Çiçekli yaylaların şırıl şırıl suları Misafirperver insan candandır duyguları Çoruh’un kenarında dağların eteğinde Mor dağların ardında ovalar göbeğinde Benim köyüm burası inanılmaz coğrafya Hayata hayat katar Kafdağı ardı rüya
Her mevsim farklıdır hele bir bahara bak İç tatlı sularından kendin doğaya bırak Bin bir çeşit nebatat tabiatı süslerken Güneş eliyle okşar sabahleyin en erken Benim köyüm burası dereler ninni söyler Kuşlar tempo tutarken kalp başkasını neyler
Uzaklardan geliyor mor koyunların sesi Minareden yükselir uhrevi Hak nefesi El ele vermiş canlar tarlalarında işte Gece gündüz demeden bir hayalde ve düşte Benim köyüm burası yiğit insanlar yurdu Ormanlarında yaşar neşeyle kuşu kurdu
Bir zamanlar burada babam hayvan güderdi Soğan ekmek yiyerek Rabbine şükrederdi Şimdi göç etmiş evler geride buruk hicran O hasretin izleri özleme uzar zaman Benim köyüm burası Dedem Korkut diyarı Şühedalar vatanı atalar yadigârı
Şimdi biz uzaklarda yine bizim köyümüz Mezarında yatmakta her türlü büyüğümüz Ne olursak olalım biz onu unutmayız Müzelidir köyümüz onu ele atmayız Benim köyüm burası ben onun ozanıyım O sevdayla yaşarım aşkını yazanıyım
03.01.2017
Tarık TORUN MEB/YEĞİTEK Türk Dili ve Edebiyatı & Coğrafya
Bayburt’un Bayraktar köyünde (Baksı) doğdu (1965) . İlköğrenimini köyünde bitirdi. Ailesi ile birlikte Çorum’a göç etti (1975) . Ortaöğrenimini Çorum’da tamamladı. Çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerinde okumasına rağmen önce Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Coğrafya Öğretmenliği bölümünü bitirdi (1988) 1989 yılından itibaren birçok lisede coğrafya öğretmenliği yaptı. Bu arada Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Eğitimi Yüksek Lisans (Master) programını bitirdi. Ayrıca Anadolu Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü de bitirdi. Halen İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi son Sınıf öğrencisidir. MEB, ÖYGM, EARGED ve YEĞİTEK’de uzman coğrafyacı olarak çalıştı. İLESAM, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği, TYB ve Bayburt Uluslararası Sanatçılar Derneği üyesi olup, çeşitli sosyal ve kültürel çalışmalara katılmaktadır. Şiir, deneme, makale, roman, hikâye, araştırma-inceleme alanındaki çalışmaları devam etmektedir. Çeşitli kuruluşlardan aldığı onlarca ödülü bulunmaktadır.
Labirent vadilerden sarhoş sarhoş geliyor. Ayrılmış kaynağından, kuzu gibi meliyor. Sabır gözyaşlarıyla mor dağları deliyor. Zamanın eleğiyle kara taşı eliyor. Çoruh’un çağıltısı, kuzu gibi meliyor.
Granit kayalara, bir balyoz çakışıyla, Bir yılan kavisiyle yayılır akışıyla, Kabaran dalgaları, canavar bakışıyla, Dağları oya gibi işliyor nakışıyla, Çoruh’un çağıltısı, yayılır akışıyla.
Suyunda yüzen gibi gurbet ele akıyor. Sel olan hasretiyle, yürekleri yakıyor. Uzaklaşmış yurdundan, mahzun mahzun bakıyor. Bayburt’un özlemini gözyaşıyla yıkıyor. Çoruh’un çağıltısı, gurbet ele akıyor.
Bir yıldırım ritmiyle, giderken pusulasız, Çoruh’un çağıltısı, çağlıyor fasılasız. İstikamet Batum’a duraksız ve molasız, Terk ediyor yurdunu kalacaktır sılasız, Çoruh’un çağıltısı, çağlıyor fasılasız.
27.07.2009 AŞKOĞRAFYA/Tarık TORUN
“KALPLERİN GÜNEŞİ”
..........................SEVGİ DOLU YÜREKLERDEN..............
Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz bölümünde bulunan Bayburt merkeze bağlı 45 km. mesafedeki bir köydür. Çoruh vadisine bakan bir yamaçta kurulu olup Doğu Karadeniz dağlarının güneye bakan kısmındadır. Altmışlı yıllara kadar Erzurum’un İspir ilçesine bağlıydı. İçişleri Bakanlığının yaptığı düzenlemeyle Bayburt’a bağlanmıştır. Doğuda Bayburt – Erzurum – Rize sınırında bulunur.
Köyün coğrafi yapısı: Yer şekilleri dağınık olup küçük ova, plato ve dağlardan oluşmaktadır. İklimi, Karadeniz iklimiyle kara iklimi arasındadır. Su kaynakları bakımından zengin olup köyün kuzeyinden Çoruh, doğusundan Çoruh’a katılan çay denilen (Değirmen Deresi) küçük akarsu akmaktadır. Ayrıca köyün su ihtiyacını karşılayan “Dört göz” denilen su kaynağı da önemlidir. Yine doğal kaynak suyu ayarında olan sular köyün güneyinde bulunan meşelik alanda mevcuttur. Bitki örtüsü çalılık, fundalık, meşelik ve doğal otlardan oluşmuştur. Köyün üst kesimleri yayla özelliği gösterir. Özellikle bahar ayalarında köyün doğal manzarasına doyum olmaz.
Köyün ekonomisi: Tarım, hayvancık ve bahçeciliğe dayalı olup son yıllarda bu sektörler sürekli gerilemiştir. Gençler dışarı gidip çalışarak geçimlerini sağlamaktadır. Hayvancılık sürekli gerilemiş önceden iki binin üzerinde iken bugün çok azalmıştır. Arazi ise önceden ekilirken şimdi çok az ekilmektedir. Bugün hayvanlara yem alanı olarak kullanılmaktadır. Tahıl dışında hemen hemen her şey şehirden temin edilmektedir. Köyde üretilen hiç bir şey dışarıya satılmıyor. Köyün gençleri büyük şehirlere ve yurt dışına çalışmaya gitmektedirler.
Köyün ulaşımı: Her gün Bayburt’a minibüs gitmektedir. Yine özel otomobiller de mevcuttur. İspir –Bayburt karayolu köyün kuzeyinden geçer. Elektrik ve telefon mevcut olup köyün dışarıyla bağlantısı vardır.
Köyün nüfusu ve yerleşimi: Sürekli göç veren bir köydür. Özellikle Çorum, Ankara, Eskişehir, Bursa, İstanbul, Samsun, Rize, Erzurum başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yerlerine göç vermiştir. Bugün Çorum ve Ankara yaşayan bu köylü sayısı mevcut köyden daha fazladır. Bu insanların köyleriyle bağlantıları sürmektedir. Köyde yaklaşık 80 hane bulunmakta olup nüfusu 300–400 arası değişmektedir. Taş ve ahşap malzemenin kullanıldığı konutların yanında bu gün modern evler bulunmaktadır.
Köyün tarihi: Köyün çok eskiye dayanan bir tarihi vardır. Köyün eski isminden anlaşılacağı üzere Baksı, Kırgız Türkçesinde Şaman anlamına gelir. Bu tezi destekleyen köyün Ay Yokuş denilen kesiminde bulunan ahlât ağacının adak ağacı olarak kullanılması ve çeşitli gelenek ve göreneklerin eski Türk geleneklerinin özelliklerine benzerlik göstermesidir. Bir rivayete göre de köyün su kaynaklarının bol olmasından dolayı köyün ilk kurucuları tarafından “bak su” denilmiş sonradan bu kelime Baksı’ya dönüşmüştür.
Köyün yeni ve güzel bir camisi mevcuttur. Köyün okulunda I.kademe eğitimi yapılmaktadır. II. kademe için il merkezine öğrenciler gitmektedir. Köyde sağlık ocağı ve kanalizasyon mevcuttur.
Müzeli Köy: Köyün kapılarını Türkiye ve dünyaya açan “Baksı Müzesi” olmuştur. Değerli bilim adamı ressam Prof. Dr. Hüsamettin KOÇAN’ın öncülüğü ve özverileriyle hayata geçirilmiştir. İleriye yönelik köye kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan büyük katkı sağlayacağına inandığımız bu müzeden biraz bahsedelim.
Müze, köye 1.km uzaklıkta Çoruh vadisine bakan muhteşem manzaralı bir tepede kurulmuştur. Müze klasik müze anlayışından çok işlevleri olacak biçimde tasarlanmıştır. Köyün göç sorununa bir nebzede olsa derman olacak biçimdedir. Ayrıca yöresel etnoğrafik unsurların kuşaklara aktarımını da sağlayacaktır. Müze bu anlayışla yapılmıştır. Müze mimarisiyle de yöresellikle birlikte doğal ortama uyumlu biçimde yapılmıştır. Yörenin sert kış iklim şartlarına uyumlu planlanmıştır. Bu yönüyle müze mimari açıdan özgünlük göstermektedir.
Müze işlevleri açısından önemli bir konuma sahiptir. Çeşitli bölümlerden oluşmaktadır. Bu bölümler kısaca şunlardır.
1.Sürekli sergileme bölümü: çeşitli ürünlerin sürekli sergilendiği alan, 2.Dönemsel sergi mekânları: çağdaş dünya ve günümüz çalışmalarının zaman zaman sergilendiği alandır. 3.Toplantı Salonu. Çeşitli programların yapılacağı salondur. Konferans, seminer v.s. 4.Kütüphane ve yönetim: Çeşitli kültürel yayınların bulunduğu ve yönetim alanıdır. 5.Konuk evler: konukların ağırlanacağı, mekânlardan oluşmaktadır. 6.Etnoğrafik müze: Çeşitli etnoğrafik ürünlerin sergilendiği önemli bir alandır
Kısaca ana birimleri bu şekilde olan müze değerli bilim adamı ressam Prof. Dr. Hüsamettin koçan beyefendinin köyüne bir vefa borcu ve kalıcı iz bırakacak eşsiz eserdir. Hocamızı takdir ve tebrik ederiz. Bir gün yolunuz buraya düşerse; Muhteşem Çoruh vadisi ve doğal manzaralı bu müzeyi mutlaka ziyaret etmenizi öneririz.
Bayburt il merkezine bağlı olan Bayraktar köyü (Baksı) Türkiye'de bir ilke örnek olmuştur.Bu örnek köye kurulan müzedir.Bu projeyi hayata geçiren değerli bilim-sanat adamı Prof. Dr. Hüsamettin KOÇAN'dır.Bu köyde doğmuş olmaktan onur duyuyorum.............
Tarık TORUN Eğitimci-Şair-Yazar
Müzeli Köy
“Saygıdeğer; Bilim adamı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’a ithafen”
Doğu Karadeniz’in engin eteklerinde, Anzer’e bal taşıyan arı peteklerinde, Dumanlı yaylaların sarıçiçeklerinde, Değirmen Deresi’nin al kelebeklerinde, Umudun çiçekleri yaşar bebeklerinde, Bir sevdanın güneşi doğar yüreklerinde, Soğanlıyla Mescit’in engin eteklerinde,
Çoruh’un kenarında, bir köy vardır müzeli, Bayraktar’dır köyümüz çiçeklerle bezeli,
Gecenin gizemiyle ay doğar yokuşuna, Çoruh’un çağıltısı, karışır yaz kışına, Karanlık gecelerde yıldız yağar başına, Mücevherler denk gelmez kaledeki taşına, Kuşburnu çiçekleri, kâküllerle kaşına, Çoruh da balığına Meşe’deki kuşuna, Bulutlar perde perde ay doğar yokuşuna,
Mehtaplı gecelerde, bir köy vardır müzeli, Ayın haleleriyle, sanki dünya güzeli.
Elvan elvan çiçekler “Büyük Armut’un Düzü” Hele bir görmelisin, som altın olur güzü, Kevser sular fışkıran doğal kaynak “Dört Göz”ü, Dedem Korkut masalı burda söyler son sözü, Göklerden rahmet iner, neşe saçar yeryüzü, Bereketin bol eli sarar gece gündüzü Buğdaylar başağında “Büyük Armut’un Düzü”
Dumanlı yaylalarda, bir köy vardır müzeli, Küp kıran sularıyla her tarafı gözeli,
Karakış ortasında özlem tutar dumanı, Dedem zemheri için saklamıştı samanı, Yaban kavaklarından öğrenirsin zamanı, Bir zamanlar babam da sallıyordu tırpanı, Çimenli yaylalarda koyun kuzu çobanı, Hacı Pahar Yalı’nda içerdik buz ayranı, Şimdi hayalimizde özlem tutar dumanı,
Papatya tarlasında bir köy vardır müzeli, Gurbete göz kırpıyor yetmiş-seksen haneli,
Gül kokulu bostanlar değerken ellerine, Reyhanın ıtırları yayılır yellerine, Gelincik tarlaları al beyaz güllerine, Su sesi, kaval sesi türküler dillerine, Alın teri akarken Çoruh’un sellerine, Hasretlik yüklenirken telgraf tellerine, Çiçek yüklü baharlar değerken ellerine,
İspir-Bayburt arası bir köy vardır müzeli, Tarihi geçmişiyle “Baksı” adı Türkeli,
Yağız atlar kişnerken yiğitler toprağında, Çilli horozlar öter sabahın şafağında, Sürü sürü hayvanlar yayılır otlağında, Köyümün renkleri var çıkan gök kuşağında, Gelin yüzlü papatya salınır duvağında, Sevda tüten maniler okunur dudağında, Vatanına can veren yiğitler toprağında,
Doğu Karadeniz’de bir köy vardır müzeli, Çayır çimen içinde üst tarafı meşeli,
Ardıçlı dağlarından sevda siner ormana, Tan atan şafağında nurlar akar mekâna, Baksı’da doğan güneş huzur verir insana, Gül açan tomurcuklar dönüşür gülistana, Mest olur insanoğlu tefekkürlü vicdana, Bu peyzajdan habersiz yazık geçen zamana, Bin bir vefa borçluyuz, Hüsamettin Koçan’a Bulutlu derelerden sevda siner ormana,
Dağların ortasında, bir köy vardır müzeli, Sevdası yüreklerde, gönlümüzün özeli,
BENİM KÖYÜM BURASI
Çiçekli yaylaların şırıl şırıl suları
Misafirperver insan candandır duyguları
Çoruh’un kenarında dağların eteğinde
Mor dağların ardında ovalar göbeğinde
Benim köyüm burası inanılmaz coğrafya
Hayata hayat katar Kafdağı ardı rüya
Her mevsim farklıdır hele bir bahara bak
İç tatlı sularından kendin doğaya bırak
Bin bir çeşit nebatat tabiatı süslerken
Güneş eliyle okşar sabahleyin en erken
Benim köyüm burası dereler ninni söyler
Kuşlar tempo tutarken kalp başkasını neyler
Uzaklardan geliyor mor koyunların sesi
Minareden yükselir uhrevi Hak nefesi
El ele vermiş canlar tarlalarında işte
Gece gündüz demeden bir hayalde ve düşte
Benim köyüm burası yiğit insanlar yurdu
Ormanlarında yaşar neşeyle kuşu kurdu
Bir zamanlar burada babam hayvan güderdi
Soğan ekmek yiyerek Rabbine şükrederdi
Şimdi göç etmiş evler geride buruk hicran
O hasretin izleri özleme uzar zaman
Benim köyüm burası Dedem Korkut diyarı
Şühedalar vatanı atalar yadigârı
Şimdi biz uzaklarda yine bizim köyümüz
Mezarında yatmakta her türlü büyüğümüz
Ne olursak olalım biz onu unutmayız
Müzelidir köyümüz onu ele atmayız
Benim köyüm burası ben onun ozanıyım
O sevdayla yaşarım aşkını yazanıyım
03.01.2017
Tarık TORUN
MEB/YEĞİTEK
Türk Dili ve Edebiyatı & Coğrafya
Tarık TORUN
Bayburt’un Bayraktar köyünde (Baksı) doğdu (1965) . İlköğrenimini köyünde bitirdi. Ailesi ile birlikte Çorum’a göç etti (1975) . Ortaöğrenimini Çorum’da tamamladı. Çeşitli üniversitelerin farklı bölümlerinde okumasına rağmen önce Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Coğrafya Öğretmenliği bölümünü bitirdi (1988)
1989 yılından itibaren birçok lisede coğrafya öğretmenliği yaptı. Bu arada Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Eğitimi Yüksek Lisans (Master) programını bitirdi. Ayrıca Anadolu Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü de bitirdi. Halen İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi son Sınıf öğrencisidir.
MEB, ÖYGM, EARGED ve YEĞİTEK’de uzman coğrafyacı olarak çalıştı. İLESAM, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği, TYB ve Bayburt Uluslararası Sanatçılar Derneği üyesi olup, çeşitli sosyal ve kültürel çalışmalara katılmaktadır. Şiir, deneme, makale, roman, hikâye, araştırma-inceleme alanındaki çalışmaları devam etmektedir. Çeşitli kuruluşlardan aldığı onlarca ödülü bulunmaktadır.
ESERLERİ
ŞİİR
GÜLİSTANIN GÜLLERİ (2006)
ALİZELER (2007)
AŞKIN COĞRAFYASI (2008)
MEBŞURE (2009)
AŞKOĞRAFYA(2010)
AŞKİSTAN (2015)
HİKÂYE
GÜNEŞİ TUT KAÇMASIN (2011)
AŞKIN KALBİ (2016)
DENEME
ALGORİTMİK AFORİZMALAR (2016)
ARAŞTIRMA-İNCELEME
ORTAÖĞRETİM COĞRAFYA PROGRAMININ İNCELENMESİ
ÖBBS 2009 KLAVUZU
COĞRAFYA ÖĞRETMENLERİ ÖZEL ALAN YETERLİKLERİ
Çocukluğumun kıyısında geçtiği muazzam nehire;
ÇORUH'UN ÇAĞILTISI
Mescit’in özlerinden, akarken gözyaşları,
Çoruh’un çağıltısı, uyandırır kuşları,
Kalesinde Bayburt’un öper sarı taşları,
Borçka vadilerinde bir ejderha başları,
Çoruh’un çağıltısı, uyandırır kuşları.
Labirent vadilerden sarhoş sarhoş geliyor.
Ayrılmış kaynağından, kuzu gibi meliyor.
Sabır gözyaşlarıyla mor dağları deliyor.
Zamanın eleğiyle kara taşı eliyor.
Çoruh’un çağıltısı, kuzu gibi meliyor.
Granit kayalara, bir balyoz çakışıyla,
Bir yılan kavisiyle yayılır akışıyla,
Kabaran dalgaları, canavar bakışıyla,
Dağları oya gibi işliyor nakışıyla,
Çoruh’un çağıltısı, yayılır akışıyla.
Çok korkardık çocukken boz bulanık suyundan,
İnleyen nağmeleri, âşıkların huyundan,
Dağlara masal söyler, Dedem Korkut soyundan,
Artvin’de horon çeker, naraları oyundan,
Çoruh’un çağıltısı, âşıkların huyundan,
Bir küheylan hızıyla, geçerken topraklardan,
Dağlara ferman sesi, duyulur uzaklardan,
Gümüş rengini alır, köyümdeki aklardan,
Ağaçlar selam durur, mendil sallar yapraktan,
Çoruh’un çağıltısı, duyulur uzaklardan.
Suyunda yüzen gibi gurbet ele akıyor.
Sel olan hasretiyle, yürekleri yakıyor.
Uzaklaşmış yurdundan, mahzun mahzun bakıyor.
Bayburt’un özlemini gözyaşıyla yıkıyor.
Çoruh’un çağıltısı, gurbet ele akıyor.
Bir yıldırım ritmiyle, giderken pusulasız,
Çoruh’un çağıltısı, çağlıyor fasılasız.
İstikamet Batum’a duraksız ve molasız,
Terk ediyor yurdunu kalacaktır sılasız,
Çoruh’un çağıltısı, çağlıyor fasılasız.
27.07.2009
AŞKOĞRAFYA/Tarık TORUN
“KALPLERİN GÜNEŞİ”
..........................SEVGİ DOLU YÜREKLERDEN..............
Korzuldan çarbiyet gidiyor yolum,
Çoruhu geçmede yoruldu kolum,
Asma köprülerde titriyor solum,
Azgın akma Çoruh ağlama biraz...............eşahan
Bu şiirin hikayesi:
Çocukluğum Çoruh'un kıyısında geçti.Gurbet bizi ayırsa da hala hafızamda Çoruh'un çağıltısı şiir olup çağlamaktadır..
Bizim köye şiirsel bir bakış,
BİZİM KÖYÜN
Bizim köyün: dağları,
Çiçek açar bağları,
Bizim köyün: yaylası,
Gezer tozar Ayla’sı,
Bizim köyün: evleri,
Yaman olur devleri,
Bizim köyün: ineği,
Uçar gider sineği,
Bizim köyün: köpeği,
Döner duru dibeği,
Bizim köyün: uşağı,
Beline bağlar kuşağı,
Bizim köyün: insanı,
Daim boldur ihsanı,
Bizim köyün: camisi,
Allah onun hamisi,
Bizim köyün: atları,
Sanki var kanatları,
Bizim köyün: taşları,
Aç doyurur aşları,
Bizim köyün: başları,
Uzun kara kışları,
Bizim köyün: güzeli,
Mor menekşe bezeli,
Bizim köyün: gazeli,
Billur akan gözeli,
Bizim köyün: ovası,
Gariplerin yuvası,
Bizim köyün: ağacı,
Herkes kardeş ve bacı,
Bizim köyün: yolları,
Neşelidir kulları
29.06.1997
AŞKOĞRAFYA/Tarık TORUN
'GÜLİSTAN'IN GÜLLERİ'
BAYRAKTAR KÖYÜ (BAKSI)
Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz bölümünde bulunan Bayburt merkeze bağlı 45 km. mesafedeki bir köydür. Çoruh vadisine bakan bir yamaçta kurulu olup Doğu Karadeniz dağlarının güneye bakan kısmındadır. Altmışlı yıllara kadar Erzurum’un İspir ilçesine bağlıydı. İçişleri Bakanlığının yaptığı düzenlemeyle Bayburt’a bağlanmıştır. Doğuda Bayburt – Erzurum – Rize sınırında bulunur.
Köyün coğrafi yapısı: Yer şekilleri dağınık olup küçük ova, plato ve dağlardan oluşmaktadır. İklimi, Karadeniz iklimiyle kara iklimi arasındadır. Su kaynakları bakımından zengin olup köyün kuzeyinden Çoruh, doğusundan Çoruh’a katılan çay denilen (Değirmen Deresi) küçük akarsu akmaktadır. Ayrıca köyün su ihtiyacını karşılayan “Dört göz” denilen su kaynağı da önemlidir. Yine doğal kaynak suyu ayarında olan sular köyün güneyinde bulunan meşelik alanda mevcuttur. Bitki örtüsü çalılık, fundalık, meşelik ve doğal otlardan oluşmuştur. Köyün üst kesimleri yayla özelliği gösterir. Özellikle bahar ayalarında köyün doğal manzarasına doyum olmaz.
Köyün ekonomisi: Tarım, hayvancık ve bahçeciliğe dayalı olup son yıllarda bu sektörler sürekli gerilemiştir. Gençler dışarı gidip çalışarak geçimlerini sağlamaktadır. Hayvancılık sürekli gerilemiş önceden iki binin üzerinde iken bugün çok azalmıştır. Arazi ise önceden ekilirken şimdi çok az ekilmektedir. Bugün hayvanlara yem alanı olarak kullanılmaktadır. Tahıl dışında hemen hemen her şey şehirden temin edilmektedir. Köyde üretilen hiç bir şey dışarıya satılmıyor. Köyün gençleri büyük şehirlere ve yurt dışına çalışmaya gitmektedirler.
Köyün ulaşımı: Her gün Bayburt’a minibüs gitmektedir. Yine özel otomobiller de mevcuttur. İspir –Bayburt karayolu köyün kuzeyinden geçer. Elektrik ve telefon mevcut olup köyün dışarıyla bağlantısı vardır.
Köyün nüfusu ve yerleşimi: Sürekli göç veren bir köydür. Özellikle Çorum, Ankara, Eskişehir, Bursa, İstanbul, Samsun, Rize, Erzurum başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli yerlerine göç vermiştir. Bugün Çorum ve Ankara yaşayan bu köylü sayısı mevcut köyden daha fazladır. Bu insanların köyleriyle bağlantıları sürmektedir. Köyde yaklaşık 80 hane bulunmakta olup nüfusu 300–400 arası değişmektedir. Taş ve ahşap malzemenin kullanıldığı konutların yanında bu gün modern evler bulunmaktadır.
Köyün tarihi: Köyün çok eskiye dayanan bir tarihi vardır. Köyün eski isminden anlaşılacağı üzere Baksı, Kırgız Türkçesinde Şaman anlamına gelir. Bu tezi destekleyen köyün Ay Yokuş denilen kesiminde bulunan ahlât ağacının adak ağacı olarak kullanılması ve çeşitli gelenek ve göreneklerin eski Türk geleneklerinin özelliklerine benzerlik göstermesidir. Bir rivayete göre de köyün su kaynaklarının bol olmasından dolayı köyün ilk kurucuları tarafından “bak su” denilmiş sonradan bu kelime Baksı’ya dönüşmüştür.
Köyün yeni ve güzel bir camisi mevcuttur. Köyün okulunda I.kademe eğitimi yapılmaktadır. II. kademe için il merkezine öğrenciler gitmektedir. Köyde sağlık ocağı ve kanalizasyon mevcuttur.
Müzeli Köy: Köyün kapılarını Türkiye ve dünyaya açan “Baksı Müzesi” olmuştur. Değerli bilim adamı ressam Prof. Dr. Hüsamettin KOÇAN’ın öncülüğü ve özverileriyle hayata geçirilmiştir. İleriye yönelik köye kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan büyük katkı sağlayacağına inandığımız bu müzeden biraz bahsedelim.
Müze, köye 1.km uzaklıkta Çoruh vadisine bakan muhteşem manzaralı bir tepede kurulmuştur. Müze klasik müze anlayışından çok işlevleri olacak biçimde tasarlanmıştır. Köyün göç sorununa bir nebzede olsa derman olacak biçimdedir. Ayrıca yöresel etnoğrafik unsurların kuşaklara aktarımını da sağlayacaktır. Müze bu anlayışla yapılmıştır. Müze mimarisiyle de yöresellikle birlikte doğal ortama uyumlu biçimde yapılmıştır. Yörenin sert kış iklim şartlarına uyumlu planlanmıştır. Bu yönüyle müze mimari açıdan özgünlük göstermektedir.
Müze işlevleri açısından önemli bir konuma sahiptir. Çeşitli bölümlerden oluşmaktadır. Bu bölümler kısaca şunlardır.
1.Sürekli sergileme bölümü: çeşitli ürünlerin sürekli sergilendiği alan,
2.Dönemsel sergi mekânları: çağdaş dünya ve günümüz çalışmalarının zaman zaman sergilendiği alandır.
3.Toplantı Salonu. Çeşitli programların yapılacağı salondur. Konferans, seminer v.s.
4.Kütüphane ve yönetim: Çeşitli kültürel yayınların bulunduğu ve yönetim alanıdır.
5.Konuk evler: konukların ağırlanacağı, mekânlardan oluşmaktadır.
6.Etnoğrafik müze: Çeşitli etnoğrafik ürünlerin sergilendiği önemli bir alandır
Kısaca ana birimleri bu şekilde olan müze değerli bilim adamı ressam Prof. Dr. Hüsamettin koçan beyefendinin köyüne bir vefa borcu ve kalıcı iz bırakacak eşsiz eserdir. Hocamızı takdir ve tebrik ederiz. Bir gün yolunuz buraya düşerse; Muhteşem Çoruh vadisi ve doğal manzaralı bu müzeyi mutlaka ziyaret etmenizi öneririz.
Bayburt il merkezine bağlı olan Bayraktar köyü (Baksı) Türkiye'de bir ilke örnek olmuştur.Bu örnek köye kurulan müzedir.Bu projeyi hayata geçiren değerli bilim-sanat adamı Prof. Dr. Hüsamettin KOÇAN'dır.Bu köyde doğmuş olmaktan onur duyuyorum.............
Tarık TORUN
Eğitimci-Şair-Yazar
Müzeli Köy
“Saygıdeğer; Bilim adamı Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’a ithafen”
Doğu Karadeniz’in engin eteklerinde,
Anzer’e bal taşıyan arı peteklerinde,
Dumanlı yaylaların sarıçiçeklerinde,
Değirmen Deresi’nin al kelebeklerinde,
Umudun çiçekleri yaşar bebeklerinde,
Bir sevdanın güneşi doğar yüreklerinde,
Soğanlıyla Mescit’in engin eteklerinde,
Çoruh’un kenarında, bir köy vardır müzeli,
Bayraktar’dır köyümüz çiçeklerle bezeli,
Gecenin gizemiyle ay doğar yokuşuna,
Çoruh’un çağıltısı, karışır yaz kışına,
Karanlık gecelerde yıldız yağar başına,
Mücevherler denk gelmez kaledeki taşına,
Kuşburnu çiçekleri, kâküllerle kaşına,
Çoruh da balığına Meşe’deki kuşuna,
Bulutlar perde perde ay doğar yokuşuna,
Mehtaplı gecelerde, bir köy vardır müzeli,
Ayın haleleriyle, sanki dünya güzeli.
Elvan elvan çiçekler “Büyük Armut’un Düzü”
Hele bir görmelisin, som altın olur güzü,
Kevser sular fışkıran doğal kaynak “Dört Göz”ü,
Dedem Korkut masalı burda söyler son sözü,
Göklerden rahmet iner, neşe saçar yeryüzü,
Bereketin bol eli sarar gece gündüzü
Buğdaylar başağında “Büyük Armut’un Düzü”
Dumanlı yaylalarda, bir köy vardır müzeli,
Küp kıran sularıyla her tarafı gözeli,
Karakış ortasında özlem tutar dumanı,
Dedem zemheri için saklamıştı samanı,
Yaban kavaklarından öğrenirsin zamanı,
Bir zamanlar babam da sallıyordu tırpanı,
Çimenli yaylalarda koyun kuzu çobanı,
Hacı Pahar Yalı’nda içerdik buz ayranı,
Şimdi hayalimizde özlem tutar dumanı,
Papatya tarlasında bir köy vardır müzeli,
Gurbete göz kırpıyor yetmiş-seksen haneli,
Gül kokulu bostanlar değerken ellerine,
Reyhanın ıtırları yayılır yellerine,
Gelincik tarlaları al beyaz güllerine,
Su sesi, kaval sesi türküler dillerine,
Alın teri akarken Çoruh’un sellerine,
Hasretlik yüklenirken telgraf tellerine,
Çiçek yüklü baharlar değerken ellerine,
İspir-Bayburt arası bir köy vardır müzeli,
Tarihi geçmişiyle “Baksı” adı Türkeli,
Yağız atlar kişnerken yiğitler toprağında,
Çilli horozlar öter sabahın şafağında,
Sürü sürü hayvanlar yayılır otlağında,
Köyümün renkleri var çıkan gök kuşağında,
Gelin yüzlü papatya salınır duvağında,
Sevda tüten maniler okunur dudağında,
Vatanına can veren yiğitler toprağında,
Doğu Karadeniz’de bir köy vardır müzeli,
Çayır çimen içinde üst tarafı meşeli,
Ardıçlı dağlarından sevda siner ormana,
Tan atan şafağında nurlar akar mekâna,
Baksı’da doğan güneş huzur verir insana,
Gül açan tomurcuklar dönüşür gülistana,
Mest olur insanoğlu tefekkürlü vicdana,
Bu peyzajdan habersiz yazık geçen zamana,
Bin bir vefa borçluyuz, Hüsamettin Koçan’a
Bulutlu derelerden sevda siner ormana,
Dağların ortasında, bir köy vardır müzeli,
Sevdası yüreklerde, gönlümüzün özeli,
14.08.2009
Tarık Torun
Fransızca isim olup; kır köşkü anlamına gelir.