İnsanlar şimdiyi bilmeden eski hakkında da sadece okudukları ve duydukları kadarıyla o yer hakkında yorum yapıyorsa bunun adı 'safsata'dır.
Tunceli'nin insanı kin güden bir halk değildir... Görmeden konuşanlar, ancak yok olmaya mahkûm fikirlerinde gümülürler...
Sevecen ve son derece barıştan yana bir halka sahiptir...
Eğer Tunceli'ye gittiyseniz, gözlerinde bir yabancıyı gördükleri için 'kin' ile bakan insanlar varsa çevrenizde o insanlar dışarıdan getirilmiş 'yetiştirilme PKK'lılardır...
Hatta çoğu Türkiye sınırından sonradan geçirilmiş teröristlerdir...
Ümmet anlayışından millet anlayışına geçişte çok önemli rol oynayan bu inkılâbın anlaşılması işin elbette 100 yıl gibi bir zaman geçmesi gerektiği su götürmez bir gerçektir…
Millet anlayışının şekil kazanması önemliydi; çünkü Müslümanların politik kimlikleri ve milliyet duyguları esas itibarıyla Müslüman ümmete mensup olmakla biçimlendirilmişti…
Harf İnkılâbının yapılması öyle bir olaydı ki, Cumhuriyet dönemiyle ortaya çıkan bir olgu değildi…
Osmanlının son dönemlerinde uzun yıllar tartışılmıştı…
Başta dinî kaygılar olmak üzere çeşitli sebepler ve güçlü bir irade eksikliği yüzünden gerçekleştirilmesi hayal gibiydi…
Bu devrimin yapılması bile, Cumhuriyet açısından başlı başına büyük bir anlam taşıyordu. Sonuçlarıyla Türk devriminin kazanımlarının ortaya çıkmasına sağlayacağı katkı ise, onu diğer inkılâplardan farklı kılmaktaydı.
-Bir insan gençken 'gurursuz, onursuz' ise gene öyle kalır.
-Bir insanın yaşına bakarak 'mantıklı' düşünmesini beklemeyin.
-Zafer başkaldıranların değil, akıllı hareket politikası izleyenlerindir.
-Zalim bir insandan kendisi dâhil herhangi bir insana acımasını beklemeyin, kendine acıması olsa düşünmeye çalışırdı zaten...
*Devam edecek......
İnanmak lazım önce...
Evet, o hâle geldi artık...
Cümlenin tam mânâsıyla 'Aydın düşünmek' 'zaruret' olarak gâyet güzel çarpıtılarak gösterildi...
Dikkat ederseniz, ırkçılığı yapan yegane insanlar, her zaman 'başkaldırış, ihanet' gibi öğeleri içinde bulunduranlardır...
İnsanlar şimdiyi bilmeden eski hakkında da sadece okudukları ve duydukları kadarıyla o yer hakkında yorum yapıyorsa bunun adı 'safsata'dır.
Tunceli'nin insanı kin güden bir halk değildir... Görmeden konuşanlar, ancak yok olmaya mahkûm fikirlerinde gümülürler...
Sevecen ve son derece barıştan yana bir halka sahiptir...
Eğer Tunceli'ye gittiyseniz, gözlerinde bir yabancıyı gördükleri için 'kin' ile bakan insanlar varsa çevrenizde o insanlar dışarıdan getirilmiş 'yetiştirilme PKK'lılardır...
Hatta çoğu Türkiye sınırından sonradan geçirilmiş teröristlerdir...
Buna emin olabilirsiniz...
Öncelikle kin duygusuyla kavrulmuş olandır...
Fevrî davranışlar içermez... İçten pazarlıklı ve yavaş hareket eder...
Tek sevdiği davranış biçimi 'öç almak'tır.
Öç almak da 'soğuk yenen bir yemek'tir...
Harf İnkılâbının faydaları fasulyeden faydalara, çamur atmalara pabuç bırakacak cinsten değildir…
Ümmet anlayışından millet anlayışına geçişte çok önemli rol oynayan bu inkılâbın anlaşılması işin elbette 100 yıl gibi bir zaman geçmesi gerektiği su götürmez bir gerçektir…
Millet anlayışının şekil kazanması önemliydi; çünkü Müslümanların politik kimlikleri ve milliyet duyguları esas itibarıyla Müslüman ümmete mensup olmakla biçimlendirilmişti…
Harf İnkılâbının yapılması öyle bir olaydı ki, Cumhuriyet dönemiyle ortaya çıkan bir olgu değildi…
Osmanlının son dönemlerinde uzun yıllar tartışılmıştı…
Başta dinî kaygılar olmak üzere çeşitli sebepler ve güçlü bir irade eksikliği yüzünden gerçekleştirilmesi hayal gibiydi…
Bu devrimin yapılması bile, Cumhuriyet açısından başlı başına büyük bir anlam taşıyordu. Sonuçlarıyla Türk devriminin kazanımlarının ortaya çıkmasına sağlayacağı katkı ise, onu diğer inkılâplardan farklı kılmaktaydı.
Erzincan'da yaşayan halkın kayda değer bir kısmı Tuncelili'dir...
Erzincan halkının büyük kısmı deprem, işsizlik... vs sebepleriyle memleketlerinden ayrılmışlardır.
Bunun için burada nüfus oranı terör gibi olaylardan dolayı Tunceli'den Erzincan' a gelen göçler ile dengelenmiştir...
....edildiğinde kaale almamak sanırım en kapak cevap olacaktır.
Sansür ancak kelimeleri yontar, insanın fikirlerini değil, devam!