Kültür Sanat Edebiyat Şiir

  • tecavüz25.09.2009 - 01:38

    Sen aç bir yerlerini salla oraya buraya kaş göz arpacık zorla peşinden gelsin diye elin garibini sonrada tecavüz de olsun bitsin :)

    Şaka bir yana kendi bacıları anaları sevdikleri yokmuş gibi davrananlardır bence

  • kürt açılımı25.09.2009 - 01:17

    ARKADAŞLAR LÜTFEN BU YAZIYI DİKKATLİCE OKUYUN

    17 Nisan 1995
    Ahmet Altan

    ATATÜRK KÜRT OLSAYDI

    Mustafa Kemal, Selanik’te değil de Musul’da doğmuş bir Osmanlı paşası olsaydı, Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle ve Kürtlerle birlikte gerçekleştirdikten sonra kurulmasına önayak olduğu cumhuriyetin adını “Kürdiye Cumhuriyeti” koysaydı, kendisi de Meclis kararıyla “Atakürt” adını alsaydı...

    Kürdiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına “Kürt” deneceği için hepimiz “Kürt” sayılsaydık, Taksim’e, Kadıköy’e, Kızılay Meydanı’na, Kordon’a “Ne mutlu Kürdüm diyene” pankartları asılsaydı...

    “Kürdiye’de” Türk olmadığı, herkesin aslında Kürt olduğu söylenseydi, kendilerini Türk sananların aslında “deniz Kürdü” oldukları iddia edilseydi...

    Kürtlerin “yedi bin yıllık” bir tarihi bulunduğunu, Anadolu’nun esas sahiplerinin Kürtler olduğunu, Moğolların, Hunların, Etrüsklerin aslında Kürtlerin atası sayıldığını, Osmanlıdaki Kürt paşalarının kahramanlıklarını derslerde okusaydık.

    Teoman, Cengiz, Atilla, Osman gibi isimler almamız yasaklansaydı, Berfin, Beruj, Tiruj, Nevruz gibi isimler almak zorunda kalsaydık...

    Türkçe televizyon kurulması yasak edilseydi, bütün televizyon yayınları Kürtçe yapılsaydı...

    Romanlarımızı, hikayelerimizi, şiirlerimizi Kürtçe yazmak zorunda kalsaydık, yalnızca Kürt şarkıları dinleseydik, gazetelerimizi Kürtçe çıkarsaydık...

    Okullarımızda yalnız Kürtçe okutulsaydı ve Türkçe okutulması yasaklansaydı...

    “Biz Türküz, bizim bir tarihimiz, bir dilimiz var” dediğimizde sorgusuz sualsiz hapislere atılsaydık.

    İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Bursa’da, Edirne’de polis sürekli olarak bizi izleseydi, “özel timler” bizim “Kürdiye Cumhuriyeti’ni” parçalamak isteyen “ayrılıkçılar olmamızdan” kuşkulanıp hepimize sürekli “suçlu” muamelesi yapsaydı, sırf Türk olduğumuz için hakaretlere uğrasaydık.

    12 Eylül darbesinden sonra bütün batı bölgesindekiler hapishanelere doldurulsa, inanılmaz işkencelerden geçirilse, boğazlarına kadar çamurların içine battıkları hücrelere konsa, tazyikli sularla iç organları perişan edilse, azgın köpeklerle bacakları parçalansaydı...

    Evlerimiz basılsa, ayrılıkçı “Türk teröristlere” yardım ettiğimiz iddialarıyla apartmanlarımız yakılsa, biz evimizden bir eşya bile alamadan çıkarılıp, Diyarbakır’a, Hakkari’ye sürgüne gönderilerek, çadırlarda yaşamak zorunda bırakılsaydık...

    Biz Türkler buna razı olur muyduk, “işte hepiniz Kürdiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olarak birer Kürtsünüz, ayrıca Türklük diye niye tutturuyorsunuz, isterseniz başbakan bile olabilirsiniz” sözlerini bir hakkaniyet işareti olarak kabul eder miydik?

    Yoksa, Türk kimliğimizin, dilimizin, kültürümüzün, bu ülkenin “eşit” vatandaşları olarak kabul edilmesinde ısrarcı mı olurduk?

    Bu ülkenin Türk ve Kürt vatandaşları var ve tarih “Türk” çizgisinden yürümüş, bugün bizim “Türk” olarak kabul edemeyeceklerimizi Kürtlerin kabul etmesini istemişiz, bu yersiz istek sonunda patlamış, ülke önce teröre arkasından bir iç savaşa yuvarlanmış.

    Türkiye’nin bu kanlı karmaşadan “demokrasiyle” ve Kürt vatandaşların “kimliklerinin” kabulüyle kurtulacağına inanan insanlar, bu düşüncelerini dile getirdiklerinde, bizim yöneticilerle taraftarları hep aynı soruyu soruyor:

    - Nedir demokratik çözüm, nedir Kürt kimliği?

    Biz Türkler, bir “Kürdiye Cumhuriyeti’nde” yaşasaydık ne isteyeceksek, bu isteklerin bugün Kürtler tarafından dile getirilmesini kabul etmektir demokrasi.

    Kendimiz için isteyeceğimizi, bizimle eşit oldugunu kabul ettiğimiz insanlara vermemek için bu kadar kan dökmeye, ülkeyi bir çıkmaza sürüklemeye değer mi?

    Değmez diyenler “demokrasi” istiyor işte.

    Demokrasiyi getirmek çok mu zor zanaat?

    ŞİMDİ BİR DE AŞAĞIDAKİ YAZIYA Bİ GÖZ ATALIM...

    Lozan Andlaşması Madde 39:

    Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerekse ticaret ilişkilerinde, din, basın ya da her çeşit yayın konularıyla açık toplantılarında, dilediği bir dili kullanmasına karşı hiç bir kısıtlama konulmayacaktır.
    Devletin resmi dili bulunmasına rağmen, Türkçe'den başka bir dil konuşan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakımından uygun düşen kolaylıklar sağlanacaktır.

    Bu maddeye bakılırsa mitinglerde de basında da mahkemelerde de Kürtçe konuşulabilir. Bu konuda hiçbir kısıtlamaya izin vermiyor. Peki bu maddeye uymak zorunda mıyız? ...T.C.Anayasasına bakalım...


    Anayasa madde 90:

    Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.
    Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.


    YAZISINA CEVABIMDIR YOKSA BİR DERDİM SUSAR OTURURDUM VATAN SİZİN VATANINIZ BEN KARIŞMAM DERDİM. AMA BİR DERDİM VARSA EV SAHİBİNİ EVDEN KOVMAM ÇEKER GİDER TÜRKİSTANDA YAŞARDIM. VAR OLAN DÜZENİNİZİ BOZMAZDIM diye düşündüm:D

  • kürt açılımı25.09.2009 - 01:15

    Tabi baştakilerden iyi bilseydik biz yürütürdük herşeyi. Ama yazacaklarım nacizane kendi düşüncelerim.
    Aslında Türk Kürt her zaman kardeştir. Zaman zaman nasıl Türkler hataya düşmüşse ve halende düşüyorsa bunu Kürtlerde yapıyor. Bence Kürtler 2 ye hatta 3 e ayrılıyor.

    1.Kısım Kürtler Türk insanını ve Türk kültürünü tamamiyle benimsemiş vatanın bölünmemesini, değişmemesini, mevcut olan herşeyin ileride de aynen devam etmesini istiyor (Sıkıntı yok)

    2.Kısım Kürtler Ana dilde eğitim, Ana dilde yayın, Ana dilde konuşma ve yazma hakkı gibi kendi kültürlerine özgü isteklerde bulunanlar. Bencede ana dili öğrenilmeli. Bu kültürün ileriye yansıması için ana dili bilip konuşmak şart. Ama unutulmamalıdır ki bu ülkede ana dili değişik olan tek ırk Kürt kardeşlerimiz değildir. Lazlarda var Çerkezlerde bunlarda vatan topraklarında yanyana yiyip yanyana içtiğimiz insanlar, yarın onlarda böyle bir hak isteyecekler ve sonunda ne olacak biliyormusunuz. Yarın bir Kürt arkadaş çıkıp diyecekki madem ben bu dili devlet dairelerinde kullanamayacağım neden okulda eğitim olarak verdiniz. Madem ben Rizenin göbeğinde öğretmenim ve eğitimim Kürtce düzeyde neden Türkçe ders vereyim gibi anlayışlar meydana gelecek. Ayrıca birazda özerkliğe giriyor sanırım. (Sakıncası yok)

    3.Kısım Kürtlerki Ben onlara pek Kürt demek istemiyorum Çünki böyleleri yüzünden yukarıda benimsediğim 2 çeşit Kürt vatandaşlara hakaret etmiş gibi hissediyorum kendimi. Bunlar ressamdırlar efendim harita çizer ve o haritanın başında ağızsularıyla beslenirler. Bence bu kadar meraklısı iseniz Sözde Kürdistanın buyrun efendım Irak petrolleri ile sizindir. Zamanında bizlere ait olan Musul ve Kerkük bile sizindir. Sizi zorla Türkiyede tutanmı var istediğiniz an vizesiz gidebilirsiniz. Ayrıca zaten sizle yaşamanında müpdelası değiliz hiç değil ülke topraklarındaki oksijen oranı artar (Sakıncalı)

    Bu ön fikirlerimden sonra açılıma gelirsek. 1. kısım Kürt vatandaşlar için açılım olmasada sorun yok. 2. kısım Kürtler açılımın netür bir bölücülük oyunu olduğunun farkında değil 3. kısım sözde Kürtler için komple açsak fayda etmez amreika uşağı diyesim geliyor demiyorum. Çokmu oldu ne:D

  • aşk28.09.2006 - 14:01

    acaba gerçektende yaşamışmı leyla mecnun sahtekar dünyaya inat sevmişlermi bir birlerini aşk var ama tek taraflı ya ben severim o sevmez ya o sever ben sevmem yok mu adamgibi bir kız beraber çekelim dünyanın kahrını beraber gülelim dünyanın kıvırtmasına

  • üç şey28.09.2006 - 13:58

    dostluk şeref ismim