Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • fransız devrimi12.04.2007 - 13:59

    zweig'in ikinci devrimi anlattığı bir biyografi kitabı vardır. Fouche. müthiş bir biyografidir. kan'ın akmasına bu denli şahit olmuş ve bu denli kan'ın akmasını körüklemiş bir başka şahsiyet tanımadım...

  • Anabell Lee12.04.2007 - 13:55

    çok erken yaşta ölen karısına ağıt yakmıştır edgar alen poe...
    ve mutsuzluğun böylesidir işte o kaybediş.

  • fransızca şarkılar12.04.2007 - 13:51

    ben hiç içmedim ama hep bana kırmızı şarabı hatırlatıyor...

  • bir gün beni özlersen eğer12.04.2007 - 13:50

    ki muhakkak özleyeceksin. o zaman benim şaşırmamı bekleme...

  • Çağırma beni11.04.2007 - 20:35

    öyleyse yani neden çağırıyorsun ki kalbimle arama girerek.
    çağırma beni kalbim her an bana ihanet edebilir çünkü...

  • ezra pound11.04.2007 - 20:35

    faşist olup gerçekten şiir yazabilen ender şahıslardan biridir. ama ben onun o coşkulu halini seviyorum... deli deli bakan bir resmi vardı, uzun süre odamda asılı kalan.

    ayrıca insanoğlu onu tımarhaneye attıktan bir yıl sonra ödül boğmuştular kendisini....

  • albert camus11.04.2007 - 12:23

    bazen yüzüme bakıyorum. bir ölüye bakıyorum bazen. bazen sözcüklerle sevişiyorum. ama sonuçta hep aynı tıkırtı: sıkıntı.

    albert camus budur

  • gözyaşı10.04.2007 - 23:15

    teptirir...

  • seçim10.04.2007 - 23:11

    tercih etmektir. birden çok seçilesi şey mevcutken ve bunlardan birini ya da bir kaçını tercih etmemiz gerekirken kullanırız.

    modern toplumlar da yönetişim işlemlerini yapacakları belirlemek amacıyla - yine de tepeden dayatılan seçeneklerle- seçimler yapar. buna siyasi seçimler denir. genellikle kamuoyu nereye ve kime yönlendirilmişse o şahıs veya cemiyet sandıktan nedense çıkar. bu yüzden kamuoyu vicdanı diye bir şey yoktur yargısı gelişmiştir bende. ki gerek nietzche gerek aristo ve gerekse dostoyevski bu tezi sürekli savunagelmişlerdir. aristonun seçkinlerin egemenliği tezi kısmi de olsa doğru olmakla birlikte klanlaşmayı beraberinde getirdiğinden ve klanlar arası geçişlerin zor olmasından dolayı geçersiz bir tezdir.
    nietzche'nin üstisnan seçkinciliği de yunan filolojisine ve antropolojisine dayandığı bir gerçek olmakla birlikte, sorgulayan düşünen ve yeniden yaşamı olumlayanın oluşturduğu üst sınıf seçkinciliği olması hasebiyle kaydadeğerdir.

    dostoyevski'nin suç ve cezasında da temel önerme, güdüsel sınıf halk ve yönetsel sınıf düşünenler akledenler olarak verilmiştir.

    tüm bunların ötesinde tanrı da bize seçme hakkı tanıyarak seçimi teolojikleştirmiştir. amma ki kader inancı ve tanrının zamana hükmü konuları gözönünde tutulduğunda seçim hakkının olmadığı gerçeği de soru işareti olarak belirginleşir. zira zamanı bir doğrusal şerit olarak elinde bulunduran tanrı gelmişi ve geçmişi bilmesi bakımından sorgulanır felsefeciler tarafından. felsefecilere göre bilmek bir eylemi doğrulamak ile eşdeğerdir. bilen biri kadere hükmeden biridir. o halde seçim yoktur...

    sözün özü seçmek her ne kadar kolay görünse de; aslında derin bir mefhumdur...

    not: özellikle kader inancında doğruya ulaşmaya çalışanlara önerim, iman edişle çıkış yolu bulmaktır.

  • karaman'ın koyunu10.04.2007 - 23:01

    sür eşşeği niğdeye...