Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Mesut Çelik
Mesut Çelik

SOYSUZA VERİRSEN DEĞER, DÖNER ECDADINA SÖVER....

  • Gözler anlatır...11.03.2008 - 23:46

    Herşeyi hemde...

  • unutmak11.03.2008 - 23:43

    Benden isteyeceğin en son şey olsun demiştim, hala ve hala seni unutmadım. Unutamam. Evet bazen kendime kızıyorum aradan yıllar geçti ama hala onu unutmadın ve unutmak içinde hiç bir şey yapmıyorsun diye. Bazen düşünüyorum benimki bir saplıntı mı oldu diye. Hayır hayır bu saplantı değil. Olsa olsa bu eskilerin deyimiyle kara sevda olur. Bu zamanda mı demeyin. Oluyor işte.

  • dost11.03.2008 - 21:24

    Dürüstlük, doğruluk
    Olgunluk
    Sevgi, saygı, sadakat
    Tahammül...

  • çanakkale 18 mart11.03.2008 - 21:11

    Törenler için hazırlıklar başladı çoktan. Parklara, bahçelere göstermelik çiçekler, yeşillikler çoktaan ekildi, dikildi. Kaldırımlar boyanmaya başlandı. Ama hep göstermelik. Sonra şehitliklerimizde de hazırlıklar muhtamelen çoktan başlanmıştır 18 Mart kutlamaları için. Gidip görmedim ama yıllardır böyle oluyor. 18 Mart törenleri yaklaştığı zaman her yer tertemiz pırıl pırıl ya sonra..... Birde gidin diğer yabancı ülkelerin anıt mezarlarının olduğu yerlere bakın. Oralar hep pırıl pırıl...Bir onların mezarlıklarına bakıyorum birde bizim şehitliklerimize içim cııızzz ediyor...Bu sorumluluk hepimize ait. Sadece Çanakkaledeki görevlilerin, Çanakkale halkının değil bu sorumluluk, buraları ziyarete gelen insanlarımızada çok görev düşüyor. Lütfen şehitliklerimize sahip çıkalım. En azından temiz tutalım... Şehitlerimiz bu kadarcık saygıyı hak etmiyorlar mı?

  • ölüm10.03.2008 - 15:22

    İki haftalık bir aradan sonra döndük yine köşemize, hasbihâl etmeye devam edelim dedik gençlerle. Dikkatli okuyucularımız arayı 2 haftadan 3'e çıkardığımı fark etmişlerdir. Böyle bir izin kullanmamızın ana sebebi dinlenme isteği değildi.
    Bizim işlerde ara vermek, tatil yapıyor gözükmek çoğu zaman klasik anlamı ile tatil yapıldığını göstermez, tam aksine başka işlerin yoğunlaşması demektir. Bizimki de aynen böyle oldu, dinlenme kavramından uzak olduğumuz bir zaman aralığı idi son birkaç hafta. Sonunda bu süre de geçti ve abiniz huzurlarınıza geldi.

    Bu kısa süreli aranın hemen tamamında ABD'de idim. Türkiye'den yeni ayrılmıştım ve doğrusu Amerika'da da üç gün üst üste kaldığım yer olmadı diyebilirim. Bol seyahatli, hareketli ve yorucu süre içinde yine enteresan olaylar yaşadım, enteresan mekânlar gördüm.

    Son birkaç haftanın benim açımdan en unutulmaz anı, bir eğitim gönüllüsü ile yıllar sonra karşılaşmamdı. Ziyarete gittiğim bir mekânda arabamı park ederken camıma vurup selam veren, o davudi ama sıcak ve içten sesi ile halimi hatırımı soran, çok kısa süren konuşmamızda bütün samimiyetini bir kere daha hissettiğim Ahmet Talu abimizdi. Daha sonra görüşmek üzere ayrılmıştık; ama kısmetimizde o kadarı varmış. Ertesi sabah öğrendiğim vefat haberi ile sarsılmış, bir yandan bir daha görüşememenin ve kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, bir yandan da ülkemizden binlerce kilometre uzakta eski bir dostla, bir eğitim ustası ile son anında helalleşebilmenin mutluluğunu yaşamıştım.

    Hayat böyledir. Yakınınızdan birini, uzun süredir tanımış olduklarınızdan birini, birkaç saat önce konuşurken sağlam şekilde karşınızda duran birini kaybettiğinizde ölümü, hayatı, dünyayı, ahireti ve hesabı daha bir yakından hisseder, düşünürsünüz. Belki kendi ölümünüzü de düşünerek bir kısım muhasebelere girer ve belki bazı kararlar bile alırsınız. Sonrasında hayat devam eder. Devam eden hayat içinde bu anlık muhasebeler ya kaybolur ya da bir müddet tesirini gösterdikten sonra iyi bir imani bilgi takviyesi yapılmazsa yavaş yavaş silinir gider.

    Hayat böyledir. O gün o vefat haberini alan ben, geri dönerken bir başka arkadaşımızın yeni doğan çocuğunun haberini almıştım. Bir yanda gidenler, diğer yanda gelenler. Bir yanda bu gitme-gelmelerin farkında olarak yaşayanlar, diğer yanda başını devekuşu gibi kuma sokup, ölümden bahis açıldığında kaçanlar. Her şeyin farkında olup buna rağmen kendilerini günahtan, malayani işlerden alamayanlar... Alamadıkları için de imani noktada en riskli grubu oluşturanlar...

    Hayat böyledir... Birisi defalarca vize alamayıp dostları ile helalleşeceğini söylediği zaman (helallik kavramından habersiz olanlar tarafından) vize kapısı açılıyor... Okyanus aşırı da olsa eski dostlarını bulup helalleşiyor, bir yanda bu ve bunun gibi vefalılar... Bir yanda her gün beraber oldukları insanların, içinde yaşadıkları güzelliklerin farkında olmayıp kıymet bilmeyenler… Bir şeyin kıymetinin anlaşılabilmesi için illa da kaybedilmesi mi gerekir diye düşündürtenler...

    Hayat böyledir... Ölenle ölünmüyor. Kimse de biz ölünce ölmeyecek. Hayat devam edecek. Herkes kendi hesabını işlemeye devam edecek. Sevilme ölçümüze göre bir müddet yoğun olarak hatırlanacağız, sonrasında belki de unutulacağız. Unutmaması gerekenlerin dünyada yaşayanlar olmadığının, unutulmamanın ölçüsünün de dünyaya göre değil ötelere göre yaşamak olduğunun farkına varacak mıyız?

    Şehrime dönmüştüm. Bir tarafta bu vefat haberi tazeliğini koruyordu, diğer tarafta da bir başka hazırlık başlıyordu. Gurbet deyip yollara düşmüş bir arkadaşımız, toplum olarak gurbette olan dostlardan kız alıyor, Ahıska Türklerinden bir gelinimiz oluyordu. Bana da ‘düğünde bir iki cümle söyler misin? ' demişlerdi. Düğün akşamı mikrofona çağırdıklarında sahneye doğru yürürken, bir yandan bu düşünceler kafamdan geçiyor, bir yandan da kendi kendime “hayat böyledir.” diyordum.. Esat GÜRBÜZ.

  • Benim için üzülme10.03.2008 - 14:56

    yani bana acıma...

  • asla asla deme08.03.2008 - 10:52

    Büyük lokma ye ama büyük söz konuşma....

  • ateş düştüğü yeri yakar08.03.2008 - 00:06

    yani yüreğimi.........

  • aşk mektubu06.03.2008 - 10:46

    Hala bu zamanda, sevgilisine aşk mektupları yazanlar varsa ben onları tebrik etmek istiyoum....

  • aşk mektubu06.03.2008 - 10:42

    Bir mektup bekliyorum,
    Sevgilim diye başlayan
    Canım diye biten,
    Dün gelmesi gereken
    Bugün hala gelmeyen....