Ö,ü,o,u sesleriyle başınız hep beladadır. 'Ğ' sesinin Kürtçe deki 'x' ye karşılık geldiğini düşünerek başındaki sıfata inat hiç de yumuşak olmayan bir şekilde gırtlaktan çıkartırsınız. Kendinizi zorlamanıza rağmen bir türlü ne siz 'kağıt' diyebilirsiniz ne de kimse size dedirtebilir. İlkokulda herkes okuma yazma sökmeye çalışırken siz yeni bir dil öğreniyorsunuz ve bu dili öğrenme süreciniz ilkokulla da kalmaz bir ömür boyu devam eder. Tabi eğer okula Anadolu nun Batı şehirlerinde başlamışsanız trajedinizin dozu biraz daha artar çünkü başta sevgili öğretmeniniz olmak üzere okuldaki bütün arkadaşlarınız Türkçenizle dalga geçer. Türk olmadığınızın bilincine varmanıza rağmen okula her sabah ne mutlu Türküm diye ile başlarsınız oysa belki de bu ülkede Türk olmadığınız için mutlu değilsiniz.
İdeolojik gruplar ve/veya cemaatler en çok sizi elde etmek için mücadele verirler çünkü ortalarda yaşayamayacağınızı, uçların insanı olduğunuzu sizden önceki ağabeylerinizden bilirler. Tunceli den Özgür arkadaş okuldaki Marksistlerin lideridir, Malatyadan ülkücü Selhattin Reis okulun en büyük fakültesinin sorumlusudur, Diyarbakır dan nur yüzlü şakirt Ahmet akşam yurdun mescidinde Bediuzzaman Said-i kürdi'nin Risaley-i Nurunu arkadaşlarına büyük bir huşu ile açıklar, Mardin den Hizbullahçı Hasan kardeş akşam namazını kıldırtır, Batmandan Kürtçü heval Mesut da yukarıdaki arkadaşları gibi Kürt tür. Kavgalarda en öndedirler ilk onların başı yarılır.
Sanırsınız ki Batı metropollerinde eğer çocuk ve Muşlu değilseniz ayakkabı boyacılığı yapamazsınız. 81 ilin mahalle pazarlarının yegane hakimi onlardır. Mevsimlik işçi denince akla ilk onlar gelir, üstüne üstlük cüzamlılarmış gibi birkaç defa şehire girmeleri engellenmek istenmiştir ama mücadeleyi açlık kazanmıştır, yüz kilometrelerce uzaklıktaki fındık bahçelerine bu sefer de ırgat olmayı başarabilmişlerdir. Batı Anadolu daki herhangi bir Cafedeki olağan kimlik kontrolünde doğum yerinizden dolayı hakarete uğrayabilirsiniz. Internet'te Edebiyat sitesinin Chat sayfasında tanıştığınız insanlar nereli olduğunuzu sorduğunda Diyarbakır dediğiniz zaman karşı taraftaki hümanist duygularla dolmuş zat size problem değil önemli olan insanlık diyebiliyor. Kimse size ev vermek istemez. İş yerinde herkes Türk olduğu halde kimse orası Türklerin merkezi oldu demez ama işe ikinci bir Kürt alındığında orası Kürtlerin merkezi olmuştur. Hele bir de işe sonradan alınan personelle Kürtçe bir iki kelime konuştunuz mu bölücü olduğunuz resmiyet kazanır.
Ülkedeki resmi veya resmiyet kazanmış gözlerde var olup olmadığınız ayrı bir problem. Aslında varsınız fakat yoksunuz ne bu şimdi ya neyse varlığınız ve yokluğunuz eşzamanlıdır deyip geçelim bu bizi aşan vahim meseleden.
Hem Kürt hem kadın veya hem Kürt hem Alevi iseniz doğarken yanmışsınız demektir. İzmir genel evindeki Banu aslında doğudan başlık parası karşılığı, kendime eş olarak alacağım yalanıyla bir pezevenk tarafından ailesinden kandırılarak alınmış Delal adındaki cehaletin ve yoksulluğun kurbanı zavallı bir kızdır. Dini bütün insanlar oldukları için şehirlerinde genel ev kurdurtmazlar ama şehirlerindeki randevu evlerinin sayısı binlercedir ve o evlerdeki hayat kadınlarının daha doğrusu hayat çocuklarının yaş ortalaması çocuk fuhuşu ile ünlü uzak doğu ülkelerinin ortalamasından da düşük olabiliyor. Anneleri, çocuklarını hala cendermelerle korkutmaya devam etmektedir. Hani zaman zaman cendermeler de onları korkutmamış değil. Ebeveynleri ile televizyon izlemeleri tam bir işkencedir çünkü okuma yazma bilmedikleri gibi pek çoğu Türkçe de bilmez buna rağmen Amerikalarda mastır yapmış ağa dizilerinin müdavimleridirler. Sabır taşı değilseniz birlikte televizyon izlemezsiniz çünkü ikide bir 'go çi? ' yani ne dedi gibi sorulara maruz kalırsınız.
Nedeni pek bilinmese de yanıktır sesleri, kaset çıkartıp kaşlarının ortasını bir güzel aldıktan sonra televizyon programlarında, halk konserlerinde Pop stardaki Elena gibi, kimse bayrak çıkartmayı gerek duymazken onlar bunu bir ihtiyaç sayarlar, izleyenlere kendilerince mesaj vermek için. Dahası 25 inde tanıştıkları Metroların 30 unda sexualleri olduklarını iddia ederler.
Kısacası, eğer bu ülkede Kürt olarak dünyaya gelmişseniz hayata 2-0 yenik başlamışsınız demektir. Bütün şartlar aleyhinize, hakem güçlü olandan yana sizin de kazanma iddianız yoktur zaten, maçın bitmesini dört gözle beklersiniz.
__________________________________ * Bu yazi 2004 yilinda sitemizde yayinlandiktan sonra Radikal Gazetesi'nin pazar eki Radikal Iki'de de yayinlanmis ve o sayinin en cok tartisilan ve yorum yazilan yazisi olmustur.
ben bütün hayvanları severim....hele de o hayvan bi kediyse....7 yaşımdan beri onları izliyorum...her hareketlerini cıkardıklatı her sesi ezberledim....en cok 1 yaşındaki kedileri izlemek zevk veriyor bana...hele herşeye meraklı bakan kocaman kocaman gözleri....sadece insanlar değil hayvanlar da meraklı bakar....
bir de kelebeklerin ardından koşup yakalamaya calışan kücük kediler yok mu.....yawwwwwwwwwww kedilere bayılıommmmm :))))))))))))))))
onların da şevkate ihtiyacı var dimi...kendi kedimi sever gibi onları da severim...ne kadar pis görünseler de alırım kucağıma....gerci ben bütün sokak kedilerini binanın boş dairelerine yerleştirdim amaaaa aman annemler benim yaptığımı bilmesinler...ayy bi de yavrulamışlar bizim bodruma çokk şirin kedileri var...bayılıom yawww :))))))
toplar vadisi denen bi dizi var işte onun başkahramanı yani baş top :)))
yaww bi de böle tipleri ciddiye alıp örnek alanlar yok muuuuu çok komik :)))
düşünsenize başınızdakiler bişeye siyah diyorsa siz de siyah demek zorundasınız....sırf beyaz dediğiniz için bile faili meçhule gidebilrsiniz ;))
işte türkiye farkı!
Türkiye'de Kürt Olmak*
Ö,ü,o,u sesleriyle başınız hep beladadır. 'Ğ' sesinin Kürtçe deki 'x' ye karşılık geldiğini düşünerek başındaki sıfata inat hiç de yumuşak olmayan bir şekilde gırtlaktan çıkartırsınız. Kendinizi zorlamanıza rağmen bir türlü ne siz 'kağıt' diyebilirsiniz ne de kimse size dedirtebilir. İlkokulda herkes okuma yazma sökmeye çalışırken siz yeni bir dil öğreniyorsunuz ve bu dili öğrenme süreciniz ilkokulla da kalmaz bir ömür boyu devam eder. Tabi eğer okula Anadolu nun Batı şehirlerinde başlamışsanız trajedinizin dozu biraz daha artar çünkü başta sevgili öğretmeniniz olmak üzere okuldaki bütün arkadaşlarınız Türkçenizle dalga geçer. Türk olmadığınızın bilincine varmanıza rağmen okula her sabah ne mutlu Türküm diye ile başlarsınız oysa belki de bu ülkede Türk olmadığınız için mutlu değilsiniz.
İdeolojik gruplar ve/veya cemaatler en çok sizi elde etmek için mücadele verirler çünkü ortalarda yaşayamayacağınızı, uçların insanı olduğunuzu sizden önceki ağabeylerinizden bilirler. Tunceli den Özgür arkadaş okuldaki Marksistlerin lideridir, Malatyadan ülkücü Selhattin Reis okulun en büyük fakültesinin sorumlusudur, Diyarbakır dan nur yüzlü şakirt Ahmet akşam yurdun mescidinde Bediuzzaman Said-i kürdi'nin Risaley-i Nurunu arkadaşlarına büyük bir huşu ile açıklar, Mardin den Hizbullahçı Hasan kardeş akşam namazını kıldırtır, Batmandan Kürtçü heval Mesut da yukarıdaki arkadaşları gibi Kürt tür. Kavgalarda en öndedirler ilk onların başı yarılır.
Sanırsınız ki Batı metropollerinde eğer çocuk ve Muşlu değilseniz ayakkabı boyacılığı yapamazsınız. 81 ilin mahalle pazarlarının yegane hakimi onlardır. Mevsimlik işçi denince akla ilk onlar gelir, üstüne üstlük cüzamlılarmış gibi birkaç defa şehire girmeleri engellenmek istenmiştir ama mücadeleyi açlık kazanmıştır, yüz kilometrelerce uzaklıktaki fındık bahçelerine bu sefer de ırgat olmayı başarabilmişlerdir. Batı Anadolu daki herhangi bir Cafedeki olağan kimlik kontrolünde doğum yerinizden dolayı hakarete uğrayabilirsiniz. Internet'te Edebiyat sitesinin Chat sayfasında tanıştığınız insanlar nereli olduğunuzu sorduğunda Diyarbakır dediğiniz zaman karşı taraftaki hümanist duygularla dolmuş zat size problem değil önemli olan insanlık diyebiliyor. Kimse size ev vermek istemez. İş yerinde herkes Türk olduğu halde kimse orası Türklerin merkezi oldu demez ama işe ikinci bir Kürt alındığında orası Kürtlerin merkezi olmuştur. Hele bir de işe sonradan alınan personelle Kürtçe bir iki kelime konuştunuz mu bölücü olduğunuz resmiyet kazanır.
Ülkedeki resmi veya resmiyet kazanmış gözlerde var olup olmadığınız ayrı bir problem. Aslında varsınız fakat yoksunuz ne bu şimdi ya neyse varlığınız ve yokluğunuz eşzamanlıdır deyip geçelim bu bizi aşan vahim meseleden.
Hem Kürt hem kadın veya hem Kürt hem Alevi iseniz doğarken yanmışsınız demektir. İzmir genel evindeki Banu aslında doğudan başlık parası karşılığı, kendime eş olarak alacağım yalanıyla bir pezevenk tarafından ailesinden kandırılarak alınmış Delal adındaki cehaletin ve yoksulluğun kurbanı zavallı bir kızdır. Dini bütün insanlar oldukları için şehirlerinde genel ev kurdurtmazlar ama şehirlerindeki randevu evlerinin sayısı binlercedir ve o evlerdeki hayat kadınlarının daha doğrusu hayat çocuklarının yaş ortalaması çocuk fuhuşu ile ünlü uzak doğu ülkelerinin ortalamasından da düşük olabiliyor. Anneleri, çocuklarını hala cendermelerle korkutmaya devam etmektedir. Hani zaman zaman cendermeler de onları korkutmamış değil. Ebeveynleri ile televizyon izlemeleri tam bir işkencedir çünkü okuma yazma bilmedikleri gibi pek çoğu Türkçe de bilmez buna rağmen Amerikalarda mastır yapmış ağa dizilerinin müdavimleridirler. Sabır taşı değilseniz birlikte televizyon izlemezsiniz çünkü ikide bir 'go çi? ' yani ne dedi gibi sorulara maruz kalırsınız.
Nedeni pek bilinmese de yanıktır sesleri, kaset çıkartıp kaşlarının ortasını bir güzel aldıktan sonra televizyon programlarında, halk konserlerinde Pop stardaki Elena gibi, kimse bayrak çıkartmayı gerek duymazken onlar bunu bir ihtiyaç sayarlar, izleyenlere kendilerince mesaj vermek için. Dahası 25 inde tanıştıkları Metroların 30 unda sexualleri olduklarını iddia ederler.
Kısacası, eğer bu ülkede Kürt olarak dünyaya gelmişseniz hayata 2-0 yenik başlamışsınız demektir. Bütün şartlar aleyhinize, hakem güçlü olandan yana sizin de kazanma iddianız yoktur zaten, maçın bitmesini dört gözle beklersiniz.
__________________________________
* Bu yazi 2004 yilinda sitemizde yayinlandiktan sonra Radikal Gazetesi'nin pazar eki Radikal Iki'de de yayinlanmis ve o sayinin en cok tartisilan ve yorum yazilan yazisi olmustur.
ne diyim....ilk adım atanlardan biriydi....
...giden kişi tez dönsün diye ardından su dökülür...bu gelenek nerden gelme bilmiyorum araştırmak gerek ama ben kimsenin ardından su dökmem......
giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir....cok alakasız oldu sanırsam :))
Biz üç kişiydik.. üç intihar çiçeği..
Bedirhan, Nazlıcan,
Ve ben: Suphi! ...
ben bütün hayvanları severim....hele de o hayvan bi kediyse....7 yaşımdan beri onları izliyorum...her hareketlerini cıkardıklatı her sesi ezberledim....en cok 1 yaşındaki kedileri izlemek zevk veriyor bana...hele herşeye meraklı bakan kocaman kocaman gözleri....sadece insanlar değil hayvanlar da meraklı bakar....
bir de kelebeklerin ardından koşup yakalamaya calışan kücük kediler yok mu.....yawwwwwwwwwww kedilere bayılıommmmm :))))))))))))))))
anlaşılan gizemli gecelerin yargıcının kafası bu yeşil gözler meselesine fena takılmış.... :)))
yaa insanın aklı takılmaz mııı
bana çok gizemli geliyor girdap gibi dalasım gelir yeşil gözlere....aa bi de ela gözlerde yeşil hareleri bulmaya calışmak ayrı zevk.....
onların da şevkate ihtiyacı var dimi...kendi kedimi sever gibi onları da severim...ne kadar pis görünseler de alırım kucağıma....gerci ben bütün sokak kedilerini binanın boş dairelerine yerleştirdim amaaaa aman annemler benim yaptığımı bilmesinler...ayy bi de yavrulamışlar bizim bodruma çokk şirin kedileri var...bayılıom yawww :))))))
wala ne diyimmmm 1.90 boyunda yeşil gözlü bi kumral olsaydı off afete bak derdim kanımca :))))