapılmamak gibi bir ihtimal olmakla beraber, bölgenin tamamen terkedilmiş olması ihtimali akla en yakın olan ve en geçerli olabi¬lecek izahtır. Yöre adeta coğrafyadan silinmiş gibidir. 1575'den 1642'ye diğer kazalarda bazı mühim değişiklerle beraber, belirli ölçüde bir devam¬lılık ve iki dönem arasında bir uyum, nahiye adlan ve bağlı köyler arasında bir devamlılık vardır. Şefaatli bölgesine ait olabilecek herhangi bir köyün 1642 tarihli defterlerde bulunmaması, yörenin Celâlî isyanları sırasında tamamen tahrip olduğu anlamına gelmelidir. Bunun bir başka açık delili de Şefaatli sınırlan dahilinde kalan köyler, meskûn olmayan mahallerde görülen mezarlıklardır. Üzerlerinde herhangi bir kitabe bulunmayan mezar taşlan ile dolu, şimdiki köylerin tamamen dışında, boş arazilerde, yol kenannda bulunan bu kabristanlar hakkında mahalli rivayetler de bu kanıyı doğrular niteliktedir. Aşağı Kanak ve Karadere nahiyelerine bağlı köyler, Celâlî İsyanlan neticesinde tamamen terkedilmiş ve geriye sadece bu ıssız mezarlıklar kalmıştır. Şefaatli bölgesinin 1650'lerden itibaren konar-göçerler kabile ve cemaatlerce yeniden şenlendirilmeye, geçici iskân mahalleri olan yaylak ve kışlar yerlerine, basit, evler sürüler için, barınaklar inşa edilerek, tekrar iskân edilmeye başlandığını görüyoruz. Böylece bu tarihlerden itibaren yörenin, şimdiki beşeri coğrafyası ve yerleşme düzeni ve köy dağılımı yavaş yavaş belirmeye başladı. Muhtemelen Kızıl Kocalu obası ile obanın hakim sülâ¬lesinin yerleştiği köy (şimdiki Yassıağıl Köyü) nahiye merkezi oldu. Kâtip Çelebi Cihannümâ'da (165758) Yozgat Merkez Kadılığı'na bağlı nahiyeler arsında Kızılkoca'yı da sayar. Bu da Kızılkoca nahiyesinin 1642 avariz def¬terinde yer almamakla beraber, bu tarihlerde daha çok konar-göçer halinde bulunan Kızılkocalular'ın da en azından bağlı bir kısım obalann, XVII. Yüz¬yılın ikinci yansından itibaren kesin olarak yerleşerek, bölgenin etkin kompozisyonunda yer almaya başlamaları ile oluştuğu anlamına gelir. Şefaatli İlçesine bağlı mevcut köylerden büyük ekseriyetinin ise, 1690 yılından sonra bölgede gerçekleştirilen yoğun bir iskân faaliyeti sonucu, 1700'lü yıllann başından itibaren teşekkül etmeye başlandığını görüyoruz. Konu ile ilgili olarak arşiv belgelerine dayalı bir araştırmayı yapan Cengiz Orhonlu'nun belirttiği kadarıyla, Tokat Voyvodalığı'na tâbi, Hoca hassına bağlı Mamalu Türkmen oymakları ve ona bağlı obalar, Bozok bölgesinde yaylayıp kışın da güneye, bugün Suriye topraklan içinde bulunan Rakka ve Hama vilayetine inmekte idiler. Bu obaların geliş-gidişleri esnasında, yol üzerinde bulunan yerleşik ahalinin ekili-dikili arazileri ve hayvanlar büyük zarar görmekte idi. Esasen bu Mamalu gruplarının bir kısmı yaylak bölgesi olan Bozok'ta, bir kısmı da kışladıkları yerlerde mütemadiyen, toprağa yer¬leşmekte, basit evler ve sürüler için ağıllar yaparak, yan yerleşik vaziyette yaşamaktaydıler. Hatta bazı gruplar daimi çiftçilikle dahi meşgul olmak¬taydılar. Ancak Celâlî isyanlannın yarattığı çöküntü ve tahribattan henüz kurtulmaya çalışan yörenin eski ahalisinden, isyanlar ve kargaşa döne¬minden sonra, bulunduklan yörelerde kalabilenler ya da bölgeye isyanlardan sonra gelerek yerleşenler, (ki bunlan 1642 avanz defterlerinde görüyoruz) sancakta terkedilen yerlere yeni yeni gelip gitmeye başlayan konar-göçer grupların tehdidi altında idiler. Zira yeni gelip boş kalmış yerlere konanlar, sürüleri ile gelip giderken eskiden kalan ve toparlanmaya çalışan ahalinin ekinlerine ve sürülerine zarar vermekte, zaman zaman da eşkiyalık hareket¬lerine girişmekte idiler. Meselâ köylerdeki evleri yağmalayıp hayvan ve mahsulleri gaspediyorlardı. Bozok Sancağı'nda bulunan köylerin ahalisi, Türkmen eşkiyasının istilâsından çok zarar gördükleri için, onlara muha¬fazaya yine aynı gruptan Mamalu oymağı memur edilmişti. Yine bu gruplar, vergi yükümlülükleri yüzünden zaman zaman devlet ve idarecilerle de çatışma halinde idiler. Bu yüzden Şarklu ve Kızullu oymaklan isyan etmiş¬ler, bunun üzerine de 1693 yılında diğer oymaklarla beraber Rakka bölge¬sine nakil ve iskanlan için emir verilmişti. Bir kısmı Bozok Sancağı'ndaki münhal ve metruk yerlerde ekip-biçen, bir kısmı Akdağ bölgesinde yaylaya çıkan bu gruplar yerleşik hayata geçmek üzere idiler. Mamalu'ya bağlı gruplann yöreye 1642'de yapılan avanz sayımından soma, özellikle de Celâlî isyanları döneminde, terkedilen yörelere gelip-gitmeye başladıklan anlaşılıyor. Belirtilmesi gereken bir diğer husus da Mamalu Türkmenlerine bağlı bu gruplann XVI. yüzyılın başından beri bölgeye yerleşen Dulkadirliler'e mensup Ağçalu, Kızılkocalu, Söklen oymaklan ile beraber, genelde Bozok Yaylası'nı aynı dönemde tanımaya başladıklan ve en azından yaz mevsiminde bazı oymaklann Bozok Yaylası'nı daha XVI. Yüzyılın başından itibaren kullanmaya başladıklarıdır. Meselâ Mamalu gruplanndan Kırklu, Şarklu oymaklan 1575 defterlerinde de adından bahsedilen cema¬atlerdir. Bozok'ta şekâveti önlemek, yerleşik ahaliye verdikleri zararlara mâni olmak ve hepsinden önemlisi de, düzenli vergi toplamak için Mamalu Türkmenleri'ne bağlı oymakların bölgeye tamamen yerleştirilmelerine karar verildiğini görüyoruz (1696) . Bu guruplar Boğazhyan, Emlâk, Akdağ, Sorgun, Süleymanlı Kebir ve Süleymanlı Sagîr ve özellikle de Kızılkocalu nahiyelerinde gösterilen yerlere yerleştirildiler. Ancak bu grupların yerleşti¬rilmeleri kararından hemen sonra, yerlerini tekrar terkettikleri ve konar göçer hayat-larına döndükleri anlaşılıyor. Bunun üzerine iskân Mübaşirleri, Kethüdaları ve Oba Beyleri, Sivas Valisi tarafından Sorgun'da bir mecliste toplandı ve yeniden yerleşmeleri için ikna edildiler. Karara muhalefet edenler ve şikayet çıkaranlar, Rakka'ya sürülerek iskân siyaseti uygulandı. 1700'lerden itibaren, yöreye daha çok Mamalu Türkmenleri'nin yerleş¬mesi olgusu, bölge insanının ortak hafızasında da yer almaktadır. Bazı kay¬nak kişilerin (Yerköylü Şeker Hoca gibi) Karanıdere ve Kanak Suyu boyun¬ca, 52 pare köyün, Mamalu oymaklannca kurulduğu şeklindeki ifadesi bu yerleşmenin, günümüzde bile ne denli canlı izler taşıdığını göstermektedir. Aynı türden bilgiler başka köylerde de mevcuttur ve köylüler kendilerinin Mamalu'dan olduklarını ifade etmektedirler. Kaynak kişilerin bu köyleri tek tek adları ile saydıkları da yine bilinen bir husustur. Bu köylerden, Dedeli, Hamzalı, Karalar, Deliler, Hüyükkışla, Paşaköy ve başkalarının da yazılı ol¬duğu kaynaklarca da teyid edilmektedir. Özellikle İstanbul Başbakanlık Arşivi'nde bulunan ve iskânın uygulanması ve bu esnada karşılaşılan güç¬lüklerle ilgili olarak merkeze gönderilen yazılar ve merkezi idarenin aldığı kararların yer aldığı belgeler zikredilmeye değer. Bölgeye Mamalu oymak¬larının yerleşmesinden bu yana, Kızılkoca nahiyesinin idari merkez olarak teşekkül ettiği demiryolunun gelmesi ile, Şefaatli Köyü'nün ön plana çık¬masına kadar, önemini yitirmediği anlaşılmaktadır. Hatta birçok dede ve ninemizin nüfus kâğıtlarında nahiye adının Kızılkoca olarak geçtiği bilin¬mektedir. Kızılkoca nahiyesi Bozok'un en yoğun nahiyelerinden biri haline gelmiş ve 1831 nüfus sayımında 7997 kayıtlı erkek nüfus ve Sorgun'dan sonra nüfusu en yoğun olan ikinci kaza olarak diğer kazaların önüne geçmiştir. Bu yazı Yararlanılan Araştırmalardan alıntıdır. Sonuç olarak, Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla yukarıda izah etmeye çalıştık. Özet olarak; Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanak, karasu) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü ahalisinin toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları Hamzalı köyü ahalisindan Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır (bu tapulardan bir kısmı yazımıza eklidir) bu tapular ve arazi (ip) kayıtları 1800’lü yıllara ve öncelerine ait olup, bu aileye verilmiş arazi (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerin Devlet Mühürlü) tapulardır. Ayrıca Hamzalı köyünün kuruluş tarihinden önceki tarihine ışık tutacak bazı Roma ve Bizans belirtileri de bulunmaktadır.. Hamzalı Köyü Ahalisi Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih yukarıda izah edilmiştir. Bununla birlikte; Yine: 1884 yılında doğmuş ve 1964 yılında vefat etmiş olan ninem Nuriye Yılmazdan da duyduğum kadarıyla, bizlere Oğuz boyunun Ağçalu Oymağında (yöre değimiyle, mamalı) Ağçalular derlermiş ve Köyümüz idari açıdan da Kızılkoca’ya bağlıymış (şimdiki adıyla yassıağıl köyüne bağlıymış) . Bir de köyümüz İpek yolu üzerindeymiş ve suriye’den, İran’dan gelip geçenlerin konakladığı bir han da bulunmaktaymış (bu söylentiyi destekleyen han yeri diye de bir mevki bulunmakta ve bizim dedelerimizden kalan arazi tapularında da ismi geçmektedir ve şimdiki ismi de aynıdır.) Yine babam Fazlı Yılmaz’ın Köklerimizi ve Arazi Kayıtlarımızı araştırmak üzere 1960’lı yıllarındaki temasları neticesinde, İstanbul, Çorum, Tokat, Amasya, Nevşehir-Kozaklı’ da bulunan eski kayıtlarda dedelerimizin Hamzalı Köyündeki 1700’lü yıllarındaki arazi ve vergi kayıtlarına rastlandığını söylemesi de Hamzalı Köyünün kuruluş tarihine yazılı ve sözlü tarih olarak bir katkı olacağı kanaatindeyim
HAMZALI KÖYÜ TARİHİ *Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla aşağıda izah etmeye çalıştık. Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanağın uzantısı olan, karasu deresi) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü halkının toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları, Hamzalı köyü halkından Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır. Bunlar 1800 lü yıllarına aittir ve bu aileye verilmiş arazi tapularıdır. Bu durumu şöyle izah etmem gerekirse: Resmi kayıtlara göre dedelerimizden Molla Musa: 1820 yılında doğmuş, 1894 yılında ölmüştür, Molla Musa oğlu, Molla Osman 1845 yılında doğmuş ve 1901 yılında ölmüştür, Molla Osman oğlu, Molla Mustafa; 1875 yılında doğmuş ve 1940 yılında ölmüştür. Molla Mustafa oğlu Fazlı Yılmaz da 1922 yılında doğup 1985 yılında ölmüştür. İşte bu tarihler arasında verilmiş bulunan 2 nci Abdülhamit tuğralı ve Devlet-i Aliye-i Osmaniye Tuğralı Tapu senetlerinden: 1307, 1317, 1324, 1327 hicrî (Arabî) tarihli (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerinden) birkaç adedi yazımıza eklidir ve bu tapular Molla Musa’nın ölümünden sonra, oğlu Molla Osman üzerine kaydedilmiştir. Bu tapu senetlerinden önceki arazi kayıtları da (ip) kayıtlıdır. ve kayıtlar 1800 lü yıllar öncesine inmektedir. Söz konusu bu Sened-i Hümayun ve Sened-i Hakan-i’ lerde Köy adı; Hamzalı, Nahiyesi; Kızıl Koca (şimdiki Yassıağıl Köyü) , Mevkii olarak; Viran Çeşme (şimdiki adıyla Ören Çeşme) gibi ve miktarı olarak da, (zira, arşın, atik, cedid, evlek) gibi bilgiler içermektedir İşte bu belgelerde göstermektedir ki; Hamzalı köyünün bir tarihi mevcuttur ve en azından bu tespitler, doğum tarihleri, veraset ilamı, tapu gibi olgu ve belgelerle 190 yıllık bir tarihi gün yüzüne çıkmış demektir ve aşağıda izah edilen tarihi araştırmalarla da uyumludur. Ayrıca Köyümüzdeki büyüklerimizden duyduğumuz sözlü söylentiler de aşağıdaki yazılanları desteklemektedir.Hamzalı Köyü halkı Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih aşağıda izah edilmiştir….. Tarihi araştırmalarda, Hamzalı Köyü Tarihinin Oluşumu şöyle izah edilmektedir: İki büyük Türk Hakan'ı Timurlenk ve Yıldırım Beyazıt Han arasındaki çatışma Tatarların rahatını bozdu. Ankara Savaşı'nın galibi Timur Han, Çin'e büyük bir sefer düşünüyordu. Oysa Orta Asya Türk Nüfusu, Çin nüfusu karşısında hep azınlıktaydı. Bu yüzden Kösedağ savaşından sonra Anadolu'ya yerleşen, Kara Tatarlardı zorla Orta Asya'ya göçürmeye karar verdi. İşte bu vesileyle, Yozgat ve yöresindeki Kara Tatarlar da, Ata yurtla¬rına götürülmek üzere, bölgeden zorla koparıldılar. Orta Anadolu, birden bire boşalıvermişti. Bu boşluk, Sivas ve Kayseri'de yaylayan Dulkadirli Türkmenlerine yaradı. Oğuz Eli'nin Bozok koluna mensup Türkmenler, Yozgat ve yöresini kısa zamanda işgal ve iskan ettiler. XV. ve XVII. Yüzyıllarda Bozok adı, bölgeyi değil, orada yaşayan halkı ifade ediyordu. Ancak daha sonra 'Bozok' ismi, bir bölge adı anlamını taşımaya başladı. XV. Yüzyılda Yozgat ve Komşu Yörelere Yerleşen ve Bozok Adıyla Anılan Oymaklar ve Yerleştikleri Bölgeler. -Kızıl Kocalılar Oymağı: Yozgat, Şefaatli, Yerköy, Musabeyli, Sekili, Sorgun-Alişar ve civarları.. -Ağçalu Oymağı: Karanlık Dere ve civan. - Selmanlu Oymağı: Bugünkü Salmanlı Köyü ve civan. - Çiçeklü Oymağı: Boğazlıyan ve Taf civarı. - Zakirlü Oymağı:Yozgat'ın doğusunda bulunan, Sorgun ve civarı. - Kavurgalı Oymağı: Karvurgalı Köyü ve civan. - Demircülü Oymağı: Sanmbeğ Köyü ve civarı. - Şam Bayadı Oymağı: Şarkışla ve civan. - Söklen Oymağı: Yukarı Kanak'ın tamamı. - Hisar Beğlii Oymağı: Hisar Beğlü, Hisarbey, Hasbek, Kozan, Başkışla, İnkışla, Eynelli ve civan. - Kara Tatarlar: İlisu ve Sankaya civan. - Karalu Oymağı: Çayıralan ve civan. XVI. Yüzyılda Bozok Bölgesi: XVI. yüzyıl başından itibaren bir sancak olarak bilinen Bozok, Sivas eyaletine bağlıydı. Sancağın idaresinden sancakbeyi sorumluydu. Ayrıca Kadı, Çeribaşı, Alaybeyi, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı da, idarede görevliydiler. Bu yüzyılda, bugünkü Şefaatli topraklan üzerinde, Boz-ok kazasının, Kara Dere ve Aşağı Kanak nahiyeleri vardı. Bu nahiyelerde, hangi köy ve ekinlikler vardı? Bu köy ve ekinliklerin isimlerinden hangileri bugüne kadar gelebilmiştir? Şefaatli ve yöresinde, XII. Yüzyılda yerleşmiş köyleri, ilk isimleri ile görmek bakımından, ' Cumhuriyetin 50. Yıldönümünü Anma ' adlı kitaptan, Prof. Dr. Faruk Sümer 'in, Bozok Tarihine Dair Araştırmalar makalesinin, ilgili bölümleri aynen aşağıya alınmıştır.. Kara Dere:Kara Dere nahiyesinin yerini kesin olarak tespit edemedik. Bu nahiyenin şimdi Şefaatli'nin güneyindeki Kara Su denilen vadi olduğunu düşünüyoruz. Şefaatli ile Yerköy'ü arasındaki vadinin de Kara Dere'ye dahil bulunması muhtemeldir. Bu yöre umumiyetle, Ağçalu oymağının yurdu idi. Kara Dere'deki kayda değer köyleri zikrediyoruz: 'Hamzalu, Nusretlü, Boyalu Viran, Anklu, Tabanlu (diğer adı: Tutluca) ,Yer Köyü (966:1574-1575 yılında 45 vergi nüfusu var) , Cafer Hacı Kışlası, Yukarı Curcurlu, Aşağı Curcurlu, Fîruz Beğli, Pökrenklü, Kozca Kışla, Beğ Kışla, Kavacık Kışla, Çırak Kışlası, (diğer adı: Çökeldi Pınarı) , Kaya Pınanrı ile Taştemüz Oğlu Ağılı, Köşkerlü, Köçeklü, Ağca Taş, Göl Kışla, Kuruca Kışla, Yukaru Göçkünlü, Kara Bayır (diğer adı: Pervanalık) , Kara Kaya, Kuyucuk (Koç Dağı civarında) , Çay Kışla, Günü Kışla, Kadı (diğer adı: Dört Kışla) , Beğ Kışla (diğer adı: Mukaddemlü) , Kara Kaya (Asil Beğlü) , Köycügez, Nazar Beğlü, Tur Alilu, Göl Kışla, Tana Kıran, Zemheri Kışlası. XVII. Yüzyıl ortalarında 1 has, 19 zeamet ve 731 tımarı bulanan Bozok'-tan, sefer zamanı, sancakbeyinin askerleri ve tımarlı sipahilerle birlikte, 1.100 kişilik bir kuvvet cepheye giderdi. Sancağın kazalan Sorgun, Akdağ, Hüseyinova (Alaca) , Budaközü, Kızılkocalu, Gedük (Şarkışla yöresi) , Çubuk (Gemerek civarı) , Emlak (Akdağmadeni ile Akçakışla arası) , Boğazlıyan, Süleymanlı-i Sagir ve Han-ı Cedit'den (Yıldızeli) , ibaretti. b. Aşağı Kanak: Kanak, bilindiği üzere, Has Bek'in güney doğusundan çıkarak bir çok özleri (dere) aldıktan sonra Şefaatli istasyonu civarında Karasu ile birleşir. 1526 Tarihinde Söklen oğlu Musa ve Atmaca emrindeki Söklenlü, Tatar (Moğol) , Hisar Beğlü ve diğer oymaklar ile Osmanlı kuvvetleri Kanak suyu kıyısında (muhtemelen) Yukarı Kanak'da, suyun ad aldığı yerde) karşılaşmışlardı. Aşağı Kanak'a gelince, burası bugünkü San Kaya kasabasının batısındaki Kadılı köyünden başlayıp, Kanak suyunu takiben, Şefaatlı'ya kadar uzanan topraklan ihtiva ediyordu. Şimdiki Höke, Kara Kaya, Halaçlu, Seydiyar, Hüyük Kışla, Yenice Özü, Çamurlu, Bayad Viran, Kadılı köylerinin Aşağı Kanak'a ait olduğu anlaşılıyor. Burada şimdi mevkîni tasbit edemediğimiz şu köyler de bulunuyordu. 'Ak Burun, Domalan (diğer adı: Yeni Bayad) , Evliya kışlası, Dokuz İn, De¬recik Kışla, Üyük, Gökçe Mağara, Ekiz Ağıl, Bacaklu, Fakihlu, San Halillu, Âşıklu, Yalnız İn, Köprü Ağzı, Ahi Dündar, Küllüce, Çunkar Oğlu Kışlası, (Moğol Ca 'ungar kolunun başında bulunan ailenin yurdu) , Ömerlü, İbrahim Fakihlu, Poyrazlu, Pedek (her halde şimdiki Didik, Çungarlar'a ait köy¬lerden) , Yenice Özü, Köse Üveys Kışlası, Tuzlacık, Kerpiccek (bugünkü Kerpicek) ,Ali Fakihlu, Mahmud Fakihlu'. Bu köylerden bir çoğu Haşer adlı bir oymağın yurdu idi. 4.Yozgat İli: XVI. Yüzyıl da, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın tartışmasız en büyük devleti idi. İşte bu devirde Yozgat, Bozok Sancağı'nın Baltı nahiyesine bağlı, küçük bir köydü. Bugünkü Yozgat'ın kuruluş ve gelişmesi, Osmanlı Devletinin gelişme devirlerinden çok sonra olur. Yozgat, Osmanlı Döneminde kurulmuş olan ilk ve tek ildir. O zamanki Yozgat Köyü'nde Alpavud adında bir beyin nökerleri oturuyordu. Vergiye tâbi erkek nüfus 29 idi. XVI. Yüzyılda Bozok sancağında hakim nüfusu konar göçerler oluşturuyordu. Küçük köylerle birkaç nahiyenin dışında şehir bulunmadığı bilinmektedir. Bu yüzyılda, şehirleşmeye en müsait görünen iki yerleşim yeri, Muşallim Kalesi (Akdağmadeni Çalışkanlar Köyü) ile, Emirce Sultan (Osmanpaşa Tekkesi) zaviyesidir. Fakat, Çapanoğulları ile birlikte Mamalu aşireti, Bozok'a gelip bugünkü Yozgat'a yerleştiler. Böylece, Muşallim Kalesi ve Emirce Sultan Zaviyesi, şehirleşme şanslarını kaybettiler. Şefaatli'nin Tarihi Gelişimi:Tekrar XVI. yüzyıla dönecek olursak, bu yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde idari çerçeve, sancağın iki kazaya bağlı toplam, 13 Nahiye ve 630 civarında köy, bir o kadar da yaylak, kışlak ve mezradan oluştuğunu görüyoruz. Bu nahiyeler arasında, Baltı, Karadere, Kanak-Zîr (Aşağı Kanak) , Sorkun, Delüce Özü, Süleymanı, Kanak-ı Bâlâ (Yukarı Kanak) ,Aliki, Akdağ, Boğazlıyan, Emlâk, Gedük ve Çubuk'tur. Bu nahiyelerden bir kısmı, daha sonraki yüzyıllarda ad değişikliğine uğramış ya da tamamen ortadan kaybolmuş, yerine yeni adlarla başka nahiyeler ihdas olunmuştur. Bugünkü Şefaatli bölgesinin ise bağlı köylerden günümüze kadar, adlarıyla intikal edebilmiş olanlardan çıkartabileceğimiz kadarıyla, XVI. yüzyılın sonlarına doğru daha çok, Aşağı Kanak ve Karadere Nahiyelerinin bazı köylerini ihtiva ettiğini anlıyoruz. Şöyle ki; Aşağı Kanak nahiye bölgesi, bugünkü Sankaya ilçesinini güneyinde yer alan, Kadılı Köyü'nden, batı ve güney-batı istikametinde çeşitli kollarla ilerleyen Kanak Suyu'nun, civanndaki köylerden oluşmakta ve bu nahiyenin sınırları bugün¬kü Şefaatli'nin doğusuna kadar uzanmaktaydı. Karadere nahiyesi ise bugünkü Yerköy ve Şefaatli arasında yer alan Karanıdere vadisinin iki yaka¬sında yeralan köyler ile, Şefaatli'nin güneyinden gelen Karasu civarında mevcut köylerden müteşekkildir. Kısacası bugünkü Şefaatli'ye bağlı köyler, 1575 yılı tahrir defterlerine göre, dönemin Aşağı Kanak ve Karadere adın¬daki iki nahiyesi bünyesinde yer almaktaydılar. Bölgenin XVI. yüzyılın sonlarına doğru arzettiği görünüm, bir kısmı eski¬den beri yerleşik, bir kısmı yeni yeni yerleşik hayata geçmekte olan konar-göçerler, bir kısmı da konar-göçer hayat tarzlarını sürdüren kabile ve cema¬atlerden oluşmaktaydı. Bölgedeki köy sayısını kesin olarak tesbit etmek mümkün olmamakla beraber, yine de bir sayı vermek gerekirse, Karadere nahiyesine bağlı köylerin toplam sayısı elli, Aşağı Kanak nahiyesinin de, bir kısmının Şefaatli bölgesinde yer aldığına göre, bu sayının da yine elli civa¬rında olması gerekir. Bölgemizdeki Büyük Kargaşa Dönemi: Ancak, hemen belirtmek gerekir ki 1575'deki yoğun iskan vaziyeti pek uzun sürmemiştir. Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü ekonomik sıkıntı, tarımdaki üretim azalması, Avrupa kaynaklı altın ve paranın ekonomiye vurduğu darbe ve genelde bütün Akdeniz ülkelerinde görülen yüksek denebilecek bir nüfus artış hızı gibi, XVI. yüzyıla damgasını vuran gelişmeler sonucu, Anadolu'da geniş kitlelerin içerisine sürüklendiği kargaşa dönemi başlar. 1590'lı yıllardan itibaren bütün Anadolu'da ve bu arada da Bozok Bölgesi'nde bir dizi ayak¬lanmalar, eşkiyalık hareketleri, sipahilerin karşı hareketleri ile, köyler üzerindeki baskıların artması şeklinde gelişen ve kısaca Celâli isyanları denen bu büyük çaplı kargaşa ortamında, mevcut zirai, ekonomik, demok-rafık yapı altüst olur. Bozok bölgesine henüz yerleşmiş ve toprağa yeni ısınan konargöçer kabile ve cemaatler, yerlerini terkederler. Köyler boşalır, insanlar daha güvenli bölgelere kaçarlar. Mustafa Akdağ, bu döneme 'Büyük Kaçgunluk Dönemi' (1603-1607) adını verir. Böylece köyler terke¬dilmiş, nahiyelerin varlığı ortadan kalkmıştır. Toprağa yerleşmeye başlamış olan geniş kabile ve cemaatler, yeniden konar-göçer hayatlarına dönmüşler, ekonomik ve idari düzen tamamen felç olmuş, çok sayıda insan eşkıyalık, açlık ve göç yüzünden hayatını kaybetmiştir. Bütün bu kargaşa döneminin, Şefaatli bölgesi için ayrı bir önemi vardır. Bu kargaşa döneminden önce var olan, Aşağı Kanak ve Karadere nahiyeleri, kargaşa dönemi sonrası yapılan 1642 sayım kayıtlarında tamamen ortadan kalkmıştır. Çok zayıf da olsa, Bozok Sancağı dışında başka bir sancağa bağ¬lanmak, ya da sayım yapılmamak gibi bir ihtimal olmakla beraber, bölgenin tamamen terkedilmiş olması ihtimali akla en yakın olan ve en geçerli olabi¬lecek izahtır. Yöre adeta coğrafyadan silinmiş gibidir. 1575'den 1642'ye diğer kazalarda bazı mühim değişiklerle beraber, belirli ölçüde bir devam¬lılık ve iki dönem arasında bir uyum, nahiye adlan ve bağlı köyler arasında bir devamlılık vardır. Şefaatli bölgesine ait olabilecek herhangi bir köyün 1642 tarihli defterlerde bulunmaması, yörenin Celâlî isyanları sırasında tamamen tahrip olduğu anlamına gelmelidir. Bunun bir başka açık delili de Şefaatli sınırlan dahilinde kalan köyler, meskûn olmayan mahallerde görülen mezarlıklardır. Üzerlerinde herhangi bir kitabe bulunmayan mezar taşlan ile dolu, şimdiki köylerin tamamen dışında, boş arazilerde, yol kenannda bulunan bu kabristanlar hakkında mahalli rivayetler de bu kanıyı doğrular niteliktedir. Aşağı Kanak ve Karadere nahiyelerine bağlı köyler, Celâlî İsyanlan neticesinde tamamen terkedilmiş ve geriye sadece bu ıssız mezarlıklar kalmıştır. Şefaatli bölgesinin 1650'lerden itibaren konar-göçerler kabile ve cemaatlerce yeniden şenlendirilmeye, geçici iskân mahalleri olan yaylak ve kışlar yerlerine, basit, evler sürüler için, barınaklar inşa edilerek, tekrar iskân edilmeye başlandığını görüyoruz. Böylece bu tarihlerden itibaren yörenin, şimdiki beşeri coğrafyası ve yerleşme düzeni ve köy dağılımı yavaş yavaş belirmeye başladı. Muhtemelen Kızıl Kocalu obası ile obanın hakim sülâ¬lesinin yerleştiği köy (şimdiki Yassıağıl Köyü) nahiye merkezi oldu. Kâtip Çelebi Cihannümâ'da (165758) Yozgat Merkez Kadılığı'na bağlı nahiyeler arsında Kızılkoca'yı da sayar. Bu da Kızılkoca nahiyesinin 1642 avariz def¬terinde yer almamakla beraber, bu tarihlerde daha çok konar-göçer halinde bulunan Kızılkocalular'ın da en azından bağlı bir kısım obalann, XVII. Yüz¬yılın ikinci yansından itibaren kesin olarak yerleşerek, bölgenin etkin kompozisyonunda yer almaya başlamaları ile oluştuğu anlamına gelir. Şefaatli İlçesine bağlı mevcut köylerden büyük ekseriyetinin ise, 1690 yılından sonra bölgede gerçekleştirilen yoğun bir iskân faaliyeti sonucu, 1700'lü yıllann başından itibaren teşekkül etmeye başlandığını görüyoruz. Konu ile ilgili olarak arşiv belgelerine dayalı bir araştırmayı yapan Cengiz Orhonlu'nun belirttiği kadarıyla, Tokat Voyvodalığı'na tâbi, Hoca hassına bağlı Mamalu Türkmen oymakları ve ona bağlı obalar, Bozok bölgesinde yaylayıp kışın da güneye, bugün Suriye topraklan içinde bulunan Rakka ve Hama vilayetine inmekte idiler. Bu obaların geliş-gidişleri esnasında, yol üzerinde bulunan yerleşik ahalinin ekili-dikili arazileri ve hayvanlar büyük zarar görmekte idi. Esasen bu Mamalu gruplarının bir kısmı yaylak bölgesi olan Bozok'ta, bir kısmı da kışladıkları yerlerde mütemadiyen, toprağa yer¬leşmekte, basit evler ve sürüler için ağıllar yaparak, yan yerleşik vaziyette yaşamaktaydıler. Hatta bazı gruplar daimi çiftçilikle dahi meşgul olmak¬taydılar. Ancak Celâlî isyanlannın yarattığı çöküntü ve tahribattan henüz kurtulmaya çalışan yörenin eski ahalisinden, isyanlar ve kargaşa döne¬minden sonra, bulunduklan yörelerde kalabilenler ya da bölgeye isyanlardan sonra gelerek yerleşenler, (ki bunlan 1642 avanz defterlerinde görüyoruz) sancakta terkedilen yerlere yeni yeni gelip gitmeye başlayan konar-göçer grupların tehdidi altında idiler. Zira yeni gelip boş kalmış yerlere konanlar, sürüleri ile gelip giderken eskiden kalan ve toparlanmaya çalışan ahalinin ekinlerine ve sürülerine zarar vermekte, zaman zaman da eşkiyalık hareket¬lerine girişmekte idiler. Meselâ köylerdeki evleri yağmalayıp hayvan ve mahsulleri gaspediyorlardı. Bozok Sancağı'nda bulunan köylerin ahalisi, Türkmen eşkiyasının istilâsından çok zarar gördükleri için, onlara muha¬fazaya yine aynı gruptan Mamalu oymağı memur edilmişti. Yine bu gruplar, vergi yükümlülükleri yüzünden zaman zaman devlet ve idarecilerle de çatışma halinde idiler. Bu yüzden Şarklu ve Kızullu oymaklan isyan etmiş¬ler, bunun üzerine de 1693 yılında diğer oymaklarla beraber Rakka bölge¬sine nakil ve iskanlan için emir verilmişti. Bir kısmı Bozok Sancağı'ndaki münhal ve metruk yerlerde ekip-biçen, bir kısmı Akdağ bölgesinde yaylaya çıkan bu gruplar yerleşik hayata geçmek üzere idiler. Mamalu'ya bağlı gruplann yöreye 1642'de yapılan avanz sayımından soma, özellikle de Celâlî isyanları döneminde, terkedilen yörelere gelip-gitmeye başladıklan anlaşılıyor. Belirtilmesi gereken bir diğer husus da Mamalu Türkmenlerine bağlı bu gruplann XVI. yüzyılın başından beri bölgeye yerleşen Dulkadirliler'e mensup Ağçalu, Kızılkocalu, Söklen oymaklan ile beraber, genelde Bozok Yaylası'nı aynı dönemde tanımaya başladıklan ve en azından yaz mevsiminde bazı oymaklann Bozok Yaylası'nı daha XVI. Yüzyılın başından itibaren kullanmaya başladıklarıdır. Meselâ Mamalu gruplanndan Kırklu, Şarklu oymaklan 1575 defterlerinde de adından bahsedilen cema¬atlerdir. Bozok'ta şekâveti önlemek, yerleşik ahaliye verdikleri zararlara mâni olmak ve hepsinden önemlisi de, düzenli vergi toplamak için Mamalu Türkmenleri'ne bağlı oymakların bölgeye tamamen yerleştirilmelerine karar verildiğini görüyoruz (1696) . Bu guruplar Boğazhyan, Emlâk, Akdağ, Sorgun, Süleymanlı Kebir ve Süleymanlı Sagîr ve özellikle de Kızılkocalu nahiyelerinde gösterilen yerlere yerleştirildiler. Ancak bu grupların yerleşti¬rilmeleri kararından hemen sonra, yerlerini tekrar terkettikleri ve konar göçer hayat-larına döndükleri anlaşılıyor. Bunun üzerine iskân Mübaşirleri, Kethüdaları ve Oba Beyleri, Sivas Valisi tarafından Sorgun'da bir mecliste toplandı ve yeniden yerleşmeleri için ikna edildiler. Karara muhalefet edenler ve şikayet çıkaranlar, Rakka'ya sürülerek iskân siyaseti uygulandı. 1700'lerden itibaren, yöreye daha çok Mamalu Türkmenleri'nin yerleş¬mesi olgusu, bölge insanının ortak hafızasında da yer almaktadır. Bazı kay¬nak kişilerin (Yerköylü Şeker Hoca gibi) Karanıdere ve Kanak Suyu boyun¬ca, 52 pare köyün, Mamalu oymaklannca kurulduğu şeklindeki ifadesi bu yerleşmenin, günümüzde bile ne denli canlı izler taşıdığını göstermektedir. Aynı türden bilgiler başka köylerde de mevcuttur ve köylüler kendilerinin Mamalu'dan olduklarını ifade etmektedirler. Kaynak kişilerin bu köyleri tek tek adları ile saydıkları da yine bilinen bir husustur. Bu köylerden, Dedeli, Hamzalı, Karalar, Deliler, Hüyükkışla, Paşaköy ve başkalarının da yazılı ol¬duğu kaynaklarca da teyid edilmektedir. Özellikle İstanbul Başbakanlık Arşivi'nde bulunan ve iskânın uygulanması ve bu esnada karşılaşılan güç¬lüklerle ilgili olarak merkeze gönderilen yazılar ve merkezi idarenin aldığı kararların yer aldığı belgeler zikredilmeye değer. Bölgeye Mamalu oymak¬larının yerleşmesinden bu yana, Kızılkoca nahiyesinin idari merkez olarak teşekkül ettiği demiryolunun gelmesi ile, Şefaatli Köyü'nün ön plana çık¬masına kadar, önemini yitirmediği anlaşılmaktadır. Hatta birçok dede ve ninemizin nüfus kâğıtlarında nahiye adının Kızılkoca olarak geçtiği bilin¬mektedir. Kızılkoca nahiyesi Bozok'un en yoğun nahiyelerinden biri haline gelmiş ve 1831 nüfus sayımında 7997 kayıtlı erkek nüfus ve Sorgun'dan sonra nüfusu en yoğun olan ikinci kaza olarak diğer kazaların önüne geçmiştir. Bu yazı Yararlanılan Araştırmalardan alıntıdır. Sonuç olarak, Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla yukarıda izah etmeye çalıştık. Özet olarak; Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanak, karasu) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü ahalisinin toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları Hamzalı köyü ahalisindan Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır (bu tapulardan bir kısmı yazımıza eklidir) bu tapular ve arazi (ip) kayıtları 1800’lü yıllara ve öncelerine ait olup, bu aileye verilmiş arazi (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerin Devlet Mühürlü) tapulardır. Ayrıca Hamzalı köyünün kuruluş tarihinden önceki tarihine ışık tutacak bazı Roma ve Bizans belirtileri de bulunmaktadır.. Hamzalı Köyü Ahalisi Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih yukarıda izah edilmiştir. Bununla birlikte; Yine: 1884 yılında doğmuş ve 1964 yılında vefat etmiş olan ninem Nuriye Yılmazdan da duyduğum kadarıyla, bizlere Oğuz boyunun Ağçalu Oymağında (yöre değimiyle, mamalı) Ağçalular derlermiş ve Köyümüz idari açıdan da Kızılkoca’ya bağlıymış (şimdiki adıyla yassıağıl köyüne bağlıymış) . Bir de köyümüz İpek yolu üzerindeymiş ve suriye’den, İran’dan gelip geçenlerin konakladığı bir han da bulunmaktaymış (bu söylentiyi destekleyen han yeri diye de bir mevki bulunmakta ve bizim dedelerimizden kalan arazi tapularında da ismi geçmektedir ve şimdiki ismi de aynıdır.) Yine babam Fazlı Yılmaz’ın Köklerimizi ve Arazi Kayıtlarımızı araştırmak üzere 1960’lı yıllarındaki temasları neticesinde, İstanbul, Çorum, Tokat, Amasya, Nevşehir-Kozaklı’ da bulunan eski kayıtlarda dedelerimizin Hamzalı Köyündeki 1700’lü yıllarındaki arazi ve vergi kayıtlarına rastlandığını söylemesi de Hamzalı Köyünün kuruluş tarihine yazılı ve sözlü tarih olarak bir katkı olacağı kanaatindeyim
HAMZALI KÖYÜ TARİHİ *Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla aşağıda izah etmeye çalıştık. Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanağın uzantısı olan, karasu deresi) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü halkının toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları, Hamzalı köyü halkından Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır. Bunlar 1800 lü yıllarına aittir ve bu aileye verilmiş arazi tapularıdır. Bu durumu şöyle izah etmem gerekirse: Resmi kayıtlara göre dedelerimizden Molla Musa: 1820 yılında doğmuş, 1894 yılında ölmüştür, Molla Musa oğlu, Molla Osman 1845 yılında doğmuş ve 1901 yılında ölmüştür, Molla Osman oğlu, Molla Mustafa; 1875 yılında doğmuş ve 1940 yılında ölmüştür. Molla Mustafa oğlu Fazlı Yılmaz da 1922 yılında doğup 1985 yılında ölmüştür. İşte bu tarihler arasında verilmiş bulunan 2 nci Abdülhamit tuğralı ve Devlet-i Aliye-i Osmaniye Tuğralı Tapu senetlerinden: 1307, 1317, 1324, 1327 hicrî (Arabî) tarihli (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerinden) birkaç adedi yazımıza eklidir ve bu tapular Molla Musa’nın ölümünden sonra, oğlu Molla Osman üzerine kaydedilmiştir. Bu tapu senetlerinden önceki arazi kayıtları da (ip) kayıtlıdır. ve kayıtlar 1800 lü yıllar öncesine inmektedir. Söz konusu bu Sened-i Hümayun ve Sened-i Hakan-i’ lerde Köy adı; Hamzalı, Nahiyesi; Kızıl Koca (şimdiki Yassıağıl Köyü) , Mevkii olarak; Viran Çeşme (şimdiki adıyla Ören Çeşme) gibi ve miktarı olarak da, (zira, arşın, atik, cedid, evlek) gibi bilgiler içermektedir İşte bu belgelerde göstermektedir ki; Hamzalı köyünün bir tarihi mevcuttur ve en azından bu tespitler, doğum tarihleri, veraset ilamı, tapu gibi olgu ve belgelerle 190 yıllık bir tarihi gün yüzüne çıkmış demektir ve aşağıda izah edilen tarihi araştırmalarla da uyumludur. Ayrıca Köyümüzdeki büyüklerimizden duyduğumuz sözlü söylentiler de aşağıdaki yazılanları desteklemektedir.Hamzalı Köyü halkı Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih aşağıda izah edilmiştir….. Tarihi araştırmalarda, Hamzalı Köyü Tarihinin Oluşumu şöyle izah edilmektedir: İki büyük Türk Hakan'ı Timurlenk ve Yıldırım Beyazıt Han arasındaki çatışma Tatarların rahatını bozdu. Ankara Savaşı'nın galibi Timur Han, Çin'e büyük bir sefer düşünüyordu. Oysa Orta Asya Türk Nüfusu, Çin nüfusu karşısında hep azınlıktaydı. Bu yüzden Kösedağ savaşından sonra Anadolu'ya yerleşen, Kara Tatarlardı zorla Orta Asya'ya göçürmeye karar verdi. İşte bu vesileyle, Yozgat ve yöresindeki Kara Tatarlar da, Ata yurtla¬rına götürülmek üzere, bölgeden zorla koparıldılar. Orta Anadolu, birden bire boşalıvermişti. Bu boşluk, Sivas ve Kayseri'de yaylayan Dulkadirli Türkmenlerine yaradı. Oğuz Eli'nin Bozok koluna mensup Türkmenler, Yozgat ve yöresini kısa zamanda işgal ve iskan ettiler. XV. ve XVII. Yüzyıllarda Bozok adı, bölgeyi değil, orada yaşayan halkı ifade ediyordu. Ancak daha sonra 'Bozok' ismi, bir bölge adı anlamını taşımaya başladı. XV. Yüzyılda Yozgat ve Komşu Yörelere Yerleşen ve Bozok Adıyla Anılan Oymaklar ve Yerleştikleri Bölgeler. -Kızıl Kocalılar Oymağı: Yozgat, Şefaatli, Yerköy, Musabeyli, Sekili, Sorgun-Alişar ve civarları.. -Ağçalu Oymağı: Karanlık Dere ve civan. - Selmanlu Oymağı: Bugünkü Salmanlı Köyü ve civan. - Çiçeklü Oymağı: Boğazlıyan ve Taf civarı. - Zakirlü Oymağı:Yozgat'ın doğusunda bulunan, Sorgun ve civarı. - Kavurgalı Oymağı: Karvurgalı Köyü ve civan. - Demircülü Oymağı: Sanmbeğ Köyü ve civarı. - Şam Bayadı Oymağı: Şarkışla ve civan. - Söklen Oymağı: Yukarı Kanak'ın tamamı. - Hisar Beğlii Oymağı: Hisar Beğlü, Hisarbey, Hasbek, Kozan, Başkışla, İnkışla, Eynelli ve civan. - Kara Tatarlar: İlisu ve Sankaya civan. - Karalu Oymağı: Çayıralan ve civan. XVI. Yüzyılda Bozok Bölgesi: XVI. yüzyıl başından itibaren bir sancak olarak bilinen Bozok, Sivas eyaletine bağlıydı. Sancağın idaresinden sancakbeyi sorumluydu. Ayrıca Kadı, Çeribaşı, Alaybeyi, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı da, idarede görevliydiler. Bu yüzyılda, bugünkü Şefaatli topraklan üzerinde, Boz-ok kazasının, Kara Dere ve Aşağı Kanak nahiyeleri vardı. Bu nahiyelerde, hangi köy ve ekinlikler vardı? Bu köy ve ekinliklerin isimlerinden hangileri bugüne kadar gelebilmiştir? Şefaatli ve yöresinde, XII. Yüzyılda yerleşmiş köyleri, ilk isimleri ile görmek bakımından, ' Cumhuriyetin 50. Yıldönümünü Anma ' adlı kitaptan, Prof. Dr. Faruk Sümer 'in, Bozok Tarihine Dair Araştırmalar makalesinin, ilgili bölümleri aynen aşağıya alınmıştır.. Kara Dere:Kara Dere nahiyesinin yerini kesin olarak tespit edemedik. Bu nahiyenin şimdi Şefaatli'nin güneyindeki Kara Su denilen vadi olduğunu düşünüyoruz. Şefaatli ile Yerköy'ü arasındaki vadinin de Kara Dere'ye dahil bulunması muhtemeldir. Bu yöre umumiyetle, Ağçalu oymağının yurdu idi. Kara Dere'deki kayda değer köyleri zikrediyoruz: 'Hamzalu, Nusretlü, Boyalu Viran, Anklu, Tabanlu (diğer adı: Tutluca) ,Yer Köyü (966:1574-1575 yılında 45 vergi nüfusu var) , Cafer Hacı Kışlası, Yukarı Curcurlu, Aşağı Curcurlu, Fîruz Beğli, Pökrenklü, Kozca Kışla, Beğ Kışla, Kavacık Kışla, Çırak Kışlası, (diğer adı: Çökeldi Pınarı) , Kaya Pınanrı ile Taştemüz Oğlu Ağılı, Köşkerlü, Köçeklü, Ağca Taş, Göl Kışla, Kuruca Kışla, Yukaru Göçkünlü, Kara Bayır (diğer adı: Pervanalık) , Kara Kaya, Kuyucuk (Koç Dağı civarında) , Çay Kışla, Günü Kışla, Kadı (diğer adı: Dört Kışla) , Beğ Kışla (diğer adı: Mukaddemlü) , Kara Kaya (Asil Beğlü) , Köycügez, Nazar Beğlü, Tur Alilu, Göl Kışla, Tana Kıran, Zemheri Kışlası. XVII. Yüzyıl ortalarında 1 has, 19 zeamet ve 731 tımarı bulanan Bozok'-tan, sefer zamanı, sancakbeyinin askerleri ve tımarlı sipahilerle birlikte, 1.100 kişilik bir kuvvet cepheye giderdi. Sancağın kazalan Sorgun, Akdağ, Hüseyinova (Alaca) , Budaközü, Kızılkocalu, Gedük (Şarkışla yöresi) , Çubuk (Gemerek civarı) , Emlak (Akdağmadeni ile Akçakışla arası) , Boğazlıyan, Süleymanlı-i Sagir ve Han-ı Cedit'den (Yıldızeli) , ibaretti. b. Aşağı Kanak: Kanak, bilindiği üzere, Has Bek'in güney doğusundan çıkarak bir çok özleri (dere) aldıktan sonra Şefaatli istasyonu civarında Karasu ile birleşir. 1526 Tarihinde Söklen oğlu Musa ve Atmaca emrindeki Söklenlü, Tatar (Moğol) , Hisar Beğlü ve diğer oymaklar ile Osmanlı kuvvetleri Kanak suyu kıyısında (muhtemelen) Yukarı Kanak'da, suyun ad aldığı yerde) karşılaşmışlardı. Aşağı Kanak'a gelince, burası bugünkü San Kaya kasabasının batısındaki Kadılı köyünden başlayıp, Kanak suyunu takiben, Şefaatlı'ya kadar uzanan topraklan ihtiva ediyordu. Şimdiki Höke, Kara Kaya, Halaçlu, Seydiyar, Hüyük Kışla, Yenice Özü, Çamurlu, Bayad Viran, Kadılı köylerinin Aşağı Kanak'a ait olduğu anlaşılıyor. Burada şimdi mevkîni tasbit edemediğimiz şu köyler de bulunuyordu. 'Ak Burun, Domalan (diğer adı: Yeni Bayad) , Evliya kışlası, Dokuz İn, De¬recik Kışla, Üyük, Gökçe Mağara, Ekiz Ağıl, Bacaklu, Fakihlu, San Halillu, Âşıklu, Yalnız İn, Köprü Ağzı, Ahi Dündar, Küllüce, Çunkar Oğlu Kışlası, (Moğol Ca 'ungar kolunun başında bulunan ailenin yurdu) , Ömerlü, İbrahim Fakihlu, Poyrazlu, Pedek (her halde şimdiki Didik, Çungarlar'a ait köy¬lerden) , Yenice Özü, Köse Üveys Kışlası, Tuzlacık, Kerpiccek (bugünkü Kerpicek) ,Ali Fakihlu, Mahmud Fakihlu'. Bu köylerden bir çoğu Haşer adlı bir oymağın yurdu idi. 4.Yozgat İli: XVI. Yüzyıl da, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın tartışmasız en büyük devleti idi. İşte bu devirde Yozgat, Bozok Sancağı'nın Baltı nahiyesine bağlı, küçük bir köydü. Bugünkü Yozgat'ın kuruluş ve gelişmesi, Osmanlı Devletinin gelişme devirlerinden çok sonra olur. Yozgat, Osmanlı Döneminde kurulmuş olan ilk ve tek ildir. O zamanki Yozgat Köyü'nde Alpavud adında bir beyin nökerleri oturuyordu. Vergiye tâbi erkek nüfus 29 idi. XVI. Yüzyılda Bozok sancağında hakim nüfusu konar göçerler oluşturuyordu. Küçük köylerle birkaç nahiyenin dışında şehir bulunmadığı bilinmektedir. Bu yüzyılda, şehirleşmeye en müsait görünen iki yerleşim yeri, Muşallim Kalesi (Akdağmadeni Çalışkanlar Köyü) ile, Emirce Sultan (Osmanpaşa Tekkesi) zaviyesidir. Fakat, Çapanoğulları ile birlikte Mamalu aşireti, Bozok'a gelip bugünkü Yozgat'a yerleştiler. Böylece, Muşallim Kalesi ve Emirce Sultan Zaviyesi, şehirleşme şanslarını kaybettiler. Şefaatli'nin Tarihi Gelişimi:Tekrar XVI. yüzyıla dönecek olursak, bu yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde idari çerçeve, sancağın iki kazaya bağlı toplam, 13 Nahiye ve 630 civarında köy, bir o kadar da yaylak, kışlak ve mezradan oluştuğunu görüyoruz. Bu nahiyeler arasında, Baltı, Karadere, Kanak-Zîr (Aşağı Kanak) , Sorkun, Delüce Özü, Süleymanı, Kanak-ı Bâlâ (Yukarı Kanak) ,Aliki, Akdağ, Boğazlıyan, Emlâk, Gedük ve Çubuk'tur. Bu nahiyelerden bir kısmı, daha sonraki yüzyıllarda ad değişikliğine uğramış ya da tamamen ortadan kaybolmuş, yerine yeni adlarla başka nahiyeler ihdas olunmuştur. Bugünkü Şefaatli bölgesinin ise bağlı köylerden günümüze kadar, adlarıyla intikal edebilmiş olanlardan çıkartabileceğimiz kadarıyla, XVI. yüzyılın sonlarına doğru daha çok, Aşağı Kanak ve Karadere Nahiyelerinin bazı köylerini ihtiva ettiğini anlıyoruz. Şöyle ki; Aşağı Kanak nahiye bölgesi, bugünkü Sankaya ilçesinini güneyinde yer alan, Kadılı Köyü'nden, batı ve güney-batı istikametinde çeşitli kollarla ilerleyen Kanak Suyu'nun, civanndaki köylerden oluşmakta ve bu nahiyenin sınırları bugün¬kü Şefaatli'nin doğusuna kadar uzanmaktaydı. Karadere nahiyesi ise bugünkü Yerköy ve Şefaatli arasında yer alan Karanıdere vadisinin iki yaka¬sında yeralan köyler ile, Şefaatli'nin güneyinden gelen Karasu civarında mevcut köylerden müteşekkildir. Kısacası bugünkü Şefaatli'ye bağlı köyler, 1575 yılı tahrir defterlerine göre, dönemin Aşağı Kanak ve Karadere adın¬daki iki nahiyesi bünyesinde yer almaktaydılar. Bölgenin XVI. yüzyılın sonlarına doğru arzettiği görünüm, bir kısmı eski¬den beri yerleşik, bir kısmı yeni yeni yerleşik hayata geçmekte olan konar-göçerler, bir kısmı da konar-göçer hayat tarzlarını sürdüren kabile ve cema¬atlerden oluşmaktaydı. Bölgedeki köy sayısını kesin olarak tesbit etmek mümkün olmamakla beraber, yine de bir sayı vermek gerekirse, Karadere nahiyesine bağlı köylerin toplam sayısı elli, Aşağı Kanak nahiyesinin de, bir kısmının Şefaatli bölgesinde yer aldığına göre, bu sayının da yine elli civa¬rında olması gerekir. Bölgemizdeki Büyük Kargaşa Dönemi: Ancak, hemen belirtmek gerekir ki 1575'deki yoğun iskan vaziyeti pek uzun sürmemiştir. Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü ekonomik sıkıntı, tarımdaki üretim azalması, Avrupa kaynaklı altın ve paranın ekonomiye vurduğu darbe ve genelde bütün Akdeniz ülkelerinde görülen yüksek denebilecek bir nüfus artış hızı gibi, XVI. yüzyıla damgasını vuran gelişmeler sonucu, Anadolu'da geniş kitlelerin içerisine sürüklendiği kargaşa dönemi başlar. 1590'lı yıllardan itibaren bütün Anadolu'da ve bu arada da Bozok Bölgesi'nde bir dizi ayak¬lanmalar, eşkiyalık hareketleri, sipahilerin karşı hareketleri ile, köyler üzerindeki baskıların artması şeklinde gelişen ve kısaca Celâli isyanları denen bu büyük çaplı kargaşa ortamında, mevcut zirai, ekonomik, demok-rafık yapı altüst olur. Bozok bölgesine henüz yerleşmiş ve toprağa yeni ısınan konargöçer kabile ve cemaatler, yerlerini terkederler. Köyler boşalır, insanlar daha güvenli bölgelere kaçarlar. Mustafa Akdağ, bu döneme 'Büyük Kaçgunluk Dönemi' (1603-1607) adını verir. Böylece köyler terke¬dilmiş, nahiyelerin varlığı ortadan kalkmıştır. Toprağa yerleşmeye başlamış olan geniş kabile ve cemaatler, yeniden konar-göçer hayatlarına dönmüşler, ekonomik ve idari düzen tamamen felç olmuş, çok sayıda insan eşkıyalık, açlık ve göç yüzünden hayatını kaybetmiştir. Bütün bu kargaşa döneminin, Şefaatli bölgesi için ayrı bir önemi vardır. Bu kargaşa döneminden önce var olan, Aşağı Kanak ve Karadere nahiyeleri, kargaşa dönemi sonrası yapılan 1642 sayım kayıtlarında tamamen ortadan kalkmıştır. Çok zayıf da olsa, Bozok Sancağı dışında başka bir sancağa bağ¬lanmak, ya da sayım yapılmamak gibi bir ihtimal olmakla beraber, bölgenin tamamen terkedilmiş olması ihtimali akla en yakın olan ve en geçerli olabi¬lecek izahtır. Yöre adeta coğrafyadan silinmiş gibidir. 1575'den 1642'ye diğer kazalarda bazı mühim değişiklerle beraber, belirli ölçüde bir devam¬lılık ve iki dönem arasında bir uyum, nahiye adlan ve bağlı köyler arasında bir devamlılık vardır. Şefaatli bölgesine ait olabilecek herhangi bir köyün 1642 tarihli defterlerde bulunmaması, yörenin Celâlî isyanları sırasında tamamen tahrip olduğu anlamına gelmelidir. Bunun bir başka açık delili de Şefaatli sınırlan dahilinde kalan köyler, meskûn olmayan mahallerde görülen mezarlıklardır. Üzerlerinde herhangi bir kitabe bulunmayan mezar taşlan ile dolu, şimdiki köylerin tamamen dışında, boş arazilerde, yol kenannda bulunan bu kabristanlar hakkında mahalli rivayetler de bu kanıyı doğrular niteliktedir. Aşağı Kanak ve Karadere nahiyelerine bağlı köyler, Celâlî İsyanlan neticesinde tamamen terkedilmiş ve geriye sadece bu ıssız mezarlıklar kalmıştır. Şefaatli bölgesinin 1650'lerden itibaren konar-göçerler kabile ve cemaatlerce yeniden şenlendirilmeye, geçici iskân mahalleri olan yaylak ve kışlar yerlerine, basit, evler sürüler için, barınaklar inşa edilerek, tekrar iskân edilmeye başlandığını görüyoruz. Böylece bu tarihlerden itibaren yörenin, şimdiki beşeri coğrafyası ve yerleşme düzeni ve köy dağılımı yavaş yavaş belirmeye başladı. Muhtemelen Kızıl Kocalu obası ile obanın hakim sülâ¬lesinin yerleştiği köy (şimdiki Yassıağıl Köyü) nahiye merkezi oldu. Kâtip Çelebi Cihannümâ'da (165758) Yozgat Merkez Kadılığı'na bağlı nahiyeler arsında Kızılkoca'yı da sayar. Bu da Kızılkoca nahiyesinin 1642 avariz def¬terinde yer almamakla beraber, bu tarihlerde daha çok konar-göçer halinde bulunan Kızılkocalular'ın da en azından bağlı bir kısım obalann, XVII. Yüz¬yılın ikinci yansından itibaren kesin olarak yerleşerek, bölgenin etkin kompozisyonunda yer almaya başlamaları ile oluştuğu anlamına gelir. Şefaatli İlçesine bağlı mevcut köylerden büyük ekseriyetinin ise, 1690 yılından sonra bölgede gerçekleştirilen yoğun bir iskân faaliyeti sonucu, 1700'lü yıllann başından itibaren teşekkül etmeye başlandığını görüyoruz. Konu ile ilgili olarak arşiv belgelerine dayalı bir araştırmayı yapan Cengiz Orhonlu'nun belirttiği kadarıyla, Tokat Voyvodalığı'na tâbi, Hoca hassına bağlı Mamalu Türkmen oymakları ve ona bağlı obalar, Bozok bölgesinde yaylayıp kışın da güneye, bugün Suriye topraklan içinde bulunan Rakka ve Hama vilayetine inmekte idiler. Bu obaların geliş-gidişleri esnasında, yol üzerinde bulunan yerleşik ahalinin ekili-dikili arazileri ve hayvanlar büyük zarar görmekte idi. Esasen bu Mamalu gruplarının bir kısmı yaylak bölgesi olan Bozok'ta, bir kısmı da kışladıkları yerlerde mütemadiyen, toprağa yer¬leşmekte, basit evler ve sürüler için ağıllar yaparak, yan yerleşik vaziyette yaşamaktaydıler. Hatta bazı gruplar daimi çiftçilikle dahi meşgul olmak¬taydılar. Ancak Celâlî isyanlannın yarattığı çöküntü ve tahribattan henüz kurtulmaya çalışan yörenin eski ahalisinden, isyanlar ve kargaşa döne¬minden sonra, bulunduklan yörelerde kalabilenler ya da bölgeye isyanlardan sonra gelerek yerleşenler, (ki bunlan 1642 avanz defterlerinde görüyoruz) sancakta terkedilen yerlere yeni yeni gelip gitmeye başlayan konar-göçer grupların tehdidi altında idiler. Zira yeni gelip boş kalmış yerlere konanlar, sürüleri ile gelip giderken eskiden kalan ve toparlanmaya çalışan ahalinin ekinlerine ve sürülerine zarar vermekte, zaman zaman da eşkiyalık hareket¬lerine girişmekte idiler. Meselâ köylerdeki evleri yağmalayıp hayvan ve mahsulleri gaspediyorlardı. Bozok Sancağı'nda bulunan köylerin ahalisi, Türkmen eşkiyasının istilâsından çok zarar gördükleri için, onlara muha¬fazaya yine aynı gruptan Mamalu oymağı memur edilmişti. Yine bu gruplar, vergi yükümlülükleri yüzünden zaman zaman devlet ve idarecilerle de çatışma halinde idiler. Bu yüzden Şarklu ve Kızullu oymaklan isyan etmiş¬ler, bunun üzerine de 1693 yılında diğer oymaklarla beraber Rakka bölge¬sine nakil ve iskanlan için emir verilmişti. Bir kısmı Bozok Sancağı'ndaki münhal ve metruk yerlerde ekip-biçen, bir kısmı Akdağ bölgesinde yaylaya çıkan bu gruplar yerleşik hayata geçmek üzere idiler. Mamalu'ya bağlı gruplann yöreye 1642'de yapılan avanz sayımından soma, özellikle de Celâlî isyanları döneminde, terkedilen yörelere gelip-gitmeye başladıklan anlaşılıyor. Belirtilmesi gereken bir diğer husus da Mamalu Türkmenlerine bağlı bu gruplann XVI. yüzyılın başından beri bölgeye yerleşen Dulkadirliler'e mensup Ağçalu, Kızılkocalu, Söklen oymaklan ile beraber, genelde Bozok Yaylası'nı aynı dönemde tanımaya başladıklan ve en azından yaz mevsiminde bazı oymaklann Bozok Yaylası'nı daha XVI. Yüzyılın başından itibaren kullanmaya başladıklarıdır. Meselâ Mamalu gruplanndan Kırklu, Şarklu oymaklan 1575 defterlerinde de adından bahsedilen cema¬atlerdir. Bozok'ta şekâveti önlemek, yerleşik ahaliye verdikleri zararlara mâni olmak ve hepsinden önemlisi de, düzenli vergi toplamak için Mamalu Türkmenleri'ne bağlı oymakların bölgeye tamamen yerleştirilmelerine karar verildiğini görüyoruz (1696) . Bu guruplar Boğazhyan, Emlâk, Akdağ, Sorgun, Süleymanlı Kebir ve Süleymanlı Sagîr ve özellikle de Kızılkocalu nahiyelerinde gösterilen yerlere yerleştirildiler. Ancak bu grupların yerleşti¬rilmeleri kararından hemen sonra, yerlerini tekrar terkettikleri ve konar göçer hayat-larına döndükleri anlaşılıyor. Bunun üzerine iskân Mübaşirleri, Kethüdaları ve Oba Beyleri, Sivas Valisi tarafından Sorgun'da bir mecliste toplandı ve yeniden yerleşmeleri için ikna edildiler. Karara muhalefet edenler ve şikayet çıkaranlar, Rakka'ya sürülerek iskân siyaseti uygulandı. 1700'lerden itibaren, yöreye daha çok Mamalu Türkmenleri'nin yerleş¬mesi olgusu, bölge insanının ortak hafızasında da yer almaktadır. Bazı kay¬nak kişilerin (Yerköylü Şeker Hoca gibi) Karanıdere ve Kanak Suyu boyun¬ca, 52 pare köyün, Mamalu oymaklannca kurulduğu şeklindeki ifadesi bu yerleşmenin, günümüzde bile ne denli canlı izler taşıdığını göstermektedir. Aynı türden bilgiler başka köylerde de mevcuttur ve köylüler kendilerinin Mamalu'dan olduklarını ifade etmektedirler. Kaynak kişilerin bu köyleri tek tek adları ile saydıkları da yine bilinen bir husustur. Bu köylerden, Dedeli, Hamzalı, Karalar, Deliler, Hüyükkışla, Paşaköy ve başkalarının da yazılı ol¬duğu kaynaklarca da teyid edilmektedir. Özellikle İstanbul Başbakanlık Arşivi'nde bulunan ve iskânın uygulanması ve bu esnada karşılaşılan güç¬lüklerle ilgili olarak merkeze gönderilen yazılar ve merkezi idarenin aldığı kararların yer aldığı belgeler zikredilmeye değer. Bölgeye Mamalu oymak¬larının yerleşmesinden bu yana, Kızılkoca nahiyesinin idari merkez olarak teşekkül ettiği demiryolunun gelmesi ile, Şefaatli Köyü'nün ön plana çık¬masına kadar, önemini yitirmediği anlaşılmaktadır. Hatta birçok dede ve ninemizin nüfus kâğıtlarında nahiye adının Kızılkoca olarak geçtiği bilin¬mektedir. Kızılkoca nahiyesi Bozok'un en yoğun nahiyelerinden biri haline gelmiş ve 1831 nüfus sayımında 7997 kayıtlı erkek nüfus ve Sorgun'dan sonra nüfusu en yoğun olan ikinci kaza olarak diğer kazaların önüne geçmiştir. Bu yazı Yararlanılan Araştırmalardan alıntıdır. Sonuç olarak, Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla yukarıda izah etmeye çalıştık. Özet olarak; Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanak, karasu) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü ahalisinin toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları Hamzalı köyü ahalisindan Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır (bu tapulardan bir kısmı yazımıza eklidir) bu tapular ve arazi (ip) kayıtları 1800’lü yıllara ve öncelerine ait olup, bu aileye verilmiş arazi (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerin Devlet Mühürlü) tapulardır. Ayrıca Hamzalı köyünün kuruluş tarihinden önceki tarihine ışık tutacak bazı Roma ve Bizans belirtileri de bulunmaktadır.. Hamzalı Köyü Ahalisi Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih yukarıda izah edilmiştir. Bununla birlikte; Yine: 1884 yılında doğmuş ve 1964 yılında vefat etmiş olan ninem Nuriye Yılmazdan da duyduğum kadarıyla, bizlere Oğuz boyunun Ağçalu Oymağında (yöre değimiyle, mamalı) Ağçalular derlermiş ve Köyümüz idari açıdan da Kızılkoca’ya bağlıymış (şimdiki adıyla yassıağıl köyüne bağlıymış) . Bir de köyümüz İpek yolu üzerindeymiş ve suriye’den, İran’dan gelip geçenlerin konakladığı bir han da bulunmaktaymış (bu söylentiyi destekleyen han yeri diye de bir mevki bulunmakta ve bizim dedelerimizden kalan arazi tapularında da ismi geçmektedir ve şimdiki ismi de aynıdır.) Yine babam Fazlı Yılmaz’ın Köklerimizi ve Arazi Kayıtlarımızı araştırmak üzere 1960’lı yıllarındaki temasları neticesinde, İstanbul, Çorum, Tokat, Amasya, Nevşehir-Kozaklı’ da bulunan eski kayıtlarda dedelerimizin Hamzalı Köyündeki 1700’lü yıllarındaki arazi ve vergi kayıtlarına rastlandığını söylemesi de Hamzalı Köyünün kuruluş tarihine yazılı ve sözlü tarih olarak bir katkı olacağı kanaatindeyim
1965, 1970, 1975, 1980, 1985, 1990, 2000 yıllarına dair Genel Nüfus Sayımlarının sonuçları ile 2007, 2008, 2009 Yılları Adrese Dayalı Sayım sonuçlarına (tuik-ADSS) göre, yıllar itibariyle, Hamzalı Köyünün Nüfus yapısı aşağıdaki şekildedir:
Yukarıda'ki verilerden de anlaşıldığı üzere, Hamzalı Köyününün nüfusu; 50 yıllık bir zaman dilimi içerisinde, 2009 yılı itibariyle, yaklaşık %80 azalmıştır. Köydeki bu nüfus azalması 1983 yılından itibaren daha da fazla yoğunlaşmış ve artan bir miktarda değişik „ekonomik, eğitim, işsizlik, tarımsal gelirin azalması v.b. gibi“ sebeplerden dolayı dış göç vermiştir. Bu göçlerin istikameti Kayseri, Ankara, Yozgat, Şefaatli, v.b. gibi sanayi bölgeleri ile iş ve eğitim sağlayan çevre İl ve ilçeler olmuştur. Köy halkından bir kısmı da 1963'lü yıllarda avrupa ülkelerine çalışmak üzere gitmişler ve köye geri dönüş yapmamışlardır. Bugün köy dışında yaşayan Hamzalı köylülerinin sayısının 1500 adet olduğu tahmin edilmektedir.
Biraz tarih okumanı öneririm..
kısaca izah edeyim de anla öz olarak Yozgattan başlar celali isyanları...Celali isyanları, 16. ve 17. yüzyıllarda, Osmanlı yönetimindeki Anadolu'da Yavuz Sultan Selim döneminde başlayan ve IV. Mehmed dönemine kadar devam eden zaman zarfında devlete karşı, ekonomik, sosyal, askeri ve siyasi nedenlerle ayaklananlara verilen addır.
“Celâl’e mensup” anlamına gelen Celâlî tabiri, 16. yüzyıl başlarında (1519) isyan eden Bozoklu Şeyh Celâl’le ilgilidir. Celâlî isyanları başlangıçta, Osmanlı idaresinden memnun olmayan zümrelerin ve Şii eğilimli Türkmen gruplarının Safeviler’in de tahrikiyle devlete baş kaldırmaları şeklinde ortaya çıkmış, 16. yüzyılın sonlarından itibaren büyük bir mesele halini alarak değişik bir mahiyet kazanmıştır. Osmanlı devlet anlayışı, bu isyanları “hurûc ale’s-sultân” olarak değerlendirmiş ve kaynaklarda bu ifade sık sık kullanılmıştır.
Bu ayaklanmaların adı, bu kapsamdaki ayaklanmaların ilkinin önderi olan Şeyh Celâl’den gelir. Bozoklu (Yozgat) olan Şeyh Celâl önderliğinde; topraksız köylüler, ağır vergilerden ezilenler, toprakları elinden alınmış eski sipahiler, sekbanlar, yerel idarecilerin baskı ve adaletsiz yönetiminden şikayetçi olan kitleler 1519 yılında Osmanlı yönetimine başkaldırdı. Tokat yöresinde başlayan ayaklanma aynı yıl içerisinde kanlı bir biçimde bastırıldı....Boş boş kart kürt gibi bir hayali celali isyanını kürtlere mal etmek bilgisizliktir ve gerçekten kürtler kendilerine tarih yaratmak için başkalarının tarihini çalmakta çok ustadırlar, kürklerin tarihte ne yazılı ne anıtsal, ne kalıtsal bir tarihine şimdiye kadar rastlanmamıştır.....
HAMZALI KÖYÜ TARİHİ
*Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla aşağıda izah etmeye çalıştık. Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanağın uzantısı olan, karasu deresi) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü halkının toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları, Hamzalı köyü halkından Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır. Bunlar 1800 lü yıllarına aittir ve bu aileye verilmiş arazi tapularıdır. Bu durumu şöyle izah etmem gerekirse: Resmi kayıtlara göre dedelerimizden Molla Musa: 1820 yılında doğmuş, 1894 yılında ölmüştür, Molla Musa oğlu, Molla Osman 1845 yılında doğmuş ve 1901 yılında ölmüştür, Molla Osman oğlu, Molla Mustafa; 1875 yılında doğmuş ve 1940 yılında ölmüştür. Molla Mustafa oğlu Fazlı Yılmaz da 1922 yılında doğup 1985 yılında ölmüştür. İşte bu tarihler arasında verilmiş bulunan 2 nci Abdülhamit tuğralı ve Devlet-i Aliye-i Osmaniye Tuğralı Tapu senetlerinden: 1307, 1317, 1324, 1327 hicrî (Arabî) tarihli (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerinden) birkaç adedi yazımıza eklidir ve bu tapular Molla Musa’nın ölümünden sonra, oğlu Molla Osman üzerine kaydedilmiştir. Bu tapu senetlerinden önceki arazi kayıtları da (ip) kayıtlıdır. ve kayıtlar 1800 lü yıllar öncesine inmektedir. Söz konusu bu Sened-i Hümayun ve Sened-i Hakan-i’ lerde Köy adı; Hamzalı, Nahiyesi; Kızıl Koca (şimdiki Yassıağıl Köyü) , Mevkii olarak; Viran Çeşme (şimdiki adıyla Ören Çeşme) gibi ve miktarı olarak da, (zira, arşın, atik, cedid, evlek) gibi bilgiler içermektedir İşte bu belgelerde göstermektedir ki; Hamzalı köyünün bir tarihi mevcuttur ve en azından bu tespitler, doğum tarihleri, veraset ilamı, tapu gibi olgu ve belgelerle 190 yıllık bir tarihi gün yüzüne çıkmış demektir ve aşağıda izah edilen tarihi araştırmalarla da uyumludur. Ayrıca Köyümüzdeki büyüklerimizden duyduğumuz sözlü söylentiler de aşağıdaki yazılanları desteklemektedir.Hamzalı Köyü halkı Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih aşağıda izah edilmiştir…..
Tarihi araştırmalarda, Hamzalı Köyü Tarihinin Oluşumu şöyle izah edilmektedir: İki büyük Türk Hakan'ı Timurlenk ve Yıldırım Beyazıt Han arasındaki çatışma Tatarların rahatını bozdu. Ankara Savaşı'nın galibi Timur Han, Çin'e büyük bir sefer düşünüyordu. Oysa Orta Asya Türk Nüfusu, Çin nüfusu karşısında hep azınlıktaydı. Bu yüzden Kösedağ savaşından sonra Anadolu'ya yerleşen, Kara Tatarlardı zorla Orta Asya'ya göçürmeye karar verdi. İşte bu vesileyle, Yozgat ve yöresindeki Kara Tatarlar da, Ata yurtla¬rına götürülmek üzere, bölgeden zorla koparıldılar. Orta Anadolu, birden bire boşalıvermişti. Bu boşluk, Sivas ve Kayseri'de yaylayan Dulkadirli Türkmenlerine yaradı.
Oğuz Eli'nin Bozok koluna mensup Türkmenler, Yozgat ve yöresini kısa zamanda işgal ve iskan ettiler. XV. ve XVII. Yüzyıllarda Bozok adı, bölgeyi değil, orada yaşayan halkı ifade ediyordu. Ancak daha sonra 'Bozok' ismi, bir bölge adı anlamını taşımaya başladı.
XV. Yüzyılda Yozgat ve Komşu Yörelere Yerleşen ve Bozok Adıyla Anılan Oymaklar ve Yerleştikleri Bölgeler.
-Kızıl Kocalılar Oymağı: Yozgat, Şefaatli, Yerköy, Musabeyli, Sekili, Sorgun-Alişar ve civarları..
-Ağçalu Oymağı: Karanlık Dere ve civan.
- Selmanlu Oymağı: Bugünkü Salmanlı Köyü ve civan.
- Çiçeklü Oymağı: Boğazlıyan ve Taf civarı.
- Zakirlü Oymağı:Yozgat'ın doğusunda bulunan, Sorgun ve civarı.
- Kavurgalı Oymağı: Karvurgalı Köyü ve civan.
- Demircülü Oymağı: Sanmbeğ Köyü ve civarı.
- Şam Bayadı Oymağı: Şarkışla ve civan.
- Söklen Oymağı: Yukarı Kanak'ın tamamı.
- Hisar Beğlii Oymağı: Hisar Beğlü, Hisarbey, Hasbek, Kozan, Başkışla, İnkışla, Eynelli ve civan.
- Kara Tatarlar: İlisu ve Sankaya civan.
- Karalu Oymağı: Çayıralan ve civan.
XVI. Yüzyılda Bozok Bölgesi: XVI. yüzyıl başından itibaren bir sancak olarak bilinen Bozok, Sivas eyaletine bağlıydı. Sancağın idaresinden sancakbeyi sorumluydu. Ayrıca Kadı, Çeribaşı, Alaybeyi, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı da, idarede görevliydiler.
Bu yüzyılda, bugünkü Şefaatli topraklan üzerinde, Boz-ok kazasının, Kara Dere ve Aşağı Kanak nahiyeleri vardı. Bu nahiyelerde, hangi köy ve ekinlikler vardı? Bu köy ve ekinliklerin isimlerinden hangileri bugüne kadar gelebilmiştir?
Şefaatli ve yöresinde, XII. Yüzyılda yerleşmiş köyleri, ilk isimleri ile görmek bakımından, ' Cumhuriyetin 50. Yıldönümünü Anma ' adlı kitaptan, Prof. Dr. Faruk Sümer 'in, Bozok Tarihine Dair Araştırmalar makalesinin, ilgili bölümleri aynen aşağıya alınmıştır..
Kara Dere:Kara Dere nahiyesinin yerini kesin olarak tespit edemedik. Bu nahiyenin şimdi Şefaatli'nin güneyindeki Kara Su denilen vadi olduğunu düşünüyoruz. Şefaatli ile Yerköy'ü arasındaki vadinin de Kara Dere'ye dahil bulunması muhtemeldir. Bu yöre umumiyetle, Ağçalu oymağının yurdu idi. Kara Dere'deki kayda değer köyleri zikrediyoruz: 'Hamzalu, Nusretlü, Boyalu Viran, Anklu, Tabanlu (diğer adı: Tutluca) ,Yer Köyü (966:1574-1575 yılında 45 vergi nüfusu var) , Cafer Hacı Kışlası, Yukarı Curcurlu, Aşağı Curcurlu, Fîruz Beğli, Pökrenklü, Kozca Kışla, Beğ Kışla, Kavacık Kışla, Çırak Kışlası, (diğer adı: Çökeldi Pınarı) , Kaya Pınanrı ile Taştemüz Oğlu Ağılı, Köşkerlü, Köçeklü, Ağca Taş, Göl Kışla, Kuruca Kışla, Yukaru Göçkünlü, Kara Bayır (diğer adı: Pervanalık) , Kara Kaya, Kuyucuk (Koç Dağı civarında) , Çay Kışla, Günü Kışla, Kadı (diğer adı: Dört Kışla) , Beğ Kışla (diğer adı: Mukaddemlü) , Kara Kaya (Asil Beğlü) , Köycügez, Nazar Beğlü, Tur Alilu, Göl Kışla, Tana Kıran, Zemheri Kışlası.
XVII. Yüzyıl ortalarında 1 has, 19 zeamet ve 731 tımarı bulanan Bozok'-tan, sefer zamanı, sancakbeyinin askerleri ve tımarlı sipahilerle birlikte, 1.100 kişilik bir kuvvet cepheye giderdi. Sancağın kazalan Sorgun, Akdağ, Hüseyinova (Alaca) , Budaközü, Kızılkocalu, Gedük (Şarkışla yöresi) , Çubuk (Gemerek civarı) , Emlak (Akdağmadeni ile Akçakışla arası) , Boğazlıyan, Süleymanlı-i Sagir ve Han-ı Cedit'den (Yıldızeli) , ibaretti.
b. Aşağı Kanak: Kanak, bilindiği üzere, Has Bek'in güney doğusundan çıkarak bir çok özleri (dere) aldıktan sonra Şefaatli istasyonu civarında Karasu ile birleşir. 1526 Tarihinde Söklen oğlu Musa ve Atmaca emrindeki Söklenlü, Tatar (Moğol) , Hisar Beğlü ve diğer oymaklar ile Osmanlı kuvvetleri Kanak suyu kıyısında (muhtemelen) Yukarı Kanak'da, suyun ad aldığı yerde) karşılaşmışlardı. Aşağı Kanak'a gelince, burası bugünkü San Kaya kasabasının batısındaki Kadılı köyünden başlayıp, Kanak suyunu takiben, Şefaatlı'ya kadar uzanan topraklan ihtiva ediyordu. Şimdiki Höke, Kara Kaya, Halaçlu, Seydiyar, Hüyük Kışla, Yenice Özü, Çamurlu, Bayad Viran, Kadılı köylerinin Aşağı Kanak'a ait olduğu anlaşılıyor.
Burada şimdi mevkîni tasbit edemediğimiz şu köyler de bulunuyordu. 'Ak Burun, Domalan (diğer adı: Yeni Bayad) , Evliya kışlası, Dokuz İn, De¬recik Kışla, Üyük, Gökçe Mağara, Ekiz Ağıl, Bacaklu, Fakihlu, San Halillu, Âşıklu, Yalnız İn, Köprü Ağzı, Ahi Dündar, Küllüce, Çunkar Oğlu Kışlası, (Moğol Ca 'ungar kolunun başında bulunan ailenin yurdu) , Ömerlü, İbrahim Fakihlu, Poyrazlu, Pedek (her halde şimdiki Didik, Çungarlar'a ait köy¬lerden) , Yenice Özü, Köse Üveys Kışlası, Tuzlacık, Kerpiccek (bugünkü Kerpicek) ,Ali Fakihlu, Mahmud Fakihlu'. Bu köylerden bir çoğu Haşer adlı bir oymağın yurdu idi.
4.Yozgat İli: XVI. Yüzyıl da, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın tartışmasız en büyük devleti idi. İşte bu devirde Yozgat, Bozok Sancağı'nın Baltı nahiyesine bağlı, küçük bir köydü. Bugünkü Yozgat'ın kuruluş ve gelişmesi, Osmanlı Devletinin gelişme devirlerinden çok sonra olur.
Yozgat, Osmanlı Döneminde kurulmuş olan ilk ve tek ildir. O zamanki Yozgat Köyü'nde Alpavud adında bir beyin nökerleri oturuyordu. Vergiye tâbi erkek nüfus 29 idi. XVI. Yüzyılda Bozok sancağında hakim nüfusu konar göçerler oluşturuyordu. Küçük köylerle birkaç nahiyenin dışında şehir bulunmadığı bilinmektedir.
Bu yüzyılda, şehirleşmeye en müsait görünen iki yerleşim yeri, Muşallim Kalesi (Akdağmadeni Çalışkanlar Köyü) ile, Emirce Sultan (Osmanpaşa Tekkesi) zaviyesidir.
Fakat, Çapanoğulları ile birlikte Mamalu aşireti, Bozok'a gelip bugünkü Yozgat'a yerleştiler. Böylece, Muşallim Kalesi ve Emirce Sultan Zaviyesi, şehirleşme şanslarını kaybettiler.
Şefaatli'nin Tarihi Gelişimi:Tekrar XVI. yüzyıla dönecek olursak, bu yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde idari çerçeve, sancağın iki kazaya bağlı toplam, 13 Nahiye ve 630 civarında köy, bir o kadar da yaylak, kışlak ve mezradan oluştuğunu görüyoruz. Bu nahiyeler arasında, Baltı, Karadere, Kanak-Zîr (Aşağı Kanak) , Sorkun, Delüce Özü, Süleymanı, Kanak-ı Bâlâ (Yukarı Kanak) ,Aliki, Akdağ, Boğazlıyan, Emlâk, Gedük ve Çubuk'tur. Bu nahiyelerden bir kısmı, daha sonraki yüzyıllarda ad değişikliğine uğramış ya da tamamen ortadan kaybolmuş, yerine yeni adlarla başka nahiyeler ihdas olunmuştur. Bugünkü Şefaatli bölgesinin ise bağlı köylerden günümüze kadar, adlarıyla intikal edebilmiş olanlardan çıkartabileceğimiz kadarıyla, XVI. yüzyılın sonlarına doğru daha çok, Aşağı Kanak ve Karadere Nahiyelerinin bazı köylerini ihtiva ettiğini anlıyoruz. Şöyle ki; Aşağı Kanak nahiye bölgesi, bugünkü Sankaya ilçesinini güneyinde yer alan, Kadılı Köyü'nden, batı ve güney-batı istikametinde çeşitli kollarla ilerleyen Kanak Suyu'nun, civanndaki köylerden oluşmakta ve bu nahiyenin sınırları bugün¬kü Şefaatli'nin doğusuna kadar uzanmaktaydı. Karadere nahiyesi ise bugünkü Yerköy ve Şefaatli arasında yer alan Karanıdere vadisinin iki yaka¬sında yeralan köyler ile, Şefaatli'nin güneyinden gelen Karasu civarında mevcut köylerden müteşekkildir. Kısacası bugünkü Şefaatli'ye bağlı köyler, 1575 yılı tahrir defterlerine göre, dönemin Aşağı Kanak ve Karadere adın¬daki iki nahiyesi bünyesinde yer almaktaydılar.
Bölgenin XVI. yüzyılın sonlarına doğru arzettiği görünüm, bir kısmı eski¬den beri yerleşik, bir kısmı yeni yeni yerleşik hayata geçmekte olan konar-göçerler, bir kısmı da konar-göçer hayat tarzlarını sürdüren kabile ve cema¬atlerden oluşmaktaydı. Bölgedeki köy sayısını kesin olarak tesbit etmek mümkün olmamakla beraber, yine de bir sayı vermek gerekirse, Karadere nahiyesine bağlı köylerin toplam sayısı elli, Aşağı Kanak nahiyesinin de, bir kısmının Şefaatli bölgesinde yer aldığına göre, bu sayının da yine elli civa¬rında olması gerekir.
Bölgemizdeki Büyük Kargaşa Dönemi: Ancak, hemen belirtmek gerekir ki 1575'deki yoğun iskan vaziyeti pek uzun sürmemiştir. Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü ekonomik sıkıntı, tarımdaki üretim azalması, Avrupa kaynaklı altın ve paranın ekonomiye vurduğu darbe ve genelde bütün Akdeniz ülkelerinde görülen yüksek denebilecek bir nüfus artış hızı gibi, XVI. yüzyıla damgasını vuran gelişmeler sonucu, Anadolu'da geniş kitlelerin içerisine sürüklendiği kargaşa dönemi başlar. 1590'lı yıllardan itibaren bütün Anadolu'da ve bu arada da Bozok Bölgesi'nde bir dizi ayak¬lanmalar, eşkiyalık hareketleri, sipahilerin karşı hareketleri ile, köyler üzerindeki baskıların artması şeklinde gelişen ve kısaca Celâli isyanları denen bu büyük çaplı kargaşa ortamında, mevcut zirai, ekonomik, demok-rafık yapı altüst olur. Bozok bölgesine henüz yerleşmiş ve toprağa yeni ısınan konargöçer kabile ve cemaatler, yerlerini terkederler. Köyler boşalır, insanlar daha güvenli bölgelere kaçarlar. Mustafa Akdağ, bu döneme 'Büyük Kaçgunluk Dönemi' (1603-1607) adını verir. Böylece köyler terke¬dilmiş, nahiyelerin varlığı ortadan kalkmıştır. Toprağa yerleşmeye başlamış olan geniş kabile ve cemaatler, yeniden konar-göçer hayatlarına dönmüşler, ekonomik ve idari düzen tamamen felç olmuş, çok sayıda insan eşkıyalık, açlık ve göç yüzünden hayatını kaybetmiştir.
Bütün bu kargaşa döneminin, Şefaatli bölgesi için ayrı bir önemi vardır. Bu kargaşa döneminden önce var olan, Aşağı Kanak ve Karadere nahiyeleri, kargaşa dönemi sonrası yapılan 1642 sayım kayıtlarında tamamen ortadan kalkmıştır. Çok zayıf da olsa, Bozok Sancağı dışında başka bir sancağa bağ¬lanmak, ya da sayım yapılmamak gibi bir ihtimal olmakla beraber, bölgenin tamamen terkedilmiş olması ihtimali akla en yakın olan ve en geçerli olabi¬lecek izahtır. Yöre adeta coğrafyadan silinmiş gibidir. 1575'den 1642'ye diğer kazalarda bazı mühim değişiklerle beraber, belirli ölçüde bir devam¬lılık ve iki dönem arasında bir uyum, nahiye adlan ve bağlı köyler arasında bir devamlılık vardır. Şefaatli bölgesine ait olabilecek herhangi bir köyün 1642 tarihli defterlerde bulunmaması, yörenin Celâlî isyanları sırasında tamamen tahrip olduğu anlamına gelmelidir.
Bunun bir başka açık delili de Şefaatli sınırlan dahilinde kalan köyler, meskûn olmayan mahallerde görülen mezarlıklardır. Üzerlerinde herhangi bir kitabe bulunmayan mezar taşlan ile dolu, şimdiki köylerin tamamen dışında, boş arazilerde, yol kenannda bulunan bu kabristanlar hakkında mahalli rivayetler de bu kanıyı doğrular niteliktedir. Aşağı Kanak ve Karadere nahiyelerine bağlı köyler, Celâlî İsyanlan neticesinde tamamen terkedilmiş ve geriye sadece bu ıssız mezarlıklar kalmıştır.
Şefaatli bölgesinin 1650'lerden itibaren konar-göçerler kabile ve cemaatlerce yeniden şenlendirilmeye, geçici iskân mahalleri olan yaylak ve kışlar yerlerine, basit, evler sürüler için, barınaklar inşa edilerek, tekrar iskân edilmeye başlandığını görüyoruz. Böylece bu tarihlerden itibaren yörenin, şimdiki beşeri coğrafyası ve yerleşme düzeni ve köy dağılımı yavaş yavaş belirmeye başladı. Muhtemelen Kızıl Kocalu obası ile obanın hakim sülâ¬lesinin yerleştiği köy (şimdiki Yassıağıl Köyü) nahiye merkezi oldu. Kâtip Çelebi Cihannümâ'da (165758) Yozgat Merkez Kadılığı'na bağlı nahiyeler arsında Kızılkoca'yı da sayar. Bu da Kızılkoca nahiyesinin 1642 avariz def¬terinde yer almamakla beraber, bu tarihlerde daha çok konar-göçer halinde bulunan Kızılkocalular'ın da en azından bağlı bir kısım obalann, XVII. Yüz¬yılın ikinci yansından itibaren kesin olarak yerleşerek, bölgenin etkin kompozisyonunda yer almaya başlamaları ile oluştuğu anlamına gelir.
Şefaatli İlçesine bağlı mevcut köylerden büyük ekseriyetinin ise, 1690 yılından sonra bölgede gerçekleştirilen yoğun bir iskân faaliyeti sonucu, 1700'lü yıllann başından itibaren teşekkül etmeye başlandığını görüyoruz. Konu ile ilgili olarak arşiv belgelerine dayalı bir araştırmayı yapan Cengiz Orhonlu'nun belirttiği kadarıyla, Tokat Voyvodalığı'na tâbi, Hoca hassına bağlı Mamalu Türkmen oymakları ve ona bağlı obalar, Bozok bölgesinde yaylayıp kışın da güneye, bugün Suriye topraklan içinde bulunan Rakka ve Hama vilayetine inmekte idiler. Bu obaların geliş-gidişleri esnasında, yol üzerinde bulunan yerleşik ahalinin ekili-dikili arazileri ve hayvanlar büyük zarar görmekte idi. Esasen bu Mamalu gruplarının bir kısmı yaylak bölgesi olan Bozok'ta, bir kısmı da kışladıkları yerlerde mütemadiyen, toprağa yer¬leşmekte, basit evler ve sürüler için ağıllar yaparak, yan yerleşik vaziyette yaşamaktaydıler. Hatta bazı gruplar daimi çiftçilikle dahi meşgul olmak¬taydılar. Ancak Celâlî isyanlannın yarattığı çöküntü ve tahribattan henüz kurtulmaya çalışan yörenin eski ahalisinden, isyanlar ve kargaşa döne¬minden sonra, bulunduklan yörelerde kalabilenler ya da bölgeye isyanlardan sonra gelerek yerleşenler, (ki bunlan 1642 avanz defterlerinde görüyoruz) sancakta terkedilen yerlere yeni yeni gelip gitmeye başlayan konar-göçer grupların tehdidi altında idiler. Zira yeni gelip boş kalmış yerlere konanlar, sürüleri ile gelip giderken eskiden kalan ve toparlanmaya çalışan ahalinin ekinlerine ve sürülerine zarar vermekte, zaman zaman da eşkiyalık hareket¬lerine girişmekte idiler. Meselâ köylerdeki evleri yağmalayıp hayvan ve mahsulleri gaspediyorlardı. Bozok Sancağı'nda bulunan köylerin ahalisi, Türkmen eşkiyasının istilâsından çok zarar gördükleri için, onlara muha¬fazaya yine aynı gruptan Mamalu oymağı memur edilmişti. Yine bu gruplar, vergi yükümlülükleri yüzünden zaman zaman devlet ve idarecilerle de çatışma halinde idiler. Bu yüzden Şarklu ve Kızullu oymaklan isyan etmiş¬ler, bunun üzerine de 1693 yılında diğer oymaklarla beraber Rakka bölge¬sine nakil ve iskanlan için emir verilmişti. Bir kısmı Bozok Sancağı'ndaki münhal ve metruk yerlerde ekip-biçen, bir kısmı Akdağ bölgesinde yaylaya çıkan bu gruplar yerleşik hayata geçmek üzere idiler. Mamalu'ya bağlı gruplann yöreye 1642'de yapılan avanz sayımından soma, özellikle de Celâlî isyanları döneminde, terkedilen yörelere gelip-gitmeye başladıklan anlaşılıyor. Belirtilmesi gereken bir diğer husus da Mamalu Türkmenlerine bağlı bu gruplann XVI. yüzyılın başından beri bölgeye yerleşen Dulkadirliler'e mensup Ağçalu, Kızılkocalu, Söklen oymaklan ile beraber, genelde Bozok Yaylası'nı aynı dönemde tanımaya başladıklan ve en azından yaz mevsiminde bazı oymaklann Bozok Yaylası'nı daha XVI. Yüzyılın başından itibaren kullanmaya başladıklarıdır. Meselâ Mamalu gruplanndan Kırklu, Şarklu oymaklan 1575 defterlerinde de adından bahsedilen cema¬atlerdir.
Bozok'ta şekâveti önlemek, yerleşik ahaliye verdikleri zararlara mâni olmak ve hepsinden önemlisi de, düzenli vergi toplamak için Mamalu Türkmenleri'ne bağlı oymakların bölgeye tamamen yerleştirilmelerine karar verildiğini görüyoruz (1696) . Bu guruplar Boğazhyan, Emlâk, Akdağ, Sorgun, Süleymanlı Kebir ve Süleymanlı Sagîr ve özellikle de Kızılkocalu nahiyelerinde gösterilen yerlere yerleştirildiler. Ancak bu grupların yerleşti¬rilmeleri kararından hemen sonra, yerlerini tekrar terkettikleri ve konar göçer hayat-larına döndükleri anlaşılıyor. Bunun üzerine iskân Mübaşirleri, Kethüdaları ve Oba Beyleri, Sivas Valisi tarafından Sorgun'da bir mecliste toplandı ve yeniden yerleşmeleri için ikna edildiler. Karara muhalefet edenler ve şikayet çıkaranlar, Rakka'ya sürülerek iskân siyaseti uygulandı.
1700'lerden itibaren, yöreye daha çok Mamalu Türkmenleri'nin yerleş¬mesi olgusu, bölge insanının ortak hafızasında da yer almaktadır. Bazı kay¬nak kişilerin (Yerköylü Şeker Hoca gibi) Karanıdere ve Kanak Suyu boyun¬ca, 52 pare köyün, Mamalu oymaklannca kurulduğu şeklindeki ifadesi bu yerleşmenin, günümüzde bile ne denli canlı izler taşıdığını göstermektedir. Aynı türden bilgiler başka köylerde de mevcuttur ve köylüler kendilerinin Mamalu'dan olduklarını ifade etmektedirler. Kaynak kişilerin bu köyleri tek tek adları ile saydıkları da yine bilinen bir husustur. Bu köylerden, Dedeli, Hamzalı, Karalar, Deliler, Hüyükkışla, Paşaköy ve başkalarının da yazılı ol¬duğu kaynaklarca da teyid edilmektedir. Özellikle İstanbul Başbakanlık Arşivi'nde bulunan ve iskânın uygulanması ve bu esnada karşılaşılan güç¬lüklerle ilgili olarak merkeze gönderilen yazılar ve merkezi idarenin aldığı kararların yer aldığı belgeler zikredilmeye değer. Bölgeye Mamalu oymak¬larının yerleşmesinden bu yana, Kızılkoca nahiyesinin idari merkez olarak teşekkül ettiği demiryolunun gelmesi ile, Şefaatli Köyü'nün ön plana çık¬masına kadar, önemini yitirmediği anlaşılmaktadır. Hatta birçok dede ve ninemizin nüfus kâğıtlarında nahiye adının Kızılkoca olarak geçtiği bilin¬mektedir. Kızılkoca nahiyesi Bozok'un en yoğun nahiyelerinden biri haline gelmiş ve 1831 nüfus sayımında 7997 kayıtlı erkek nüfus ve Sorgun'dan sonra nüfusu en yoğun olan ikinci kaza olarak diğer kazaların önüne geçmiştir.
Bu yazı Yararlanılan Araştırmalardan alıntıdır.
Sonuç olarak, Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla yukarıda izah etmeye çalıştık. Özet olarak; Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanak, karasu) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü ahalisinin toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları Hamzalı köyü ahalisindan Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır (bu tapulardan bir kısmı yazımıza eklidir) bu tapular ve arazi (ip) kayıtları 1800’lü yıllara ve öncelerine ait olup, bu aileye verilmiş arazi (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerin Devlet Mühürlü) tapulardır. Ayrıca Hamzalı köyünün kuruluş tarihinden önceki tarihine ışık tutacak bazı Roma ve Bizans belirtileri de bulunmaktadır.. Hamzalı Köyü Ahalisi Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih yukarıda izah edilmiştir.
Bununla birlikte; Yine: 1884 yılında doğmuş ve 1964 yılında vefat etmiş olan ninem Nuriye Yılmazdan da duyduğum kadarıyla, bizlere Oğuz boyunun Ağçalu Oymağında (yöre değimiyle, mamalı) Ağçalular derlermiş ve Köyümüz idari açıdan da Kızılkoca’ya bağlıymış (şimdiki adıyla yassıağıl köyüne bağlıymış) . Bir de köyümüz İpek yolu üzerindeymiş ve suriye’den, İran’dan gelip geçenlerin konakladığı bir han da bulunmaktaymış (bu söylentiyi destekleyen han yeri diye de bir mevki bulunmakta ve bizim dedelerimizden kalan arazi tapularında da ismi geçmektedir ve şimdiki ismi de aynıdır.)
Yine babam Fazlı Yılmaz’ın Köklerimizi ve Arazi Kayıtlarımızı araştırmak üzere 1960’lı yıllarındaki temasları neticesinde, İstanbul, Çorum, Tokat, Amasya, Nevşehir-Kozaklı’ da bulunan eski kayıtlarda dedelerimizin Hamzalı Köyündeki 1700’lü yıllarındaki arazi ve vergi kayıtlarına rastlandığını söylemesi de Hamzalı Köyünün kuruluş tarihine yazılı ve sözlü tarih olarak bir katkı olacağı kanaatindeyim
HAMZALI KÖYÜ TARİHİ
*Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla aşağıda izah etmeye çalıştık. Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanağın uzantısı olan, karasu deresi) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü halkının toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları, Hamzalı köyü halkından Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır. Bunlar 1800 lü yıllarına aittir ve bu aileye verilmiş arazi tapularıdır. Bu durumu şöyle izah etmem gerekirse: Resmi kayıtlara göre dedelerimizden Molla Musa: 1820 yılında doğmuş, 1894 yılında ölmüştür, Molla Musa oğlu, Molla Osman 1845 yılında doğmuş ve 1901 yılında ölmüştür, Molla Osman oğlu, Molla Mustafa; 1875 yılında doğmuş ve 1940 yılında ölmüştür. Molla Mustafa oğlu Fazlı Yılmaz da 1922 yılında doğup 1985 yılında ölmüştür. İşte bu tarihler arasında verilmiş bulunan 2 nci Abdülhamit tuğralı ve Devlet-i Aliye-i Osmaniye Tuğralı Tapu senetlerinden: 1307, 1317, 1324, 1327 hicrî (Arabî) tarihli (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerinden) birkaç adedi yazımıza eklidir ve bu tapular Molla Musa’nın ölümünden sonra, oğlu Molla Osman üzerine kaydedilmiştir. Bu tapu senetlerinden önceki arazi kayıtları da (ip) kayıtlıdır. ve kayıtlar 1800 lü yıllar öncesine inmektedir. Söz konusu bu Sened-i Hümayun ve Sened-i Hakan-i’ lerde Köy adı; Hamzalı, Nahiyesi; Kızıl Koca (şimdiki Yassıağıl Köyü) , Mevkii olarak; Viran Çeşme (şimdiki adıyla Ören Çeşme) gibi ve miktarı olarak da, (zira, arşın, atik, cedid, evlek) gibi bilgiler içermektedir İşte bu belgelerde göstermektedir ki; Hamzalı köyünün bir tarihi mevcuttur ve en azından bu tespitler, doğum tarihleri, veraset ilamı, tapu gibi olgu ve belgelerle 190 yıllık bir tarihi gün yüzüne çıkmış demektir ve aşağıda izah edilen tarihi araştırmalarla da uyumludur. Ayrıca Köyümüzdeki büyüklerimizden duyduğumuz sözlü söylentiler de aşağıdaki yazılanları desteklemektedir.Hamzalı Köyü halkı Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih aşağıda izah edilmiştir…..
Tarihi araştırmalarda, Hamzalı Köyü Tarihinin Oluşumu şöyle izah edilmektedir: İki büyük Türk Hakan'ı Timurlenk ve Yıldırım Beyazıt Han arasındaki çatışma Tatarların rahatını bozdu. Ankara Savaşı'nın galibi Timur Han, Çin'e büyük bir sefer düşünüyordu. Oysa Orta Asya Türk Nüfusu, Çin nüfusu karşısında hep azınlıktaydı. Bu yüzden Kösedağ savaşından sonra Anadolu'ya yerleşen, Kara Tatarlardı zorla Orta Asya'ya göçürmeye karar verdi. İşte bu vesileyle, Yozgat ve yöresindeki Kara Tatarlar da, Ata yurtla¬rına götürülmek üzere, bölgeden zorla koparıldılar. Orta Anadolu, birden bire boşalıvermişti. Bu boşluk, Sivas ve Kayseri'de yaylayan Dulkadirli Türkmenlerine yaradı.
Oğuz Eli'nin Bozok koluna mensup Türkmenler, Yozgat ve yöresini kısa zamanda işgal ve iskan ettiler. XV. ve XVII. Yüzyıllarda Bozok adı, bölgeyi değil, orada yaşayan halkı ifade ediyordu. Ancak daha sonra 'Bozok' ismi, bir bölge adı anlamını taşımaya başladı.
XV. Yüzyılda Yozgat ve Komşu Yörelere Yerleşen ve Bozok Adıyla Anılan Oymaklar ve Yerleştikleri Bölgeler.
-Kızıl Kocalılar Oymağı: Yozgat, Şefaatli, Yerköy, Musabeyli, Sekili, Sorgun-Alişar ve civarları..
-Ağçalu Oymağı: Karanlık Dere ve civan.
- Selmanlu Oymağı: Bugünkü Salmanlı Köyü ve civan.
- Çiçeklü Oymağı: Boğazlıyan ve Taf civarı.
- Zakirlü Oymağı:Yozgat'ın doğusunda bulunan, Sorgun ve civarı.
- Kavurgalı Oymağı: Karvurgalı Köyü ve civan.
- Demircülü Oymağı: Sanmbeğ Köyü ve civarı.
- Şam Bayadı Oymağı: Şarkışla ve civan.
- Söklen Oymağı: Yukarı Kanak'ın tamamı.
- Hisar Beğlii Oymağı: Hisar Beğlü, Hisarbey, Hasbek, Kozan, Başkışla, İnkışla, Eynelli ve civan.
- Kara Tatarlar: İlisu ve Sankaya civan.
- Karalu Oymağı: Çayıralan ve civan.
XVI. Yüzyılda Bozok Bölgesi: XVI. yüzyıl başından itibaren bir sancak olarak bilinen Bozok, Sivas eyaletine bağlıydı. Sancağın idaresinden sancakbeyi sorumluydu. Ayrıca Kadı, Çeribaşı, Alaybeyi, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı da, idarede görevliydiler.
Bu yüzyılda, bugünkü Şefaatli topraklan üzerinde, Boz-ok kazasının, Kara Dere ve Aşağı Kanak nahiyeleri vardı. Bu nahiyelerde, hangi köy ve ekinlikler vardı? Bu köy ve ekinliklerin isimlerinden hangileri bugüne kadar gelebilmiştir?
Şefaatli ve yöresinde, XII. Yüzyılda yerleşmiş köyleri, ilk isimleri ile görmek bakımından, ' Cumhuriyetin 50. Yıldönümünü Anma ' adlı kitaptan, Prof. Dr. Faruk Sümer 'in, Bozok Tarihine Dair Araştırmalar makalesinin, ilgili bölümleri aynen aşağıya alınmıştır..
Kara Dere:Kara Dere nahiyesinin yerini kesin olarak tespit edemedik. Bu nahiyenin şimdi Şefaatli'nin güneyindeki Kara Su denilen vadi olduğunu düşünüyoruz. Şefaatli ile Yerköy'ü arasındaki vadinin de Kara Dere'ye dahil bulunması muhtemeldir. Bu yöre umumiyetle, Ağçalu oymağının yurdu idi. Kara Dere'deki kayda değer köyleri zikrediyoruz: 'Hamzalu, Nusretlü, Boyalu Viran, Anklu, Tabanlu (diğer adı: Tutluca) ,Yer Köyü (966:1574-1575 yılında 45 vergi nüfusu var) , Cafer Hacı Kışlası, Yukarı Curcurlu, Aşağı Curcurlu, Fîruz Beğli, Pökrenklü, Kozca Kışla, Beğ Kışla, Kavacık Kışla, Çırak Kışlası, (diğer adı: Çökeldi Pınarı) , Kaya Pınanrı ile Taştemüz Oğlu Ağılı, Köşkerlü, Köçeklü, Ağca Taş, Göl Kışla, Kuruca Kışla, Yukaru Göçkünlü, Kara Bayır (diğer adı: Pervanalık) , Kara Kaya, Kuyucuk (Koç Dağı civarında) , Çay Kışla, Günü Kışla, Kadı (diğer adı: Dört Kışla) , Beğ Kışla (diğer adı: Mukaddemlü) , Kara Kaya (Asil Beğlü) , Köycügez, Nazar Beğlü, Tur Alilu, Göl Kışla, Tana Kıran, Zemheri Kışlası.
XVII. Yüzyıl ortalarında 1 has, 19 zeamet ve 731 tımarı bulanan Bozok'-tan, sefer zamanı, sancakbeyinin askerleri ve tımarlı sipahilerle birlikte, 1.100 kişilik bir kuvvet cepheye giderdi. Sancağın kazalan Sorgun, Akdağ, Hüseyinova (Alaca) , Budaközü, Kızılkocalu, Gedük (Şarkışla yöresi) , Çubuk (Gemerek civarı) , Emlak (Akdağmadeni ile Akçakışla arası) , Boğazlıyan, Süleymanlı-i Sagir ve Han-ı Cedit'den (Yıldızeli) , ibaretti.
b. Aşağı Kanak: Kanak, bilindiği üzere, Has Bek'in güney doğusundan çıkarak bir çok özleri (dere) aldıktan sonra Şefaatli istasyonu civarında Karasu ile birleşir. 1526 Tarihinde Söklen oğlu Musa ve Atmaca emrindeki Söklenlü, Tatar (Moğol) , Hisar Beğlü ve diğer oymaklar ile Osmanlı kuvvetleri Kanak suyu kıyısında (muhtemelen) Yukarı Kanak'da, suyun ad aldığı yerde) karşılaşmışlardı. Aşağı Kanak'a gelince, burası bugünkü San Kaya kasabasının batısındaki Kadılı köyünden başlayıp, Kanak suyunu takiben, Şefaatlı'ya kadar uzanan topraklan ihtiva ediyordu. Şimdiki Höke, Kara Kaya, Halaçlu, Seydiyar, Hüyük Kışla, Yenice Özü, Çamurlu, Bayad Viran, Kadılı köylerinin Aşağı Kanak'a ait olduğu anlaşılıyor.
Burada şimdi mevkîni tasbit edemediğimiz şu köyler de bulunuyordu. 'Ak Burun, Domalan (diğer adı: Yeni Bayad) , Evliya kışlası, Dokuz İn, De¬recik Kışla, Üyük, Gökçe Mağara, Ekiz Ağıl, Bacaklu, Fakihlu, San Halillu, Âşıklu, Yalnız İn, Köprü Ağzı, Ahi Dündar, Küllüce, Çunkar Oğlu Kışlası, (Moğol Ca 'ungar kolunun başında bulunan ailenin yurdu) , Ömerlü, İbrahim Fakihlu, Poyrazlu, Pedek (her halde şimdiki Didik, Çungarlar'a ait köy¬lerden) , Yenice Özü, Köse Üveys Kışlası, Tuzlacık, Kerpiccek (bugünkü Kerpicek) ,Ali Fakihlu, Mahmud Fakihlu'. Bu köylerden bir çoğu Haşer adlı bir oymağın yurdu idi.
4.Yozgat İli: XVI. Yüzyıl da, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın tartışmasız en büyük devleti idi. İşte bu devirde Yozgat, Bozok Sancağı'nın Baltı nahiyesine bağlı, küçük bir köydü. Bugünkü Yozgat'ın kuruluş ve gelişmesi, Osmanlı Devletinin gelişme devirlerinden çok sonra olur.
Yozgat, Osmanlı Döneminde kurulmuş olan ilk ve tek ildir. O zamanki Yozgat Köyü'nde Alpavud adında bir beyin nökerleri oturuyordu. Vergiye tâbi erkek nüfus 29 idi. XVI. Yüzyılda Bozok sancağında hakim nüfusu konar göçerler oluşturuyordu. Küçük köylerle birkaç nahiyenin dışında şehir bulunmadığı bilinmektedir.
Bu yüzyılda, şehirleşmeye en müsait görünen iki yerleşim yeri, Muşallim Kalesi (Akdağmadeni Çalışkanlar Köyü) ile, Emirce Sultan (Osmanpaşa Tekkesi) zaviyesidir.
Fakat, Çapanoğulları ile birlikte Mamalu aşireti, Bozok'a gelip bugünkü Yozgat'a yerleştiler. Böylece, Muşallim Kalesi ve Emirce Sultan Zaviyesi, şehirleşme şanslarını kaybettiler.
Şefaatli'nin Tarihi Gelişimi:Tekrar XVI. yüzyıla dönecek olursak, bu yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde idari çerçeve, sancağın iki kazaya bağlı toplam, 13 Nahiye ve 630 civarında köy, bir o kadar da yaylak, kışlak ve mezradan oluştuğunu görüyoruz. Bu nahiyeler arasında, Baltı, Karadere, Kanak-Zîr (Aşağı Kanak) , Sorkun, Delüce Özü, Süleymanı, Kanak-ı Bâlâ (Yukarı Kanak) ,Aliki, Akdağ, Boğazlıyan, Emlâk, Gedük ve Çubuk'tur. Bu nahiyelerden bir kısmı, daha sonraki yüzyıllarda ad değişikliğine uğramış ya da tamamen ortadan kaybolmuş, yerine yeni adlarla başka nahiyeler ihdas olunmuştur. Bugünkü Şefaatli bölgesinin ise bağlı köylerden günümüze kadar, adlarıyla intikal edebilmiş olanlardan çıkartabileceğimiz kadarıyla, XVI. yüzyılın sonlarına doğru daha çok, Aşağı Kanak ve Karadere Nahiyelerinin bazı köylerini ihtiva ettiğini anlıyoruz. Şöyle ki; Aşağı Kanak nahiye bölgesi, bugünkü Sankaya ilçesinini güneyinde yer alan, Kadılı Köyü'nden, batı ve güney-batı istikametinde çeşitli kollarla ilerleyen Kanak Suyu'nun, civanndaki köylerden oluşmakta ve bu nahiyenin sınırları bugün¬kü Şefaatli'nin doğusuna kadar uzanmaktaydı. Karadere nahiyesi ise bugünkü Yerköy ve Şefaatli arasında yer alan Karanıdere vadisinin iki yaka¬sında yeralan köyler ile, Şefaatli'nin güneyinden gelen Karasu civarında mevcut köylerden müteşekkildir. Kısacası bugünkü Şefaatli'ye bağlı köyler, 1575 yılı tahrir defterlerine göre, dönemin Aşağı Kanak ve Karadere adın¬daki iki nahiyesi bünyesinde yer almaktaydılar.
Bölgenin XVI. yüzyılın sonlarına doğru arzettiği görünüm, bir kısmı eski¬den beri yerleşik, bir kısmı yeni yeni yerleşik hayata geçmekte olan konar-göçerler, bir kısmı da konar-göçer hayat tarzlarını sürdüren kabile ve cema¬atlerden oluşmaktaydı. Bölgedeki köy sayısını kesin olarak tesbit etmek mümkün olmamakla beraber, yine de bir sayı vermek gerekirse, Karadere nahiyesine bağlı köylerin toplam sayısı elli, Aşağı Kanak nahiyesinin de, bir kısmının Şefaatli bölgesinde yer aldığına göre, bu sayının da yine elli civa¬rında olması gerekir.
Bölgemizdeki Büyük Kargaşa Dönemi: Ancak, hemen belirtmek gerekir ki 1575'deki yoğun iskan vaziyeti pek uzun sürmemiştir. Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü ekonomik sıkıntı, tarımdaki üretim azalması, Avrupa kaynaklı altın ve paranın ekonomiye vurduğu darbe ve genelde bütün Akdeniz ülkelerinde görülen yüksek denebilecek bir nüfus artış hızı gibi, XVI. yüzyıla damgasını vuran gelişmeler sonucu, Anadolu'da geniş kitlelerin içerisine sürüklendiği kargaşa dönemi başlar. 1590'lı yıllardan itibaren bütün Anadolu'da ve bu arada da Bozok Bölgesi'nde bir dizi ayak¬lanmalar, eşkiyalık hareketleri, sipahilerin karşı hareketleri ile, köyler üzerindeki baskıların artması şeklinde gelişen ve kısaca Celâli isyanları denen bu büyük çaplı kargaşa ortamında, mevcut zirai, ekonomik, demok-rafık yapı altüst olur. Bozok bölgesine henüz yerleşmiş ve toprağa yeni ısınan konargöçer kabile ve cemaatler, yerlerini terkederler. Köyler boşalır, insanlar daha güvenli bölgelere kaçarlar. Mustafa Akdağ, bu döneme 'Büyük Kaçgunluk Dönemi' (1603-1607) adını verir. Böylece köyler terke¬dilmiş, nahiyelerin varlığı ortadan kalkmıştır. Toprağa yerleşmeye başlamış olan geniş kabile ve cemaatler, yeniden konar-göçer hayatlarına dönmüşler, ekonomik ve idari düzen tamamen felç olmuş, çok sayıda insan eşkıyalık, açlık ve göç yüzünden hayatını kaybetmiştir.
Bütün bu kargaşa döneminin, Şefaatli bölgesi için ayrı bir önemi vardır. Bu kargaşa döneminden önce var olan, Aşağı Kanak ve Karadere nahiyeleri, kargaşa dönemi sonrası yapılan 1642 sayım kayıtlarında tamamen ortadan kalkmıştır. Çok zayıf da olsa, Bozok Sancağı dışında başka bir sancağa bağ¬lanmak, ya da sayım yapılmamak gibi bir ihtimal olmakla beraber, bölgenin tamamen terkedilmiş olması ihtimali akla en yakın olan ve en geçerli olabi¬lecek izahtır. Yöre adeta coğrafyadan silinmiş gibidir. 1575'den 1642'ye diğer kazalarda bazı mühim değişiklerle beraber, belirli ölçüde bir devam¬lılık ve iki dönem arasında bir uyum, nahiye adlan ve bağlı köyler arasında bir devamlılık vardır. Şefaatli bölgesine ait olabilecek herhangi bir köyün 1642 tarihli defterlerde bulunmaması, yörenin Celâlî isyanları sırasında tamamen tahrip olduğu anlamına gelmelidir.
Bunun bir başka açık delili de Şefaatli sınırlan dahilinde kalan köyler, meskûn olmayan mahallerde görülen mezarlıklardır. Üzerlerinde herhangi bir kitabe bulunmayan mezar taşlan ile dolu, şimdiki köylerin tamamen dışında, boş arazilerde, yol kenannda bulunan bu kabristanlar hakkında mahalli rivayetler de bu kanıyı doğrular niteliktedir. Aşağı Kanak ve Karadere nahiyelerine bağlı köyler, Celâlî İsyanlan neticesinde tamamen terkedilmiş ve geriye sadece bu ıssız mezarlıklar kalmıştır.
Şefaatli bölgesinin 1650'lerden itibaren konar-göçerler kabile ve cemaatlerce yeniden şenlendirilmeye, geçici iskân mahalleri olan yaylak ve kışlar yerlerine, basit, evler sürüler için, barınaklar inşa edilerek, tekrar iskân edilmeye başlandığını görüyoruz. Böylece bu tarihlerden itibaren yörenin, şimdiki beşeri coğrafyası ve yerleşme düzeni ve köy dağılımı yavaş yavaş belirmeye başladı. Muhtemelen Kızıl Kocalu obası ile obanın hakim sülâ¬lesinin yerleştiği köy (şimdiki Yassıağıl Köyü) nahiye merkezi oldu. Kâtip Çelebi Cihannümâ'da (165758) Yozgat Merkez Kadılığı'na bağlı nahiyeler arsında Kızılkoca'yı da sayar. Bu da Kızılkoca nahiyesinin 1642 avariz def¬terinde yer almamakla beraber, bu tarihlerde daha çok konar-göçer halinde bulunan Kızılkocalular'ın da en azından bağlı bir kısım obalann, XVII. Yüz¬yılın ikinci yansından itibaren kesin olarak yerleşerek, bölgenin etkin kompozisyonunda yer almaya başlamaları ile oluştuğu anlamına gelir.
Şefaatli İlçesine bağlı mevcut köylerden büyük ekseriyetinin ise, 1690 yılından sonra bölgede gerçekleştirilen yoğun bir iskân faaliyeti sonucu, 1700'lü yıllann başından itibaren teşekkül etmeye başlandığını görüyoruz. Konu ile ilgili olarak arşiv belgelerine dayalı bir araştırmayı yapan Cengiz Orhonlu'nun belirttiği kadarıyla, Tokat Voyvodalığı'na tâbi, Hoca hassına bağlı Mamalu Türkmen oymakları ve ona bağlı obalar, Bozok bölgesinde yaylayıp kışın da güneye, bugün Suriye topraklan içinde bulunan Rakka ve Hama vilayetine inmekte idiler. Bu obaların geliş-gidişleri esnasında, yol üzerinde bulunan yerleşik ahalinin ekili-dikili arazileri ve hayvanlar büyük zarar görmekte idi. Esasen bu Mamalu gruplarının bir kısmı yaylak bölgesi olan Bozok'ta, bir kısmı da kışladıkları yerlerde mütemadiyen, toprağa yer¬leşmekte, basit evler ve sürüler için ağıllar yaparak, yan yerleşik vaziyette yaşamaktaydıler. Hatta bazı gruplar daimi çiftçilikle dahi meşgul olmak¬taydılar. Ancak Celâlî isyanlannın yarattığı çöküntü ve tahribattan henüz kurtulmaya çalışan yörenin eski ahalisinden, isyanlar ve kargaşa döne¬minden sonra, bulunduklan yörelerde kalabilenler ya da bölgeye isyanlardan sonra gelerek yerleşenler, (ki bunlan 1642 avanz defterlerinde görüyoruz) sancakta terkedilen yerlere yeni yeni gelip gitmeye başlayan konar-göçer grupların tehdidi altında idiler. Zira yeni gelip boş kalmış yerlere konanlar, sürüleri ile gelip giderken eskiden kalan ve toparlanmaya çalışan ahalinin ekinlerine ve sürülerine zarar vermekte, zaman zaman da eşkiyalık hareket¬lerine girişmekte idiler. Meselâ köylerdeki evleri yağmalayıp hayvan ve mahsulleri gaspediyorlardı. Bozok Sancağı'nda bulunan köylerin ahalisi, Türkmen eşkiyasının istilâsından çok zarar gördükleri için, onlara muha¬fazaya yine aynı gruptan Mamalu oymağı memur edilmişti. Yine bu gruplar, vergi yükümlülükleri yüzünden zaman zaman devlet ve idarecilerle de çatışma halinde idiler. Bu yüzden Şarklu ve Kızullu oymaklan isyan etmiş¬ler, bunun üzerine de 1693 yılında diğer oymaklarla beraber Rakka bölge¬sine nakil ve iskanlan için emir verilmişti. Bir kısmı Bozok Sancağı'ndaki münhal ve metruk yerlerde ekip-biçen, bir kısmı Akdağ bölgesinde yaylaya çıkan bu gruplar yerleşik hayata geçmek üzere idiler. Mamalu'ya bağlı gruplann yöreye 1642'de yapılan avanz sayımından soma, özellikle de Celâlî isyanları döneminde, terkedilen yörelere gelip-gitmeye başladıklan anlaşılıyor. Belirtilmesi gereken bir diğer husus da Mamalu Türkmenlerine bağlı bu gruplann XVI. yüzyılın başından beri bölgeye yerleşen Dulkadirliler'e mensup Ağçalu, Kızılkocalu, Söklen oymaklan ile beraber, genelde Bozok Yaylası'nı aynı dönemde tanımaya başladıklan ve en azından yaz mevsiminde bazı oymaklann Bozok Yaylası'nı daha XVI. Yüzyılın başından itibaren kullanmaya başladıklarıdır. Meselâ Mamalu gruplanndan Kırklu, Şarklu oymaklan 1575 defterlerinde de adından bahsedilen cema¬atlerdir.
Bozok'ta şekâveti önlemek, yerleşik ahaliye verdikleri zararlara mâni olmak ve hepsinden önemlisi de, düzenli vergi toplamak için Mamalu Türkmenleri'ne bağlı oymakların bölgeye tamamen yerleştirilmelerine karar verildiğini görüyoruz (1696) . Bu guruplar Boğazhyan, Emlâk, Akdağ, Sorgun, Süleymanlı Kebir ve Süleymanlı Sagîr ve özellikle de Kızılkocalu nahiyelerinde gösterilen yerlere yerleştirildiler. Ancak bu grupların yerleşti¬rilmeleri kararından hemen sonra, yerlerini tekrar terkettikleri ve konar göçer hayat-larına döndükleri anlaşılıyor. Bunun üzerine iskân Mübaşirleri, Kethüdaları ve Oba Beyleri, Sivas Valisi tarafından Sorgun'da bir mecliste toplandı ve yeniden yerleşmeleri için ikna edildiler. Karara muhalefet edenler ve şikayet çıkaranlar, Rakka'ya sürülerek iskân siyaseti uygulandı.
1700'lerden itibaren, yöreye daha çok Mamalu Türkmenleri'nin yerleş¬mesi olgusu, bölge insanının ortak hafızasında da yer almaktadır. Bazı kay¬nak kişilerin (Yerköylü Şeker Hoca gibi) Karanıdere ve Kanak Suyu boyun¬ca, 52 pare köyün, Mamalu oymaklannca kurulduğu şeklindeki ifadesi bu yerleşmenin, günümüzde bile ne denli canlı izler taşıdığını göstermektedir. Aynı türden bilgiler başka köylerde de mevcuttur ve köylüler kendilerinin Mamalu'dan olduklarını ifade etmektedirler. Kaynak kişilerin bu köyleri tek tek adları ile saydıkları da yine bilinen bir husustur. Bu köylerden, Dedeli, Hamzalı, Karalar, Deliler, Hüyükkışla, Paşaköy ve başkalarının da yazılı ol¬duğu kaynaklarca da teyid edilmektedir. Özellikle İstanbul Başbakanlık Arşivi'nde bulunan ve iskânın uygulanması ve bu esnada karşılaşılan güç¬lüklerle ilgili olarak merkeze gönderilen yazılar ve merkezi idarenin aldığı kararların yer aldığı belgeler zikredilmeye değer. Bölgeye Mamalu oymak¬larının yerleşmesinden bu yana, Kızılkoca nahiyesinin idari merkez olarak teşekkül ettiği demiryolunun gelmesi ile, Şefaatli Köyü'nün ön plana çık¬masına kadar, önemini yitirmediği anlaşılmaktadır. Hatta birçok dede ve ninemizin nüfus kâğıtlarında nahiye adının Kızılkoca olarak geçtiği bilin¬mektedir. Kızılkoca nahiyesi Bozok'un en yoğun nahiyelerinden biri haline gelmiş ve 1831 nüfus sayımında 7997 kayıtlı erkek nüfus ve Sorgun'dan sonra nüfusu en yoğun olan ikinci kaza olarak diğer kazaların önüne geçmiştir.
Bu yazı Yararlanılan Araştırmalardan alıntıdır.
Sonuç olarak, Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla yukarıda izah etmeye çalıştık. Özet olarak; Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanak, karasu) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü ahalisinin toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları Hamzalı köyü ahalisindan Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır (bu tapulardan bir kısmı yazımıza eklidir) bu tapular ve arazi (ip) kayıtları 1800’lü yıllara ve öncelerine ait olup, bu aileye verilmiş arazi (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerin Devlet Mühürlü) tapulardır. Ayrıca Hamzalı köyünün kuruluş tarihinden önceki tarihine ışık tutacak bazı Roma ve Bizans belirtileri de bulunmaktadır.. Hamzalı Köyü Ahalisi Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih yukarıda izah edilmiştir.
Bununla birlikte; Yine: 1884 yılında doğmuş ve 1964 yılında vefat etmiş olan ninem Nuriye Yılmazdan da duyduğum kadarıyla, bizlere Oğuz boyunun Ağçalu Oymağında (yöre değimiyle, mamalı) Ağçalular derlermiş ve Köyümüz idari açıdan da Kızılkoca’ya bağlıymış (şimdiki adıyla yassıağıl köyüne bağlıymış) . Bir de köyümüz İpek yolu üzerindeymiş ve suriye’den, İran’dan gelip geçenlerin konakladığı bir han da bulunmaktaymış (bu söylentiyi destekleyen han yeri diye de bir mevki bulunmakta ve bizim dedelerimizden kalan arazi tapularında da ismi geçmektedir ve şimdiki ismi de aynıdır.)
Yine babam Fazlı Yılmaz’ın Köklerimizi ve Arazi Kayıtlarımızı araştırmak üzere 1960’lı yıllarındaki temasları neticesinde, İstanbul, Çorum, Tokat, Amasya, Nevşehir-Kozaklı’ da bulunan eski kayıtlarda dedelerimizin Hamzalı Köyündeki 1700’lü yıllarındaki arazi ve vergi kayıtlarına rastlandığını söylemesi de Hamzalı Köyünün kuruluş tarihine yazılı ve sözlü tarih olarak bir katkı olacağı kanaatindeyim
HAMZALI KÖYÜ TARİHİ
*Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla aşağıda izah etmeye çalıştık. Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanağın uzantısı olan, karasu deresi) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü halkının toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları, Hamzalı köyü halkından Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır. Bunlar 1800 lü yıllarına aittir ve bu aileye verilmiş arazi tapularıdır. Bu durumu şöyle izah etmem gerekirse: Resmi kayıtlara göre dedelerimizden Molla Musa: 1820 yılında doğmuş, 1894 yılında ölmüştür, Molla Musa oğlu, Molla Osman 1845 yılında doğmuş ve 1901 yılında ölmüştür, Molla Osman oğlu, Molla Mustafa; 1875 yılında doğmuş ve 1940 yılında ölmüştür. Molla Mustafa oğlu Fazlı Yılmaz da 1922 yılında doğup 1985 yılında ölmüştür. İşte bu tarihler arasında verilmiş bulunan 2 nci Abdülhamit tuğralı ve Devlet-i Aliye-i Osmaniye Tuğralı Tapu senetlerinden: 1307, 1317, 1324, 1327 hicrî (Arabî) tarihli (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerinden) birkaç adedi yazımıza eklidir ve bu tapular Molla Musa’nın ölümünden sonra, oğlu Molla Osman üzerine kaydedilmiştir. Bu tapu senetlerinden önceki arazi kayıtları da (ip) kayıtlıdır. ve kayıtlar 1800 lü yıllar öncesine inmektedir. Söz konusu bu Sened-i Hümayun ve Sened-i Hakan-i’ lerde Köy adı; Hamzalı, Nahiyesi; Kızıl Koca (şimdiki Yassıağıl Köyü) , Mevkii olarak; Viran Çeşme (şimdiki adıyla Ören Çeşme) gibi ve miktarı olarak da, (zira, arşın, atik, cedid, evlek) gibi bilgiler içermektedir İşte bu belgelerde göstermektedir ki; Hamzalı köyünün bir tarihi mevcuttur ve en azından bu tespitler, doğum tarihleri, veraset ilamı, tapu gibi olgu ve belgelerle 190 yıllık bir tarihi gün yüzüne çıkmış demektir ve aşağıda izah edilen tarihi araştırmalarla da uyumludur. Ayrıca Köyümüzdeki büyüklerimizden duyduğumuz sözlü söylentiler de aşağıdaki yazılanları desteklemektedir.Hamzalı Köyü halkı Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih aşağıda izah edilmiştir…..
Tarihi araştırmalarda, Hamzalı Köyü Tarihinin Oluşumu şöyle izah edilmektedir: İki büyük Türk Hakan'ı Timurlenk ve Yıldırım Beyazıt Han arasındaki çatışma Tatarların rahatını bozdu. Ankara Savaşı'nın galibi Timur Han, Çin'e büyük bir sefer düşünüyordu. Oysa Orta Asya Türk Nüfusu, Çin nüfusu karşısında hep azınlıktaydı. Bu yüzden Kösedağ savaşından sonra Anadolu'ya yerleşen, Kara Tatarlardı zorla Orta Asya'ya göçürmeye karar verdi. İşte bu vesileyle, Yozgat ve yöresindeki Kara Tatarlar da, Ata yurtla¬rına götürülmek üzere, bölgeden zorla koparıldılar. Orta Anadolu, birden bire boşalıvermişti. Bu boşluk, Sivas ve Kayseri'de yaylayan Dulkadirli Türkmenlerine yaradı.
Oğuz Eli'nin Bozok koluna mensup Türkmenler, Yozgat ve yöresini kısa zamanda işgal ve iskan ettiler. XV. ve XVII. Yüzyıllarda Bozok adı, bölgeyi değil, orada yaşayan halkı ifade ediyordu. Ancak daha sonra 'Bozok' ismi, bir bölge adı anlamını taşımaya başladı.
XV. Yüzyılda Yozgat ve Komşu Yörelere Yerleşen ve Bozok Adıyla Anılan Oymaklar ve Yerleştikleri Bölgeler.
-Kızıl Kocalılar Oymağı: Yozgat, Şefaatli, Yerköy, Musabeyli, Sekili, Sorgun-Alişar ve civarları..
-Ağçalu Oymağı: Karanlık Dere ve civan.
- Selmanlu Oymağı: Bugünkü Salmanlı Köyü ve civan.
- Çiçeklü Oymağı: Boğazlıyan ve Taf civarı.
- Zakirlü Oymağı:Yozgat'ın doğusunda bulunan, Sorgun ve civarı.
- Kavurgalı Oymağı: Karvurgalı Köyü ve civan.
- Demircülü Oymağı: Sanmbeğ Köyü ve civarı.
- Şam Bayadı Oymağı: Şarkışla ve civan.
- Söklen Oymağı: Yukarı Kanak'ın tamamı.
- Hisar Beğlii Oymağı: Hisar Beğlü, Hisarbey, Hasbek, Kozan, Başkışla, İnkışla, Eynelli ve civan.
- Kara Tatarlar: İlisu ve Sankaya civan.
- Karalu Oymağı: Çayıralan ve civan.
XVI. Yüzyılda Bozok Bölgesi: XVI. yüzyıl başından itibaren bir sancak olarak bilinen Bozok, Sivas eyaletine bağlıydı. Sancağın idaresinden sancakbeyi sorumluydu. Ayrıca Kadı, Çeribaşı, Alaybeyi, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı da, idarede görevliydiler.
Bu yüzyılda, bugünkü Şefaatli topraklan üzerinde, Boz-ok kazasının, Kara Dere ve Aşağı Kanak nahiyeleri vardı. Bu nahiyelerde, hangi köy ve ekinlikler vardı? Bu köy ve ekinliklerin isimlerinden hangileri bugüne kadar gelebilmiştir?
Şefaatli ve yöresinde, XII. Yüzyılda yerleşmiş köyleri, ilk isimleri ile görmek bakımından, ' Cumhuriyetin 50. Yıldönümünü Anma ' adlı kitaptan, Prof. Dr. Faruk Sümer 'in, Bozok Tarihine Dair Araştırmalar makalesinin, ilgili bölümleri aynen aşağıya alınmıştır..
Kara Dere:Kara Dere nahiyesinin yerini kesin olarak tespit edemedik. Bu nahiyenin şimdi Şefaatli'nin güneyindeki Kara Su denilen vadi olduğunu düşünüyoruz. Şefaatli ile Yerköy'ü arasındaki vadinin de Kara Dere'ye dahil bulunması muhtemeldir. Bu yöre umumiyetle, Ağçalu oymağının yurdu idi. Kara Dere'deki kayda değer köyleri zikrediyoruz: 'Hamzalu, Nusretlü, Boyalu Viran, Anklu, Tabanlu (diğer adı: Tutluca) ,Yer Köyü (966:1574-1575 yılında 45 vergi nüfusu var) , Cafer Hacı Kışlası, Yukarı Curcurlu, Aşağı Curcurlu, Fîruz Beğli, Pökrenklü, Kozca Kışla, Beğ Kışla, Kavacık Kışla, Çırak Kışlası, (diğer adı: Çökeldi Pınarı) , Kaya Pınanrı ile Taştemüz Oğlu Ağılı, Köşkerlü, Köçeklü, Ağca Taş, Göl Kışla, Kuruca Kışla, Yukaru Göçkünlü, Kara Bayır (diğer adı: Pervanalık) , Kara Kaya, Kuyucuk (Koç Dağı civarında) , Çay Kışla, Günü Kışla, Kadı (diğer adı: Dört Kışla) , Beğ Kışla (diğer adı: Mukaddemlü) , Kara Kaya (Asil Beğlü) , Köycügez, Nazar Beğlü, Tur Alilu, Göl Kışla, Tana Kıran, Zemheri Kışlası.
XVII. Yüzyıl ortalarında 1 has, 19 zeamet ve 731 tımarı bulanan Bozok'-tan, sefer zamanı, sancakbeyinin askerleri ve tımarlı sipahilerle birlikte, 1.100 kişilik bir kuvvet cepheye giderdi. Sancağın kazalan Sorgun, Akdağ, Hüseyinova (Alaca) , Budaközü, Kızılkocalu, Gedük (Şarkışla yöresi) , Çubuk (Gemerek civarı) , Emlak (Akdağmadeni ile Akçakışla arası) , Boğazlıyan, Süleymanlı-i Sagir ve Han-ı Cedit'den (Yıldızeli) , ibaretti.
b. Aşağı Kanak: Kanak, bilindiği üzere, Has Bek'in güney doğusundan çıkarak bir çok özleri (dere) aldıktan sonra Şefaatli istasyonu civarında Karasu ile birleşir. 1526 Tarihinde Söklen oğlu Musa ve Atmaca emrindeki Söklenlü, Tatar (Moğol) , Hisar Beğlü ve diğer oymaklar ile Osmanlı kuvvetleri Kanak suyu kıyısında (muhtemelen) Yukarı Kanak'da, suyun ad aldığı yerde) karşılaşmışlardı. Aşağı Kanak'a gelince, burası bugünkü San Kaya kasabasının batısındaki Kadılı köyünden başlayıp, Kanak suyunu takiben, Şefaatlı'ya kadar uzanan topraklan ihtiva ediyordu. Şimdiki Höke, Kara Kaya, Halaçlu, Seydiyar, Hüyük Kışla, Yenice Özü, Çamurlu, Bayad Viran, Kadılı köylerinin Aşağı Kanak'a ait olduğu anlaşılıyor.
Burada şimdi mevkîni tasbit edemediğimiz şu köyler de bulunuyordu. 'Ak Burun, Domalan (diğer adı: Yeni Bayad) , Evliya kışlası, Dokuz İn, De¬recik Kışla, Üyük, Gökçe Mağara, Ekiz Ağıl, Bacaklu, Fakihlu, San Halillu, Âşıklu, Yalnız İn, Köprü Ağzı, Ahi Dündar, Küllüce, Çunkar Oğlu Kışlası, (Moğol Ca 'ungar kolunun başında bulunan ailenin yurdu) , Ömerlü, İbrahim Fakihlu, Poyrazlu, Pedek (her halde şimdiki Didik, Çungarlar'a ait köy¬lerden) , Yenice Özü, Köse Üveys Kışlası, Tuzlacık, Kerpiccek (bugünkü Kerpicek) ,Ali Fakihlu, Mahmud Fakihlu'. Bu köylerden bir çoğu Haşer adlı bir oymağın yurdu idi.
4.Yozgat İli: XVI. Yüzyıl da, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın tartışmasız en büyük devleti idi. İşte bu devirde Yozgat, Bozok Sancağı'nın Baltı nahiyesine bağlı, küçük bir köydü. Bugünkü Yozgat'ın kuruluş ve gelişmesi, Osmanlı Devletinin gelişme devirlerinden çok sonra olur.
Yozgat, Osmanlı Döneminde kurulmuş olan ilk ve tek ildir. O zamanki Yozgat Köyü'nde Alpavud adında bir beyin nökerleri oturuyordu. Vergiye tâbi erkek nüfus 29 idi. XVI. Yüzyılda Bozok sancağında hakim nüfusu konar göçerler oluşturuyordu. Küçük köylerle birkaç nahiyenin dışında şehir bulunmadığı bilinmektedir.
Bu yüzyılda, şehirleşmeye en müsait görünen iki yerleşim yeri, Muşallim Kalesi (Akdağmadeni Çalışkanlar Köyü) ile, Emirce Sultan (Osmanpaşa Tekkesi) zaviyesidir.
Fakat, Çapanoğulları ile birlikte Mamalu aşireti, Bozok'a gelip bugünkü Yozgat'a yerleştiler. Böylece, Muşallim Kalesi ve Emirce Sultan Zaviyesi, şehirleşme şanslarını kaybettiler.
Şefaatli'nin Tarihi Gelişimi:Tekrar XVI. yüzyıla dönecek olursak, bu yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde idari çerçeve, sancağın iki kazaya bağlı toplam, 13 Nahiye ve 630 civarında köy, bir o kadar da yaylak, kışlak ve mezradan oluştuğunu görüyoruz. Bu nahiyeler arasında, Baltı, Karadere, Kanak-Zîr (Aşağı Kanak) , Sorkun, Delüce Özü, Süleymanı, Kanak-ı Bâlâ (Yukarı Kanak) ,Aliki, Akdağ, Boğazlıyan, Emlâk, Gedük ve Çubuk'tur. Bu nahiyelerden bir kısmı, daha sonraki yüzyıllarda ad değişikliğine uğramış ya da tamamen ortadan kaybolmuş, yerine yeni adlarla başka nahiyeler ihdas olunmuştur. Bugünkü Şefaatli bölgesinin ise bağlı köylerden günümüze kadar, adlarıyla intikal edebilmiş olanlardan çıkartabileceğimiz kadarıyla, XVI. yüzyılın sonlarına doğru daha çok, Aşağı Kanak ve Karadere Nahiyelerinin bazı köylerini ihtiva ettiğini anlıyoruz. Şöyle ki; Aşağı Kanak nahiye bölgesi, bugünkü Sankaya ilçesinini güneyinde yer alan, Kadılı Köyü'nden, batı ve güney-batı istikametinde çeşitli kollarla ilerleyen Kanak Suyu'nun, civanndaki köylerden oluşmakta ve bu nahiyenin sınırları bugün¬kü Şefaatli'nin doğusuna kadar uzanmaktaydı. Karadere nahiyesi ise bugünkü Yerköy ve Şefaatli arasında yer alan Karanıdere vadisinin iki yaka¬sında yeralan köyler ile, Şefaatli'nin güneyinden gelen Karasu civarında mevcut köylerden müteşekkildir. Kısacası bugünkü Şefaatli'ye bağlı köyler, 1575 yılı tahrir defterlerine göre, dönemin Aşağı Kanak ve Karadere adın¬daki iki nahiyesi bünyesinde yer almaktaydılar.
Bölgenin XVI. yüzyılın sonlarına doğru arzettiği görünüm, bir kısmı eski¬den beri yerleşik, bir kısmı yeni yeni yerleşik hayata geçmekte olan konar-göçerler, bir kısmı da konar-göçer hayat tarzlarını sürdüren kabile ve cema¬atlerden oluşmaktaydı. Bölgedeki köy sayısını kesin olarak tesbit etmek mümkün olmamakla beraber, yine de bir sayı vermek gerekirse, Karadere nahiyesine bağlı köylerin toplam sayısı elli, Aşağı Kanak nahiyesinin de, bir kısmının Şefaatli bölgesinde yer aldığına göre, bu sayının da yine elli civa¬rında olması gerekir.
Bölgemizdeki Büyük Kargaşa Dönemi: Ancak, hemen belirtmek gerekir ki 1575'deki yoğun iskan vaziyeti pek uzun sürmemiştir. Osmanlı Devleti'nin içine düştüğü ekonomik sıkıntı, tarımdaki üretim azalması, Avrupa kaynaklı altın ve paranın ekonomiye vurduğu darbe ve genelde bütün Akdeniz ülkelerinde görülen yüksek denebilecek bir nüfus artış hızı gibi, XVI. yüzyıla damgasını vuran gelişmeler sonucu, Anadolu'da geniş kitlelerin içerisine sürüklendiği kargaşa dönemi başlar. 1590'lı yıllardan itibaren bütün Anadolu'da ve bu arada da Bozok Bölgesi'nde bir dizi ayak¬lanmalar, eşkiyalık hareketleri, sipahilerin karşı hareketleri ile, köyler üzerindeki baskıların artması şeklinde gelişen ve kısaca Celâli isyanları denen bu büyük çaplı kargaşa ortamında, mevcut zirai, ekonomik, demok-rafık yapı altüst olur. Bozok bölgesine henüz yerleşmiş ve toprağa yeni ısınan konargöçer kabile ve cemaatler, yerlerini terkederler. Köyler boşalır, insanlar daha güvenli bölgelere kaçarlar. Mustafa Akdağ, bu döneme 'Büyük Kaçgunluk Dönemi' (1603-1607) adını verir. Böylece köyler terke¬dilmiş, nahiyelerin varlığı ortadan kalkmıştır. Toprağa yerleşmeye başlamış olan geniş kabile ve cemaatler, yeniden konar-göçer hayatlarına dönmüşler, ekonomik ve idari düzen tamamen felç olmuş, çok sayıda insan eşkıyalık, açlık ve göç yüzünden hayatını kaybetmiştir.
Bütün bu kargaşa döneminin, Şefaatli bölgesi için ayrı bir önemi vardır. Bu kargaşa döneminden önce var olan, Aşağı Kanak ve Karadere nahiyeleri, kargaşa dönemi sonrası yapılan 1642 sayım kayıtlarında tamamen ortadan kalkmıştır. Çok zayıf da olsa, Bozok Sancağı dışında başka bir sancağa bağ¬lanmak, ya da sayım yapılmamak gibi bir ihtimal olmakla beraber, bölgenin tamamen terkedilmiş olması ihtimali akla en yakın olan ve en geçerli olabi¬lecek izahtır. Yöre adeta coğrafyadan silinmiş gibidir. 1575'den 1642'ye diğer kazalarda bazı mühim değişiklerle beraber, belirli ölçüde bir devam¬lılık ve iki dönem arasında bir uyum, nahiye adlan ve bağlı köyler arasında bir devamlılık vardır. Şefaatli bölgesine ait olabilecek herhangi bir köyün 1642 tarihli defterlerde bulunmaması, yörenin Celâlî isyanları sırasında tamamen tahrip olduğu anlamına gelmelidir.
Bunun bir başka açık delili de Şefaatli sınırlan dahilinde kalan köyler, meskûn olmayan mahallerde görülen mezarlıklardır. Üzerlerinde herhangi bir kitabe bulunmayan mezar taşlan ile dolu, şimdiki köylerin tamamen dışında, boş arazilerde, yol kenannda bulunan bu kabristanlar hakkında mahalli rivayetler de bu kanıyı doğrular niteliktedir. Aşağı Kanak ve Karadere nahiyelerine bağlı köyler, Celâlî İsyanlan neticesinde tamamen terkedilmiş ve geriye sadece bu ıssız mezarlıklar kalmıştır.
Şefaatli bölgesinin 1650'lerden itibaren konar-göçerler kabile ve cemaatlerce yeniden şenlendirilmeye, geçici iskân mahalleri olan yaylak ve kışlar yerlerine, basit, evler sürüler için, barınaklar inşa edilerek, tekrar iskân edilmeye başlandığını görüyoruz. Böylece bu tarihlerden itibaren yörenin, şimdiki beşeri coğrafyası ve yerleşme düzeni ve köy dağılımı yavaş yavaş belirmeye başladı. Muhtemelen Kızıl Kocalu obası ile obanın hakim sülâ¬lesinin yerleştiği köy (şimdiki Yassıağıl Köyü) nahiye merkezi oldu. Kâtip Çelebi Cihannümâ'da (165758) Yozgat Merkez Kadılığı'na bağlı nahiyeler arsında Kızılkoca'yı da sayar. Bu da Kızılkoca nahiyesinin 1642 avariz def¬terinde yer almamakla beraber, bu tarihlerde daha çok konar-göçer halinde bulunan Kızılkocalular'ın da en azından bağlı bir kısım obalann, XVII. Yüz¬yılın ikinci yansından itibaren kesin olarak yerleşerek, bölgenin etkin kompozisyonunda yer almaya başlamaları ile oluştuğu anlamına gelir.
Şefaatli İlçesine bağlı mevcut köylerden büyük ekseriyetinin ise, 1690 yılından sonra bölgede gerçekleştirilen yoğun bir iskân faaliyeti sonucu, 1700'lü yıllann başından itibaren teşekkül etmeye başlandığını görüyoruz. Konu ile ilgili olarak arşiv belgelerine dayalı bir araştırmayı yapan Cengiz Orhonlu'nun belirttiği kadarıyla, Tokat Voyvodalığı'na tâbi, Hoca hassına bağlı Mamalu Türkmen oymakları ve ona bağlı obalar, Bozok bölgesinde yaylayıp kışın da güneye, bugün Suriye topraklan içinde bulunan Rakka ve Hama vilayetine inmekte idiler. Bu obaların geliş-gidişleri esnasında, yol üzerinde bulunan yerleşik ahalinin ekili-dikili arazileri ve hayvanlar büyük zarar görmekte idi. Esasen bu Mamalu gruplarının bir kısmı yaylak bölgesi olan Bozok'ta, bir kısmı da kışladıkları yerlerde mütemadiyen, toprağa yer¬leşmekte, basit evler ve sürüler için ağıllar yaparak, yan yerleşik vaziyette yaşamaktaydıler. Hatta bazı gruplar daimi çiftçilikle dahi meşgul olmak¬taydılar. Ancak Celâlî isyanlannın yarattığı çöküntü ve tahribattan henüz kurtulmaya çalışan yörenin eski ahalisinden, isyanlar ve kargaşa döne¬minden sonra, bulunduklan yörelerde kalabilenler ya da bölgeye isyanlardan sonra gelerek yerleşenler, (ki bunlan 1642 avanz defterlerinde görüyoruz) sancakta terkedilen yerlere yeni yeni gelip gitmeye başlayan konar-göçer grupların tehdidi altında idiler. Zira yeni gelip boş kalmış yerlere konanlar, sürüleri ile gelip giderken eskiden kalan ve toparlanmaya çalışan ahalinin ekinlerine ve sürülerine zarar vermekte, zaman zaman da eşkiyalık hareket¬lerine girişmekte idiler. Meselâ köylerdeki evleri yağmalayıp hayvan ve mahsulleri gaspediyorlardı. Bozok Sancağı'nda bulunan köylerin ahalisi, Türkmen eşkiyasının istilâsından çok zarar gördükleri için, onlara muha¬fazaya yine aynı gruptan Mamalu oymağı memur edilmişti. Yine bu gruplar, vergi yükümlülükleri yüzünden zaman zaman devlet ve idarecilerle de çatışma halinde idiler. Bu yüzden Şarklu ve Kızullu oymaklan isyan etmiş¬ler, bunun üzerine de 1693 yılında diğer oymaklarla beraber Rakka bölge¬sine nakil ve iskanlan için emir verilmişti. Bir kısmı Bozok Sancağı'ndaki münhal ve metruk yerlerde ekip-biçen, bir kısmı Akdağ bölgesinde yaylaya çıkan bu gruplar yerleşik hayata geçmek üzere idiler. Mamalu'ya bağlı gruplann yöreye 1642'de yapılan avanz sayımından soma, özellikle de Celâlî isyanları döneminde, terkedilen yörelere gelip-gitmeye başladıklan anlaşılıyor. Belirtilmesi gereken bir diğer husus da Mamalu Türkmenlerine bağlı bu gruplann XVI. yüzyılın başından beri bölgeye yerleşen Dulkadirliler'e mensup Ağçalu, Kızılkocalu, Söklen oymaklan ile beraber, genelde Bozok Yaylası'nı aynı dönemde tanımaya başladıklan ve en azından yaz mevsiminde bazı oymaklann Bozok Yaylası'nı daha XVI. Yüzyılın başından itibaren kullanmaya başladıklarıdır. Meselâ Mamalu gruplanndan Kırklu, Şarklu oymaklan 1575 defterlerinde de adından bahsedilen cema¬atlerdir.
Bozok'ta şekâveti önlemek, yerleşik ahaliye verdikleri zararlara mâni olmak ve hepsinden önemlisi de, düzenli vergi toplamak için Mamalu Türkmenleri'ne bağlı oymakların bölgeye tamamen yerleştirilmelerine karar verildiğini görüyoruz (1696) . Bu guruplar Boğazhyan, Emlâk, Akdağ, Sorgun, Süleymanlı Kebir ve Süleymanlı Sagîr ve özellikle de Kızılkocalu nahiyelerinde gösterilen yerlere yerleştirildiler. Ancak bu grupların yerleşti¬rilmeleri kararından hemen sonra, yerlerini tekrar terkettikleri ve konar göçer hayat-larına döndükleri anlaşılıyor. Bunun üzerine iskân Mübaşirleri, Kethüdaları ve Oba Beyleri, Sivas Valisi tarafından Sorgun'da bir mecliste toplandı ve yeniden yerleşmeleri için ikna edildiler. Karara muhalefet edenler ve şikayet çıkaranlar, Rakka'ya sürülerek iskân siyaseti uygulandı.
1700'lerden itibaren, yöreye daha çok Mamalu Türkmenleri'nin yerleş¬mesi olgusu, bölge insanının ortak hafızasında da yer almaktadır. Bazı kay¬nak kişilerin (Yerköylü Şeker Hoca gibi) Karanıdere ve Kanak Suyu boyun¬ca, 52 pare köyün, Mamalu oymaklannca kurulduğu şeklindeki ifadesi bu yerleşmenin, günümüzde bile ne denli canlı izler taşıdığını göstermektedir. Aynı türden bilgiler başka köylerde de mevcuttur ve köylüler kendilerinin Mamalu'dan olduklarını ifade etmektedirler. Kaynak kişilerin bu köyleri tek tek adları ile saydıkları da yine bilinen bir husustur. Bu köylerden, Dedeli, Hamzalı, Karalar, Deliler, Hüyükkışla, Paşaköy ve başkalarının da yazılı ol¬duğu kaynaklarca da teyid edilmektedir. Özellikle İstanbul Başbakanlık Arşivi'nde bulunan ve iskânın uygulanması ve bu esnada karşılaşılan güç¬lüklerle ilgili olarak merkeze gönderilen yazılar ve merkezi idarenin aldığı kararların yer aldığı belgeler zikredilmeye değer. Bölgeye Mamalu oymak¬larının yerleşmesinden bu yana, Kızılkoca nahiyesinin idari merkez olarak teşekkül ettiği demiryolunun gelmesi ile, Şefaatli Köyü'nün ön plana çık¬masına kadar, önemini yitirmediği anlaşılmaktadır. Hatta birçok dede ve ninemizin nüfus kâğıtlarında nahiye adının Kızılkoca olarak geçtiği bilin¬mektedir. Kızılkoca nahiyesi Bozok'un en yoğun nahiyelerinden biri haline gelmiş ve 1831 nüfus sayımında 7997 kayıtlı erkek nüfus ve Sorgun'dan sonra nüfusu en yoğun olan ikinci kaza olarak diğer kazaların önüne geçmiştir.
Bu yazı Yararlanılan Araştırmalardan alıntıdır.
Sonuç olarak, Hamzalı Köyü, Yozgat İli, Şefaatli İlçesinin bir Köyüdür. Hamzalı Köyünün tarihini, belli bir tarihten sonraki kısmını, ilmi kaynaklardan derlediğimiz kadarıyla yukarıda izah etmeye çalıştık. Özet olarak; Hamzalı Köyü; Celali isyanlarından önce şimdiki oturum yerinin iki km. batısındaki Örençeşme (viran çeşme-Osmanlı tapularındaki) ismi ile bir mevkide kurulu iken Celali isyanlarından sonra şimdiki yerine (yukarı kanak, karasu) kenarına taşınmıştır. Hamzalı köyü ahalisinin toprağa yerleşik halini gösteren ve hala sandıklarda muhafaza edilen bazı vergi ve tapu kayıtları bulunmaktadır bu tapulardan bazıları Hamzalı köyü ahalisindan Fazlı YILMAZ’ın varislerinin elinde bulunan Osmanlı tapularıdır (bu tapulardan bir kısmı yazımıza eklidir) bu tapular ve arazi (ip) kayıtları 1800’lü yıllara ve öncelerine ait olup, bu aileye verilmiş arazi (Defteri Hakan-i Mühürlü ve Devlet İmzalı Sened-i Hümayun ve sened-i Hakan-i senetlerin Devlet Mühürlü) tapulardır. Ayrıca Hamzalı köyünün kuruluş tarihinden önceki tarihine ışık tutacak bazı Roma ve Bizans belirtileri de bulunmaktadır.. Hamzalı Köyü Ahalisi Oğuz boyundan Mamalu Türkmenlerinin Ağçalu Oymağındandırlar..Bu Tarih yukarıda izah edilmiştir.
Bununla birlikte; Yine: 1884 yılında doğmuş ve 1964 yılında vefat etmiş olan ninem Nuriye Yılmazdan da duyduğum kadarıyla, bizlere Oğuz boyunun Ağçalu Oymağında (yöre değimiyle, mamalı) Ağçalular derlermiş ve Köyümüz idari açıdan da Kızılkoca’ya bağlıymış (şimdiki adıyla yassıağıl köyüne bağlıymış) . Bir de köyümüz İpek yolu üzerindeymiş ve suriye’den, İran’dan gelip geçenlerin konakladığı bir han da bulunmaktaymış (bu söylentiyi destekleyen han yeri diye de bir mevki bulunmakta ve bizim dedelerimizden kalan arazi tapularında da ismi geçmektedir ve şimdiki ismi de aynıdır.)
Yine babam Fazlı Yılmaz’ın Köklerimizi ve Arazi Kayıtlarımızı araştırmak üzere 1960’lı yıllarındaki temasları neticesinde, İstanbul, Çorum, Tokat, Amasya, Nevşehir-Kozaklı’ da bulunan eski kayıtlarda dedelerimizin Hamzalı Köyündeki 1700’lü yıllarındaki arazi ve vergi kayıtlarına rastlandığını söylemesi de Hamzalı Köyünün kuruluş tarihine yazılı ve sözlü tarih olarak bir katkı olacağı kanaatindeyim
HAMZALI KÖYÜNÜN NÜFUSU
1965, 1970, 1975, 1980, 1985, 1990, 2000 yıllarına dair Genel Nüfus Sayımlarının sonuçları ile 2007, 2008, 2009 Yılları Adrese Dayalı Sayım sonuçlarına (tuik-ADSS) göre, yıllar itibariyle, Hamzalı Köyünün Nüfus yapısı aşağıdaki şekildedir:
*1965 = 344 kişi 212 ad. Kadın, 222 ad. Erkek
*1970 = 442 “ 203 “ “ 219 “ “
*1975 = 398 “ 202 “ “ 196 “ “
*1980 = 401 “ 200 “ “ 201 “ “
*1985 = 332 “ 165 “ “ 167 “ “
*1990 = 250 “ 117 “ “ 133 “ “
*2000 = 162 “ 68 “ “ 94 “ “
*2007 = 104 “ 44 “ “ 60 “ “
*2008 = 94 “ 41 “ “ 53 “ “
*2009 = 86 “ 36 “ “ 50 “ “ dir.
Yukarıda'ki verilerden de anlaşıldığı üzere, Hamzalı Köyününün nüfusu; 50 yıllık bir zaman dilimi içerisinde, 2009 yılı itibariyle, yaklaşık %80 azalmıştır. Köydeki bu nüfus azalması 1983 yılından itibaren daha da fazla yoğunlaşmış ve artan bir miktarda değişik „ekonomik, eğitim, işsizlik, tarımsal gelirin azalması v.b. gibi“ sebeplerden dolayı dış göç vermiştir. Bu göçlerin istikameti Kayseri, Ankara, Yozgat, Şefaatli, v.b. gibi sanayi bölgeleri ile iş ve eğitim sağlayan çevre İl ve ilçeler olmuştur. Köy halkından bir kısmı da 1963'lü yıllarda avrupa ülkelerine çalışmak üzere gitmişler ve köye geri dönüş yapmamışlardır. Bugün köy dışında yaşayan Hamzalı köylülerinin sayısının 1500 adet olduğu tahmin edilmektedir.