Tembellik hakkını kullanan özgürlüğü anarşizm, kıskançlık kisvesindeki hiddeti karasevda, dostlarımızı aramamayı hasret sanırdık. Uzak tatil kasabalarında akşamüstleri güzel kızların kalçalarına bakarken devrim yapma planları kurardık; şahaneydik! Herkes uyuduktan sonra girdiğimiz chat'te, olmak istediğimiz lakap ve yaşla, fazlasıyla derin ve ahlaksız arkadaşlıklar peşinde, sahte kimliğimizin coşkusuna da kapılırdık. Yalanlardan oluşmuş, devasa bir doğru abidesiydik hepimiz teker teker.
Hayatın zaman zaman patakladığı aşıklardık biz. ölen sevgilimizin arkasından mutlaka bir hayvan edinir ya da çiçek yetiştirirdik onun adını verdiğimiz.
Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermeme, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye.. bir nedeni yok yalnızca öptüm.
Hepimiz karanlığı sığınmış böcekler değil miyiz aslında... Antenlerimiz korkuyla, acıyla, aldatılmanın ironisiyle titremiyor mu sanki.. Saklandığımız yerden yeryüzüne, yeryüzünün kötü adamlarına şüpheyle yaklaşmıyormuyuz.. Bizler de delirmeyecek miyiz bu sistemde, bu koşullarda, bu baskıyla.. Her an üstümüze bir terlik inebilir, sevgilimizin yüzü cibinlikle örtülebilir ya da ruhumuza sıkılan bir flitle zehrin doruklarıan ulaşabiliriz.. Artık mutluyuz. Çünkü bunca böceksavarın saldırıya geçtiği bir coğrafyada ters dönsek bile hala ayaklarımızı oynatabiliyor ve gökyüzüne, gökyüzünün şahane yıldızlarına, yıldızlardaki küçük prenslere umutla bakabiliyoruz. İyiyiz, iyiyiz.. Hakikaten iyiyiz. Öldüremiyorlar. Ezemiyorlar. Milyonlarcayız. Daha da milyonlara katlanacağız. Heey! Gregor Samsa! .. Orda mısınnnnn? ! Sen de ordaysan, bil ki kazanacağız! k.i.
Papağanın papağana silah çektiği Cesedin cesetle çılgınca raksettiği o uppuuzun cerahatle Lal vakti masmavi yemyeşil bir ihtilal vaktii bir ihtimal, İhtişam ve mutluluk sorgusu! Çıkarıp attığım gözlerim kadar uzak bakışlarım Bakışlarım, birbirini seven iki akşamın arasına girmiş Gün gibi kıskanç, tıpkı o gün gibi flu suçlu!
Bir Doğu masalını bir Batı felsefesine dönüştürmek, bir nehre sen artık burada akma deme küstahlığı, törelerle kanarken gencecik kızların hayal günahlarını Diclem! Yalnızlığımın kusuru! Diclem! Dağlarımın gölgesi! Diclem! Ömrümün ötesi! Çıplak kuşum! Bu gece gökyüzünden yıldız içtim sarhoşum! Seni bana yar değil, el bile etmezler burada Pusu kurmuş çıyan, demir kafes sırada Nanköre söz değil, kurşun geçer dağlarda Aşkımı acı ekşitir Kavgamı halk soğutur Bakma şimdi korumasız bir çiy gibi düştüm Bir çiy gibi düşüp kaldım kendi koynumda!
de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim istanbul darmadağın olacak, saçlarım darmadağın. Hepsi, darmadağın! üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte, ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir sevgi, bitmiştir güven! güven bana gülüm! sana bitmemişligi ögretecek, tattıracaktır hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle! hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere hainlere, ezilmelere alışacak.. göreceksin-sevinçten ağlayacaksin gülüm-ki işte o vakit bana-dogrudur! - şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var, sokaklar var, kediler! inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize! ölüm inananlar için sessizce kara kaplı kitaplardan çıkartılacak.. göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin! artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!
Kin tutmak, bir duygudan bir efsane yaratmaktır.
Ağaçtaki elmadan daha mutsuzduk aslında.
Tembellik hakkını kullanan özgürlüğü anarşizm, kıskançlık kisvesindeki hiddeti karasevda, dostlarımızı aramamayı hasret sanırdık. Uzak tatil kasabalarında akşamüstleri güzel kızların kalçalarına bakarken devrim yapma planları kurardık; şahaneydik! Herkes uyuduktan sonra girdiğimiz chat'te, olmak istediğimiz lakap ve yaşla, fazlasıyla derin ve ahlaksız arkadaşlıklar peşinde, sahte kimliğimizin coşkusuna da kapılırdık. Yalanlardan oluşmuş, devasa bir doğru abidesiydik hepimiz teker teker.
Hayatın zaman zaman patakladığı aşıklardık biz. ölen sevgilimizin arkasından mutlaka bir hayvan edinir ya da çiçek yetiştirirdik onun adını verdiğimiz.
Elbette kızıyorsun bana; belki en çok da bu zayıflığıma kızıyorsun: Tedirginliğime, seni kaybetme endişeme, telaşıma, şaşkınlığıma, titreyişime, ürpermeme, anlamlarını anlamamış kelimelerle yetinmeme, müzakerelerde bulunmama, buhranların yorduğu bir gençlik yaşamama, bilincimi sana yönlendirmeme, sürekli sürekli içmeme, kelimelerin kifayetsiz olma durumuna, vesaireye vesaireye..
bir nedeni yok yalnızca öptüm.
Gülümseyin ve gülümseyebildiğiniz için ağlayın!
Hepimiz karanlığı sığınmış böcekler değil miyiz aslında... Antenlerimiz korkuyla, acıyla, aldatılmanın ironisiyle titremiyor mu sanki.. Saklandığımız yerden yeryüzüne, yeryüzünün kötü adamlarına şüpheyle yaklaşmıyormuyuz.. Bizler de delirmeyecek miyiz bu sistemde, bu koşullarda, bu baskıyla.. Her an üstümüze bir terlik inebilir, sevgilimizin yüzü cibinlikle örtülebilir ya da ruhumuza sıkılan bir flitle zehrin doruklarıan ulaşabiliriz.. Artık mutluyuz. Çünkü bunca böceksavarın saldırıya geçtiği bir coğrafyada ters dönsek bile hala ayaklarımızı oynatabiliyor ve gökyüzüne, gökyüzünün şahane yıldızlarına, yıldızlardaki küçük prenslere umutla bakabiliyoruz. İyiyiz, iyiyiz.. Hakikaten iyiyiz. Öldüremiyorlar. Ezemiyorlar. Milyonlarcayız. Daha da milyonlara katlanacağız. Heey! Gregor Samsa! .. Orda mısınnnnn? ! Sen de ordaysan, bil ki kazanacağız!
k.i.
Papağanın papağana silah çektiği
Cesedin cesetle çılgınca raksettiği o uppuuzun cerahatle
Lal vakti masmavi yemyeşil bir ihtilal vaktii bir ihtimal,
İhtişam ve mutluluk sorgusu!
Çıkarıp attığım gözlerim kadar uzak bakışlarım
Bakışlarım, birbirini seven iki akşamın arasına girmiş
Gün gibi kıskanç, tıpkı o gün gibi flu suçlu!
Bir Doğu masalını bir Batı felsefesine dönüştürmek, bir nehre sen artık burada akma deme küstahlığı, törelerle kanarken gencecik kızların hayal günahlarını Diclem! Yalnızlığımın kusuru! Diclem! Dağlarımın gölgesi! Diclem! Ömrümün ötesi! Çıplak kuşum! Bu gece gökyüzünden yıldız içtim sarhoşum! Seni bana yar değil, el bile etmezler burada Pusu kurmuş çıyan, demir kafes sırada Nanköre söz değil, kurşun geçer dağlarda Aşkımı acı ekşitir Kavgamı halk soğutur Bakma şimdi korumasız bir çiy gibi düştüm
Bir çiy gibi düşüp kaldım kendi koynumda!
de gülüm! De ki: ela bir günde geleceğim
istanbul darmadağın olacak, saçlarım
darmadağın. Hepsi, darmadağın!
üzülme gülüm! Toparlanacağız, birlikte,
ayağa da kalkacağız, yürüyeceğiz de gülüm
hem de çelikten toprağını dele dele hayatın!
de gülüm! De ki: bitmiştir umut, bitmiştir
sevgi, bitmiştir güven!
güven bana gülüm!
sana bitmemişligi ögretecek, tattıracaktır
hasretten-hakikaten-ten değiştiren yüzüm!
göreceksin gülüm! Bekle!
hırslarımız, acılarımız gitgide ihanetlere
hainlere, ezilmelere alışacak..
göreceksin-sevinçten ağlayacaksin gülüm-ki
işte o vakit bana-dogrudur! -
şair olmak, seni sevmek pek çok yakışacak!
bak! şiirler var, mektuplar var, çocuklar var,
sokaklar var, kediler!
inan bana gülüm, ölüm yok bir tek! ölüm yok bize!
ölüm inananlar için sessizce
kara kaplı kitaplardan çıkartılacak..
göreceksin gülüm! Bekle! Göreceksin!
artık hiçbir insan, hiçbir kavga ve hiçbirimiz
bu dünyada, yapayalnız, umarsız kalmayacak!
k.i.