şaka bi yana cok hüzünlendirir öyküsü AX TAMARA! dedirtir....
İŞTE ÖYKÜSÜ............................
Çok eski zamanlarda badem ağaçlarıyla doluydu Van Akdamar Adası... Keşişler kendi hallerinde yaşar, adaya kimsenin çıkmasına izin vermezlerdi. Bu adada güzelliği dillere destan ‘Tamara’ adında bir genç kız yaşardı…omzuna dökülen sarı örükleriyle... Ve adayı çok merak eden bir delikanlı bürgün adaya yüzdü ve karaya çıkmış, o sırada badem toplayan Tamara’yı görüp, aşık oldu
Genç dolunaylı gecelerde, sırtını Artos dağlarına döner, büyük bir sabırsızlıkla zamanın geçmesini beklerdi. Sonra da, gece yarısı olduğunda uzun ince bedenini, büyük bir sevinçle gölün sularına sessizce bırakır, Tamara’nın elinde tuttuğu fenerin ışığına doğru yüzmeye başlardı.
Işık neredeyse Tamara da orda demekti.
Bu mumun ışığı, o adaya varıncaya kadar, havada bazen kavisler çizer, ve adaya yüzen kızıl saçlı, kızıl sakallı delikanlının, yüzeceği mesafeyi
Olayı öğrenen Başkeşişin kızı bunu babasına söyledi
Ve bir gece... Çıkan fırtına gölde dalgaların boyunu yükseltti Tamara gölü böle tehlikeli görünce feneri yakmadı Bunu fırsat bilen Başkeşiş bir fener yakıp kıyıya çıktı. Karadaki genç aşık ışığı görünce dalgalara aldırmayıp suya attı kendini... Delikanlı fenerin ışığına doğru kulaç atarken, Başkeşişte feneri adanın etrafında dolaştırp durdu. Genç aşığın gücü kalmayınca dalgalarla baş edemedi ve sulara gömülürken
Ah, Tamaraaa! ..” diye haykırdı…….
Ah, Tamaraaa! .. Tamara, taş duvarları döven çığlıkla irkildi. Titreyen ayakları rutubetli, kayalardan aşağıya koşarken, başkeşiş, başını pelerinin içinde boşuna saklayarak yukarıya çıkıyordu.İşlediği günah, üzerinden asırlar geçmiş gibi gelen yıllarda işlediği günahlara karıştı, içindeki kiniyle kıyasıya bir savaşa girişti... Tamara, deli gibiydi.Fırtınanın güçlü çığlığına karışan çığlığı ıslak kayaların üstünde bir o yana bir bu yana defalarca seyirtti.Defalarca titreyen bacakları kaydı, düştü. Tamara, karanlık dalgaların derinliklerinden gelen aydınlık bir tünel gördü. Tamara, karanlık suların derinliğindeki aydınlığa atladı...
abraham lincoln gelio aklıma
annem ve benim bariz özelliğimiz malesef...
NAZIM USTA nın şiiri...........ama okuyuşu bana cok komik geliyo.... :))
güzel günler göreceğiz çocuklar.....güneşli günler göreceğiz....motorları maviliklere süreceğiz......
alemin yeni delikanlısı :)))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
felaket yaaaaaaaa felaket gibi.....
ben de yakalanmıştım :))))))))))
ingilizcede keman anlamında
çokk seviom yaaaaa onuu....daha önce grup yorumda söliyodu......
yitip giden şarkısına bayılıomm....
çok güzel sesi güzel yorumu vardır...
istanbul 1 bölge bağımsız millet vekili adayı....
sloganı 'MECLİSE UFUK GEREK! ''
zaten bi onu bi de baskın oranı seviom....
yiğit.... :))
aaaaaaa nickimi gördüm sankiiiiiiiiiiiiii :))))))))))))
şaka bi yana cok hüzünlendirir öyküsü AX TAMARA! dedirtir....
İŞTE ÖYKÜSÜ............................
Çok eski zamanlarda badem ağaçlarıyla doluydu Van Akdamar Adası... Keşişler kendi hallerinde yaşar, adaya kimsenin çıkmasına izin vermezlerdi. Bu adada güzelliği dillere destan ‘Tamara’ adında bir genç kız yaşardı…omzuna dökülen sarı örükleriyle... Ve adayı çok merak eden bir delikanlı bürgün adaya yüzdü ve karaya çıkmış, o sırada badem toplayan Tamara’yı görüp, aşık oldu
Genç dolunaylı gecelerde, sırtını Artos dağlarına döner, büyük bir sabırsızlıkla zamanın geçmesini beklerdi. Sonra da, gece yarısı olduğunda uzun ince bedenini, büyük bir sevinçle gölün sularına sessizce bırakır, Tamara’nın elinde tuttuğu fenerin ışığına doğru yüzmeye başlardı.
Işık neredeyse Tamara da orda demekti.
Bu mumun ışığı, o adaya varıncaya kadar, havada bazen kavisler çizer, ve adaya yüzen kızıl saçlı, kızıl sakallı delikanlının, yüzeceği mesafeyi
Olayı öğrenen Başkeşişin kızı bunu babasına söyledi
Ve bir gece... Çıkan fırtına gölde dalgaların boyunu yükseltti Tamara gölü böle tehlikeli görünce feneri yakmadı Bunu fırsat bilen Başkeşiş bir fener yakıp kıyıya çıktı. Karadaki genç aşık ışığı görünce dalgalara aldırmayıp suya attı kendini... Delikanlı fenerin ışığına doğru kulaç atarken, Başkeşişte feneri adanın etrafında dolaştırp durdu. Genç aşığın gücü kalmayınca dalgalarla baş edemedi ve sulara gömülürken
Ah, Tamaraaa! ..” diye haykırdı…….
Ah, Tamaraaa! ..
Tamara, taş duvarları döven çığlıkla irkildi.
Titreyen ayakları rutubetli, kayalardan aşağıya koşarken, başkeşiş, başını pelerinin içinde boşuna saklayarak yukarıya çıkıyordu.İşlediği günah, üzerinden asırlar geçmiş gibi gelen yıllarda işlediği günahlara karıştı, içindeki kiniyle kıyasıya bir savaşa girişti...
Tamara, deli gibiydi.Fırtınanın güçlü çığlığına karışan çığlığı ıslak kayaların üstünde bir o yana bir bu yana defalarca seyirtti.Defalarca titreyen bacakları kaydı, düştü.
Tamara, karanlık dalgaların derinliklerinden gelen aydınlık bir tünel gördü.
Tamara, karanlık suların derinliğindeki aydınlığa atladı...