kadirli sessiz bir şehir her yere zifiri sessizliğin sindiği...sessizliğin en kuytu köşelere kadar çöreklendiği,sokak lambalarının dahi duman gb sessizlik hissi uyandırdığı,yağmurun sessizce yağdığı,zamanın sssizce akıp gittiği,sessiz ama candan dostlukların yaşandığı,şehirle yekpare olan sessizliğin şehrin ruhuna girdiği şehre ruh olduğu bir şehir...
annemin yapmasını istemediğim yemeklerin başında gelirdi.ııı ama şimdi yuka ekmeklen yemeyi okadar çok özlüyom ki yani ama artık avcumuzu yalıyoruz.hasılı güzel içi doldurularak yapılan enfes bir yemektir
kadirli geçen gece senin yağmurlu havanı solukladım,ıslak toprağın kokusunu derinden hissettim,savrundan esen yel yüzüme çarptı,kurbağa vıraklamalarını duyarak savrunun kenarında geziyordu ruhum. evet kadirli bunu derinden duydum daha sonra herkesin haberleşmişcesine bize akın ettiği gün evimin yanındaydım.bir yaz günüydü dedem amcalarım yengelerim hep orda,dışarda oturuyorlardı.ben de cocuklarla beraber bazen büyüklerin muhabbetlerine kulak kabartarak 'şorlaşıyordum'.az sonra çaylar geldi kaşıklar şıkırdadı bir ahenkle,hava hafif nemli...klasik prosödüre uygun olarak kavun ve karpuz ikram edilecek misafirlere birazdan... ama az sonra yavaş yavaş uzaklaşmaya başladım o hiç kopmak istemeyeceğim ortamdan önce çocukların yanından sonra diğerlerinin...yavaş yavaş küçüldüler önce yüzlerini seçemez oldum sonra hepsi ufacık kaldı.çok uzak ve çok yüksekdeydim ömrümün her anını geçirmek istediğim evimde kaldı bütün anılarım ve ailem...onlardan çok uzaklaştım kadirli dahi ana hatlarıyla ancak görünüyor.işte günlerce maç yaptığımız toprak saha, önce şuh kahkahalara boğardık sonra acımasızca zifiri sessizliğe...işte nazlı savrun ama burdan çok farklı bu gök karanlığının içinde korkunç bir yılana benziyor,sülemişin arkasına sinen bir yılana... kadirlim seni çok özlüyorum ruhuma cömertce üfle o eşsiz esintilerini.kadirli senden çok uzağım ama ruhum her gece senin loş sokaklarında geziyor,her an senle beraber...
Kadirli...Kendi çocuklarının tacizlerine rağmen kendini korumuş afifem,dışarının ışıltılı yaşamına rağmen kendini muhafaza etmiş bakirem.Sen aldırma çocuklarının dışarının yaşamına aldanıp seni terk etmelerine emin ol onlarda senden birşey buldukları kadarıyla mutlular,üzülme her birimiz seni çok özlüyoruz.
Ve Kadirli seni çok özlüyorum,zamanın 'sündüğü',ehemmiyetsiz olduğu dingin havanı özlüyorum,demlikteki çayımla birlikte ruhumunda demlendiği demleri özlüyorum,çamlıkahvede 'iriçkil' kokusuna karışan çay kokusunun ayrı bir rayiha oluşturduğu zamanları özlüyorum.Kıvrımlarında 'fink' attığım zamanları özlüyorum.Nazlı savrunu özledim.Kadirli seni çok özledim seni çok seviyorum...
kadirli sessiz bir şehir her yere zifiri sessizliğin sindiği...sessizliğin en kuytu köşelere kadar çöreklendiği,sokak lambalarının dahi duman gb sessizlik hissi uyandırdığı,yağmurun sessizce yağdığı,zamanın sssizce akıp gittiği,sessiz ama candan dostlukların yaşandığı,şehirle yekpare olan sessizliğin şehrin ruhuna girdiği şehre ruh olduğu bir şehir...
tuvalet sırasında zaman hiç geçmez
annemin yapmasını istemediğim yemeklerin başında gelirdi.ııı ama şimdi yuka ekmeklen yemeyi okadar çok özlüyom ki yani ama artık avcumuzu yalıyoruz.hasılı güzel içi doldurularak yapılan enfes bir yemektir
kadirli geçen gece senin yağmurlu havanı solukladım,ıslak toprağın kokusunu derinden hissettim,savrundan esen yel yüzüme çarptı,kurbağa vıraklamalarını duyarak savrunun kenarında geziyordu ruhum.
evet kadirli bunu derinden duydum daha sonra herkesin haberleşmişcesine bize akın ettiği gün evimin yanındaydım.bir yaz günüydü dedem amcalarım yengelerim hep orda,dışarda oturuyorlardı.ben de cocuklarla beraber bazen büyüklerin muhabbetlerine kulak kabartarak 'şorlaşıyordum'.az sonra çaylar geldi kaşıklar şıkırdadı bir ahenkle,hava hafif nemli...klasik prosödüre uygun olarak kavun ve karpuz ikram edilecek misafirlere birazdan...
ama az sonra yavaş yavaş uzaklaşmaya başladım o hiç kopmak istemeyeceğim ortamdan önce çocukların yanından sonra diğerlerinin...yavaş yavaş küçüldüler önce yüzlerini seçemez oldum sonra hepsi ufacık kaldı.çok uzak ve çok yüksekdeydim ömrümün her anını geçirmek istediğim evimde kaldı bütün anılarım ve ailem...onlardan çok uzaklaştım kadirli dahi ana hatlarıyla ancak görünüyor.işte günlerce maç yaptığımız toprak saha, önce şuh kahkahalara boğardık sonra acımasızca zifiri sessizliğe...işte nazlı savrun ama burdan çok farklı bu gök karanlığının içinde korkunç bir yılana benziyor,sülemişin arkasına sinen bir yılana...
kadirlim seni çok özlüyorum ruhuma cömertce üfle o eşsiz esintilerini.kadirli senden çok uzağım ama ruhum her gece senin loş sokaklarında geziyor,her an senle beraber...
Kadirli...Kendi çocuklarının tacizlerine rağmen kendini korumuş afifem,dışarının ışıltılı yaşamına rağmen kendini muhafaza etmiş bakirem.Sen aldırma çocuklarının dışarının yaşamına aldanıp seni terk etmelerine emin ol onlarda senden birşey buldukları kadarıyla mutlular,üzülme her birimiz seni çok özlüyoruz.
Ve Kadirli seni çok özlüyorum,zamanın 'sündüğü',ehemmiyetsiz olduğu dingin havanı özlüyorum,demlikteki çayımla birlikte ruhumunda demlendiği demleri özlüyorum,çamlıkahvede 'iriçkil' kokusuna karışan çay kokusunun ayrı bir rayiha oluşturduğu zamanları özlüyorum.Kıvrımlarında 'fink' attığım zamanları özlüyorum.Nazlı savrunu özledim.Kadirli seni çok özledim seni çok seviyorum...
ANKARA 19 BAY