bu romanda anlatılan Türk köylüsü pis, iğrenç, geri kafalı ve vatan hainidir(!) Yakup Kadri, bu romanında sadece bir köyü değil, bir genelleme yaparak bütün Anadolu insanını karalar. Ona göre: 'Anadolu... Düşmana akıl öğreten müftülerin, düşmana yol gösteren köy ağalarının, her gelen gâsıpla bir olup komşusunun malım talan eden kasaba eşrafının, asker kaçağım koynunda saklayan zinacı kadınların, frengiden burnu Çökmüş sahte sofuların, cami avlusunda oğlan kovalayan softaların türediği yer' dir. Yakup Kadri, 1932 yılında yayımladığı bu romanında Türk halkına kin ve nefretle doludur. Yazar bu kin ve nefretle romanında Türk köylüsünü hayvanlara benzetir(!) Yakup Kadri'ye göre bu insanların 'her biri kendi yuvasında kunduza dönmüş'tür. Hepsi 'yarı çıplak köstebek yuvalarında' yaşarlar. Ve yazar Anadolu köylüsünü bazen 'bir sansara' bazen 'bir çakala', bazen 'mısır tavuğuna' ve 'bir salyangoza' bazen' bir tırtıla' veya 'yaban kedisine' bazen de 'bir koyun sürüsüne' benzetir. Roman boyunca vurgulanan 'vatanı kurtarmak için savaşan ileri aydınlarla, Kurtuluş Savaşı na inanmayan gerici köylüler' arasındaki çatışmadır. Sanki Millî Mücadele'yi yapan, düşmanı Anadolu'dan atan Türk halkı değildir. Sanki Millî Mücadele'yi Merih'ten gelen başka bir halk kazanmıştır. Türk edebiyatçılarının bu yıllarda, Türk halkına bu kadar haksız bir şekilde yüklenmesinin, Türk halkını bu kadar aşağılamasının sebebi Berna Moran'a göre geleneklerine ve dinine bağlı Anadolu eşrafı ve köylüsünün yapılan devrimleri benimsememiş olmasıdır. Yakup Kadri gibi aydınlara(!) göre ise bu, tahammül edilecek bir şey değildir. İşte Yaban romanı, bu tahammülsüzlüğün ürünüdür.
Yakup Kadri'nın 'Yaban'ı.
bu romanda anlatılan Türk köylüsü pis, iğrenç, geri kafalı ve vatan hainidir(!) Yakup Kadri, bu romanında sadece bir köyü değil, bir genelleme yaparak bütün Anadolu insanını karalar. Ona göre: 'Anadolu... Düşmana akıl öğreten müftülerin, düşmana yol gösteren köy ağalarının, her gelen gâsıpla bir olup komşusunun malım talan eden kasaba eşrafının, asker kaçağım koynunda saklayan zinacı kadınların, frengiden burnu Çökmüş sahte sofuların, cami avlusunda oğlan kovalayan softaların türediği yer' dir.
Yakup Kadri, 1932 yılında yayımladığı bu romanında Türk halkına kin ve nefretle doludur. Yazar bu kin ve nefretle romanında Türk köylüsünü hayvanlara benzetir(!) Yakup Kadri'ye göre bu insanların 'her biri kendi yuvasında kunduza dönmüş'tür. Hepsi 'yarı çıplak köstebek yuvalarında' yaşarlar. Ve yazar Anadolu köylüsünü bazen 'bir sansara' bazen 'bir çakala', bazen 'mısır tavuğuna' ve 'bir salyangoza' bazen' bir tırtıla' veya 'yaban kedisine' bazen de 'bir koyun sürüsüne' benzetir.
Roman boyunca vurgulanan 'vatanı kurtarmak için savaşan ileri aydınlarla, Kurtuluş Savaşı na inanmayan gerici köylüler' arasındaki çatışmadır. Sanki Millî Mücadele'yi yapan, düşmanı Anadolu'dan atan Türk halkı değildir. Sanki Millî Mücadele'yi Merih'ten gelen başka bir halk kazanmıştır.
Türk edebiyatçılarının bu yıllarda, Türk halkına bu kadar haksız bir şekilde yüklenmesinin, Türk halkını bu kadar aşağılamasının sebebi Berna Moran'a göre geleneklerine ve dinine bağlı Anadolu eşrafı ve köylüsünün yapılan devrimleri benimsememiş olmasıdır. Yakup Kadri gibi aydınlara(!) göre ise bu, tahammül edilecek bir şey değildir. İşte Yaban romanı, bu tahammülsüzlüğün ürünüdür.