Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • Seyyan Hanım09.04.2007 - 15:04

    tango yapıyoruz seyyan hanımla. cızırtılı bir pikap sesi yayılıyor ortalığa. güzel, güzel anılar gibi güzel...

  • Karşı Yıkım09.04.2007 - 15:02

    yıkımla içiçeliğin verdiği bir ani reflex de denilebilir. ama içinde daha çok metaforik anlamlar çağrıştırır. karşı yıkım kendi külümüzle varetmek bir sancıyı da denebilir.

    karşı yıkım olmadıkça yıkım sürecektir.
    o halde...

  • doğa09.04.2007 - 15:00

    ekoloji.
    ekoloji'yi savunanlarda bakunin ve çevresidir. doğaya dönüş manifestosu olarak anarşizm; ama görülen o ki gerçekleşmesi mümkün olmayandır.
    yazık kirlendikçe onu da kirletiyoruz...

  • köy09.04.2007 - 14:44

    köylülük ve şehirlilik mefhumunun oluşmasına zemin hazırlayan yer. köylü düşünce geleneğini şiddetle eleştiren ismet özel'in makul ve gerçekçi sorusu şuydu
    'köylüleri niçin öldürmeliyiz/onları öldürmesek de olur'

    aslında şunu bilmekte yarar var. köylü düşünce kırsal düşüncedir. bu yüzden tek taraftan bakışı sembolize eder.

    ayrıca köylü düşünce, köyde oturuyor olmakla alakalı değildir...

  • hamamböceği09.04.2007 - 14:41

    kafka dolayısıyle tekrar düşündüğüm ve bazen kendimi hissettiren bir hayvan türü...

    değişim muhakkak okunmalı.

  • zehirli sarmaşık09.04.2007 - 13:29

    üçüncüsünü seyretmiştim. işe yaramaz bir film.

  • sâlâ09.04.2007 - 13:20

    sürekli bir ölüm çağrışımı. ben sala dinlemek yerine mezarlığa giderdim eskiden. ölümün yapı çözümlemesini yapmak için. aslında nedir bizi onlardan ayıran. biz sadece yaşadığımızı sanıyoruz, onlar da öldüğünü bilmiyor...

  • lügât09.04.2007 - 13:07

    yapıçözümüinsansın.

  • Dylan Thomas09.04.2007 - 13:00

    bir de ecevit çevirisi var ki aslında kötü de sayılmaz

    ölüme kalmayacaktır bu dünya

    ölüme kalmayacaktır bu dünya.
    çırılçıplak ölüler
    aydaki rüzgardaki adamdan olacaktır;
    kemikleri tertemiz ve tertemiz kemikleri yok olduğunda,
    yıldızlardan olacaktır, ayakları, dirsekleri;
    akılları başlarında olacaktır delirseler de,
    denizlere batsalar yükseleceklerdir yine;
    yok olsa da sevgililer sevgi yok olmayacaktır;
    ölüme kalmayacaktır bu dünya

    ölüme kalmayacaktır bu dünya.
    dalgaların altında upuzun yatanlar
    dağılıp gitmeyeceklerdir denizde;
    burulsalar da kasları koparan
    çemberlerinde gerili, kırılmayacaklardır;
    kopsa da ellerinde gerilen insanları,
    kötülükler dolu dizgin delip geçse de onları;
    paramparça olsalar da çözülmiyeceklerdir;

    ölüme kalmayacaktır bu dünya.
    haykırmaz olsa da kulaklarında martılar
    gümbürdemez olsa da dalgalar kıyılarda;
    çiçeklerin fışkırdığı yerde bir çiçek bile
    kaldırmaz olsa başını çarpan yağmura;
    deli de olsalar ölü de çiviler gibi
    başverecektir kişilikleri, kırçiçeğinden sürer gibi;
    çıkacaklardır güneşe tükeninceye dek güneş,
    ölüme kalmayacaktır bu dünya.

    çeviri: bülent ecevit
    kaynak: sosyalist kultur ansiklopedisi

  • Dylan Thomas09.04.2007 - 12:57

    Ve Artık Hükmü Kalmayacak Ölümün

    Ve artık hükmü kalmayacak ölümün.
    Ölüler çırılçıplak birleşecek tek bir gövdede
    Yeldeki ve batı ayındaki adamla;
    Kemikleri ayıklanınca ve yitince arı kemikler
    Yıldızlar olacak dirseklerinde ve ayaklarında;
    Delirseler de uslu olacaklardır her zaman
    Batsalar da denize doğacaklardır yeni baştan;
    Sevenleri kaybolsa da sonrasız yaşayacaktır sevgi;
    Ve artık hükmü kalmayacak ölümün

    Ve artık hükmü kalmayacak ölümün.
    Kıvrımları altında denizin
    Yatacaklar upuzun ölmeksizin yelcene;
    Kıvranıp işkence aletleri üstünde
    Adaleleri çözülünceye dek
    Kayışla bağlasalar tekerleğe ezilmeyecekler
    Avuçlarında ikiye bölünecek inanç,
    Tek boynuzlu canavarlar yönetecek onları
    Yıpratamayacakları her şeyi o paramparça kıracak;
    Ve artık hükmü kalmayacak ölümün.

    Ve artık hükmü kalmayacak ölümün.
    Martılar ağlamayacak artık kulaklarına
    Dalgalar kırılmayacak gürültülerle deniz kıyılarında;
    Bir mayıs çiçeği soldu mu hiçbir çiçek
    Başkaldırmayacak vuruşlarına yağmurun;
    Çılgın ve ölü olsalar da çiviler gibi,
    Başları çekiç gibi vuracak papatyalara,
    Güneş batıncaya dek güneşte kırılacaklar,
    Ve artık hükmü kalmayacak ölümün.