nar defterleri ve ortodoks oğlanlar için fücur adlı şiir dosyaları avesta yayınlarından ikiz kitap olarak yayımlanan şair. ileride daha çok anılacağını düşünüyorum...
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, ikincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar. Çok az şeyi ciddiyetle yapardım. Temizlik sorun bile olmazdı asla. Daha çok riske girerdim, seyahat ederdim daha fazla. Daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya, Daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardan olurdum. Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar, siz de 'an'ı yaşayın. Hiçbir yere, yanına; termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben. Yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda, papuçlarımı atardım. Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla. Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer... Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum... Ölüyorum...
aslında perdesiz bir ev ne güzel olur. şöyle geniş camları olan ve gecenin yıldızlarını gösteren... 40. katta otursaydım mesela ben. asla takmazdım perdeleri...
çocuk kitapları yazar. dil yoksundur. din üzerinden aşk anlatılır. bir zamanların hit islamcı yazarı. hala öyle mi bilmiyorum. ama bu tür adamlar hakkında bir kitap var, romanlarının değerlendirmesini yapıyor...
ressam. heykeltraş. karizmatik bir ismi vardır...
belki babam da gelir bu düğüne
belli molur.
sızıyı gideren su
suyun sızladığını kimseler bilmez.
nar defterleri ve ortodoks oğlanlar için fücur adlı şiir dosyaları avesta yayınlarından ikiz kitap olarak yayımlanan şair. ileride daha çok anılacağını düşünüyorum...
16-17 yüzyıllarda çıkmış bir din.
ANLAR
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim,
seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır,
daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya,
Daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu
hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve
verimli kılan insanlardan olurdum.
Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar, siz de 'an'ı yaşayın.
Hiçbir yere, yanına; termometre, su, şemsiye ve
paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben.
Yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda, papuçlarımı atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer...
Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum...
Ölüyorum...
Jorge Luis Borges
aslında perdesiz bir ev ne güzel olur. şöyle geniş camları olan ve gecenin yıldızlarını gösteren... 40. katta otursaydım mesela ben. asla takmazdım perdeleri...
kahrolsun perdeler, yaşasın gökyüzü...
bir öküz, iki çaput. bir keçi peyniri kalıbı. iki dua. akabinde şeyhin okuduğu su.
modern hiçlik.
çocuk kitapları yazar. dil yoksundur. din üzerinden aşk anlatılır. bir zamanların hit islamcı yazarı. hala öyle mi bilmiyorum. ama bu tür adamlar hakkında bir kitap var, romanlarının değerlendirmesini yapıyor...
bellekteki huriler
ahmet sait akçay'ın
yazgının son vuruşu: biliriz son vuruş daima en iyi vuruştur...