KAHVE Afrika'da; Etiyopya'da,keçilerini otlatmaya giden bir çobanın,keçilerinin her gün daha hareketli,daha canlı ve her geçen gün daha fazla semizlenmelerinin nasıl olduğunu anlayamamakla beraber,bu durumdan bir haylide memnundur.Ama,herkes bunun nasıl olduğunu merak etmektedirler.bir gün keçileri takip ederek yediklerinin,ne olduğunu bulurlar.Yeşil ve salkımlar şeklinde olan bu bitkiyi,kendileri de yemek suretiyle,kahveyi bulmuşlardır.yani,kahve önceden yenilmekteyken,çok sonraları müslümanlar tarafından kavrularak öğütülüp pişirilme şekli bulunmuştur...
Bu eylem,buharlı ütülerle yapıldığı vakit,estetik cerrahinin bittiğinin resmidir diyebilirim...Düşünsenize,babaannem yaşında bir teyze,seri ütücünün birisine gidiyor ve, -Evlat,şu benim suratıma bi ütü çek bakalım.derse,ne acayip olur ama?
'Kafdağı'ndan kar bağışlamak.' Meali; hiçbir zaman,gerçekleşmeyecek boş vaadlerde bulunmak.demekmiş...coğrafi olarak nerede olduğu varsayımdan öte gitmeyen masal dağı diyebilsem....
Kadınım; dediğiniz zaman,yüreğinizden çıkan ve ayaklarınızın altından arzın merkezine kadar ulaşabilecek bir enerjiyi,hissedebiliyorsanız eğer, kadınınız size tanrının verdiği en büyük hazinedir.Kıymetini bilin....! ! !
Neden,kadın ve nankörlük de? Erkek ve değerbilirlik değil? şimdi buradan kadınların nankör olduğunu mu? çıkarmamız gerekiyor? yoksa,erkeklerin değerbilir olduklarını mı? kadın ve erkek birbirini nasıl tamamlıyorsa,nankörlük ve değerbilirlikte o ölçüde birbirini tamamlıyor..ne kadınların tamamı nankördür,ne de erkeklerin tamamı değerbilir...o zaman sadet nedir; kedi nankördür,köpek değerbilir....öyle değil mi? .....
Değer kelimesini; şu kocaman dünya üzerinde,tartabilecek kadar teknolojiye sahip,hiç bir Mizan aletinin olduğunu sanmıyorum.olsa olsa,yürek denilen eşsiz kıyas olgusuyla ölçebiliriz diyebilmekteyim ancak.Ve,bu Kıyas olgusuna sahip olan canlı sayısı ise,bir elin parmakları sayısınca çıkabilmekte maalesef.... Değerli user justyche'e saygılarımla....
Bu konuda yazı yazmak istemiyorum.Eğer yazarsam hız sınırlarını aşmak zorunda kalırım ve bu da ehliyetimden olmama sebep olabilir...oynatalım uğurcuuum....! ! ! =0D
KAHVE
Afrika'da; Etiyopya'da,keçilerini otlatmaya giden bir çobanın,keçilerinin her gün daha hareketli,daha canlı ve her geçen gün daha fazla semizlenmelerinin nasıl olduğunu anlayamamakla beraber,bu durumdan bir haylide memnundur.Ama,herkes bunun nasıl olduğunu merak etmektedirler.bir gün keçileri takip ederek yediklerinin,ne olduğunu bulurlar.Yeşil ve salkımlar şeklinde olan bu bitkiyi,kendileri de yemek suretiyle,kahveyi bulmuşlardır.yani,kahve önceden yenilmekteyken,çok sonraları müslümanlar tarafından kavrularak öğütülüp pişirilme şekli bulunmuştur...
Övünmek gibi olsun,ben de bir Adige olduğum için.Bir dönem,böyle bir Kafkas dans grubunda iki sene dans etmiştim....övünüyorum kendimle..
Bu eylem,buharlı ütülerle yapıldığı vakit,estetik cerrahinin bittiğinin resmidir diyebilirim...Düşünsenize,babaannem yaşında bir teyze,seri ütücünün birisine gidiyor ve,
-Evlat,şu benim suratıma bi ütü çek bakalım.derse,ne acayip olur ama?
'Kafdağı'ndan kar bağışlamak.' Meali; hiçbir zaman,gerçekleşmeyecek boş vaadlerde bulunmak.demekmiş...coğrafi olarak nerede olduğu varsayımdan öte gitmeyen masal dağı diyebilsem....
Kadınım; dediğiniz zaman,yüreğinizden çıkan ve ayaklarınızın altından arzın merkezine kadar ulaşabilecek bir enerjiyi,hissedebiliyorsanız eğer, kadınınız size tanrının verdiği en büyük hazinedir.Kıymetini bilin....! ! !
Acziyetin tezahürü diyebilmekteyim sadece...Yazık,yazık çok yazık...
Neden,kadın ve nankörlük de? Erkek ve değerbilirlik değil? şimdi buradan kadınların nankör olduğunu mu? çıkarmamız gerekiyor? yoksa,erkeklerin değerbilir olduklarını mı? kadın ve erkek birbirini nasıl tamamlıyorsa,nankörlük ve değerbilirlikte o ölçüde birbirini tamamlıyor..ne kadınların tamamı nankördür,ne de erkeklerin tamamı değerbilir...o zaman sadet nedir; kedi nankördür,köpek değerbilir....öyle değil mi? .....
Değer kelimesini; şu kocaman dünya üzerinde,tartabilecek kadar teknolojiye sahip,hiç bir Mizan aletinin olduğunu sanmıyorum.olsa olsa,yürek denilen eşsiz kıyas olgusuyla ölçebiliriz diyebilmekteyim ancak.Ve,bu Kıyas olgusuna sahip olan canlı sayısı ise,bir elin parmakları sayısınca çıkabilmekte maalesef....
Değerli user justyche'e saygılarımla....
İçinde,kadından bahsedilmediğini bildiğimi sandığım tek şarkı,'Daha dün annemizin kollarında yaşarken....'diye başlayınca,anladım ki zor.....=0P
Bu konuda yazı yazmak istemiyorum.Eğer yazarsam hız sınırlarını aşmak zorunda kalırım ve bu da ehliyetimden olmama sebep olabilir...oynatalım uğurcuuum....! ! ! =0D