Le Dernier Combat (Last Battle) -1983 Subway - 1985 Le Grand bleu (Big Blue (Derinlik Sarhoşluğu)) - 1988 Nikita (La Femme Nikita) - 1990 Atlantis - 1991 Leon - 1994 The Fifth Element -1997
ve daha nice kendisini bile asmis filmler, fransizlar bu isi biliyor...
Ismi guzel, kendi guzel bir hanimefendi. ''Guzel''den kastim, cikolata renkli kocaman govdesinde buyuttugu nuhtesem sarkilaridir elbette. Bir yaz gunu aksamin ilikligi ile ferahladiginiz zaman bir oh cekip ''iste hayat bu'' dersiniz ya, Evora hanimin sarkilarini dinlerken de guzel bir manzara belirir gozlerinizin onunde; burnunuzda denizin kokusu, cigerlerinizde yaz ilikligi, huzunlu sarki sozleri, romantik melodiler... Asmis biri; aslinda ne desek bos, muzigi ne koca bir yaz mevsimine sigar, ne de ilik ruzgarin esintisine... Bir de bir album tavsiye etmek gerekirse, ''Miss Perfumado'' derim; en az ''Besame Mucho'' parcasi kadar ozel, en az derin sesi kadar degerli bir albumdur. ''Sodade'' ile baslar, siz ''iste hayat bu... Iste hayat boyle sarkilar dinleyip romantizmin ta kendisine asik olmaktir'' diyene kadar surer gider... Hayat hep gunluk guneslik de degildir elbet, her zaman yaz degildir yasadigimiz mevsim; iste o zaman sarkilarindaki huznu kesfedersiniz... Kohne bir meyhanenin en kosesindeki masada oturup yalnizligin tadini cikartmak gelir icinizden. ama ille de denizin iyotlu havasindan nemli olmustur meyhanenin tahta masasi. Uzaktan gelsin istersiniz sesi, dusuncelerinizi ve hislerinizi oksasin, anne ilgisi gibi, belki de bilgin bir kimsenin sevkati gibi hucrelerinizi doldursun istersiniz...
Abarttigimi dusunenler icin, sadece susmak, ve de en azindan birkac sarkisini dinleyip karanlikta bir o yana bir bu yana sallanin, ne demek istedigimi anlayacaksiniz, bir anda ne kadar uzaklara gidebileceginizi goreceksiniz demek duser bana...
1. Bir suyun üzerinden öte tarafa geçmeğe yarayan, bir engel ile ayrılmış iki nokta arasında bağlantı kuran veya bir trafik akımının başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan yol.
Medh ederler Karaman'ın ilini Köprüsü yok geçemedim selini. (Karacaoğlan)
Köprüden geçerken köprü yıkıldı Üç yüz atlı birden suya döküldü Nice yiğitlerin boynu büküldü (Kızılırmak Türküsü)
2. İki unsur v.b. arasında bağ kuran şey.
Arasına konmuş iki gündüzün; ''Gece'' dediğin; bir köprüdür siyah. Bir ucu akşam Bir ucu sabah Bugünden yarına nasıl geçerdik, Bu sağlam köprüyü kurmasa, Allah? (A. N. Asya)
3. Gemi güvertesi ve kaptan köşküne verilen ad.
4. Güreşte, tuş olmamak için ayakları ve başı yere dayayıp, beli yukarıya kaldırmak suretiyle alınan vaziyet.
5. Olmayan dişlerin yerine geçmek ve takma dişleri ağızdaki sağlam dişlere tutturmak için yapılan diş protezi.
6. Kemer veya bel kayışlarının kaymaması için konulan ufak parça.
TDK: 1. Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı: 'Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı.'- O. S. Orhon.
2. denizcilik - Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri.
3. mecaz - İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey.
4. tıp - Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi.
5. spor - Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum.
6. spor - Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durum.
Jean Reno ve Eric Serra ile calisilirsa tabii ki boyle muhtesem eserler ortaya atilir.
Le Dernier Combat (Last Battle) -1983
Subway - 1985
Le Grand bleu (Big Blue (Derinlik Sarhoşluğu)) - 1988
Nikita (La Femme Nikita) - 1990
Atlantis - 1991
Leon - 1994
The Fifth Element -1997
ve daha nice kendisini bile asmis filmler, fransizlar bu isi biliyor...
dinlemekten olecegim, yakindir...
Dolores Claiborne
Road To Hell (Cehenneme giden yol)
Ismi guzel, kendi guzel bir hanimefendi. ''Guzel''den kastim, cikolata renkli kocaman govdesinde buyuttugu nuhtesem sarkilaridir elbette. Bir yaz gunu aksamin ilikligi ile ferahladiginiz zaman bir oh cekip ''iste hayat bu'' dersiniz ya, Evora hanimin sarkilarini dinlerken de guzel bir manzara belirir gozlerinizin onunde; burnunuzda denizin kokusu, cigerlerinizde yaz ilikligi, huzunlu sarki sozleri, romantik melodiler... Asmis biri; aslinda ne desek bos, muzigi ne koca bir yaz mevsimine sigar, ne de ilik ruzgarin esintisine... Bir de bir album tavsiye etmek gerekirse, ''Miss Perfumado'' derim; en az ''Besame Mucho'' parcasi kadar ozel, en az derin sesi kadar degerli bir albumdur. ''Sodade'' ile baslar, siz ''iste hayat bu... Iste hayat boyle sarkilar dinleyip romantizmin ta kendisine asik olmaktir'' diyene kadar surer gider... Hayat hep gunluk guneslik de degildir elbet, her zaman yaz degildir yasadigimiz mevsim; iste o zaman sarkilarindaki huznu kesfedersiniz... Kohne bir meyhanenin en kosesindeki masada oturup yalnizligin tadini cikartmak gelir icinizden. ama ille de denizin iyotlu havasindan nemli olmustur meyhanenin tahta masasi. Uzaktan gelsin istersiniz sesi, dusuncelerinizi ve hislerinizi oksasin, anne ilgisi gibi, belki de bilgin bir kimsenin sevkati gibi hucrelerinizi doldursun istersiniz...
Abarttigimi dusunenler icin, sadece susmak, ve de en azindan birkac sarkisini dinleyip karanlikta bir o yana bir bu yana sallanin, ne demek istedigimi anlayacaksiniz, bir anda ne kadar uzaklara gidebileceginizi goreceksiniz demek duser bana...
Büyük Sözlük:
1. Bir suyun üzerinden öte tarafa geçmeğe yarayan, bir engel ile ayrılmış iki nokta arasında bağlantı kuran veya bir trafik akımının başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan yol.
Medh ederler Karaman'ın ilini
Köprüsü yok geçemedim selini.
(Karacaoğlan)
Köprüden geçerken köprü yıkıldı
Üç yüz atlı birden suya döküldü
Nice yiğitlerin boynu büküldü
(Kızılırmak Türküsü)
2. İki unsur v.b. arasında bağ kuran şey.
Arasına konmuş iki gündüzün;
''Gece'' dediğin; bir köprüdür siyah.
Bir ucu akşam
Bir ucu sabah
Bugünden yarına nasıl geçerdik,
Bu sağlam köprüyü kurmasa, Allah?
(A. N. Asya)
3. Gemi güvertesi ve kaptan köşküne verilen ad.
4. Güreşte, tuş olmamak için ayakları ve başı yere dayayıp, beli yukarıya kaldırmak suretiyle alınan vaziyet.
5. Olmayan dişlerin yerine geçmek ve takma dişleri ağızdaki sağlam dişlere tutturmak için yapılan diş protezi.
6. Kemer veya bel kayışlarının kaymaması için konulan ufak parça.
TDK:
1. Herhangi bir engelle ayrılmış iki yakayı birbirine bağlayan veya trafik akımının, başka bir trafik akımını kesmeden üstten geçmesini sağlayan ahşap, kâgir, beton veya demir yapı:
'Bu camiler, bu çeşmeler, bu köprüler rastgele yapılmadı.'- O. S. Orhon.
2. denizcilik - Geminin önünü iyice görecek bir yükseklikte, sancaktan iskeleye kadar kurulan kumanda yeri.
3. mecaz - İki şey arasında bağ veya ilişkiyi sağlayan şey.
4. tıp - Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi.
5. spor - Güreşte omuzları yere değdirmemek için ayakları ve alnı yere dayayıp beli yukarı kaldırarak alınan durum.
6. spor - Vücudun, sırt yere dönük olarak el, baş veya diz yere dayanarak yay biçimi aldığı durum.
köprü
ya teknolojiyi kontrol edicegiz ya da yok olacagiz...
Fransiz ihtilanin gercek yuzunu ortaya cikartmistir ve cok etkileyeci sozleri vardir (Okuyani muhafazakar edecek kadar gucludur :)