Ey güzeller güzeli, ey gönüller kıblesi, Aslı, doğruyu gören, ehl-i sünnet varisi. Sensin mürşid-i kamil, sensin ilmin hamisi, Sensin dertlere deva, zamanın bir danesi...
Görmeyip bu güzeli, iyi anlamayanlar, Bu bulunmaz pınara, kabını koymayanlar, Aşkiyle tutuşup da, yanıp kavrulmayanlar, Ne büyük zarardadır, nasibi olmayanlar!
Vurulmamak ne mümkün! nur akan simanıza, Seçilmişler kavuşur, hizmete zatınıza. Bilsek ki karşılıktır, bizdeki hakkınıza, Cana minnet bilirdik, kulluğu kapınıza.
Duymakla tebdil oldu, mubarek isminizi, Kalbimizin dileği, gönlümüzün sevgisi. Kurtarır layık olsak, teveccühünüz bizi, Neler kazanmazdık ah! tanıyabilsek sizi.
Doğrusu bu cihanda, başkaca ışık yoktur, Olsa bile sönüktür, ziyasız ve donuktur. Sizi bilenler bilir, bilmeyene söz yoktur, Bu nadide sofrada, kırıntı bize çoktur.
Bizden sadır olanlar, sizi sena edemez, Boş laftan, yanlış sözden, daha öte gidemez. Hakire sükut düşer, karga nağme edemez! Sizi meth-ü senaya, diller de kafi gelmez.
Bizimki övmek değil; nafile bir gayrettir, Belki birkaç söz ile, şems’i tarif etmektir. Aşığa gönül gerek, bizlerdeki yürektir, Bu yolda makbul olan, kendini hiç bilmektir.
Ha bu akan dereler denizlere dolacak
Söylesana güzelum sonumuz ne olacak
Şu aralar dilimden düşmüyor.. :)
Asla vazgeçemeyeceğim tatlardan! :))
En özlediğim şehir! ..
Ey güzeller güzeli, ey gönüller kıblesi,
Aslı, doğruyu gören, ehl-i sünnet varisi.
Sensin mürşid-i kamil, sensin ilmin hamisi,
Sensin dertlere deva, zamanın bir danesi...
Görmeyip bu güzeli, iyi anlamayanlar,
Bu bulunmaz pınara, kabını koymayanlar,
Aşkiyle tutuşup da, yanıp kavrulmayanlar,
Ne büyük zarardadır, nasibi olmayanlar!
Vurulmamak ne mümkün! nur akan simanıza,
Seçilmişler kavuşur, hizmete zatınıza.
Bilsek ki karşılıktır, bizdeki hakkınıza,
Cana minnet bilirdik, kulluğu kapınıza.
Duymakla tebdil oldu, mubarek isminizi,
Kalbimizin dileği, gönlümüzün sevgisi.
Kurtarır layık olsak, teveccühünüz bizi,
Neler kazanmazdık ah! tanıyabilsek sizi.
Doğrusu bu cihanda, başkaca ışık yoktur,
Olsa bile sönüktür, ziyasız ve donuktur.
Sizi bilenler bilir, bilmeyene söz yoktur,
Bu nadide sofrada, kırıntı bize çoktur.
Bizden sadır olanlar, sizi sena edemez,
Boş laftan, yanlış sözden, daha öte gidemez.
Hakire sükut düşer, karga nağme edemez!
Sizi meth-ü senaya, diller de kafi gelmez.
Bizimki övmek değil; nafile bir gayrettir,
Belki birkaç söz ile, şems’i tarif etmektir.
Aşığa gönül gerek, bizlerdeki yürektir,
Bu yolda makbul olan, kendini hiç bilmektir.
(Rabbim şefaatlerine nail eyler inşaallah...)