· Munzur Irmağının kaynağını oluşturan ve 40 gözden oluşan Munzur Gözelerini görmeden, bu eşsiz manzara karşısında doğayla baş başa olup dinlenmeden ve bir tas su içmeden, · Sadece Munzur Suyunda yetişen, bu suya özgü Kırmızı Benekli Alabalık yemeden, · Pülümür dağlarında yetişen birbirinden enfes kokulara sahip çok sayıda değişik çiçeklerden arıların almış olduğu özlerle yaptıkları 'Pülümür Balı'nı tatmadan, · Munzur Milli Parkı Vadisinde bulunan dağlarda tamamen doğal ortamında kendi başına yetişen dertlere derman tek dişli 'Ovacık Sarımsağı'nı yemeden, · Tunceli-Pülümür yolu üzerinde bulunan Zağge Şelalesinde durup bir yanda Pülümür Suyu ve bir yanda da şelaleden akan suyun sesi ile doğayla baş başa bir ortamda piknik yapmadan, · Tunceli-Pülümür yolu üzerinde hemen yolun kenarında bulunan 'Ağlayan Kayalar'ın yanı başında bir hatıra fotoğrafı çektirmeden, · Tunceli'nin yüksek dağlarındaki otlaklarda yetişen değişik otlarla beslenen hayvanların sütünden yapılan Türkiye'de meşhur dağ kokulu 'Şavak Peyniri'ni almadan, · Metrelerce yüksekten dökülen suların oluşturduğu şelale manzarasının güzelliği ve sizi saran serinliği içerisinde kavurma yemeden, · Munzur Vadisi Milli Parkını gezerken, bu alan içerisinde yer alan ve 43'ü sadece Munzur Dağlarına özgü 227 endemik bitki türünü görüp fotoğrafını çekmeden, · Munzur Vadisi Milli Park alanı sınırları içerisinde özgürce yaşayan çengel boynuzlu dağ keçilerinin gezerken ya da akşam üzeri Munzur Irmağından su içmeye indikleri saatlerde görüntülemeden, · Hepsi bir diğerinden ilginç olan koç heykeli şeklindeki mezar taşlarını ve bu taşlar üzerinde bulunan ve o mezarda yatan kişinin özelliklerini anlatan figürleri fotoğraflarla belgelendirmeden, · Keban Baraj Gölünde motorla gezinti yapıp, balık avlamadan ve bu gölde yüzmeden, · Bugün bir ada da bulunan Pertek Kalesinin sizi kucaklayan yapısı içerisinde doruklarına çıkıp geçmişi selamlamadan, · Çemişgezek'te ki 'İn Delikleri'ni gezmeden
Bir yel esti usul usul Ayva güldü nar ağladı Ömrüm durdu ömrüm sustu Sanki gece geliyordu Gece geldi yıldız oldu Bahar oldu çiçek oldu Dediler ki gül ey insan Gecenin yolcusu geldi Hoş geldin yazık ömrüme Gözlerimdeki yaşlara Sensiz geçen boşa geçmiş Hoş geldin gülüm ömrüme Sonrası güzdü yağmurdu Soluksuz bir hıçkırıktı Paramparça ağlamaktı Güpegündüz kör olmaktı Ne olursun anla artık Gitsem ayrılık kalsam çöl Yum gözümü çürüyor her şey Bir sen varsın kal benimle Sen gidersen ne kalır ki Ömrüm susuz bağlarında Sen giderken dayanamam Ne olursun kal benimle
İlkay müthiş bi ses.. her gün dünyanın sigarasını içiyo.. hiç bişey olmuyo.. olmasın da... anlamlı sözlere güzel sesini katıyosun İlkay Akkaya... sağol...
Kaybolmuş bir kentin eskicisiydi Makineleşmeye karşı duyguları topluyordu Kaybolmuş bu kentin sokaklarında Torbasında umut torbasında insana dair ne varsa
Yalnız degilsin eskici, bir sabah güneş dogar Sevgiden tuglalarla yeniden kurarız bu kenti
Bu kent yorgun düşmüş bunca acıya Yeni bir güne başlıyor umarsızca Birtek eskici düşmüş yollara Torbasında umut torbasında insana dair ne varsa
Grup Yorum ve Kızılırmak gruplarının kurucu önderlerinden.. Taksimde, evinde dinlenirken.. yanan mumun ateş alması sonucu hayatını kaybetti.. 21.11.2004... ve sanki; bir nehir ki ömrümün başında söylemiş olduğu şiirle içine doğmuş gibiydi gideceği... usta sen unutulur musun hiç? .. Ezgilere isyan çökmüş bi kere...
Sonra fark ettim ki su akıyor, rüzgar esiyor, yağmur yağıyor her şey yine ve aynı şekilde oluyor öyle bir yere geldim ki sıcak ve soğuk, aşk ve nefret, savaş ve barış üşümek ve sonra ısınmak gibi Gitsem ayrılık olur, kalsam çöl Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler ama anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor ama ben ölüyorum nefes alıyorum, önemsiyorum ve gitmek istiyorum anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor sevdiklerim ve beni sevenler, bağışlayın su akıyor ve ben gidiyorum...
Lac: Ere vinde daye naye xo re to re vaci, Kami vato bine asmên de haştiye çina, Herde dewreşire wad bo peyser yene, Heqo heqo yene – pepo pepo yene, wiz wiz yene
Anne,
evladım,mamekiyi yakmışlar üstündeki beyaz sarıya dönmüş
Oğul,
Anam ben sana söylüyorum Kim demiş ki gökyüzünün altında Dervişlerin toprağında nerdeyse geri gelecekler Allah'ım Allah'ım geliyorlar,pepo pepo geliyorlar Vıy vıy geliyorlar
... Canımda damıttım seni ey zulüm sancısını inceden kum gibi taşıdığım kasığımda Amerikan kemendi bağıra bağıra geceler boyu kaskatı kesilip kan işediğim...
DERSİME GELİNCE;
· Munzur Irmağının kaynağını oluşturan ve 40 gözden oluşan Munzur Gözelerini görmeden, bu eşsiz manzara karşısında doğayla baş başa olup dinlenmeden ve bir tas su içmeden,
· Sadece Munzur Suyunda yetişen, bu suya özgü Kırmızı Benekli Alabalık yemeden,
· Pülümür dağlarında yetişen birbirinden enfes kokulara sahip çok sayıda değişik çiçeklerden arıların almış olduğu özlerle yaptıkları 'Pülümür Balı'nı tatmadan,
· Munzur Milli Parkı Vadisinde bulunan dağlarda tamamen doğal ortamında kendi başına yetişen dertlere derman tek dişli 'Ovacık Sarımsağı'nı yemeden,
· Tunceli-Pülümür yolu üzerinde bulunan Zağge Şelalesinde durup bir yanda Pülümür Suyu ve bir yanda da şelaleden akan suyun sesi ile doğayla baş başa bir ortamda piknik yapmadan,
· Tunceli-Pülümür yolu üzerinde hemen yolun kenarında bulunan 'Ağlayan Kayalar'ın yanı başında bir hatıra fotoğrafı çektirmeden,
· Tunceli'nin yüksek dağlarındaki otlaklarda yetişen değişik otlarla beslenen hayvanların sütünden yapılan Türkiye'de meşhur dağ kokulu 'Şavak Peyniri'ni almadan,
· Metrelerce yüksekten dökülen suların oluşturduğu şelale manzarasının güzelliği ve sizi saran serinliği içerisinde kavurma yemeden,
· Munzur Vadisi Milli Parkını gezerken, bu alan içerisinde yer alan ve 43'ü sadece Munzur Dağlarına özgü 227 endemik bitki türünü görüp fotoğrafını çekmeden,
· Munzur Vadisi Milli Park alanı sınırları içerisinde özgürce yaşayan çengel boynuzlu dağ keçilerinin gezerken ya da akşam üzeri Munzur Irmağından su içmeye indikleri saatlerde görüntülemeden,
· Hepsi bir diğerinden ilginç olan koç heykeli şeklindeki mezar taşlarını ve bu taşlar üzerinde bulunan ve o mezarda yatan kişinin özelliklerini anlatan figürleri fotoğraflarla belgelendirmeden,
· Keban Baraj Gölünde motorla gezinti yapıp, balık avlamadan ve bu gölde yüzmeden,
· Bugün bir ada da bulunan Pertek Kalesinin sizi kucaklayan yapısı içerisinde doruklarına çıkıp geçmişi selamlamadan,
· Çemişgezek'te ki 'İn Delikleri'ni gezmeden
..........sakın Dersimden ayrılmayın
insanları bi takım şeylere göre ayıran herkes faşisttir... dil, din, ırk v.s.. saç, sakal, kıyafet... düşünce, eylem... kadın.. erkek...
idol: adolf hitler...
türkiye uyarlaması: milliyetçi faşist parti....
İnce memed ak göbekten inledi
buhurcular kulak verip dinledi
on yedi kurşun yedi ölmedi
tutup elimden gidelim dağlar
gidelim oy
felek yazmış bu yazıyı nidelim
dağlar gidelim oy
Gece Yolcusu
Bir yel esti usul usul
Ayva güldü nar ağladı
Ömrüm durdu ömrüm sustu
Sanki gece geliyordu
Gece geldi yıldız oldu
Bahar oldu çiçek oldu
Dediler ki gül ey insan
Gecenin yolcusu geldi
Hoş geldin yazık ömrüme
Gözlerimdeki yaşlara
Sensiz geçen boşa geçmiş
Hoş geldin gülüm ömrüme
Sonrası güzdü yağmurdu
Soluksuz bir hıçkırıktı
Paramparça ağlamaktı
Güpegündüz kör olmaktı
Ne olursun anla artık
Gitsem ayrılık kalsam çöl
Yum gözümü çürüyor her şey
Bir sen varsın kal benimle
Sen gidersen ne kalır ki
Ömrüm susuz bağlarında
Sen giderken dayanamam
Ne olursun kal benimle
İlkay müthiş bi ses.. her gün dünyanın sigarasını içiyo.. hiç bişey olmuyo.. olmasın da... anlamlı sözlere güzel sesini katıyosun İlkay Akkaya... sağol...
Kaybolmuş bir kentin eskicisiydi
Makineleşmeye karşı duyguları topluyordu
Kaybolmuş bu kentin sokaklarında
Torbasında umut torbasında insana dair ne varsa
Yalnız degilsin eskici, bir sabah güneş dogar
Sevgiden tuglalarla yeniden kurarız bu kenti
Bu kent yorgun düşmüş bunca acıya
Yeni bir güne başlıyor umarsızca
Birtek eskici düşmüş yollara
Torbasında umut torbasında insana dair ne varsa
Grup Yorum ve Kızılırmak gruplarının kurucu önderlerinden.. Taksimde, evinde dinlenirken.. yanan mumun ateş alması sonucu hayatını kaybetti.. 21.11.2004... ve sanki; bir nehir ki ömrümün başında söylemiş olduğu şiirle içine doğmuş gibiydi gideceği... usta sen unutulur musun hiç? .. Ezgilere isyan çökmüş bi kere...
Sonra fark ettim ki su akıyor, rüzgar esiyor, yağmur yağıyor
her şey yine ve aynı şekilde oluyor
öyle bir yere geldim ki
sıcak ve soğuk, aşk ve nefret, savaş ve barış
üşümek ve sonra ısınmak gibi
Gitsem ayrılık olur, kalsam çöl
Gidersem bende hasret olur
ve belki beni sevenler de özler ama anladım ki
özlemden hiç kimse ölmüyor
ama ben ölüyorum
nefes alıyorum, önemsiyorum ve gitmek istiyorum
anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor
sevdiklerim ve beni sevenler, bağışlayın
su akıyor ve ben gidiyorum...
Nasıl kapanır bu kanayan yara
Nasıl anlatılır ki sana bu hal
Terimde tuz gözyaşımda bal
Bağdaş kurar mısın soframa
Gözlerimde umut yüreğimde aşk
Ölümleri boşlayıp düşer misin sevdama
İsterim ki senden
İnancıma aşık olasın
Zindanıma ışık olasın
Yürüyesin gönlümün yollarına
Sorasın beni sorasın..
Adnan Yücel
Kimi öldürmeye gidiyorsun Ahmet,
Bu topraklarda gerçekleşen kendi hasretini mi?
Nazım Hikmet
Agerayis(Dönüş)
Maye;
Nero biko mamekiya vesnaye sipiya siri,
Çarna zerdike haki wax xerib,
Lac:
Ere vinde daye naye xo re to re vaci,
Kami vato bine asmên de haştiye çina,
Herde dewreşire wad bo peyser yene,
Heqo heqo yene – pepo pepo yene,
wiz wiz yene
Anne,
evladım,mamekiyi yakmışlar
üstündeki beyaz sarıya dönmüş
Oğul,
Anam ben sana söylüyorum
Kim demiş ki gökyüzünün altında
Dervişlerin toprağında nerdeyse geri gelecekler
Allah'ım Allah'ım geliyorlar,pepo pepo geliyorlar
Vıy vıy geliyorlar
... Canımda damıttım
seni ey zulüm
sancısını
inceden
kum gibi taşıdığım
kasığımda Amerikan kemendi
bağıra bağıra geceler boyu
kaskatı kesilip
kan işediğim...
Ahmed Arif