ŞEYHİM SULTAN BEDREDDİN HÛ! Zat-ı Hak’dan bir nur doğdu Doğdu da Siroz’a (Serez’e) kondu Hak yolunda şehid oldu Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Derdi İlâhiden haste Ledün ilmine şâyeste Tecelli nurıyla beste Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Simavna doldu âvâzı Tarıykat fethine gaazi Ehlullâhı kıldı şâzi Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Mahveyleyip kibr ü kini İhyâ eyledi ol dini Şeyhü’l-Ekber’in yakını Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Enel-Hak dârına Mansur Huvel-Hak sırrına manzur Visâl-i yâr ile mesrur Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Sırr-ı tevhiddir sözü Şekden halâs etdi bizi Hakk’a tapşırmıştır özü Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Keşf-i kerâmete kaadir Hakaayık ilmine mâhir Vâridât’ı olub zâhir Şeyhim Sultan Bedreddin Hû’ Dergâhında Vehbi bende İnâyet mürüvvet sende Şefâat rûy-ı mahşerde Şeyhim Sultan Bedreddin Hû!
Bedeni Serez toprağında, düşünceleri ve öğretisi ise hakikatı anlayanların yüreğinde gömülü olan Bedreddin’in kemikleri, Atatürk’ün isteği üzerine, 1924’de Serez’deki mezarından çıkartılıp İstanbul’a getirildi. 1961’de İstanbul Cağaloğlundaki Sultan Mahmut türbesi haziresine gömüldü. Ne yazık ki bu ünlü düşünürün bir anıt mezarı bile halen yapılmış değildir. Şeyh Bedreddin’le ilgili geniş çaplı araştırmaları olan ve ilk çalışması (Scheich Bedreddin, der sohn des Richters von Simaw: Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin) 1921’de yayımlanan20 Alman şarkiyatçı Franz Babinger, 1928’de yayımlanan „Das Grabmal des Schejehs Bedr ed-Din zu Serres (Şeyh Bedreddin’in Serrez’deki türbesi) ” adlı makalesinde, Şeyh Bedreddin’in Serrez’deki türbesini ziyaret ettiğinde, oradaki yerli Yunan halkının Şeyh Bedreddin hakkında fazla bilgisi olmadığını, buradaki Türklerin 1923/24 yılları arasında Yunanistan’la yapılan antlaşma sonucu Türkiye’ye göç ettiğinde, Şeyh Bedreddin’in eski Türk pazarının arka kısmındaki geniş bir sahayı kapsayan Türk mezarlığının (Orta Mezalığın) kuzey yakasında bulunan ve bakımsızlığa terkedilmiş türbesindeki kemikleri ve Şeyh Bedreddin’le ilgili kitapları, el yazmaları, birlikte Türkiye’ye götürdüklerini yazmaktadır. Türbenin, Şeyh Bedreddin’in asıldığı dâr meydanına (siyasetgâha) yakın bir yerde olduğunu, dört köşeli, tahminen dört metre karelik bir yapıdan oluştuğunu ve üstünün eski selçuklu günbet(kümbet) lerini andıran pramid şeklinde yapıldığın belirtmektedir.21 Konuyu, Şeyh Bedreddin’in “Varidat” adlı yapıtından ve diğer bazı kaynaklardan seçtiğimiz şu anlamlı sözleriyle bağlayalım: • Tanrı, dünyayı yarattı, insanlara bağışladı. Erzak, giyim, kuşam, sürüler, arazi ve bütün toprak, ürünleriyle insanların ortak malıdır. İnsanlar yaratılış ve yaşayışta eşittirler. Birinin servet toplayıp biriktirmesiyle ötekilerin ekmeğe muhtaç kalması ilahi amaca aykırıdır. • İnsanlar birbirlerine tapıyorlar; ya da paralara, altınlara, yiyeceklere, üne, şan’a, bilmedikleri için de Yüce Tanrı’ya taptıklarını sanıyorlar.22 • Kişilerin elde ettikleri olgunlukların tatları, huriler, köşkler ve cennetlere benzetilmiştir. Bunlara verilen adlar takma adlardır. Çünkü eksik, cahil ve kıt akılları bulunan kişilere gerçek bu vesile ile anlatılabilir • Ölmeden önce öl, ta ki ölümsüz kalasın... Geçici ve mecazı varlıktan vazgeçen, kendi varlığının Allah’ın varlık kaynaklarından bir kaynak olduğunu bilen ve ikilikten kurtulan kişi sonsuza kadar diridir. • Sema da böyledir. Samimi fakriler vakitleri elverdikçe sema yapabilirler. Zira onlar güzel bir ses duyunca, gönüllerini Allah’a yönlendirir ve dünyayı tamamiyle bir tarafı bırakarak Allah sevgisiyle doldururlar. Allah’a ulaşmayı gerçekleştiren işi bir Müslümanın yasaklaması helâl midir? • Cemâl ve celâl sahibi Hak (Allah) , her zerrede tecelli eder ve hepsinde vardır. Bu zerreciklerde bütün sıfatlarının izler, suç ve aşağılayıcı durumlar da vardır. Kötü yön suçları gizler ve iyi yön gibi görünür, ta ki oraya yönelsin. • Suçlu, suç işleyene denir, yoksa bir suç için “bu suçtur”diyene değil. • Gerçek iktidar, insanlar üzerinde değil, yürekler üzerinde kurulur. • Öğrenciler değişir, ama öğreti kalır. • Vefa ve sadakat, cömertçe yapılan ihsan ve iyliklerle elde edilir. • Başka halklar üzerinde baskı uygulamak, özünde kendi halkı üzerindeki baskıyı gizlemeye ve unutturmaya yöneliktir. • Gerçeğe engel olabilecek bir ceza daha icad olunmamıştır. • Bizim görevimiz yol göstermektir; dostların görevi ise, çalışıp çabalamaktır. Sonsuz olan gönül evreni, zamanla değişir. Acele etmeye gerek yoktur. Her yemişin bir mevsimi vardır. Fakat boş oturmamak, çalışmak gerekir...23 • Dünya kerametle dopdoludur. Bu yolda toprak olursan bütün yemişler senden biter. İçin, dışın kerametle dolar! ... • Hakikat bize insanları varlıklarına, dinlerine, dillerine göre ayırmamızı değil, birleştirmemizi buyurur. • Beni kara toprakta değil, hakikatı anlamış insanların yüreklerinde arayın! .. Ben de halimce Bedreddinem...
ŞEYHİM SULTAN BEDREDDİN HÛ!
Zat-ı Hak’dan bir nur doğdu
Doğdu da Siroz’a (Serez’e) kondu
Hak yolunda şehid oldu
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Derdi İlâhiden haste
Ledün ilmine şâyeste
Tecelli nurıyla beste
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû!
Simavna doldu âvâzı
Tarıykat fethine gaazi
Ehlullâhı kıldı şâzi
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Mahveyleyip kibr ü kini
İhyâ eyledi ol dini
Şeyhü’l-Ekber’in yakını
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû!
Enel-Hak dârına Mansur
Huvel-Hak sırrına manzur
Visâl-i yâr ile mesrur
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû! Sırr-ı tevhiddir sözü
Şekden halâs etdi bizi
Hakk’a tapşırmıştır özü
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû!
Keşf-i kerâmete kaadir
Hakaayık ilmine mâhir
Vâridât’ı olub zâhir
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû’ Dergâhında Vehbi bende
İnâyet mürüvvet sende
Şefâat rûy-ı mahşerde
Şeyhim Sultan Bedreddin Hû!
Bedeni Serez toprağında, düşünceleri ve öğretisi ise hakikatı anlayanların yüreğinde gömülü olan Bedreddin’in kemikleri, Atatürk’ün isteği üzerine, 1924’de Serez’deki mezarından çıkartılıp İstanbul’a getirildi. 1961’de İstanbul Cağaloğlundaki Sultan Mahmut türbesi haziresine gömüldü. Ne yazık ki bu ünlü düşünürün bir anıt mezarı bile halen yapılmış değildir.
Şeyh Bedreddin’le ilgili geniş çaplı araştırmaları olan ve ilk çalışması (Scheich Bedreddin, der sohn des Richters von Simaw: Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin) 1921’de yayımlanan20 Alman şarkiyatçı Franz Babinger, 1928’de yayımlanan „Das Grabmal des Schejehs Bedr ed-Din zu Serres (Şeyh Bedreddin’in Serrez’deki türbesi) ” adlı makalesinde, Şeyh Bedreddin’in Serrez’deki türbesini ziyaret ettiğinde, oradaki yerli Yunan halkının Şeyh Bedreddin hakkında fazla bilgisi olmadığını, buradaki Türklerin 1923/24 yılları arasında Yunanistan’la yapılan antlaşma sonucu Türkiye’ye göç ettiğinde, Şeyh Bedreddin’in eski Türk pazarının arka kısmındaki geniş bir sahayı kapsayan Türk mezarlığının (Orta Mezalığın) kuzey yakasında bulunan ve bakımsızlığa terkedilmiş türbesindeki kemikleri ve Şeyh Bedreddin’le ilgili kitapları, el yazmaları, birlikte Türkiye’ye götürdüklerini yazmaktadır. Türbenin, Şeyh Bedreddin’in asıldığı dâr meydanına (siyasetgâha) yakın bir yerde olduğunu, dört köşeli, tahminen dört metre karelik bir yapıdan oluştuğunu ve üstünün eski selçuklu günbet(kümbet) lerini andıran pramid şeklinde yapıldığın belirtmektedir.21
Konuyu, Şeyh Bedreddin’in “Varidat” adlı yapıtından ve diğer bazı kaynaklardan seçtiğimiz şu anlamlı sözleriyle bağlayalım:
• Tanrı, dünyayı yarattı, insanlara bağışladı. Erzak, giyim, kuşam, sürüler, arazi ve bütün toprak, ürünleriyle insanların ortak malıdır. İnsanlar yaratılış ve yaşayışta eşittirler. Birinin servet toplayıp biriktirmesiyle ötekilerin ekmeğe muhtaç kalması ilahi amaca aykırıdır.
• İnsanlar birbirlerine tapıyorlar; ya da paralara, altınlara, yiyeceklere, üne, şan’a, bilmedikleri için de Yüce Tanrı’ya taptıklarını sanıyorlar.22
• Kişilerin elde ettikleri olgunlukların tatları, huriler, köşkler ve cennetlere benzetilmiştir. Bunlara verilen adlar takma adlardır. Çünkü eksik, cahil ve kıt akılları bulunan kişilere gerçek bu vesile ile anlatılabilir
• Ölmeden önce öl, ta ki ölümsüz kalasın... Geçici ve mecazı varlıktan vazgeçen, kendi varlığının Allah’ın varlık kaynaklarından bir kaynak olduğunu bilen ve ikilikten kurtulan kişi sonsuza kadar diridir.
• Sema da böyledir. Samimi fakriler vakitleri elverdikçe sema yapabilirler. Zira onlar güzel bir ses duyunca, gönüllerini Allah’a yönlendirir ve dünyayı tamamiyle bir tarafı bırakarak Allah sevgisiyle doldururlar. Allah’a ulaşmayı gerçekleştiren işi bir Müslümanın yasaklaması helâl midir?
• Cemâl ve celâl sahibi Hak (Allah) , her zerrede tecelli eder ve hepsinde vardır. Bu zerreciklerde bütün sıfatlarının izler, suç ve aşağılayıcı durumlar da vardır. Kötü yön suçları gizler ve iyi yön gibi görünür, ta ki oraya yönelsin.
• Suçlu, suç işleyene denir, yoksa bir suç için “bu suçtur”diyene değil.
• Gerçek iktidar, insanlar üzerinde değil, yürekler üzerinde kurulur.
• Öğrenciler değişir, ama öğreti kalır.
• Vefa ve sadakat, cömertçe yapılan ihsan ve iyliklerle elde edilir.
• Başka halklar üzerinde baskı uygulamak, özünde kendi halkı üzerindeki baskıyı gizlemeye ve unutturmaya yöneliktir.
• Gerçeğe engel olabilecek bir ceza daha icad olunmamıştır.
• Bizim görevimiz yol göstermektir; dostların görevi ise, çalışıp çabalamaktır. Sonsuz olan gönül evreni, zamanla değişir. Acele etmeye gerek yoktur. Her yemişin bir mevsimi vardır. Fakat boş oturmamak, çalışmak gerekir...23
• Dünya kerametle dopdoludur. Bu yolda toprak olursan bütün yemişler senden biter. İçin, dışın kerametle dolar! ...
• Hakikat bize insanları varlıklarına, dinlerine, dillerine göre ayırmamızı değil, birleştirmemizi buyurur.
• Beni kara toprakta değil, hakikatı anlamış insanların yüreklerinde arayın! ..
Ben de halimce Bedreddinem...