bizde de deli dumrul hikayesi var, herkesin bildiği. ne ana ne baba oğul için candan geçmeyi diler. göz açuban gördüğü, gönül verip sevdiği dumrul için canını vermeye razı olan karısıdır. o yüzden mi acaba anadan geçiliyor da yardan geçilmiyor. bilmiyorum. neticede azrail ikisinin de canını bağışlıyor. alkestis ve dumrul mukayesesi yapılmıştır zaten
sezai karakoç bir dizesinde yanılmıyorsam 'çöllerden geçmek leyla'ya ermek içindir' diyordu. değiştirelim, leyla'dan geçmek mevla'ya ermek içindir. oldu mu acaba.
yıl bin dokuz yüz elli. garip'ten yılmış herkes. kendini şair zanneden her garip ortalıkta. bir dergi kuruluyor: hisar. itidali emrediyor, bu akımların şiiri yozlaştırdığını söylüyor. doğru diyor. yayın hayatlarının iki devresi var. içlerinden esaslı bir şair çıkmıyor. fakat bir nasir çıkıyor: cemil meriç.
hipodrom üst geçidinde yürürken aşağıdaki raylar gözüme mısır örgüsü gibi göründü bir gün. birden sürekli kusmuk gördüğüm bu ruhsuz köprüden atlayıp bu örgülere tutunmak istedim. ama yapmadım çünkü yapacak güzel şeyler var. çünkü intihar erken ölümdür, yenilgiyi kabuldür. çünkü her ölüm güzel bir ölüm değildir.
iki tür etimoloji vardır, bilimsel etimoloji ve halk etimolojisi olmak üzere. biz bilimsel etimolojiyi tercih edelim, halkı yanıltmayalım. mea: beraber aile: bildiğimiz aile yani ki aileyle, ailece demek olur.
tdk, vefa için: sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı diyor. modern insan neredeyse karınağrısı yerine koydu vefayı. aman size bir şey olmasın, değil mi? neyse ki mukaddes bilenler de var. ömürleri çok olsun.
kocası admetos için canını veriyor.
bizde de deli dumrul hikayesi var, herkesin bildiği. ne ana ne baba oğul için candan geçmeyi diler. göz açuban gördüğü, gönül verip sevdiği dumrul için canını vermeye razı olan karısıdır. o yüzden mi acaba anadan geçiliyor da yardan geçilmiyor. bilmiyorum. neticede azrail ikisinin de canını bağışlıyor. alkestis ve dumrul mukayesesi yapılmıştır zaten
sezai karakoç bir dizesinde yanılmıyorsam 'çöllerden geçmek leyla'ya ermek içindir' diyordu. değiştirelim, leyla'dan geçmek mevla'ya ermek içindir. oldu mu acaba.
bir ölüyü özlemek olmalı.
sanılır ki pek zordur. insanın etrafına duvar örmesi, hisar kurması belki dünyadaki en kolay şey. sükut: intihar. ya da bir kesici alet.
yıl bin dokuz yüz elli. garip'ten yılmış herkes. kendini şair zanneden her garip ortalıkta. bir dergi kuruluyor: hisar. itidali emrediyor, bu akımların şiiri yozlaştırdığını söylüyor. doğru diyor. yayın hayatlarının iki devresi var. içlerinden esaslı bir şair çıkmıyor. fakat bir nasir çıkıyor: cemil meriç.
hipodrom üst geçidinde yürürken aşağıdaki raylar gözüme mısır örgüsü gibi göründü bir gün. birden sürekli kusmuk gördüğüm bu ruhsuz köprüden atlayıp bu örgülere tutunmak istedim. ama yapmadım çünkü yapacak güzel şeyler var. çünkü intihar erken ölümdür, yenilgiyi kabuldür. çünkü her ölüm güzel bir ölüm değildir.
ilk intihar fikrimi yeşil bir deftere kaydettim.
iki tür etimoloji vardır, bilimsel etimoloji ve halk etimolojisi olmak üzere. biz bilimsel etimolojiyi tercih edelim, halkı yanıltmayalım.
mea: beraber
aile: bildiğimiz aile
yani ki aileyle, ailece demek olur.
mehmet akif, yahya kemal, necip fazıl...
tdk, vefa için: sevgiyi sürdürme, sevgi, dostluk bağlılığı diyor.
modern insan neredeyse karınağrısı yerine koydu vefayı. aman size bir şey olmasın, değil mi? neyse ki mukaddes bilenler de var.
ömürleri çok olsun.
gün doğmadan'ın hemen başındaki küçük şiir:
uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım
gelin duvağından kopan bir rüzgâr
bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım
bu rüzgâr yüzünden bana olanlar.
o ceviz dalları, o asma, o dut
gül gül, mektup mektup büyüyen umut
yangından yangına arta kalmış, tut
muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar...